Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20.Bölüm

@madrabazbiryazar

Kız, uyandığında gözlerinin içi yanıyordu. Yataktan kalkarken kapalı oda kapısının altından ışığı görünce Masal'ın geldiğini anlamıştı. Sabah olanları hatırlayınca yine mutsuz olmuştu ve tekrar uyumak istiyordu ama yine de içindeki merak onu uyandırmıştı. Ayağa kalkınca başı döndü. Kapalı kapıya kadar yürüdü ve kolunu kendine doğru çekti ve odadan çıktı. Mutfağa doğru adımladı. Masal mutfakta bir şeyler atıştırıyordu. Gecenin o saatinde arkadaşının iştahına şaşırmadı. Bu onun her zamanki hâliydi. Duvardaki saate gözü takılmıştı. Saatin ikiye geldiğine inanamadı.

Sessizce bir sandalye çekip oturdu. Masal alayla gülümseyerek baktı: "Tüm enerjimi sömürdün, bu nasıl bir yüz ifadesi yine kim bilir ne oldu? Hadi anlat dinliyorum."

"Hiçbir şey olmadı, sadece biraz canım sıkıldı." bulduğu yalana kendisi de inanmamıştı.

"Geldiğimde uyuyordun seni rahatsız etmek istemedim."

Masadaki çikolatalardan birini ona uzatarak sordu: "Teşekkürler." deyip paketi açtı. Koca bir ısırıktan sonra boşluğa bakmaya devam etti.

"Çok mutsuz görünüyorsun sadece canının sıkıldığına emin misin?"

Kız soruya cevap vermedi. Derin düşüncelere dalan birinin sessizliğiyle susmaya devam etti. Arkadaşı anlayışla konuştu: "Noluyor Alisa birkaç gündür normal davranmıyorsun? İyi misin?"

Kız, arkadaşının söylediklerini dinlemeyecek kadar dalgındı. Gözleri yorgun görünüyordu. Sormaya devam etti: "Gözlerin şişmiş sen ağladın mı?"

Kendine gelip cevap verdi: "Hayır sadece biraz yoruldum."

"Kubilay'a baktığın günlerde bu kadar yorgun dönmüyordun.. artık eve ya geç geliyorsun ya da erken... Bilmediğim bir şey mi var?"

Alisa bir ân her şeyi arkadaşına anlatmak istedi. "Masal, ben..."

Arkadaşının ellerini tutup "Nolur benden bir şey gizleme Alisa, hiç iyi görünmüyorsun. O gün geldiğimde benim için ne kadar korkmuştun, bana bir şey olacağından mı korkuyorsun? Bana anlatabilirsin. O gün sanki tehlikedeymişim gibi korkmuştun. İyi de neden Alisa, benimle kimin ne işi olur, sen kimden korkuyorsun?"

Araf'ın söyledikleri kulaklarında yankılandı. Anlatmaktan vazgeçmişti. Masal'ın gerçekleri bilmesi hiçbir şeyi değiştirmezdi: "Kimseden korkmuyorum, sadece o gün gideceğinden haberim olmadığı için endişelendim."


"O adam kimdi, o saatte bizim evde ne işi vardı?" Diye sordu Masal.


"Sen, Araf'tan mı bahsediyorsun? Şey... Önemli bir toplantı için erkenden şirkete gitmemiz gerekiyordu. Sağ olsun beni de yoldan geçerken aldı, beraber oraya gittik." Arkadaşımın gözlerinin içine baka baka yalan söylüyordum. Affet beni Masal, ama bunları sana anlatamam.

Aklı bir şeye takılmış gibi konuştu: "Sen erken geldin daha gideli iki saat olmamıştı ki geri döndün."

"İptal oldu.."

"Neyse artık iş konuşmayalım."

Alisa dalgın dalgın bakarak "Yarın izinliyim." dedi.

Masal bu tavırdan bir şey anlamamıştı: "Ne güzel işte dinlenirsin fena mı olur? Yani canını sıkan şey yarın izinli olman mı?"


