@madamenur
|
Bilincim yavaş yavaş kendine gelmeye çalışıyor ama gözlerim bir türlü açılmıyordu. Etrafımda duyduğum sesler rüya mıydı anlamıyordum. "Onun bizi dinlediğini biliyordun değil mi?" Diye Demir'in öfkeli sesini duydum. "Gerçekleri öğrenirse gider diye düşündüm. Gider zaten, bu duyduklarından sonra yanında kalacak mı sanıyor-" gelen boğuşma sesleri! Mustafa denen adamın sesi soluğu kesilmiş, şimdi Demir'in öfkeli soluklarını duyuyordum. "Bana bak! Safir asla benden gitmeyecek, sen ve beyinsiz kızın anlayın artık bunu! Şimdi siktir git evimden!" Baya sinirlenmişti anlaşılan... "Demir, Safir için sakin olmak zorundasın." Dedi. Bu Ahu'nun sesiydi! Çok geçmeden kapı kapanma sesi duydum. "Uyanmasını sağla Demir!" Dedi Ahu. Zaten uyanıktım. "Yaydığım feromonlar işe yaramıyor şu an!" Demir'in öfkeli sesi geldi. Feromon neydi? Demir'in sürekli ben kurdum demesi, Mustafa'nın o gece anlattığı hikaye aslında gerçekler miydi? "Normalde yarıyor muydu?" Diye Ahu'nun sesini duydum. "Çok değil baya yaymam gerekiyor, onu etkim altına almam çok zor oluyor, çıkınca da yaptığı şeyi sorguluyor. Neden yaptım? Gibi." Ne diyorlardı böyle? Hızla gözlerimi açtım ve yattığım yerde oturur pozisyona geldim. Demir ve Ahu, endişeli gözler ile gözüme bakıyordu şimdi. "Siz ne diyorsunuz böyle! Ne kurdu? Ne feromonu?!" "Yavrum gel konuş-" Demir'in konuşması ve bana adım atmasıyla hızla koltukta geriye çekildim. Bu onun kaşlarını çatmasına, çenesini sıkmasına sebep oldu! "Yaklaşma sakın bana!" Diye tısladım. "Canım gel konuşalım." Dedi Ahu naif sesiyle. "Hayır! Şimdi hepiniz bana gerçek yüzünü gösterin!" Diye öfkeyle bağırdım. Demir hâlâ sinirli bir şekilde yakınımda ayakta duruyordu. "Ne duymak istiyorsun?" Dedi Demir. Dişlerinin arasından. Kollarını göğüsünde birleştirmiş, kalın kollardaki kaslar daha fazla ortaya çıkmıştı. Bakma Safir bakma! "Benden sakladığın her şeyi! Mühürmüş kurtmuş! Bunları açıkla, bana bunların gerçek olmadığını kanıtla!" Diye öfkeyle konuştum. "Tamam üzerini sıkı giyin ve peşimden gel!" Dedi Demir sinirle. "Demir bunu yapma!" Dedi Ahu. Endişeli görünüyordu. "Sen karışma Ahu!" Dedi Demir bu kez ona sinirle. "Bunun için hazır olmaya bilir..." diye konuştu bu kez Ahu. Benim hakkımda ben yokmuşum gibi konuşmaları sinir bozucu olmaya başlamıştı. Demir arkasına dönmüş gidiyordu. Ben de yukarı çıkıp montumu giydim ve kapının önündeki postallarımı giyip, kapıdan çıkacağım zaman koluma dolanan parmaklarla durdum. Arkama dönünce Ahu'nun endişeli gözleri bana bakıyordu. "Demir ne yaparsa yapsın, ondan korkma tamam mı? O sana zarar vermez..." dedi endişeli sesiyle. Bir şey demedim sessiz kaldım. Kapıdan çıkarak Demir'in yanına yaklaştım. Demir evin önündeki büyük ağaçların önünde durmuş dikkatle bana bakıyordu. Kar yağması durmuş, yerdeki karda donmuştu. Demir'in tam önünde durdum ve gözlerine baktım. Gözlerinden geçen endişe bariz bir şekilde ortadaydı. "Ne göstereceksin?" Dedim sert sesimle. "Öncelikle korkma. Sana asla zarar vereceğim bir durum söz konusu olmayacak ama ondan korkma o sana zarar vermez." Dedi endişeyle. "O kim?" Dedim bu kez merakla. "Diğer yüzüm, gerçek yüzüm." Dedi. Ben dediklerini anlamamış bir şekilde yüzüne bakıyorum. "Biraz geri çekilmelisin." Dedi endişeli haliyle. Bir kaç adım geri çekildim ve Demir'e dikkatle bakmaya başladım. Hareketlerini dikkatle izliyordum. Arkamı dönüp, Ahu izliyor mu diye baktım. Ama ben ve Demir'den başka kimse yoktu. Demir önce içinde derin bir nefes çekti. Sonra üzerindeki t-shirtü çıkardı ve karın üzerine bıraktı. Sonra elleri pantolonuna gitti ve kemerini çözmeye başladı. Ben utanç ve dehşetle Demir'e bakıyordum. Gerçek