Yeni Üyelik
33.
Bölüm

~33.Bölüm~

@m.yaprak_epli

"Ahmet'in annesi. Melek hanım gelmiş kızım."

O kadar şaşırmıştım ki cevap veremiyordum. Nutkum tutulmuş gibiydi. Cevap veremememin başka bir sebebi de Betül'ün burada bulunmasıydı.

"Abla ben senin çok vaktini çaldım. Yavaştan kalkayım olur mu?"dedi Betül sanki aklımı okurmuş gibi.

"Aa estağfurullah Betülcüğüm. O nasıl söz öyle? Tebliğde senin vaktim, benim vaktim lafı mı olurmuş? Hem program da yarım kaldı."

"Haklısın da ablam şimdi senin misafirlerin, işlerin falan var. Ben başka bir zaman yine uğrarım olur mu? Hem bak, saat de geç oluyor."

"Madem bir daha gelme sözü verdin. O halde izin veriyorum gitmene."diye işi şakaya vurmaya çalıştım ne kadar gergin olsam da.

Betül de gülüp "Sen gidene kadar peşinden ayrılmak yok ablacığım."deyince annemin suratı düştü. Neden herkes burada kalmam da bu kadar ısrarcıydı, anlamıyorum!

Betül eşyalarını toparlamaya girişince annemi odanın dışına çıkardım.

"Anne yoksa sen mi çağırdın Melek teyzeyi?"

"Yok vallahi kızım. Aradı, müsait misiniz dedi. Ee ben de hayır diyemezdim şimdi misafire."

"Anne konunun misafirle alakalı olmadığını çok iyi biliyorsun. Sen çağırmadıysan niye geldi? Ahmet mi gönderdi acaba?"

"A benim salak kızım! Ne diye gül gibi çocuğa hayır dersin ki ha! Vallahi Ceylan, bu çocuğu elinden kaçırırsan ben sana yapacağımı biliyorum!"

"Anne ne diyorsun sen ya! Benim evlilik düşünecek halim mi var?"

"Aklın hep gitmekte zaten!"

"Anne-" Betül'ün gelmesi ile susmak zorunda kalmıştım.

"Hazırlandın mı Betülcüğüm?"

"Evet abla ama sen aşağıya kadar inip de yorma kendini. Burada vedalaşalım."

"Olmaz öyle şey. Misafir adabı diye bir şey var. Biz ecdaddan böyle gördük."deyince bir şey diyemedi, sadece gülümsedi. Bu kızı çok seviyordum. Allah onu yolunda muvaffak eylesin. Yüreğime gülümseyen sayılı insanlardan biriydi Betül.

İlki kim, Ahmet mi?

İç sesimin böyle demesi ile kalbim hızlanmaya başladı. Başka bir şey düşünemeden Betül'ün sesini işittim.

"Her şey için çok teşekkür ederim ablacığım. Çok emeğin geçti bana. Allah razı olsun sizlerden."

"Estağfurullah, ne demek? Müslüman müslümanın kardeşidir. Teşekküre falan gerek yok. Bir dahaki gelişinde programı ve kalan her şeyi tamamlarız inşaAllah anlaştık mı? Allah'a emanet ol. Dikkatli ol tamam mı?"diye birbirimize sarıldık.

"Tamam abla. Olurum inşaAllah. Sen de Allah'a emanetsin."dedi ayrıldığımızda.

Yolu bitirene kadar kapıyı kapatmadım. Yoksa içim rahat etmezdi. Hava yavaş yavaş kararıyordu.

"Ceylan?"

Kapıyı kapatıp "Efendim anne?"diye arkama döndüm.

"Hadi gelmeyecek misin?"

"Anne belki sohbete gelmiştir. Sen konuş. Ben içeriye gelmesem olmaz mı ya?"

"Saçmalama kızım! Belli işte, seninle konuşmaya gelmiş kadın. Daha fazla bekletmeyelim ayıp!"dedi fısıltıyla ama bir o kadar baskıcı anne tarafıyla.

Sıkıntıyla iç çekip annemin peşinden salona girdim. O arada Seyhan çoktan çay ve ikramlıkları Melek teyzenin önüne dizmiş, sohbet ediyorlardı.

"Selamün aleyküm Melek teyzeciğim. Hoşgeldiniz."diye gidip sarıldım.

