Yeni Üyelik
9.
Bölüm

•ÇARESİZLİK İÇİNDE CELLADINI BEKLEMEK

@madamenur

"Safir!"

Tanrım! Hayır Hayır! Hayır! Gelmemeli peşimden!.

Orman da öylece koşuyordum. Burası neresiydi bilmiyordum.

Demir beni nereye getirmişti! Bu orman, bu kasaba benim kasabam değildi...

Saatler önce...

Demir, Safir'i koltuğa oturmuş ayağına dikkatle bakıyordu. Cidden canı acıyor olmalıydı genç kızın.

Sinirle derin bir nefes aldı Demir. Siniri kendineydi!

Genç kızı koruması gerekiyordu.

Tam krem tüpünü almaya gideceği zaman, nerden geldiğini anlamadığı bir rüzgar Safirin kokusunu burnundan içeri sızdırdı izinsizce.

Tanrım! Sanki ona ait bir eroin gibiydi bu koku!

Saatlerce bıkmadan bu kokuyu soluyabilir hatta kokunun sahibiyle daha ileri gidebilirdi!

Neler düşündüğünün farkına vardı Demir.

Hızla kafasını cam tavanına çevirdi.

Siktir! Koskoca bir siktir!

Kızın olduğundan daha fazla istemesinin sebebini anlamıştı genç adam!

Dolunay vardı bugün ve Safir onun kollarındaydı resmen!

Kokudan uzaklaşmak ona olduğundan daha zor gelmiş olsa da mecburdu!

Yoksa kendine hakim olamazdı!

Hızla dışarı çıkıp kendini ormana attı.

Kurdu dışarı çıkmak için can atıyordu resmen.

Hayır dönüşmemeliydi. Kurdu iradesi dışında direkt Safiri bulurdu! Kızın muazzam kokusu hâlâ burnundaydı.

Nasıl bu kokudan bu zamana kadar ayrı kalmıştı ki?

Bedeni yanıyordu resmen! Hızla üzerindeki t-shirtü çıkardı ve karların üzerine bıraktı.

Ona soğuk etki etmiyordu ne yazık ki ve kızgınlık dönemi yüzünden bedeni olduğundan daha sıcak ve alev alevdi.

Ormanda gezdi durdu. Saatin kaç olduğunu bilmiyordu.

Kızın kokusunu içine çekmek istiyordu. Belki eve sinmişti kokusu?

Evet neden olmasın?

Adımları eve doğru gitmeye başladı.

Kapı kilitlenmemişti.

İçeri girdi ve girer girmez eroini burnuna doldu.

Bir gün bu kokuyu kaynağından çekmek için ve o an aklını kaybetmek için sabırsızlandı Demir...

O kokuyu daha fazla içine çekmeye çalışırken farketmeden sehpaya çarptı ve vazoyu yere düşürdü.

Şöminenin ışığı etrafı loş bir şekilde aydınlatsada gözleri nasıl görmemişti şaşkındı.

Yere eğildi parçaları toplamak için. Safir sakar bir kızdı ve basabilirdi.

Parçaları toplarken Safir'in soluğu artık düzenli gelmiyordu. Eve ilk girdiğinde farketmişti uyuduğunu düzenli nefeslerini duymuştu genç kızın.

Şimdi bu nefesler düzenli gelmiyordu. Kızın kalp atışını bile duyuyordu hatta. Heycan mı korku mu bilmiyordu!

Koku, kalp atışları, adımlar yavaş yavaş yaklaştı.

Safir çok yakınına gelmişti.

Yavaş yavaş kafasını kaldırıp kıza baktı. Ama bakmamış olmayı onu bu halde görmemeyi diledi.

Baştan aşağı süzmeye başladı.

Dağınık kahverengi saçlar, büyük meraklı mavi gözler, uykunun getirisi olan kırmızı şişmiş dudaklar.

Tanrım şimdi aklını kaybedebilirdi.

Ne güzel bir kızdı bu böyle.

Daha aşağılara kaydıkça bakışları kararmaya gözlerinin rengi değişmeye başlamıştı.

Üzerinde ince bir pijama takımı vardı. Tüm vücut hatları gözünün önüne serilmişti. Üst bedenindeki ince bez parçası muazzam vücudunu örtmeye yetmiyordu.

Bembeyaz sütyen giyilmemiş göğüslerini gördü Safirin.

Dolgun, damarları görünen muazzam göğüsler...

Uçları belirginleşmişti soğuktan olmalıydı.

Onu bu şekilde başkasının görebileceği düşüncesi sinirlendirdi Demir'i.

Bunu dile de getirdi zaten.

Ama genç kızın verdiği cevaplar gözünü daha çok döndürdü.

Orantısız bir güç ile kızı bedenine yapışırdı.

Kızın kalp atışları hızlanmıştı.

Demir kızın yumuşak göğüslerini kendi bedenine yaslanmış olduğunu düşündükçe delirecek gibi oluyordu.

Kızın kokusu burnuna doldukça kendini daha fazla kaybetti ve kıza gerçekleri söyledi.

Bir daha kendisinden gidemeyeceğini söyledi.

Kız ona karşılık verdikçe ve inadına gittikçe, kızı duvara yapıştırdı.

Kızın ağladığının çığlık attığının farkında bile değildi.

Şu an aklı sadece başka bir yerdeydi ve o yeri kıza sahip olmak için kendini zorluyordu.

O an Safirin neler yaşadığını görecek durumda değildi.

