Yeni Üyelik
20.
Bölüm

•AİTLİK

@madamenur

 

BİR ÖNCEKİ BÖLÜMDE HERKES SAFİR'İN KURDA DÖNÜŞTÜĞÜNÜ DÜŞÜNMÜŞ. DÖNÜŞMEDİ! BU KURTLARIN AİTLİK İÇİN YAPTIĞI BENIM TOTOMDAN UYDURDUĞUM BIR ŞEY!

 

Çığlıklarım arasında akan göz yaşlarım ile acıyla inledim!

Demir'in dişlerinin izi çıktığı yerden kanlar akıyordu!

Demir sapladığı yerden dişlerini yavaş yavaş çekti.

Acıyla inlediğimde konuştu.

"Şşşh sakin ol geçireceğim şimdi acıyı..." Dedi ve ısırdığı yeri yavaşça yaladı.

Acı içinde kalan omzum, şimdi yavaş yavaş geçmeye başlamıştı! yerini ince bir sıza bıraktı. Kolumun etrafı kan olmuştu.

"Bana bunu neden yaptın!" Diye bağırdım ağlayarak.

"Özür dilerim... ben kendime hakim olamadım..." diye fısıldadı.

Hızla kalktım kucağından!

Arkamı dönüp gidecektim ki bileğimden tuttu ve gitmemi engelledi!

"Bırak beni!" Diye öfkeyle konuştum.

"Bırakamam... sen bana aitsin!" Dedi bu kez. Ah yine mi?

"Ben sana ait değilim Demir! Şunu tekrarlamayı bırak!" Dedim sinirle.

Böyle söylemem onun kaşlarını çatmasına ve çenesini sıkmasına sebep oldu!

"Safir sen bana aitsin benim mührümsün!" Dedi tehlikeli bir sesle.

"Kurtlar, mühürlerinin etini yiyor sanırım?!" Dedim öfkeyle.

"Bunu sana daha sonra açıklasam olur mu güzelim?" Dedi sesi acı çekiyor gibi çıkıyordu!

Bana gözleri yarı baygın bakıyordu. Elimi boynuna götürerek ateşine baktım. Bu onun ağzından bedenimi titretecek hırlamalar çıkmasıyla hızla elimi geri çektim! Aman tanrım yanıyordu! Zaten bedeni sıcaktı ama şimdi daha sıcaktı!

"Demir! Yanıyorsun!" Dedim panikle.

"Sana yanıyorum yavrum..." diye fısıldadı. Gri gözleri, gözlerimdeydi...

"Dalga geçme kalk duş almalısın." Dedim. Ama öylece gözlerime bakıyordu.

Ben ayağa kalkarak onun kaslı kolundan tutarak ayağa kaldırmaya çalıştım. Ama yerinden kıpırdamadı bile...

"Demir..." diye fısıldamamla gri gözleri dudaklarıma kaydı ve ordan göğüslerime dikkatle baktı!

Ama hemen kaçırdı bakışlarını. Yutkunuşunu duymamla daha fazla utandım...

"Bunu yapma..." diye konuştu boğuk bir sesle.

"Kalk hadi duş almalısın..." dedim aynı ses tonumla.

Belimden tutuğu gibi kendine çekti hızla! Ağzımdan panikle çığlık kaçtı.

Ben ayakta olduğum için Demir'de yatakta oturduğu için sadece bir kaç santim boy farkıyla ben uzundum.

Kafası boynumda, dudakları köprücük kemiklerime dokunuyordu! Tanrım...

"Sen de bana eşlik edersen, neden olmasın..." diye tehlikeli sesiyle fısıldadı.

Konuşmasıyla dudakları köprücüklerimde hareket etmişti.

"Demir..." diye fısıldadım.

"Lütfen... benimle duş al! Çıplak olmayalım." Dedi ve ekledi. "Şimdilik..."

Utançtan tüm kelimelerim yok oldu. Tanrım Demir'le duş mu alacaktım bir de!?

