@madamenur
|
Demirin apar topar gitmesinin ardından, aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum. Hızlıca ne olduğunu anlamadan kapıyı çarpıp çıkmıştı ve arkasında, şaşkın bir ben bırakmıştı. O gittikten sonra cam tavana bakıp neye baktığını görmek istemiştim. Sıradan bir ay vardı. Evini incelemeye karar verdim. Koltuk takımı karşısında şömine. Kenarda kalan mutfak ve kilitli bir kapı keşfetmiştim. Bu yaptığımdan utanç duymalıydım. Kilitli oda muhtemelen Demirindi. Ben adama resmen odan nerde diye sormuştum! Sonra aklıma özel hayatımıza karışma dediği geldi Selin denen kadına. Demirin bir ilişkisi mi vardı? Yüzümün düştüğünü hissettim. Sanane Safir. Koskoca adam tabi ki hayatında biri olabilirdi. Beni sadece korumak için yanına almıştı. Bu kadar. Bizimkiler aklıma gelince telefonumu aramaya başladım. Televizyon ünitesinin altında duruyodu. Annem ve babam... Gideli bir kaç gün olmuştu ama şimdiden onların özleminden kahrolmuştum. Telefonumu elime alarak annemi aramaya başladım. "Alo tatlım." Diyerek özlediğim sesini duymuştum annemin. "Alo annem nasılsın napıyorsun?" Diye sordum hemen. "Babanla oturuyoruz canım kar yine çok yağıyor gelemiyoruz yanına." Dedi üzüntüyle dudaklarım büzüldü. "Anne gelin artık çok özledim sizi..." dedim ağlamaklı bir şekilde. Kendimi tek kalmış 5 yaşındaki Safir gibi hissediyordum. "Geleceğiz kızım merak etme... Sen de kocaman kız oldun artık bizim yokluğumuza alışman gerekiyor." Dedi annem beni avutur gibi. Sanki göreceklermiş gibi omuz silktim. "Banane ben sizi istiyorum yanımda." Dedim. Daha ne kadar konuştuk bilmiyorum. Annem gün içinde yaptıklarından, Demirin bana nasıl davrandığından, yerimin nasıl kaldığım evin konforundan, her şeye konuşup kapatmıştık. Yavaşça merdivenlere yöneldim. Demir... Burda kucağına almıştı ve arkadaşlarının yanında onun kucağında tutmuştu. Rezillik. Demiri düşünme Safir! O seni düşünseydi gitmezdi... Merdivenleri çıkarken lanet Demiri düşünmemeye çalışıyordum. Yukarı çıkınca köşeye yerleştirilmiş bavuluma yöneldim. İçinden ince kırmızı alt pijamamı ve askılı aynı renk üstünü alıp yatağın üzerine bıraktım. Ev çok sıcaktı. Dışarda deli gibi kar fırtınası devam etsede Demirin evi cidden sıcacıktı. Üzerimdeki kazağı taytı çıkardım. Sütyenimi de çıkarmalıydım. Böyle rahat uyuyamazdım ki. Zaten Demir beni böyle göremezdi erkenden uyanır üzerimi değiştirirdim. Hızlıca pijamaları giyindim. Daha sonra telefonumdan saatin gece yarısına geldiğini anlayıp yatağıma geçmiştim. Şimdi yatakta yatıyorum ama gündüz uyuduğum için şu an uykum gelmiyordu. Yastığımın altında duran telefonuma gelen bildirim sesiyle telefonumu alıp açtım ekranı. Emre: uyudun mu Safir? 00:23 Emre neden yazmıştı ki bu saatte. Emre benim hollanda da duran amcamın oğluydu. Aşağı yukarı benden 4 yaş kadar büyüktü. Safir:hayır uyumadım noldu bu saatte? 00:25 Diye yanıt verdim. Emre:amcamla konuştum bugün tek kalıyormuşsun evde, merak ettim seni güzelim. 00:26 Güzelim mi? Neler oluyordu buna bu gece. Güzelim... Demir'de bana bu akşam bu kelimeyi söylemişti. Güzel miydim? Onun gözünde... Hayır düşünme Safir ağzından öyle çıkmış olabilir. Adamın özel hayatı olduğu biri var... Evet öyle özel hayatı var ve şu an o kadına gitmiş olabilirdi. Gitsin ben önemli değilim zaten. Safirin ayağı yaralanmış sırtı acımış kime ne! Sinirlendiğimi farkedince kendime gelmeye çalıştım. Asıl bana neler oluyordu? Safir:iyiyim sorun yok. 00:28 Dedim ve telefonumu kenara bıraktım. Sonradan bildirim sesi duymuş olsamda umurumda olduğu söylenemezdi. Ne kadar süre yatakta debelendim bilmiyordum. Uyuya kalmam uzun sürdü onu biliyordum... ~~~~~~ Evden gelen bir şeyin yere düşme sesiyle hızla açtım gözlerimi ve doğruldum yatakta. Aman tanrım bu saatte kim girmişti eve ve Demir' de yoktu evde!? Mavi gözlerim saate kayınca saatin 03:45 olduğunu gördüm. Eve kim girmişti!? Belkide Demir girmişti. Evet Demir olabilirdi. Yataktan çıkarak merdivenlere yöneldim. Aşağıdan fısıltı gibi bir ses geliyordu. "Hay ananı sikeyim hangi pezevenk koydu bunu buraya!?" Diye Demirin sesini duyunca, bir oh çekmiştim. Aşağıya