@madrabazbiryazar
|
Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.
HZ.MEVLANA ✦ Başını dışarı çıkarttığında, akşam esintisini yüzünde hissetti. Balkonunda huzurla oturuyor sessizliği dinliyordu. O sırada bir bildirim sesiyle irkildi. Telefonunu eline alınca beklenmedik bir mesajla karşılaştı. Bilinmeyen numara: Bugün çok güzel bir gece öyle değil mi? Kız mesajı okuduğunda geçen yıl kendisine yapılan şaka yüzünden arkadaşlarının onunla alay ettiğini hatırlamıştı. O da bundan sonra bir karar almıştı ve bir daha böyle bir saçmalığa inanmayacaktı. Bu mesaj da onlardan biri olmalı diye düşündü. O yüzden sanki mesaj atanı tanıyormuş gibi soruyu rahatlıkla cevapladı. Siz: Hayır, hava kapalı ve soğuk. Telefonu bırakıp mesaj atanın kim olabileceğini düşünürken sessiz ortamda yankılanan bildirim sesi tekrar duyuldu. Bilinmeyen numara: Biliyorum. Siz: Siz kimsiniz ve numaramı nerden buldunuz? Benden ne istiyorsunuz? Bilinmeyen Numara: Sakin ol, amacım seni korkutmak değil. Kız korkmuyordu ama sürekli arkadaşları tarafından alay edilip saçma sapan şakalara maruz kalmaktan sıkılmıştı. Kararlılıkla mesaj kısmına girip karşıdakine cevap yazdı. Siz: Ben kimseden korkmuyorum. Lütfen soruma cevap verin. Numaramı size kim verdi? Bilinmeyen Numara: Numaranı Selim'den aldım. Genç kız yanlış gördüğünü zannedip mesajı bir kere daha okudu. Bunu yazan kişi Selim'i tanıdığına göre kendisine şaka yapılmadığını anlamıştı. Bu durum ilgisini çekmişti. Siz: Selim mi, o aylar önce öldü. Siz Selim'i nerden tanıyorsunuz? Bilinmeyen numara: Biz çok iyi arkadaştık. Öldürülmeseydi dostluğumuz hâlâ devam edecekti. Siz: Arkadaşı mıydınız? Selim, insanlarla iyi anlaşmazdı, bir keresinde "İnsanlar bana nefretle bakıyor. Çok yalnızım bir arkadaşım bile yok." demişti. Bilinmeyen Numara: Selim'in faili meçhul bir olaya kurban gittiği söyleniyor, bu konu hakkında sen ne düşünüyorsun? Siz: Selim kaybolmuştu, aylar sonra da bir uçurumun aşağısında ölü olarak bulundu. Sanırım intihar etmişti. Bilinmeyen numara: Ya öldürüldüyse? Siz: Hayır, polis bize Selim'in intihar ettiğini söylemişti. Bilinmeyen Numara: İntihar süsü verilmiş olamaz mı? Siz: Bilmiyorum. Orada değildim. Kızın gözleri bir an karardı, etrafındaki sessizlik bile ona huzur veremez olmuştu. Telefonunu sıkıca kavrayan genç kız tekrar mesaja cevap yazmaya karar verdi. Siz: Ne demek istediğinizi anlamıyorum. Lütfen beni rahat bırakın ve bu konuyu artık kapatın. Sessizlikle karşılık bulamayacak kadar derine inmişti olaylar. Kız, bilinmeyen numaradan gelen bu mesajla karanlık bir gerçeği sorgulamaktan kendini alıkoyamadı. Kafasında bin bir soru işareti belirdi ve bir karar vermek zorunda kaldı. Derin bir nefes alarak kendini toparladı ve telefonuna bakmaya devam etti. Uykusuz geçecek bir gece olacağını hissediyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu ama yaşananları netleştirmek için bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu. Belki de bu mesajlar Selim'in ölümünün arkasındaki gerçeği gün yüzüne çıkarabilirdi. O sırada telefonuna bir mesaj geldi. Bilinmeyen numara: Oysa ölmeden önce ne kadar da mutluydu! Gülümsemesi yarım kaldı. Yazık oldu Selim'e iyi çocuktu. Siz: Selim ölürken yanınızdaymış gibi konuşuyorsunuz. Bilinmeyen numara: Evet yanı başındaydım. Uçurumun kenarında sadece o ve ben vardık. Sen hâlâ Selim'in intihar ettiğini düşünüyor musun? Siz: Hayır, artık öyle düşünmüyorum. Bu mesajlar ve tanıklık ettiğiniz olaylar bana farklı bir şeylerin olduğunu gösteriyor. Anlatmaya devam eder misiniz? Bilinmeyen numara: Tabii, her şey o gün uçurumda başladı. Selim sessizce kenara yaklaştı, gözleri boş bir bakışla uzaklara daldı. Bir anda ayaklarını boşluğa sarkıttı ve gözlerimi korkuyla delip geçerek uçurumdan aşağı düştü. Siz: Ne yani şimdi onu sen mi öldürdün? Bilinmeyen numara: Söylemem seni mutlu edecekse evet, onu ben öldürdüm. Siz: Selim çok iyi biriydi. Kendi hâlinde yaşamış bu zamana kadar kimseye bir zararı olmamış birini neden öldürdün! Bunu ona neden yaptın? Bilinmeyen numara: Görmemesi gerek bir olaya şahit olmuştu. Şimdi sen de bilmemen gereken bir olayı öğreniyorsun.
