@m_mars_s
|
"baba?" Araf elinde ki tespih tanesini kaldırdı ve pürüz var mı diye iyice baktı. Bir pürüz göremeyince indirdi ve bir diğer kehribar taşını aldı ve tespih topunu yapmaya koyuldu. En büyük zevkiydi Araf için tespih yapmak. "anne? Baba? Neredesiniz?" Elinde ki aleti indirdi ve masada duran viski dolu bardağı aldı ve birkaç yudumun boğazından akmasına izin verdi ardından tekrardan işine koyuldu. En ufak bir pürüz bile Araf'ı deli etmeye yetiyordu. "Anne! Baba! Hayır, hayır, HAYIR!" Tekrardan oyulmuş olan tespih topunu göz hizasına kaldırıp baktı, ideal görünüyordu. Eline zamparayı alıp üstünde ki pürüzleri götürmeye başladı büyük bir dikkatle "Anne! Baba! Lütfen ölmeyin, lütfen! Beni yalnız bırakmayın! HAYIR!" Çalınan kapı ile Araf kaşlarını derince çattı ve sinirle nefes alıp verdi, kimdi bu hadsiz? Dememiş miydi rahatsız edilmek istemediğini! Elindekilerini masaya koydu aksi bir ses ile "Gir!" Kapı açıldığında göz ucu ile içeriye girene baktı, Serdar'dı. Eline viski dolu bardağını aldı ve içmeden önce Serdar'a başı ile masanın ön tarafında bulunan koltukları işaret edip içkisinden birkaç yudum aldı. Serdar gerginlik ile koltuğa oturup bekledi. "Ben size 'beni rahatsız etmeyeceksiniz!' demedim mi Serdar?" "dedin abi de, önemli olmasa rahatsız etmezdim. Arya yenge dışarıya çıkmış haber edeyim dedim." Araf duyduğu isim ile kalbi hızlanmaya başlamıştı bile ardından cümleyi beyin süzgecinden geçirdiğinde kaşları çatıldığında kendi kendine homurdanarak "Nereye gidiyor bu kız? Ah Arya'm yerinde duramıyorsun değil mi küçük kızım!" Başını iki yana sallayıp, Serdara bakmadan ayağa kalkıp sandalyesinin arka kısmında asılı duran siyah ceketini alıp giydikten sonra, çekmeceden silahını alıp beline yerleştirirken "nereye gidiyor?" "şuan bakkalda abi" "tamam, söyle adamlara dikkatli olsunlar yoksa sonları olurum." "tamam, abi hemen söylüyorum da, sen nereye abi?" "Aryamın yanına, ah benim küçük kızım." *** ARYA'DAN... "Al bakalım." "Teşekkür ederim Mustafa amca." "Ne demek, güzel kızım. Dikkat et giderken." "Tamam Amca." Elimde duran poşetleri tekerlekli sandalyemin kenarına koyup sıkıntı ile nefes alıp verdim. İçimden her ne kadar isyan etsem de yüzümde ufak bir gülümse vardı. Bu kadar yolu ben nasıl gideceğim şimdi? Of anne ya! Tekerlekli sandalyem ile ufak ufak ilerlerken utanmadan edemiyordum. Kimin yanından geçip gitsem gözlerini üzerime dikiyorlardı ve bu çok rahatsız ediciydi. Kollarımın ağrımasını hissedebiliyordum ama dinlenecek vaktim yok, kendimi eve atsam yeniden kaldığım yerden devam edecektim kitap okumaya. Kendi içimde ki planı kafamda bitirip kaldırımda durdum ve sağıma soluma baktım. Karşıya geçmem lazımdı, araba olmadığını görünce 'ha gayret' diyerek yola çıktım. Hızlı ilerlemeye çalışıyordum ama ne kadar mümkündü ki! Yolu yarıladığım da yine bi' sağıma soluma bakarken soldan son hızla gelen araba ile nefesim korku ile hızlanmıştı. Daha da hızlanmaya çalışırken sandalyenin yanında duran poşet yere düşünce panikle onu almaya çalıştım ama yere düşmüştüm. Kafamı yere çarpmıştım ve acıyordu. Elimi kafamı götürüp ovarken kafamı kaldırdım ve hala son hızla üzerime gelen arabanın sürücü kısmında küçük bir çocuğun olduğunu fark ettim. Paniklemiş olduğu her halinde beliydi. Korku ile nefesim teklerken, Hayat acımasız olduğunu yine belli etmişti. ayaklarımı araba ile aldığı yetmezmiş gibi bir de canımı araba kazası ile alacaktı. Sol gözümden düşen yaş ile gözlerimi kapattım ve arabanın bana çarpmasını bekledim. Vücudumun havalanması ile hızla gözlerimi açtım ve ne olduğuna baktım araba tekerlekli sandalyeme çarpmıştı, o yüksek ses ile irkilirken gözlerim ile ezilen sandalyeme bakıyordum, bana ne oldu? Çarptı mı araba? Tepki vermek istiyordum, ağlamak ve bana ne olduğunu sormak istiyordum ama hiçbir şey yapamıyordum. Çenemin tutulup kaldırılması ile endişe dolu kahverengi gözlü biri ile göz göze geldim, bir şeyler söylüyordu sesi boğuk geliyordu. En sonunda ise yüzüme inen tokat ile titremem artmıştı ve neler olduğunu idrak etmeye başlamıştım. Ben az önce ölecektim... "Şş geçti güzelim, iyisin iyi. Benimlesin hala, Arya duyuyor musun beni? Hay anasını sikeyim, su getirin!" Ben kendimden geçercesine ağlarken yanı