@m.ygmr
|
Farklı yüzler ve aynı istekler, hiç değişmiyordu. Duymak istediklerini duymak için mi geliyorlardı yoksa kaybolmuş ruhlarına bir çözüm mü arıyorlardı, ya da çare mi demeliydim? Boyamaktan yıpranmış sarıya çalan saçlarını geriye atıp masaya doğru eğildi. Bana gizli bir şey söyleyecek gibi duruyordu, "Kocamın beni aldattığından şüpheleniyorum." Bunu çaresizce veya kızgın bir şekilde değilde sanki bir şey keşfetmiş gibi heyecanla fısıldamıştı. O kadar farklı şeyler gördüğüm için artık bunlara şaşırmıyordum. Bu hanımefendinin buraya ilk defa gelişiydi. Otuzlu yaşlarının ortalarında görünmesine rağmen cildi epey yıpranmış gibi duruyordu. Giyimi de oldukça abartılıyken üzerindekilerin pahalı şeyler olmadığına emindim. Onun yine de kendine has bir güzelliği vardı. Yıpranmış ojeli tırnaklarını masaya vurmaya başladı, stresli miydi? " Burada ki diğer falcıların hepsine gittim. Hepsi de aynı şeyleri zırvalayıp durdular. Sizin hakkınızda söylenenleri duymuş olsam da merakıma engel olamayıp buraya geldim." Zengin olmadığı her halinden belliyken nelerle uğraşıyordu. Bugün gelen son kişi o olduğu için yorgun hissediyordum bu da hareketlerime yansıyordu.
" Duyduysanız az çok biliyorsunuz dur. Gelecek hakkında bir şey söylemiyorum, öyleyse hazırsanız geçmiş ve şimdiki zamanınız için kart açmaya başlıyorum."
Başlamazsam satın aldığı tüm zamanı sohbet etmekle bitirecek gibi duruyordu.Heyecanı daha da artmış gibiydi. " Başlayalım" Elime aldığım elliden fazla olan kart destesini karıştırıp masaya açtım. Bunlar fala özel hazırlanmış kartlardı.
" Elinizi kartların üzerinde gezdirin. Duygularınızı derince hissetmeye çalışın ve bir kart seçin." Kıpır kıpır yerinde duramıyordu. Bu kadar heyecanlıyken kartlardan herhangi birini derin duygularla açabilir miydi ki? Her gelen kişide bunu düşünürdüm, acaba falın ona verdiği hazzı başka bir şey de veriyor muydu? Elini kartların üzerinde gezdirdi ve durdu, göstererek "bu" dedi. Kartı elime aldım, " bu geçmişiniz için açacağım 3 karttan ilki olacak ve ard arda açılan her kart birbirini tamamlayacak. Her kartı açıklayacağım ama hepsi tamamlandığında anlamları ortaya çıkacaktır." deyip ters duran kartı kendime çevirdim, elinde çiçek olan melek figürü. Kartı ona gösterdim " bu masum melek kartı, önceden daha kalbinize kötülük damlası düşmeden önce ne kadar saf ve masum biri olduğunuzu gösterir. " En başında zaten herkes masum değil miydi? Genelde ilk başta bu kart seçildiğinde kişinin daha sonradan bir olay sonucu hayatının tepetaklak olduğunu görüyordum. Masumluk her zaman gerçeklik karşısında yeniliyordu. Heyecanlı hali sakinliyor gibiydi artık düz bir ifadeyle bana bakıyordu. Oysa ben daha yeni başlamıştım, " Peki devam edelim, lütfen tekrar gözlerinizi kapatıp kart seçin." Dediğimi yaptı ve tekrar bir kart seçti. Kartı elime aldım ve çevirip baktım, sessiz rüzgar ve kırılmış dallar. Kendisine gösterdim " bu sessiz rüzgar kartı, birisinin etkisi sonucu kökünüzden kırılmaya