Bilinmeyen numarayı engellediniz
Bilinmeyen Numara: Beni engellesen bile seni görebiliyorum Mira. Ben, senin tahmin bile edemeyeceğin kadar yakınındayım ama sen beni göremezsin. Siz: Bunu nasıl yaptın? Seni engellememe rağmen hâlâ bana nasıl mesaj atabiliyorsun? Bilinmeyen numara: Yapabileceklerim arasında bu bir şey sayılmaz ama merak etme bunu anlaman uzun sürmeyecek. Genç kızın kalbi hızla atmaya başladı ve içgüdüsel olarak etrafına bakındı. Etraf sessiz ve sakindi. Kim olduğunu sormak istemeden önce bir an düşünmek istedi ancak bir yandan da merak etmemek imkansızdı. Etrafta kimseyi göremeyince telefonundakine dönüp korkuyla cevap yazdı. Siz: Kimsiniz amacınız ne, benden ne istiyorsunuz? Bilinmeyen numara: Sence ne istediğim belli değil mi ama illa duymak istiyorsan söyleyebilirim: "SENİ ÖLDÜRMEK." Mira, mesajı okuyunca oturduğu balkonun kapısını kapatıp hızla içeri girdi. Biri şaka mı yapıyordu? Yoksa gerçekten peşinde biri mi vardı? Bilinmeyen numara: İçeri girince seni göremeyeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun. Hayır bu mesajı atan kişi kesinlikle başka biriydi. Bu kadarını hiçbir arkadaşı yapmazdı. Siz: Sizi tanımıyorum. Beni nerden görüyorsunuz bilmiyorum ama eğer gitmezseniz polis çağıracağım. Bilinmeyen numara: Sence ben onlar gelene kadar içeri girip seni öldüremez miyim? Evine girmem çok fazla vaktimi almaz. Mira eskimiş tahta bir evde yaşıyordu. Her şey çürümeye yüz tutmuştu. Şehir merkezinden oldukça uzakta olduğu için bu evi çok sevmişti, ama şu anki durumunu düşününce hiç iyi bir fikir olmadığını anladı. Kapının önüne ağır birkaç eşya sürükledi. İçeri girmeye çalışan her kimse bu onu az da olsa oyalar diye önlemini aldı. Mira'nın endişesi giderek artmıştı. Etrafındaki sessizlik onu korkutuyordu. Paniklememeye çalışarak, kapısı kilitli olan odasına doğru yönelirken telefonundan bir mesaj geldi. Bilinmeyen numara: Karanlıktan hâlâ korkuyor musun Mira? Gelen bildirimin sesiyle evin ışıkları bir ânda gitti. Karanlık evde telefon ekranının ışığı tekrar yandı. Mira mesajı okuyunca bilinmeyen numaranın elektrikleri kestiğini anladı. Genç kız, bu mesajlarla daha fazla başa çıkamayacağını anladı. Kararını verip hemen polis merkezini aramaya karar verdi. Hiç vakit kaybetmeden polisin numarasını tuşladı. Fakat telefonu kulağına götürünce aramasıyla kapanması bir oldu. Bir daha aramayı denedi. Yine kapandı. Tekrar denedi. Bu sefer arama reddedildi. Belli ki bunu da o yapıyordu. Yapacak başka bir şeyi olmadığı için tekrar denedi, yine aynı şekilde arama reddedildi. Telefon ekranındaki ışıkla titreyen elleriyle hemen birkaç yakın arkadaşını aramak istedi. Ancak, kimse telefonunu açmıyordu. Belki onlardan birine haber verirse bu durumdan kurtulabilirdi. Önce aklına arkadaşı Kübra geldi. Çünkü bu saate kadar ayık olan tek arkadaşı oydu. Geç saatlere kadar uyumadığını bildiğinden onu aramayı seçti.