Yine içime kabul etme isteği geldi. Bu kez sebebini biliyordum. Bunu Demir sağlıyordu...

"Tamam..." diye fısıldadım utançla...

Demir tehlikeli bir şekilde güldü sadece ve zorlanarak ayağa kalktı.

"Dur Demir! Yaran ne olacak?" Diye sordum endişeyle.

"Korkma su bir şey yapmaz." Dedi.

Üstü çıplaktı ve altında siyah düştü düşecek bir eşofman vardı... bakma Safir bakma! Kaslarına bakma hayır!

Yavaş yavaş duşa doğru yürüdük. Demir önde ben arkasında yürüyordum...

Demir duşa kabine girip bekledi. Ben de kabinin önünde durmuş öylece duruyordum. Bu korkunç bir fikirdi...

"Gel Safir!" Dedi. Emir gibi çıkan sesiyle duşa kabine girdim. Ve Demir sürgüsünü çekerek kabini kapattı...

Şimdi daracık alanda birbimize bu kadar yakın olmak beni heyecandan öldürüyordu...

Elimi uzatıp soğuk suyun başımızdan aşağı dökülmesine izin verdim.

Soğuk su tenime dokunmasıyla irkilerek Demir'in bedenine hızla yapıştım.

"Çok soğuk..." diye söylendim.

Demir dikkatle bana bakıyordu. Gri gözleri kararmaya başlamıştı...

Belimden sıkıca tutarak beni bedenine yasladı! Şimdi onun çıplak üstüyle, benim yarı çıplak üstüm birbine yapışmıştı!

Demir'in elleri sıkıca belime sarılıyken, benim ellerim onun kaslı geniş göğüsünün üzerinde duruyordu.

Göğüslerim Demir'in midesine baskı yapıyordu. Aramızdaki boy farkı ne kadar korkunçtu!

Demir sadece gözlerime bakıyordu...

"Safir..." Dedi boğuk kendinden geçmiş sesiyle...

"Çok güzelsin... aklımı kaybedeceğim kadar..." diye fısıldadı. Beni güzel bulması çok etkiliyordu...

Demir kafasını aşağı eğmiş benimle öyle konuşuyordu. Ben de kafamı yukarı kaldırmıştım...

"Bu kadar güzel miyim?" Diye fısıldadım. Hâlâ üzerimizden soğuk su dökülüyordu ama Demir'in sıcak bedeni üşümememi sağlıyordu...

"Eşsizsin bebeğim..." Dedi hayranlıkla bana bakıyordu.

Bu sözleriyle utançla gözlerimi kaçırdım ve bilinçsizce onun bedenine baktım.

Eşofmanından görünen adonis kasları, karın kasları... Tanrım neden bu adam böyle güzeldi!

Demir bir anda kollarını belime dolayarak daha fazla yakın olmamızı sağladı.

"İstersen dokunabilirsin..." diye fısıldadı tehlikeli gülüşü eşliğinde...

"B-ben yapamam..." dedim. Zaten Demir belimi kollarıyla sardığı için hareket edemiyordum!

Omzumdaki acı yok olmuş gibiydi. Demir'in yalamasıyla yok olmuştu resmen.

"Omzumu neden ısırdın?" Diye merakla ve kızgınlıkla sordum.

"Bunu istemeden yaptım." Dedi ama sesi kendine kızgın gibi çıkıyordu.

"Neden kurt dişlerini çıkarıp ısırdın?" Diye başka soru sordum.

"Seni işaretledim..." diye fısıldadı.

"Bu ne demek?" Diye sordum şaşkınca!

"Artık nereye gidersen git kokum her zaman bedeninde olacak. Ben dışında kimse senin kokunu alamayacak, sadece ben kokacaksın..." diye fısıldadı tehlikeli sesiyle.

"Ya ama bunu neden yaptın?" Dedim üzüntüyle. Neden üzüldüğümü bilmiyordum.