başlamışsınız. Sesinizi çıkarmayı reddedip rüzgarın etkisine kapılmışsınız." Bildiği şeyleri duymak hoşuna gitmiyor gibiydi. Susmasinin bir sebebi olmalı diye düşündüm. Mırıldanarak " devam edelim lütfen" dedi. Az önceki kadından farklı biri gibiydi. Tekrar kart seçti ve bende açtım. Dizlerinin üzerinde duran bir iskelet ve yerde ölü bir kırlangıç. Ona gösterdim, " ölü kırlangıç, son kartta tamamıyla kendinizi bırakmışsınız. Kırlangıç umutları temsil eder ve burda da ölü olması hiç umudunuzun kalmadığını gösteriyor." Bu demek oluyordu ki karşımda pes eden biri vardı. Bazen görünüş geçmişi öngörmüyordu. Açtığımız kartlar tamamıyla geçmişi ile ilgiliydi. Şimdi ikinci adıma geçmiştik, şimdiki zamana... Çekmeceden diğer desteyi çıkardım ve masada kalan kartlara karıştırdım. Şimdiki anımız geçmişin bir sonucuydu. Şuan ise geçmiş ve şimdiki zaman birbirine girecekti. " Aynı şeyi tekrarlayacağız ama bu sefer şimdiki zamana geçiyoruz." Karşımda durgun bir ifade ile bana bakıyordu. Onu okumak neden bu kadar kolaydı, tüm ifadesini görebiliyordum. Tekrar bir kart seçmek için gözünü kapadı. Seçtiği kartı aldım. " Uyuyan melek kartı, şuanda her konuda uyuduğunuz anlamına geliyor. Geçmişteki vazgeçmişlik burada da devam ediyor." Bir süre daha durgunluğu devam etti. Diğer iki kartın da; biri şeytan kartlarının 4.sü ve bu da aklında kötü düşünceler veya planlar olduğunu gösteriyordu. Bir diğeri son kart ise güneş kartlarının ilki olan sızan güneş kartıydı. Kartı gösterdim " Sızan Işıklar sizin hayatınız hakkında önemli bir sonuca varmak üzere olduğunuzu gösteriyor. Seçtiği tüm kartları masaya dizdim. Bu kartın bir diğer anlamı ölümü temsil ediyordu. Işıklı bir ölüm, kişinin başına gelebilecek en trajik ölüm buydu. Fakat bunu ona söylemeye niyetim yoktu. " Şimdi tüm hikayeyi birlestirme zamanı." Kartları dizdim ve okumaya odaklandım. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım. Tüm odağımı kartlara verdim, her şeyi hissetmeye çalıştım, Yanlış yapmamalıydım, Okumam bitince cevap kartlarını elime aldım. " Şöyle ki geçmişte daha kalbiniz safken birine çok değer vermişsiniz. Bu kişi ise," deyip cevap kartlarından bir tane masaya açtım. " Bu kişi sevgilinizmiş ve siz o kişiye çok aşıkmışsınız. Cevap kartına bakın, o da sizi çok seviyormuş." Acıya bürünen gözleri yanaklarını ıslatıyordu. " İkinci geçmiş kartındaki rüzgar ise sizin tanıdığınız biri tarafından kandırılıp hayattan vaz geçtiğinizi gösteriyor. Bu kişi ise," dedim ve cevap kartı açtım, Bu beni de şaşırtmıştı" bu kişi ise sizin kocanız" Tepkilerini merak ettiğim için bir süre onu izledim. Bu onu baya sarsmış görünüyordu. " Hepsi onun bir oyunu mu demek oluyor bu ?" Zar zor cümleyi kurabilmişti. Ona diyebileceğim hiçbir şey yoktu bende devam etmeyi seçtim. " Önceden ve şimdi de yenilgiyi kabul edip kocanızın arkasında durmuşsunuz. Son karttaki ölü kırlangıç aynı zamanda birinin kalbinin çok kırıldığını gösteriyor." Cevap kartı açtım" bu kişi ise