yüzü çıplaklık mıydı? Kemerini de bırakıp pantolonun düğmesini ve fermuarını indirdi. Allahım! Ne yapmaya çalışıyordu bu? Üzerindeki pantolonu yavaş yavaş sıyırdı. Boxer'ı ve kalın bacakları görünmeye başladı. Daha fazla bakamadım ve utançla Demir'in yüzüne baktım. Dudakları kıvrılmış dikkatle bana bakıyordu. Sonunda pantolonunuda çıkararak, sadece siyah boxer ile kaldı. "Biraz daha geri çekil..." diye fısıldadı. Bir kaç adım daha geriledim. Dikkatle Demir'in çıplak bir şekilde ne yapacağına bakıyordum. Sonra içine derin derin nefesler çekmeye başladı. Kafasını yukarı kaldırarak hırıltı gibi sesler çıkarmaya başlayınca, dehşetle bir kaç adım geriye kaçtım. Ellerindeki tırnakları uzamaya başlamasıyla şok içinde ona baktım. Sırtı bir anda öne doğru büküldü ve ben o sırada uzamış iki dişinide gördüm! Omurgası dışarı çıkmaya başladı hırıltıları eşliğinde! Ve sadece bir kaç saniye içinde önümde artık Demir yoktu! Önümde yıllardır rüyalarımı süsleyen, yıllardır her yerde gölgemin arkasında beliren şey duruyordu! Beni her defasında acılar içinde bırakan, en büyük kalp ağrılarımın sebebiydi karşımdaki! Dehşetle karşımda duran, iki metre büyüklüğündeki siyah kurda baktım! Korkudan küçük dilimi yutmuş, transa girmiş gibi titriyor ve hareket edemiyordum. Karşımdaki kocaman kurt ise dikkatle bana bakıyor sanki en ufak hareketimde üzerime atlayacak gibi tetikte bekliyordu. Bütün hayatım yalandı. Kurt adamların gerçek olduğu bir dünyada yaşıyorduk resmen! Böyle bir şey nasıl olurdu? Nasıl nasıl? Demir'in gerçek yüzü buydu işte! Kurt olmasıydı! Ben aynı korku ve dehşetle Demir'e bakarken, o bana bir adım atmasıyla güçlü bir çığlık attım ve sesim ormanda yankılandı! "Hayır sakın yaklaşma bana! Sakın!" Diye bağırdım Demir'e! Demir'le uyudum ben değil mi? Beni her an öldürebilecek bir kurtla uyudum? Bedeni bu yüzden sıcaktı! Bu yüzden iyi duyuyordu, bu yüzden sessiz bir şekilde yaklaşabiliyor ve reflekslerini harika kontrol edebiliyordu. O normal bir insan değildi! Demir'in çevresindeki hiç kimse normal değildi! Farkına vardığım gerçeklerle daha fazla titredim! Demir'in gri gözleri hâlâ dikkatle bana bakıyordu! Hızla arkama dönüp koşmaya başladım! Arkamdan Demir'in hırıltılı soluklarını duyuyordum! Ormanda, ağaçların arasında hızla koşmaya devam ederken, Üstümden siyah bir şey geçerek hızla yolumu kesti. Demir! Kocaman kurt vücudunda, hırlayarak bana bakıyordu! Bense korkuyla ona bakıyordum! Bu korkunçtu. Resmen evinde oturduğum, yaşadığım adam kurttu! Geri geri giderek ondan uzaklaşmaya çalıştım. Kaçabileceğim başka bir yer var mı diye etrafıma bakıyordum. Ama beni yakalayacağından hiç şüphem yoktu! Demir'in bana bir adım atmasıyla, hızlı bir şekilde geri kaçmaya çalıştım. Ama ayağım bir ağcın köküne takılmasıyla sırt üstü hızla yere çakıldım! Demir'in kurdu ise hızla üzerime atladı ve beni 4 bacağının arasına aldı. Korkuyla çığlık atmaya başladım. "Hayır kalk üzerimden!" Diye dehşetle bağırdım. Ellerimi yukarı kaldırarak göğüsü olduğu düşündüm yere bastırdım. Yumuşacık tüylerine bastırmamla ağzından hırıltılar döküldü! Kalp atışlarını elimin altında hissediyorum! Belki de Demir şu an beni duymuyordu. Ben içinde sakladığı kurtla konuşuyordum. Dikkatle bana bakıyordu! Kocaman yüzü, bana doğru eğilmeye başladı ve ben daha çok çığlık attım! İşim bitmişti ölecektim artık. Kafası yaklaştı yaklaştı ve diliyle yanağımı yalamasıyla şok içinde üzerimde duran kurda baktım! Ne yani beni yemeyecek miydi? Ben onun gri gözlerine dikkatle bakarken, ormanda güçlü bir silah sesi yankılandı ve Demir'in kurdu üzerime düştü! Yeni bölümle merhabaaa umarım beğenirsiniz canlarımm keyifli okumalarr |
0% |