başımda bağıran adam ile yüreğim daha da titriyordu. Kafamı göğsüne bastırmış ve sürekli saçlarımı okşayan adam ile geçmişe gitmemek için beynimin ayık kalmasını sağlıyordum. O lanetli gün, tekerlekli sandalyeye mahkûm kalmamı sağlayan gün... "tamam, güzelim, hadi kendine gel biraz, toparlanman gerekiyor. Bana bak iyisin, sana bir şey olmadı tamam mı güzelim? Ölürüm de sana bir şey olmasına izin vermem!" Yanaklarıma sıcak avucunu koyarak bir şeyleri anlamamı bekler gibi konuşan adam sayesinde şoktan çıkarken daha iyi hissediyordum. Başımı usulca aşağıya yukarıya sallayarak anladığımı belirtiğimde gözlerinde bariz olan şefkati görmüştüm. Hala gözlerimden usul usul gözyaşlarım inerken annemin feryat dolu sesini duymuştum, endişe ile onu görmek için sağa sola bakıyordum ama etrafımda olan kalabalık yüzünden göremiyordum. "Arya! Annem! Lütfen, kızım nerede? Arya!" Annemi istiyordum, anneme sarılmam lazımdı ama bağıracak gücüm yoktu çaresizce, belki duyar diye "anne" Diyebilmiştim, hala gözlerim ile annemi görürüm diye etrafımda arıyordum. Annem neredeydi? "Derhal açılın!" Hala bana sarılı olan adamın bağırması ile irkilirken, yüreğim daha da korku ile dolmuştu bundan dolayı çenemin de titrediğini hissedebiliyordum. Ne vardı da ayaklarım olsaydı küçük bir çocuk gibi anneme gidip sarılsaydım. Kalabalık açılıp annemi gördüğümde ağlamam daha da hızlanmıştı. Gözleri korku ile irileşmiş, ağladığından dolayı kızarmış, üstünde mutfak önlüğü ve yalın ayak ile gördüğüm kadar ile haberi alır almaz çıkmıştı evden. Anneme kollarımı uzattım sarılsın diye, annem koşarak bana atıldı ve "Arya'm, mis kokulu cennetim. Çok korktum sana bir şey oldu diye, annem benim, kurban olurum ben sana Arya'm." Bir yandan ağlarken, bir yandan da annemin dediklerini dinliyordum. Bu annelerin göğsünde ki huzuru hiç kimse bana veremezdi, buradaki güveni, huzuru, sevgiyi... Başımı gömüp kokusunu içine çekerek kendimi herkesten sakladım... Kaç saat geçmişti o olay üzerinden bilmiyordum, şimdi ise annem ve babamla içeride oturmuştuk. Babama da haber gitmişti hemen gelmişti, hastaneye de gitmiştik tabi hiçbir şeyim yoktu. Babam yanıma oturmuş saçlarımı severken annem ise elinde ki elmayı soyuyordu. Ev sessizdi, gergindik ne kadar söylemesekte. "al kızım" Anneme tam hayır demek için ağzımı açacakken babam hızla almış ve ağzıma tıkıştırmıştı. Ben şok ile babama dönerken muzip bir şekilde güldüğünü görünce yalandan kızar bir şekilde kaşımı çattım ve konuşmak için ağzımda ki elmayı hızlı hızlı çiğneyip yuttuktan sonra "ya baba ya!" "babaya sitem edilmez, küçük hanım." Diyip karnımı gıdıklamaya başlaması ile kahkahalarla gülmeye başlamıştım. Her ne kadar engellemeye çalışsam da olmuyordu birkaç dakika sonra babam serbest bıraktığında hala gülüyordum. Eminim ki şimdi yüzüm kıp kırmızı olmuştur. Bir saat kadar daha oturduktan sonra 'yorgunum' diyip babamdan beni yatağıma bırakmasını istemiştim. Babam beni yatağa bıraktığında sıkıca öpüp iyi geceler diyip çıkmıştı. Çok yorgun olsam da bugün ki yaşanan olay epey beni yıpratmış ve korkutmuştu. Gözümü kapattığım an gözümün önüne geliyordu. Oflayıp gökyüzünde görünen dolunaya baktım. Kafam dağılsın diye başka şeyler düşünmeye çalışırken aklıma aniden beni kurtaran ve sımsıkı sarılan adam gelmişti. Her ne kadar şuan o adamı düşündüğüm için utansam da beni kurtaran biriydi. Şimdi düşünüyorum da gözlerinde ki o derin ve şefkatli bakışlar aklıma yeni yeni geliyordu. İçimde istemsizce bir heyecan ile dolarken kendime kızarak gözlerimi ne olursa olsun kapattım ve uykunun beni kollarına almasını bekledim. Penceremin altında uyumamı bekleyen adamı bilmeden...
*** İlk bölümü yayınlamak istedim açıkcası, herkeste daha da bir merak duygusu olurdu hem bakayım dedim kimler şuan aktif olarak okuyor ve bekliyor diye. +1 yazarsanız çok sevinirim. Oh be bitti. Eee bölüm nasıl oldu? Beğendiniz mi? Ben açıkçası hem beğendim hemde beğenmedim. Arada kaldım, her neyse. Nasılsınız bakem? İyi misiniz? Bir sıkıntınız olursa bana yazmaktan çekinmeyin aşkolar, sizler için buradayım. Şu yıldızı parlatmayı unutmayınız canlarım, diğer bölümde ne olsun istersiniz? O güzel düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın, seviom sizi muaah
|
0% |