Tek derdi mührü ile delicesine sevişmekti.

Dudaklarını, kızın dudaklarına yaklaştırdı ama kız başını yana çevirerek engel oldu bu birleşmeye.

Öfkelendi Demir. Ağzından çıkan hırıltıları kendi de duymadı.

Genç kızın tir tir titrediğinden de ne yazık ki haberi yoktu.

Boynuna yaklaştırdı kafasını. Kokunun kaynağı burasıydı işte!

Muhteşem beyaz boyun.

Dudaklarını bastırdı önce. Bir kaç kez daha hatta.

Bu Demir'e yetmedi ve yavaşça dilini dokundurdu.

Sabit tutmaya çalıştığı beden daha fazla hareket etmişti bu sayede.

Sonra yaşadığı güzel anlardan alıp çıkaran biri oldu.

Göktuğ.

Göktuğ'nun sarfettiği sözlerle kendine geldi.

Safir korkunç görünüyordu.

Ne yapmıştı kıza?

Ya Göktuğ gelmeseydi?

Hayır hayır bunu yapmak üzereydi.

Zorla sahip olmak üzereydi Safir'e!

O Göktuğ ile konuşurken burnuna dolan kokunun kaybolduğunu hissetti.

Kahretsin!

Safir gitmişti!

Hızla dışarı çıkarak kokusunu solumaya çalıştı. Karla beraberinde gelen rüzgar onun kokusunu savuruyordu.

Siktir ne yapmıştı böyle?


Şimdi...

Soğuktan titremeye başlamıştı çoktan bedenim.

Nerde olduğumu bilmiyordum.

Çok korkuyordum. Etraf karın beyazlığı ile seçilir derecede görünüyordu.

Karşıma çıkacak canlılardan çok korkuyordum.

Kurtlar...

Tek korkum onlar olabilirdi.

Bir kurt beni parçalarken zorlanmazdı bence.

Ben bunları düşünürken karlara gömülü olduğum yerde ağaçlardan birinden gelen baykuş sesiyle korkudan öleceğimi sanmıştım.

Tanrım lütfen yardım et.

Daha önce böyle bir yer görmedim ki ben...

Korkuyla bir ağacın altına geçtim.

Kocaman çam ağcının altına çok kar yağmamıştı.

Korkudan ve soğuktan tir tir titriyordum.

Üzerimde incecik pijamalar ve ayaklarım çıplak.

Demir olsaydı sıcak tutardı.

Ne?

Ne?

Demir nerden çıkmıştı?

Zaten ondan kaçıp bu hâle gelmedim mi?

Hâlâ onun yanımda olmasını istemek çok saçmaydı.

Ama istiyordum. Bir yerlerden çıkıp beni yeniden kurtarmasını istiyordum.

Aptal mısın Safir!

Adam sana az kalsın... ah tanrım.

Bana yaptığı şeye rağmen aklım nereme gitmişti?

Benim ki sadece çaresizlik içinde celladımı beklemekti...

Başka açıklaması yoktu bunun.

Şu an çaresizdim ve sorumlusu Demir'di.

Duyduğum kurt ulumasıyla beynimden vurulmuşa döndüm.

Gelmişlerdi.

Öldüreceklerdi beni.

Daha fazla direnemedim korkuya, soğuk havaya.

Etraf dönmeye başladı etrafımda.

Kurt sesleri lanet baykuş sesleri derken hızla karlara gömüldüm.

Sanki bana doğru siyah bir siluet yaklaşıyordu.

Dayanamadı ne bedenim, ne gözlerim.

Kapandı çok geçmeden.

Yine tanıdık aşina olduğum sıcaklık. Burnuma gelen muhteşem tanıdık koku.

Demir'di bu. Gelmesini umutla beklediğim güzel celladım. Bulmuştu beni, bırakmamıştı kurtlara.

Hâlâ çok soğuktu. Biraz daha sokulmaya çalıştım kucağında olduğum bedene.

Oda bunu farketmiş gibi daha fazla bastırdı beni göğsüne.

Fısıltıyla konuşmaya çalıştım.

"Demir... sen misin?" Dedim duyduğundan bile şüpheliyim.

"Evet benim yavrum... merak etme evimize az kaldı." Dedi o da. Sanki yıllardır beni arıyormuş gibi özlemle çıkmıştı sesi.

Belki de benim yanılsamam.

Tekrar kapandı gözlerim yer ve zaman kavramını unuttum.

Sabah gözlerimi açtığımda yoğun bunaltıcı bir sıcaklık vardı. Sanki biri nefes almamı istemiyormuş gibi her yerim sarmalanmıştı.

Yavaş yavaş bilincim açılmaya başladı ve bir şeyleri idrak ettim.

İnce belim kalın kollar tarafından sarılmış büyük ağır bacaklar bacaklarımı, bacakları arasına almıştı. Sırtım sıcak taş gibi bir göğüse yaslıydı.

Saçlarımın arasında bir ağırlık vardı ve nefesleri enseme çarpıyordu...

Tanıdık kokusu burnuma dolunca gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

Bu adam dün akşam bana korku dolu anlar yaşatan adamdan başkası olamazdı!


Yeni bölümle merhaba canlarımmm.

Demir aşkım kurtardı Safir'i neyseki.

Bakalım Safir'in tavrı nasıl olacak Demir'e karşı bundan sonra...

Oy ve yorum bekliyorumm.






Loading...
0%