Alisa dalgınlıkla 'evet' dedi. Masal elindeki çikolatayı yemeyi bıraktı. Dikkatle ona baktığını görünce kız verdiği cevabı değiştirip 'hayır' dedi.


"Yarın birlikte gezelim mi?"


"Gezelim gezmesine de senin okulun ne olacak?"


"Arkadaşlarımdan notları alırım. Bir günden bir şey olmaz. Yarın kız kıza eğleniriz. Belki güzel bir yere gidip yemek yeriz. Sonra Halide Teyze'nin altın gününe katılacağız. Gitmezsek ayıp olur. " Diyerek göz kırptı.

"Sen öğrencisin kızım, ne altınından bahsediyorsun?"


"Öyle deme canım arkadaşım biz oraya altın takmaya değil, misafir olarak gideceğiz. Özel konuğuz yani.. "

"Gitmesek.."

"Tamam, sıkılırsan gideriz ama lütfen gidelim hem eğlenirsin emin ol, orada mutlu olacaksın."

Alisa teklifi kabul etti. Kalan çikolatayı yedikten sonra sandalyeden kalktı.


"Sana iyi geceler ben yine uyumaya gidiyorum."


Masal kolundaki saate bakarak Alisa'nın ne kadar uyuduğunu hemen hesapladı: "Geldiğimden beri uyuyorsun zaten, toplam beş saat uyuduktan sonra yine uykun gelmiş olamaz öyle değil mi?"


"Oha o kadar oldu mu ya?" Esnerken elinin tersiyle ağzını kapattı.


Gülümseyerek "Hala uykulu ve yorgun görünüyorsun. İyi geceler uykucu seni."

Masal mutfakta bir süre daha oturdu.

Alisa ise odasına kadar yürüdü. Sessizce içeri süzülüp yatağına uzandı. Yatağının baş ucundaki ışığı söndürdü ve gözlerini kapadı.

Uykuya dalmak istedi ama o kadar dinçti ki sabaha kadar uyuyamayacağını düşündü. Odasındaki ışık birden yanınca kapattığı gözlerini tekrar açtı. Karşısında meraklı gözlerle Masal'ı görünce yatağından doğruldu. Arkadaşı anlayışla Alisa'ya yaklaştı.


"Noldu Masal?"

"Onu sen anlatacaksın arkadaşım, dün neler oldu kısa bir özetini geç ve sonra bugün neden mutsuzsun onu anlat, dinliyorum."

"Sana zaten anlattım her şeyi.."

"Hayır anlatmadın." Diye itiraz etti.

Aldığı nefesi sıkıntıyla bıraktıktan sonra olanları Masal'a da anlattı. Alisa sustu, arkadaşının tepkisini bekledi: "Ne, Araf ve Carly sevgili miymiş?" Yüzünde şaşkınlık ifadesinden çok merak vardı. Alisa başını evet anlamında salladı.

"Kadın bana yapmadığını bırakmadı." Dedim.

"Alt tarafı bir hafta dayanacaksın ondan sonra gidecekmiş niye bu kadar dert ediyorsun?"


"Bu kadın Araf Bey'in eski sevgilisiymiş ve anladığım kadarıyla Araf yani Araf Bey'de Carly'i unutamamış. Yani eğer barışırlarsa o kadın hep Araf Bey'in evinde olacak ki zaten korktuğum başıma geldi, bugün barıştılar."


Masal yüzüne manalı bir ifade yerleştirip alay eder gibi konuştu: "Ne güzel işte onlar ermiş muradına sen çıkarsın kerevetine.."


"Dalga geçme, onların barışıp barışmamalarıyla ilgilenmiyorum. Ben ne yaparsam yapayım o kadın bana hep düşmanı gözüyle bakacak."


Canım arkadaşım sanki inadıma yapıyormuş gibi onları savunmaya devam etti: "Carly seni sevgilisinden yani Araf denen patronundan kıskanıyor bu çok normal. Onu kaybetmekten korkuyor.."