"Ve aleyküm selam güzel kızım. Hoş buldum."diye çok sıcak karşılayıp o da bana sarıldı. Melek teyzenin annemden daha yakın gelmesi çok tuhaftı.

"Nasılsın bakalım?"dedi yerlerimize otururken.

"Hamdolsun. Yavaş yavaş hazırlık yapıyorum işte gitmek için."diye bilerek söyledim bunları. Annemle Seyhan bu cesaretime şaşırırken Melek teyze gülümsemişti.

"Dur bakalım. Allah istiyor mu ki gitmeni? Önce onu bir hesap et. Unutma güzel kızım. Planlarımızın üstünde Allah'ın planı vardır. O'nun izni olmadan nereye bakalım?"diye bitirdiğinde şaşırma sırası bu sefer bendeydi. Öyle güzel konuşmuştu ki içim ısınırken gözlerim yaşarmıştı. Bunları bilmeme rağmen buraya geldiğimden beri öyle şeyler yaşamıştım ki bir an önce geri dönmek istiyordum.

Ve Melek teyzenin Allah'ın iznini bu kadar önemsemesi ve bahsini geçirmesi beni ayrı bir etkilemişti.

"Haklısın Melek teyzeciğim."diyebildim sadece başımı öne eğip.

"Melekciğim çayını içsene canım. Soğuyacak bak şimdi."diye konuyu dağıtmaya çalıştı annem. Bunun üzerine Melek teyze gülümseyip çayını içti. Annem, Melek teyze ve ailesini çok seviyordu. Bu her halinden belliydi.

"Ahmet oğlum nasıllar?"

Şaşkınlıkla anneme baktım. Konuyu dağıtmaya çalışıyor mu dedim? Yok efendim! Annem konuya bodoslama dalmaya dünden meraklı. Ah anne ah!

"Elhamdülillah. Bir yandan camii ile uğraşırken bir yandan da diğer işlerini yapmaya çalışıyor Salihacığım."

"Ne iş yapıyor oğlumuz?"

Anne sorarım ben sana işi, oğlu! Görürsün sen!

"Mühendis kendisi."diyen Melek teyze ile şaşkınlıkla ona baktım. Bunu bilmiyordum.

"İlahiyat okuduğunu sanıyordum ben Melek teyze?"diye sordum ama sonra çok pişman oldum. Ahmet'i çok merak ediyormuşum gibi görünmüyorumdur inşaAllah.

Melek teyze gülümseyip "Öyle güzel kızım doğru ama ÇAP yaptı Ahmet."diye açıkladı.

"ÇAP nedir yahu?"

"Çalışkan öğrencilerin iki bölümü birden okuyabilmesine denir anneciğim."diye ben de anneme açıklamada bulundum.

"MaşaAllah Ahmet oğluma. Ne de çalışkan bir çocukmuş."dedi annem ağzı kulaklarında.

"Estağfurullah. Allah'ın lütfudur bu Salihacığım."diyen Melek teyze ile daha da hayran kesilmiştim. Ne güzel bir aileydi bunlar ya Rabb'im...

Ne güzel işte. Öyle bir aileye gelin gideceksin yakında ;)

İç sesim miydi bu gerçekten? Neden bugün böyle konuşuyordu? Yine kalbim hızlanmıştı! Ahmet'i her düşündüğümde kalbim böyle mi olacaktı?

"Melekciğim fırına yemek koymuştuk da biz Seyhan'la ona gidip bir bakalım. Sen Ceylan ile devam etsen ayıp etmiş olmayız değil mi?"diyen annem ile gözlerim daha da büyüdü. Resmen kadın benimle özel konuşsun diye yaptıklarına bak? Ben sana sorarım anne!

"Estağfurullah ne demek Salihacığım. Siz işinize bakın tabi. Ceylan ile konuşmam iyi olur hem."diye elini dizime koydu Melek teyze gülümseyip bana bakarak.

Annem ile Seyhan gittiğinde gerildiğimi hissettim. Allah'ım Sen yardım et.

"Rahat ol güzel kızım. Stres yapmana gerek yok. Seninle iki müslüman hanım olarak güzelce sohbet edeceğiz sadece."dedi dizimi hafifçe sıkarak. Ne yalan söyleyeyim, beni rahatlatmıştı Melek teyze.

"Tabi, buyurun Melek teyze."

