Yeni Üyelik
21.
Bölüm

21. Bölüm

@madrabazbiryazar

Araf kapının koluna dokunduğu için elini yıkadıktan sonra ıslak ellerini kurularken hiçbir şey olmamış gibi aynaya bakarken ellerimi göğsümde birleştirdim. Birinin ona burada olmaması gerektiğini söylemesi lazımdı: "Burası kadınlar için Araf! Erkekler tuvaletini arıyorsan yan tarafta. Herhalde yanlış geldin."

Aynadaki görüntüsünden uzaklaşıp yanıma geldi: "Yanlış falan gelmedim. Ben de her yerde seni arıyordum."

Şimdi hapı yuttum işte kesin bir şeylerden şüphelenmişti. Gülümsemeye çalışarak "Beni mi arıyordun? Neden ki bir şey mi isteyeceksin?" Dedim. Önemli bir şey olmasa kadınlar tuvaletine gelmezdi. Ne öğrendiğini bilmediğim için daha çok gerilmiştim.

Salonda ilgisiz görünmeye çalışan Araf, burada oldukça rahat davranmaya başlamıştı. "Ben aslında buraya sana bir şey sormaya gelmiştim."

"Bir şey sormak için mi peşimden geldin? Olmaman gereken bir yerdesin. Burası kadınlar tuvaleti. Her ân biri gelebilir." Deyip çıkmaya hazırlanmıştım ki durdurdu. Yüzüne ne yapıyorsun der gibi baktım. Ciddi görünüyordu: "Önce soruma cevap ver öyle çık."

"İnsanlar bizi yanlış anlayabilir lütfen ne söyleyeceksen çıkınca söyle." Dedim. Alayla gülümsedi. "İnsanların ne düşündüğü umurumda değil. İstediğini düşünsünler buna zaten kimse engel olamaz."

Onunla aynı fikirde değildim: "Benim için insanların nr düşündüğü önemli, lütfen burada tartışmayalım."

O sırada kadının biri kapıyı açınca yanımdaki adamı görmüştü. İkimize de kaşlarını çatarak burada ne arıyorsunuz der gibi baktıktan sonra telefonu çalmaya başladı.

Araf söylemek istediği şeyden vazgeçmiş gibi susunca sonunda ikna olmuş ve kadınlar tuvaletinden çıkmayı başarmıştı. Oradan beraber çıktığımıza gözleriyle şahit olan Carly bir çığlık kopardı.

Gözlerini açıp şüpheyle sordu: "Siz ne yapıyorsunuz kadınlar tuvaletinde?" Carly'nin ne düşündüğünü ikimizde çok iyi biliyorduk.

Araf, kadına doğru giderek açıklama yaptı: "Bizim aramızda zannettiğin gibi bir şey yok." Kadın bu sözlere ikna olmamıştı. Ağlamak üzere olan gözlerindeki yaş akıyordu: "Kadınlar tuvaletinde Alisa'yla ne işin vardı Araf?" Carly yüzümüze nefretle bakıyorken olayın büyüyeceğini anladım. Hesap vermesi gereken kişi ben değildim.

Yanlış anlaşılacak bir vaziyette olduğumuzu düşünen birçok kişi Carly'nin bağırışlarına hak veriyordu.

"Önemli bir şey söylemek için gelmiştim. Buraya girdiğini görünce ben de peşinden gittim."

"Sana inanmıyorum yalan söylüyorsun!" Diyerek bağırdı.

"Carly saçmalama lütfen önce beni bir dinle."

Kadın, Araf'ı dinlemeden çıkıp gitti. Adam'da peşinden ona yetişmeye çalıştı. Bu işin hiç bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim. Olaya el atmama gerek kalmadan ayrılma noktasına gelmiştiler. Bunda Araf'ın peşimde kadınlar tuvaletine gelmesinin payı oldukça büyüktü. Kalabalığa tekrar karışarak Gökay'ın olduğu masaya gittim. Yüzünde güller açan Gökay'ın neden mutlu olduğunu soracakken karşı tarafta Carly'nin sevgilisine arkasını döndüğünü ve ondan uzaklaşmaya çalıştığını görünce anlamıştım.

Elini omzuma koyarak "İşte bu iş bu kadar, aferin sana!" Deyince huzursuz olmuştum. Yanlış şeyler peşindeydim ve kendimi iyi hissetmiyordum.

"Bir daha barışmazlar öyle değil mi?" Diye sorduğumda Gökay neşesini kaybetmeden heyecanla söyledi: "Araf gerçeği o kadına anlatmaya çalışsa bile Carly sizi öyle bir yerde gördü ki bunu kolay kolay hazmedemez."