inmeye başladım. Merdivenlerin sonuna gelince Demirin ne yaptığına baktım. Kapı tarafına duran sehpanın üzerinde duran vazoyu yere düşürmüştü. Ama donmuş gibi sadece elindeki kırık vazo parçasına bakıyordu. Üzerinde sadece pantolonu vardı. Üst kısmı çıplaktı. Gözümün önünde tüm ihtişamı ile duruyordu. Yavaşça onu süzdüm kalın kaslı kolları, kalemle çizilmiş gibi duran, sıra sıra kasları. Her biri özenle dizilmiş karın kasları ve kasıklarına doğru inen adonis kasları. Parlayan pürüssüz esmer bedeni... Allahım! Nasıl özenle yaratmıştın sen bu adamı!? Onu süzdüğümün farkına vararak yavaşça mavi gözlerimi yukarı kaydırdım. Gri gözlerini avını gafil avlamış, tehlikeli bir yırtıcı edasıyla bakıyordu. Ciddi anlamda korkunç bakıyordu. Yavaşça beni süzdü. Dağılmış kahverengi saçlarıma, uykudan kızarmış dudaklarıma, askılı kırmızı pijamamın açık bıraktığı her yere, aheste aheste gözleri değdi... Yavaşça adem elması yukarı çıktı ve aşağı indi. Eğildiği yerden ağırca ayağa kalktı. Devasa bedeni tam karşımda öylece dikiliyordu. Bu kadar güzel yaratılması haksızlıktı! Tamam hayatımda babam dışında pek erkek görmemiş olsamda bu bedene haksızlık yapamazdım. Hemde hiç... Yavaşça bana doğru gelmeye başladı. Yavaş yavaş... Aramızda yarım metre kalana kadar yaklaştı bana... Gözlerine bakmak için kafamı yukarı kaldırdım. Gri gözlerinin hedefi düşündüğümün aksine gözlerim değildi. Direkt geceliğimin açık bıraktığı göğüs çatalıma bakıyordu. Tanrım! Lütfen şimdi al canımı lütfen! Güya sabah uyanıp üzerimi değişecektim! Demirin karşısına kendim bu halde çıkmıştım ve o açık kalan yerlerime bakıyordu. O kitlenmiş bir şekilde oraya bakmaya devam ederken, kolumun birini hızla kaldırıp, göğsüme kapattım. O da yaptığının farkına vararak hızla kaşlarını çatıp gri gözlerini gözlerime dikti. "Bu halde ne yapıyorsun evde!" Diye sinirle sordu. "B-ben sen eve gelmezsin diye-" aptalca bir açıklama yapmaya çalışıyordum. Korkudan titreyebilirdim her an. O kadar kızgın duruyordu ki geri adım atmamak için kendimle savaşıyordum. "Ya evdeki kişi ben olmasaydım Safir! Ya başkası senin şu kırmızılar içindeki bembeyaz tenini görseydi!?" Diye daha şiddetli bağırdı. "Görürse görsün sana ne oluyor! Benim bedenim değil mi istediğime gösterir-" lafımın bölünmesini sağlayan Demirin beni belimden tuttuğu gibi kendine çekmesiydi. Öyle hızlı yanıma gelip çekmişti ki ben idrak edemeden bedenlerimiz adeta bir bütün olarak, birbirine yapıştı! Burundan çıkan sinirli sıcak nefesler saçlarımın arasından, tenime dağılıyordu. Ellerim refleks olarak kaslı göğsüne yaşlanmıştı. Onun elleri ise bel kıvrımlarımda duruyordu. Ve sıkıyordu belimi! Teni o kadar sıcaktı ki. Üzerimize kar yağsa bile ısınırdım. Ben bunları düşünürken o sinirli sesiyle konuşmaya başladı. "Hele o cümlenin devamını getir Safir..." dedi. Getirmezdim zaten. Bedenlerimiz birbine yapışmış bir şekilde konuşamazdım şu an. Heycandan titremeye başlamıştım. Bedeninden gelen hoş kokusu burnuma doluyordu. İlk kez soluduğum bu koku neydi bilmiyordum. Ama beni kendine bağımlı hale getirecek kadar cezbediciydi. Tekrar konuşmaya başladı. "Tenini benden başka biri göremez... Onun kafasını düşünmeden koparırım! Şu lanet kırmızı pijamalarla nasıl göründüğünden haberin var mı Safir!" Diye hırsla konuştu. "N-neden senden başkası göremez ben sana ait değilim Ve istediğim kişi bedenimi görebilir" dedim. Bana bu şekilde emirler vermesi sinirimi bozmaya başlamıştı ona ne oluyordu? Bu söylediğim onu daha daha fazla sinirlenmesine sebep olmuştu. Belimdeki elleri tenimden içeri girmek üzereydi. "Neden mi başkası göremez! Neden mi başkası göremez! Safir! Beni delirtmek mi istiyorsun!? Senin bedenini ben dışında biri görsün şu kokunu benden başka biri solusun onu öldürürüm! Tek. Bir. Saniye. Bile. Düşünmeden. Öldürürüm." Dedi sanki kafama kazımak için. Böyle davranması çok saçmaydı. "Neden?..."diye sordum fısıltı halinde. Yüzünü yavaş yavaş bana eğdi... Kulağıma dudaklarını yaklaştırarak konuştu... "Çünkü sen bana aitsin! Ve her zaman bana ait olacaksın!" YENI BÖLÜM GELDI HEMENNN OYLAR VE YORUMLARI BEKLIYORUM!🎄☃️🐮 |
0% |