"Kıskanmasına bir şey demiyorum ama benimle uğraşmasına dayanamıyorum. Yaptığım krepten zehirlenmiş gibi yapıp kendini banyoya kitledi. Ayrıca kötü patronum numara yapan sevgilisine doktor çağırmamı istedi. Ben de ambulansı arayıp sağlık ekiplerini eve getirdim. Araf yemeği benim yaktığımı zannediyor ama ben, o yemeği yakmadığımı er ya da geç kanıtlayacağım. İşte o zaman o Araf denen sinirli, obsesif, narsist patron bozuntusu benden özür dileyecek!"


"Eğer Araf, senin anlattığın gibi biriyse senden özür falan dilemez." Dedi Masal.


"Dünyada bir ilki gerçekleştirmeyeceğim alt tarafı pişman olduğunu söyleyip özür dileyecek. Ben de ayaklarıma kapansın demiyorum.."


"Bu adam seni biraz daha zorlarsa sen onu da yaptırırsın o adama.."


"Kime, Araf Bey'e mi? O benim ayaklarıma kapanacak öyle mi, yok daha neler, rüyamda görsem kabus zanneder uyanırım. "

"Peki Carly'nin mide bulantısı ne oldu?"

"Ciddi ciddi eve ambulans gelince bu sefer Carly tutturdu ben iyileştim doktora gerek yok diye!"

"Hastaneye gitti mi?"


Boşluğuma denk gelip "Bilmiyorum ki ben ağlayarak eve döndüm." Dedim. Söylediklerimi ağzımdan kaçırdığıma pişman olmuştum.


"İşte beklediğim itiraf buydu. Demek ağladın. Peki neden ağladığını söyleyecek misin?"


"O kadar üzülmüştüm ki Masal, sanki kendimi dünyada yapayalnızmışım gibi hissettim."


Ona gerçeği yine söylemedim. Araf'ı sevdiğimi söyleyeceğine adım gibi emindim.


"Bırak ne halleri varsa görsünler. Niye seni üzmelerine izin veriyorsun?"


"Yapamıyorum, üzülmemek elimde değil."


Masal imayla Alisa'nın yüzüne baktı: "Hım, acaba sen Araf'tan hoşlanıyor olabilir misin? Neden onu düşünüp kendini üzüyorsun ki, değmez! Elimde değil diyorsun ama bana biraz Carly'i kıskanıyormuşsun gibi geldi."

Alisa, arkadaşının bir ânda söylediği sözlerle kalbi hızla atmaya başladı. Ne cevap vereceğini bilmediğinden sinirlendi.

"Ne alakası var Masal?"


"Ben cevabımı aldım. Sen kesin onları kıskandın.."

"Yok öyle bir şey!"


"İnkar etmen bile inandırıcı değil. Gözlerinden belli sen o adamdan hoşlanıyorsun."

Alisa tam cevap verecekti ki kapı çalındı. Gece vakti gelen bu davetsiz misafirin kim olduğunu ikisi de bilmiyordu.


"Yine Kâmil Bey gelmiş olmasın?"

Diye sordu, çünkü ihtimallerden biri oydu ama artık başka bir eve taşınmıştık hem saat geç olmuştu, bu saatte neden gelmiş olsun ki?


"Zannetmiyorum." Dedim.

Masal odadan çıkıp hızla kapıya doğru gitti. Alisa da peşinden geldi. Masal kapıyı açmadan önce seslendi:

"Kim o?"


"Ben!" Kesinlikle gelen yabancı biri olamazdı.

Sesi tanıdık birinin olduğu belliydi hatta gelen Gökay'dı.

Masal kapıyı açmadan önce kaşlarını çatıp sesin kime ait olduğunu çözmeye çalışırken olaya müdahale ederek gelenin Gökay olduğunu söyledim.


Masal kapıyı açtı, karşısında kumral saçlı, oldukça iyi giyimli, yakışıklı bir adam görünce duraksadı.


Loading...
0%