Uzattığı içeceği alıp masaya geri koyarken yüzüne baktım: "Yani bu hikayede kötü biz mi olacağız?"

Mutlu olmadığımı görünce o da ciddileşti. "Biz kötü değiliz."

Uzaklara dalmış gibi "Bir ilişkinin bitmesine sebep olduk. Bunun neresi iyilik?" Dediğimde sözlerimi umursamadı.

"Biz iyi olmaya devam edeceğiz. Artık iyiler de en az kötüler kadar cesur olmak zorunda. Yaptığımızın doğru olup olmadığını düşünmeyi bırak. Amacımıza ulaştık ya sen ona bak!"

O sırada Carly çıkış kapısına doğru gitti. Araf'ta peşinden yürüdü. Onları görünce Gökay'a dönerek "Eve gidip biraz dinlenmek istiyorum. Saat geç oldu."

Nazikçe bir teklifte bulundu: "Sizi eve bırakabilirim."

"Gerek yok biz zaten arabamızla geldik."

"Sen araba mı aldın?"

"Hayır, kiraladım."

"Senin ehliyetin yok zannediyordum." Dedi Gökay, bir şeyler düşünmeye başladı. Carly ve Araf'ı gözden kaçırmak istemiyordum o yüzden Masal'a gideceğimizi söyleyip hemen çıktık. Dünden razı olan arkadaşım hiç itiraz etmeden çıkışa kadar geldi. Etrafıma bakıyordum. Carly ve Araf'ı tartışıyorken görünce Gökay'ın yanımda olmadığını fark ettim. Telefonu çıkarıp numarasını tuşladım. Hemen geleceğini ve onu beklemeden gitmemi söyledikten sonra kapattı. Çok geçmeden yanıma gelmişti.

Carly o kadar bağırıyordu ki aramızdaki mesafeye rağmen sanki kulağımın dibindeymiş gibi hissettim. Araf artık kendini savunmayı bırakmış kadının sakinleşmesini bekliyordu. Biz de valenin gelip anahtarları teslim etmesini bekliyorduk.

Gökay küçümser gibi konuştu: "Şuna bak, konu aldatma olunca nasılda iffet abidesi kesilerek bağırıyor. Sanki kendisi aynı haltı yememiş gibi gururunun incindiğini söylüyor."

"Ayrıldılar işte bana gerek kalmadı."

"Dualarım kabul oldu çok şükür. İlk işim hemen eve gidip lokma dağıtmak olacak."

"Bu saatte mi Gökay?"

"Haklısın saat geç oldu. Neyse zaten acelesi yok. Lokmaları yarın sabah da dağıtabilirim."

"İlla yapacaksın yani.." Dedi Masal.

Gökay o kadar mutluydu ki Masal'ın alaylı sözlerine kulak asmadı. Gökay'ın arabası gelmişti. Anahtarları alıp aracına doğru gitti. Carly uzaktan bizi görünce hırsla üzerimize geldi. Masal, kadın bana bir şey yaparsa diye hazırda bekliyordu. Yanımıza gelince delirmiş gibi "Niçin Araf'tan uzak durup başına bela gelmemesi için Tanrı'ya dua etmiyorsun?!"

Kaşlarını çatıp "O ne demek?" Diye sordu Masal.

"Arkadaşına söyle sevgilimden uzak dursun."

"Ben zaten Araf'tan uzak durmaya çalışıyorum. Peşimden gelen oydu. Neden bana hesap sormak yerine erkek arkadaşınla gidip konuşmuyorsun?"

"Burada suçlu olan Araf değil, sensin! En başından beri beni kıskanıyorsun. Tabii, biz barışınca aramızdaki ilişkiyi hazmedemeyip böyle ucuz numaralar yaparak onu kandırmaya çalıştın! Boşuna sevinme çünkü ben Araf'tan ayrılmayacağım ve sen de amacına hiçbir zaman ulaşamayacaksın."

Onu dinlemeyip bize doğru gelen valeye teşekkür ettikten sonra anahtarları alıp arabaya bindik. Anahtarı çevirip arabayı çalıştırdım. Aralık olan camı kapatınca Carly'nin sesi duyulmaz olmuştu. Oh be dünya varmış!

Sokak lambalarının yolumuzu aydınlattığı geniş asfalttan hızla geçerek evimize varmaya çalışıyorduk.