ilk başta aşık olduğunuz kişi olduğunu gösteriyor." Solgun yüzü kırmızıya yakın bir renk almıştı. Devam etmek istiyordum çünkü ne kadar erken biterse o kadar iyiydi. " Şimdiki zamanda aklınızda kötü bir plan olduğunu gösteriyor. Bu planı gerçekleştirmeden önce sizin için son bir cevap kartı açmak istiyorum." Lütfen düşündüğüm kart gelsin, cevap kartını çevirdim. Derin bir nefes verdim. " Bence tüm planlarınızı baştan düşünün, bu kart uzun zaman önce olsa da sevdiğiniz kişinin hala daha sizi sevdiğini gösteriyor." Dedim Belki bu onun için bir umut olur. Yavaş yavaş akan yaşlarına rağmen biraz olsun gülümsedi. Sürenin dolduğunu işaret eden zil çaldı. Birinin daha hayatına karışmıştım, bundan nefret ediyordum. " İlk söylediğiniz şeye gelirsek, bunun cevabını ben veremem." Dedim. Sanki yarın ölüm haberini almış biri gibi yıkılmış bir hali vardı. Aldatılmış olduğunu düşündüğü için değil de hala sevildiği için yıkılmış gibi duruyordu. Çantasını omzuna attı,
" Her şey için teşekkürler" Ayaklandı, " Hanımefendi lütfen bunların bir sezgiden ibaret olduğunu unutmayın ve hayatınızın sizin elinizde olduğunu bilin ve sadece devam edin." Dedim Gülümsemeye çalıştı, " Bunların sezgiden ibaret olmadığını sizde biliyorsunuz değil mi? Şimdi neden gelecek hakkında bakmadığınızı anlıyorum." Arkasını döndü ve "siz bir daha gelmek istemeyeceğim bir falcısınız hanımefendi." Ben ona bakarken odadan çıkıp gözden kayboldu. Açıkçası son söylediği şey hoşuma gitmişti, umarım sorununu planladığı şekilde çözmez diye düşündüm. O sırada patron içeri girdi.Gün içerisinde genelde yoklamaya gelirdi. Kadını işaret ederek, Kalın ve tok sesiyle " Yine mi bu kadın? Sürekli buraya geliyor. Kimseden aradığı cevabı bulamıyor galiba," dedi. Ona mesafeli davranıyordum ve o da bunun farkındaydı. Bugünlük zamanım bitmişti. Kalkıp dağılan peruğumu düzelttim. Bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum. Benim hakkımda düşündüğü şeyleri de bildiğim için rahatsız oluyordum. " Müşterilerin özel hayatı kimseyi ilgilendirmez ." Dedim. Gülümsedi bu mutluluktan uzak bir gülümsemeydi. " Her zamanki gibisin." Ceketinin yaka kısmından tuttu, " Bir gün bu asi hallerin yerle bir olacak ve ben o gün de orada olacağım." Dedi Kaşlarımı çattım, " İzninizle" Montumu alıp kapıdan çıktım. Komik bir hayat yaşıyordum, bu adam yüzünden diken üstünde hissediyordum. İşim bitmişti, dışarı çıktığımda ıslak ve çamurlu yollar yağmurun yağdığını gösteriyordu. Derin bir nefes aldım. Bu koku şehrin tüm çirkinliklerine rağmen güzel kokabileceğini gösteriyordu. Kaldığım evde annem, ben ve küçük kardeşim yaşıyorduk. Babam uzun zaman önce ölmüştü. Annem ise ben bildim bileli hep aynıydı, sarhoş ve başkalarının kollarında geçen bir hayat. Çok şey yaşanmasına rağmen bundan mı ibaretim diye düşünür dururdum. Karmaşık sokaklar, ıslak kaldırımlar, olmayan hayaller ve bir falcı. Fakat hayata karşı bir bahanem vardı ve ben onun için yaşıyordum. Bir Falcının bahanesi...
|
0% |