Yeni Üyelik
12.
Bölüm

~12.Bölüm~

@m.yaprak_epli

O gün hava sonbahar olmasına rağmen çok güzeldi. Okullar yeni yeni açılmıştı. Öğrenciler şimdiden derslerden sıkılmıştı bile. Genç adam da sıkılmıştı. En çok da hayatının monotonluğundan. O yüzden kendini pencereden gökyüzüne bakarken buldu. Her bakması ile huzurla dolması bir oluyordu. Ne tür bir sanatçı bu kadar güzel bir eser yapardı ki? Sanırım dedi, en iyi sanatçı yaradan...


Bakışlarını gökyüzünden indirip bahçede dolaştırdığı sırada üniversiteden içeriye yaşlı bir kadın girdi.

"Allah rızası için yardım edin evlatlarım. Torunum küçük, kaç gündür doğru düzgün bir şey yemiyor. İkimizin bizden başka kimsesi yok, bize bakan yok. Allah aşkına şu gariban ihtiyara yardım edin..."

İçi parçalanmıştı genç adamın. Kimler yardım edecek diye beklerken yaşlı kadın, hemen çaprazındaki kıza baktı yardım etmesi için ama kız kaşlarını çatıp ona arkasını dönünce genç adamın sinirleri tepesine çıktı. Ne biçim bir insandı bu! Yardım etmek istemiyorsan bile böyle kaba olmana gerek yok hanımefendi! Diye içten içe öfkelendi. Öfkesini azaltan bir şey varsa o da çoğu öğrencinin harçlıklarından beşer, onar lira çıkartıp vermesiydi. Duygulanmıştı genç adam.

"Neye bakıyorsun kanka?"diye yanına gelen arkadaşına baktı.

"Şu teyze! Yardımımıza ihtiyacı var. Ona her ay büyük bir miktar erzak gönderelim. Para yardımı da yapmamız gerekiyor. Neyse bunları daha sonra konuşuruz. Kadın gitmeden yetişmemiz gerekiyor. Hadi hemen aşağı inelim."

Arkadaşı kafasını sallayıp peşine düştü. Genç adam aşağı indiğinde çok tuhaf bir şey çarptı gözüne. Demin yukarıda yaşlı kadına yardım etmemek için bedenini çevirip arkasına dönen kızı gördü.

"Teyze gidiyor kanka."

Bunu duyan genç adamın bakışları hâlâ kızın üzerinde idi. Ne yapmaya çalışıyordu bu!

Kız etrafına baktı ve kimsenin dikkatini çekmediğinden emin olup yaşlı kadının peşine düştü.

"Kanka ne yapalım?"

"Yaşlı teyzeyi takip eden şu kızı görüyor musun?"

"Evet?"

"Onu hiç gözüm tutmadı. Kadına zarar verebilir. Az önce teyze ondan yardım istediğinde adice arkasını döndü."

"Vay *** vay!"

"Hadi onları takip edelim. O kıza bugün haddini bildireceğim!"

"Tamam kanka, gidelim hemen."

Yaşlı kadın her şeyden habersiz aldığı üç beş kuruşla evine doğru yol alırken kız hâlâ onu takip ediyordu. İki genç adam da kıza çaktırmadan ikisini takip ediyordu. Epey bir yürüdükten sonra kadın bir mahalleye girip sokağa ilk bakan derme çatma, tek katlı bir eve girdi. Yaşlı kadın onu görmesin diye kız hemen köşeye saklandı. Bunun üzerine iki genç adam da durup kızın göremeyeceği bir alana saklandı. Kız uzun uzun o derme çatma eve bakarken iki genç adam da öfkelerinden kuduruyordu. Bir an önce şu kıza haddini bildirmek istiyorlardı. Zavallı yaşlı kadından ne istiyordu! Eline geçen birkaç kuruşun peşinde miydi!

"Ben dayanamayacağım! Şu kız iyi bir dersi hak etti!"

"Kanka dur. Şuna bak bir..."

Genç adam durup tekrar kıza bakınca kızın bir markete girdiğini gördü. Daha yakından görebilmek için markete yakın bir alana geçip tekrar saklandılar.

Kız elleri dolu, ağır poşetlerle çıkınca neye uğradıklarını şaşırdılar.

"Kanka ne yapmaya çalışıyor bu kız!"

"Anlamadım ki. Şimdi göreceğiz bakalım neyin peşinde olduğunu."

Kız elindeki poşetlerle yaşlı kadının evinin önüne geldi ve kapıyı çaldı. Kapı açılınca o yaşlı kadın tekrar göründü. Arkasında da küçük bir yavru...

"Buyur kızım, kime bakmıştın?"

"Selamün aleyküm teyzeciğim? Rahatsızlık vermiyorumdur umarım."

"Aleyküm selam güzel kızım. Estağfurullah buyur?"

