@m.yaprak_epli
|
(İstanbul-Eylül 2018) "Soruyorlar a dostlar! Bu haleti ruhiyenin sırrı nedir? Dedim ey azizim: Her şey bir uzaklaşma ile başladı... Belki de yaklaşmak için uzaklaşmak gerekiyordu. Sırrı keşfetmek için bildiğin bir yere de olsa uzaklaşmak gerekiyordu. Bazen gördüğümüzü bildiğimiz, bildiğimizi görmediğimiz bir yer de olsa uzaklaşmak; belki de en baştan bakmak, en başından başlamak gerekiyordu. Bazı şeylere yeniden başlamak değil midir insanı güçlü ve tecrübeli kılan? Yeniden denemek değil midir bir cesaret misali? Düz bir yolda ilerleyen kendi penceresinden başka bir şey göremez lakin engebeli bir yolda yürüyen insan, yolun piri olur... O yolu kendi deneyimleriyle yoğurur, harmanlar ve sonunda başararak bitirdiğini farkeder. Belki de her yol bir güzergah değildir... Belki de bu yol sırf senin, benim, bizim içindir... Bir kelimeyi tüm hücrelerimle anlamak, esasında hissetmek için o yolu yürümek şarttı ve bir yol hiç bu kadar öğretmemişti hayatı... Bir yol muallim olabilir miydi? Hem değil mi ki yollar yürümek ve bulmak için vardı? Bazen bizden habersiz başlamışızdır bu yola. Bilmeden yol yürümek belki de sırrı keşfetmekti yada keşfetmeye gitmekti. O zaman der miyiz ki: Ey yol! Benim Sırat-el Müstakim'im olmuyorsan demem sana a yol... Şairin dediği gibi; Kavuşmak, nefsinin dileğidir, ayrılık, efendinin emridir. Her ân dost ile berâber olmak, nefse uymaktan daha sevgilidir! Taş içindeki böcek sanır, Yer ve gök hep orasıdır. Gidilecek yol uzundur pek; Uygun olmaz kavuştuk demek. Varmadıkca bir kimse Fenâya, Yol bulamaz hiç o, Kibriyâya. Ömür boyu yol alsa, hep seyr eder kendinde. Ey dost! Seni her yerde ararım, Her an senden haberler sorarım. Bir kimsede hâsıl olmazsa Fenâ, Hak teâlâya yol bulamaz aslâ! Vel'hamdülillahi Rabb'il âlemîn. Dinlediğiniz için teşekkür ederim. Sorusu olan varsa alabilirim?" Diye cümlesini noktalandırdı Alperen. Üsküdar kültür ve sanat merkezinin vazgeçilmez söyleşilerinden biri daha yapılıyordu bugün. Oldukça kalabalık olan salonun ortasından biri söz hakkı aldı. "Sayın Alperen Yiğit. Son iki yıldır sosyal medya olsun, yazarlık dünyasında olsun oldukça büyük bir ün kazandınız. Bu başarınızı neye borçlusunuz?" Adamın muhabir olduğu çok belliydi. Herkes soluğunu tutup Alperenin adama ne cevap vereceğini merakla beklemeye başladı. "Sadece şunu söyleyebilirim. Çaba bizden takdir Allah'tan..." Alperen gülümseyip adama baktı. Belli ki bu kısa ve öz cevap, soru soran adam dahil tüm izleyicileri derinden etkilemişti. Ortamdaki bu şaşkınlığın üzerine hemen bir genç söz hakkı aldı coşkuyla. Alperenin bu cevabı onu çok heyecanlandırmıştı. "Hocam öncelikle selamün aleyküm ve hoş geldiniz? Ağzınıza sağlık. Gerçekten çok güzel ve verimli bir sohbet oldu. Hocam sorum şu şekilde olacaktı: Size takılan bir lakap var. 'Zamanenin genç dervişi' diye. Sizce neden böyle bir lakap seçildi size?" "Ve aleyküm selam kardeşim. Hoş bulduk. Mevlam razı olsun. Bu lakabı almamın sebebi sanırsam yazdığım kitaplardan sebep gelmektedir. Tabiki bu durumunda bir hikayesi var..." "Dinleyebilir miyiz acaba hocam? Geçmişinizi hep kısa bir biyografi ile bildik. Eğer o geçmişin bir hikayesi var ise dinlemek isteriz ve bence salondaki tüm herkes de bana katılıyordur?"diyen gençle birlikte salondakiler heyecanla alkışa tutuldu. Şüphesiz herkes bu yazarın hikayesini delicesine merak ediyordu ve soru sormak için kalkan çoğu el bunu yansıtıyordu. Alperen bu coşku karşısında dayanamayıp "Pekala. Madem bu kadar dinlemek istiyorsunuz anlatayım bari. Lakin şunu bilmenizi isterim ki aziz kardeşlerim! Bugün size derdimi anlatacağım. Ağır bir dert, tokat gibi çarpacak bir dert bu. Sizleri şimdiden uyarayım. İnsan dertleşmek ister. Dertleştikçe muhabbet bulur. Derdi olmayan dertleşemez ve bu eylemi de anlayamaz. Dertlenmeyen dertlinin hâlinden anlayamaz. Dertlenmeyen hissedemez. Derdi olmayanın amacı, davası olmaz. Dert edinmek değerlidir. Bazen insanlar dert edinmek için düşer yollara. Yollar ise bulmak için vardır ve bulanlar da arayanlardır. Bunu sadece somut olarak düşünmemeliyiz. Zira dertler her zaman derman bulmak için değil, sadece ve sırf dert olduğu için aranır. Umuyorum ki bugün hepiniz dertlendiğiniz için gelmişsinizdir buraya genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden?"dedi gözlerini gölgeleyen gözlüklerinin ardından tebessümünü tüm salona bahşederek. O sırada önden 14-15 yaşlarında bir çocuk bağırarak "Hocam biz sizin kitaplarınızı okuyarak yeterince dertlendik zaten. Buraya da size bunları yazdıran dertleri dinlemeye geldik."deyince Alperen gülerek başını salladı. "Allah razı gelsin. Başlayalım o vakit... 5 yıl önceydi..." -Bölüm sonu-
|
0% |