"Kadını delirtmek üzereydin Alisa. Sinirden ayaklarını yere vurup ağlıyordu. Herkes ona baktı." Dedi Masal.

"O, kendini bu duruma düşürmek zorunda değil. Dünya'daki tek erkek Araf'mış gibi davranarak herkesten onu kıskanıp hayatını zindana çevirmiş. Böyle yaparak hem kendine hem Araf'a hem de çevresindeki insanlara zarar veriyor. Belki o bunun farkında bile değil."

Yol boyunca birçok şey konuştuk.

Evimizin önüne vardığımızda saat bire geliyordu. Arabadan inip apartmana yönelirken ses yapmamaya dikkat ettik. Saat geç olduğu için herkes uyuyordu. Kapının önüne gelince ben topukluları çıkartıyordum. Masal ise anahtarla kapıyı açmakla uğraşıyordu. İçeri geçip uyumadan önce duş alıp rahatladık daha sonra yatağıma uzanıp günün yorgunluğunu unutmaya çalıştım.

... 

Sabah olunca Masal, Gökay'a mesaj atacağını hatırlamıştı. Telefonunu alıp bir şeyler yazmaya başladı.

"Günaydın Gökay."

Gökay: Kimsin sen, numaran bende kayıtlı değil.

"Ben Masal, numaranı Alisa'dan aldım."

Gökay: Bu kadar çabuk olacağını beklemiyordum.

Kız mesajı tekrar okudu ama adamın ne demek istediğini anlamamıştı.

"Ne?"

Gökay: Boş ver.

Biraz bekleyip tekrar mesaj attı: "Nasılsın?"

Gökay: Sen iyi misin?

"Evet, neden sordun?

Gökay: Hiç, o gün sınavının iptal olunca beni neredeyse öldürecekmiş gibi bakıyordun. Bugün bana mesaj atıp halimi hatrımı sorman garip geldi.

"O gün sana biraz sinirlenmiş olabilirim ama unuttum gitti."

Gökay: Beni öldürmeyi düşünmüyorsun değil mi?

"Hayır tabii ki!

Gökay: Nasıl olduğumu öğrenmek için mi mesaj attın, yoksa başka bir niyetin mi var?

"Ne gibi mesela?"

Gökay: Bilmem belki benden hoşlanmaya başlamışsındır ama söylemeye falan utanıyorsundur.

"Hahaha, saçmalama benim seninle işim olmaz!"

Gökay: Madem benden hoşlanmıyorsun, benimle işin yok o zaman niye mesaj atıyorsun? Bence beni seviyorsun ama söylemeye çekiniyorsun.

Masal mesaja verecek cevabı sinirle yazdı ardından okuyunca geri sildi. Sakin olup biraz düşündükten sonra tekrar yazdı.

"Normalde hep böyle ukala mısın?"

Gökay: Bunları düşünmeme sen sebep oluyorsun, ben değil.

"Yarın akşam müsait misin?"

Gökay: Oha

"Aklından ne geçiyor bilmiyorum ama oraya gelir seni boğarım!"

Gökay: Evet, müsaitim 😈

"Çok güzel o zaman seninle dışarıda bir yerde konuşmam gereken önemli bir şey var."

Gökay: Dışarıda mı? Bu iyi bir fikir değil, bana gelebilirsin.

"Dışarısını senin evinden daha güvenli olduğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam."

Gökay: Acaba sen biraz fesat düşünüyor olabilir misin? Yemem seni merak etme.

"Yok, ben eşeği sağlam kazığa bağlayayım da sonrasını sonra düşünürüz."

Gökay: Sanatüm erkeklerin sapık olduğunu düşündüren şey ne?

"Bana bir tane masum erkek göster ben de sana inanayım."

Gökay: Ben.

"Doğru, Carly ve Araf'ı ayırması için Alisa'ya para teklifi eden de bendim zaten!"

Gökay: Kabul etmedi ve olay kapandı.

"Gerçekleri biliyorum Gökay, Alisa bana her şeyi anlattı. Boşuna beni kandırmaya çalışma."

Gökay: Hem kimse bilmeyecek diyor hem de gelip olanları sana mı anlattı?

"Evet."

Gökay: Yarın akşam dışarı çıkmak istemenin bu konuyla bir alakası var mı peki?

"Ne kadar çok soru soruyorsun ya, konunun Alisa'yla bir alakası yok."

Bunu Gökay'ın kabul etmesi için söylemişti.

Gökay: Tamam. Konum atarsın bana.

"Yarın akşam görüşürüz."

Loading...
0%