"Bir hayırsever size biraz erzak gönderdi de onu teslim etmeye gelmiştim."

Yaşlı kadın poşetlerin dolu dolu olduğunu ve birden çok olduğunu görünce gözleri doldu.

"O hayırsever kimse çok selamımı ilet kızım. Allah ondan razı olsun. En çok ihtiyacımız olduğu dönemde Hızır gibi yetiştiniz."

"Aleyküm selam. Ne demek teyzeciğim görevimiz. Senin telefonun var mı teyzeciğim?"

"Var da kızım eski püskü bir şey. Kullanmasını da bilmem."

"Önemli değil teyzeciğim. Sen bana numaranı ver. O hayırsever hep sana yardım etmek istediğini söyledi."

"Allah razı olsun kızım. Ne güzel insanmış bu hayırsever. Al bakalım."deyip cebinden eski model bir Nokia telefon çıkardı. Kız telefon numarasını aldıktan sonra telefonu kadına iade etti. Sonra da küçük yavrunun önünde eğilip cebinden bir çikolata çıkardı. Yetim ve öksüz yavru çikolatayı görünce gözleri parlasa da kızdan çekiniyordu.

"Hadi alsana küçüğüm."

Küçük yavru anneannesinin gözlerine bakıp onay aldıktan sonra yine çekinerek aldı çikolatayı.

"Ben müsaadenizle gideyim teyzeciğim. Allah'a emanet olun."

"Sen de kızım. Allah ebeden razı olsun."

"Amin, ecmain olsun. Bu küçük yakışıklı için poşetlerde bir sürü meyve ve sağlıklı yiyecekler var. Çikolata falan da var. Yüreği küçüktür, güzel kalbinde hasret kalmasın."

Yaşlı kadın ağlaya ağlaya başını salladı. Söyleyecek söz bulamıyordu. Vedalaşıp ayrıldılar.

Genç kız bahçeden çıktığında iki genç adam şokta idi. Bütün bunlar bir rüya mıydı yoksa hayal mi görmüşlerdi? Kızın peşine kadına zarar verecek diye düşerlerken aksine kız iyilik meleği çıkmıştı.

Kız bu tarafa doğru gelirken telefonla konuşuyordu. Sanırım durağa doğru geliyordu. Zira iki genç adam da durağın oradaki alana saklanmışlardı. Kız gelip durakta durunca onlar da sanki otobüs bekliyorlarmış gibi yaptılar. Kızın telefon konuşmalarını duyunca daha bir şok oldular.

"Hay Allah! Bütün bursumu da az önce harcadım ama önemli değil. Biliyorsun ben kütüphanede çalışıyorum. Maaşımı yatırmalarına az kaldı. O zaman senin gönderdiğin IBAN numarasına atar, ihtiyaç sahibi kardeşlerimize her türlü yardımı ulaştırırız inşaAllah. Sen merak etme ve de üzülme. Allah müminlerin yardımcısıdır."

Genç adam kızı öylesine inceliyordu ki o durmuş, telefonla konuşurken kendisi de genç kıza odaklanmıştı. Hâlâ inanamıyordu az önce gördüklerine. Ne tür bir iyilik meleği idi bu? Çarpılmış gibi hissediyordu. Kızdan gözlerini alamıyordu. Geniş, siyah bir ferace giymiş ve büyük lacivert bir başörtü takmıştı. Suratı zaten küçüktü, taktığı gözlüklerle yüzü daha da görünmez bir hal almıştı.

Kız otobüsün gelip gelmediğini görmek için onların olduğu tarafa bakarken birden gözlüklerini çıkarıp gözlerini ovunca gözlerine inanamadı genç adam.

"Ne oldu kanka? Neden kıza öyle bakıyorsun?"diye fısıldadı arkadaşı.

Şaşkınlıktan cümle kuramıyordu.

"Bu... Bu... Oğlum bu o!"

"Anlamadım. Kimden bahsediyorsun?"

"Hayatımı kurtaran kız bu. İclal... İclal bu!"

"Yok artık! Bu kadar tesadüf çok fazla ama."

Yutkundu genç adam. Bugün neler oluyordu böyle? Acaba rüya mı görüyordu? Bugün bu yaşadıkları da neydi böyle? Hâlâ gözlerine inanamıyordu.

"İclal ne zamandan beri gözlük takmaya başladın? Seni tanıyamadım be güzelim. Bunca zamandır biz aynı üniversitede mi okuyormuşuz yani?"

"Kanka kadına zarar verecek diye peşine düştüğümüz, sonra da kadın ve torunu için tüm bursunu harcayan ve o kadar yiyeceği kendisi aldığı halde bunu gizleyip bir hayırsever gönderdi diyen bu iyilik meleği senin İclal miymiş yani?"

"Evet. Evet benim İclal'im o..."

-Bölüm sonu-

Loading...
0%