"Buraya ne için geldiğimi az çok tahmin ediyorsundur?"

Cevap olarak sadece başımı salladım. Yüzümü yerden kaldırmaya bir türlü cesaret edemiyordum. Çok utanıyordum.

"Seni ilk gördüğümde o kadar kanım ısındı ki Ceylancığım. Böyle sanki en iyi dostummuş gibi hissettim."deyince gülümsedim. Ben de öyle hissetmiştim.

"Sonra mahallemizin, hele de sevip saydığım bir arkadaşımın kızı olduğunu öğrenince daha bir sevdim seni. İlk başlarda yanlış anlama lütfen, asla kendime gelin olarak alırım demedim hiç senin için. Ta ki seni Ahmet'le görene kadar. Hatırlıyor musun kızım? Hep birlikte pasaja ağabeyinin düğünü için alışverişe gittiğimizi? Ahmet ile seni konuşurken gördüm bir ara. Hümeyra'nın dediğine göre bir olay olmuş galiba o zaman. Neyse sadede geleyim. Sizi bir arada görünce bir anda çok mutlu olduğumu, içimi bir huzur kapladığını hissettim. Öyle bir histi ki bu, sadece kendime sakladım. Sonra ne oldu biliyor musun?"

Merakla yüzüne baktım.

"Ahmet'im gelip senin kendisi için saliha bir eş olarak istediğini söyledi. Mübarek gün geldi diye o kadar sevindim ki gidip şükür namazı kıldım. Seni oğluma eş olarak istememin sebebi mal, mülk, torun asla değil kızım. Birinci sebep; sizin gibi gençler sayesinde bilinçli müslüman aileleri ile bilinçli bir nesil yetişecek inşaAllah. En çok bu yüzden istiyorum. İkinci sebebi ise Ahmet'in rüyası. Sen onun için çoktan eş seçilmişsin güzel kızım. Hem de Allah katında. Bu çok güzel bir şey. Bu herkese nasip olmaz. Derdimi anlatabiliyor muyum?"

Utancımdan yine bir şey diyemedim ve yine başımı sallayabildim sadece.

"O zaman nedir seni tutan?"

İşte kilit nokta! Ben kadına arada arkadaşım var diye nasıl derdim? Ahmet, annesinin Mukaddes'ten haberi olmadığını söylemişti. Şimdi yanlış bir şey söyleyerek pot kırmak istemiyordum.

"Anladım."

"Anladınız mı? Neyi anladınız?"dedim endişeyle.

Melek teyze gülümseyip başımı okşadı.

"Sen güzelce bir düşün-taşın güzel kızım. Unutma, dünya arkamızda bıraktıklarımızdır. Bizi ahirete sağlam olarak taşıyacak azıklara ihtiyacımız var. Ve eşler birbirinin en güzel azığıdır..."

Öylesine arada kalmıştım ki sanki her şeye kulağımı, gözümü tıkamışım da sadece bu yükten kurtulmak için çırpınıyordum.

Melek teyzenin söylediği her şey doğruydu lakin nasıl bir yol izlemem gerektiğini bilmiyordum. Allah'ım Sen bana bir yol göster.

"Sakın kendini baskı altında hissetme Ceylancığım. Evliliğin en güzel yanı ne biliyor musun? İmanı tamamlaması... Bu yüzden gördüklerinle, yaşadıklarınla, aklınla değil bizzat kalbinle karar ver. Ve ne karar verirsen ver, sen her zaman benim için özel bir arkadaş olarak kalacaksın güzel kızım. Bana güven..."deyip beni göğsüne bastırdı. Ben de dayanamayıp ona sarıldım. Ne güzel bir kadın, ne güzel bir insan, ne güzel bir annesin sen Melek teyze...

O sırada çalan zil ile kapıya koşan Seyhan'ı fark ettim.

"Ben bakarım."

Melek teyze ellerini yanaklarıma koyup "Benim güzel kızım Allah yardımcın olsun, Hızır yoldaşın olsun. Ben artık kalkayım. Beyim bekler."diye güzel güzel söyleyince başımı salladım gülümseyerek.

"Ceylan? Ela ve Mukaddes gelmiş."diyen Seyhan'ın sesi ile şaşkınlıkla arkama döndüm.

Mukaddes mi dedi o?

-Bölüm sonu-

Loading...
0%