"Benim mührüm olduğunu herkesin bilmesi için. Eşsiz kokun sadece bana kalsın diye!" Dedi sert sesiyle. Ne kadar hızlı sinirleniyordu.

"Ben, Sen kokuyorsam, sen neden ben kokmuyorsun?" Diye ağzımdan çıkan kelimelere engel olamadım.

Bu söylediklerim Demir'in kafasını kaldırıp gür bir kahkaha atmasına sebep oldu. Ne kadar güzeldi gülerken...

"Demir... Neden gülüyorsun?" Diye sordum ben de ona.

"Güzelim benim. Kokunun üzerime sinmesini çok isterdim, ama sen bir kurt olmadığın için bu pek olası değil." Dedi hâlâ gülümsemeyle.

"Bu haksızlık sen benim canımı çok acıttın ısırarak. Ama ben aynı acıyı sana yaşatamıyorum!" Dedim öfkeyle.

"Beni ısırmak mı istiyorsun?" Dedi boğuk sesiyle. Ne olmuştu hemen?

"Benim acımı çek istiyorum?" Dedim öfkeyle.

"Canını yakmak istemedim özür dilerim..." Dedi sonra devam etti.

"Isır hadi beni?" Dedi muzip sesiyle.

Omzuna bakış attım. Kafam omzuna yetişmiyordu ki...

Demir bunu farkederek kollarını yukarı kaldırarak, bedenimin havalanmasını sağladı!

Şimdi omzuyla yüz yüzeydim. Bu yaptığımdan pişman olacak olsamda Demir'de yaşadığımı yaşayacaktı!

Omzuna yaklaşarak hızla dişlerimi bastırdım. Ve geri çekildim.

Aman tanrım! Diş izlerim yoktu ki!

Tekrar denedim. Bedeni o kadar sertti ki dişlerimi bastıramıyordum bile!

Ben hâlâ son gücümle dişlerimi basırtırmamla, Demir'in ağzından inilti gibi bir ses çıktı.

"Canın mı yandı?" Diye sordum muzipçe.

Beni omzundan uzaklaştırarak ayaklarımı yere bastırdı ve soğuk suyu kapattı. Ben suyun varlığını çoktan unutmuştum bile!

"Yanmadı güzelim." Diye fısıldadı.

"Neden inledin o zaman?" Diye sordum merakıma yenik düşerek.

Yüzünde şimdi tehlikeli gülüşü vardı!

"Bu beni tahrik ediyor..." diye fısıldamasıyla tüm kan yanaklarımda toplandı!

Tam ağzımı açıp bir şey söyleyeceğim zaman evin kapısının sertçe çalma sesi geldi!

"Kim bu?" Diye sordum.

Şimdi Demir dişlerini sıkıyor ve sinirle bakıyordu!

Hızla odaya girip altındaki eşofmana uzanmasıyla hızla arkama döndüm. Yeniden ona bakınca üzerini değiştirmişti. Üzerine başka eşofman ve t-shirt giyinmişti.

"Gel yavrum buraya." Demesiyle dolabının önüne geldim.

Hızla büyük t-shirtlerinden birini kafamdan geçirerek giyinmemi sağladı..

Eli taytıma gidince hızla durdurdum!

"B-ben yaparım git kapıya bak sen." Dedim. Öfkeyle bir soluk koyverdi burnundan.

O odadan çıkarken taytımı çıkarıp, Demir'in eşofman altlarından birini giyindim ve odadan dışarı çıktım.

Demir kapıya yönelip kapıyı açmasıyla, siyah saçlı bir kadın Demir'in boynuna atladı!

"Ah Demir çok korktum!" Diyerek hâlâ Demir'e sarılmaya devam ederken, ben hayal kırıklığı ile Demir'e baktım...

 

Yeni bölümle merhaba ileriye doğru biraz aksiyon koyacağım yeter bu kadar evde oturmak ahahahah

 

Loading...
0%