Kübra aranıyor... Telefonu kulağına götürdü. Uzunca bir süre çaldı sonra telefon kendiliğinden kapandı. Bir başka arkadaşını aramayı denedi. Böyle boşuna vakit kaybediyordu. Kimse cevap vermiyor, aramak işe yaramıyordu. Mesaj atmak için rehberinde arkadaşının numarasına göz gezdirdi ve hızlıca mesaj yazdı. Siz: Kübra biri beni izliyor. Evimin yakınlarında galiba hemen polise haber ver. Hızla mesajı yazıp gönderdi. Arkadaşından cevap gelmesini beklemek onun daha çok strese girmesine neden oluyordu. Telefonun yukarısında bir mesaj belirdi. Bildirime tıklayıp mesajı açtı. Bilinmeyen numara: Kübra şu an da mesajına cevap vermez. Başka bir arkadaşına mesaj atmaya ne dersin? Siz: Ona ne yaptın? Bilinmeyen numara: Onu da ailenin yanına gönderdim. Mira, ekrandaki mesajı okuyunca gözleri korkudan dehşetle açılmıştı. Kalp atışları daha da hızlandı. Arkadaşının öldürüldüğünü anlamış, şoke olmuştu. Hızlıca evdeki perdeleri kapattı ve pencereleri kontrol etti. Ev daha da karanlık olmuştu, artık sadece telefonun ekran ışığı vardı. Siz: Onu neden öldürdün? Neden yaptın?! Bilinmeyen numara: Sıra sana da gelecek merak etme. Arkadaşına ve ailene kavuşman uzun sürmeyecek. Siz: Benden uzak dur! Bilinmeyen numara: Boşuna çabalıyorsun. Benden kaçamazsın! Kız mesaja cevap vermeyince yeni bir mesaj daha geldi. Bilinmeyen numara: Ben de sana ait bir şey var.
Bir video gönderildi.
Arkadaşı yerde kanlar içinde yatıyordu, bu onun cansız halini gösteren bir videoydu. Arkadaşının gözleri açık ve donuk bir şekilde yerdeki kanlara bulanmıştı. Mira'nın elleri titredi ve dayanamayıp ağlamaya başladı. Bilinmeyen numara: Şimdi sıra senin, söylemek istediğin son bir şey var mı? Siz: Allah senin belanı versin. Kız bela okumaya devam etti. Sinirini saydırarak yatıştırmaya çalışıyordu. Sessizce beklemeye başladı, derin nefes sesleri evin içinde adeta yankılanıyor gibiydi. Yere çömeldi ve düşünmeye başladı. En yakın arkadaşı öldürülmüştü. Belki de birazdan kendisi de ölecekti. Buradan kurtulmanın bir yolunu bulmalıydı. Bunların bir rüya olduğunu düşünmek istedi ama kendini kandırmayı bir türlü başaramadı. Karanlık ve sessizlik içindeydi. Sadece duvar saatinin çıkardığı sesi duyuyordu, bir de hızla atan kalbinin ritmini. "Allah’ım lütfen kurtar beni!" diyerek dua etmeye başladı. Ağladı, sakinleşmek istese de olmuyordu. Birkaç dakika çömeldiği pencere kenarında sessizce ağlamaya devam etti. Telefona bakmak istemiyordu ama içindeki korku ve merak izin vermedi. Gözyaşlarını silip hızlıca telefonunu eline aldı ve mesajı okudu. Bilinmeyen numara: Nereye saklandın? Seni bulamayacağımı mı sanıyorsun? Siz: Lütfen beni rahat bırak! Bilinmeyen numara: Sana 'tamam' dememi ne çok isterdin, öyle değil mi ama daha yeni başlıyoruz bu sadece bir başlangıç! Burada oturup ağlamak çözüm değildi. Okuduğu mesajdan sonra mutfağa gidip kendini savunacak kesici bir şeyler aramayı düşündü. Telefon flaşının açıp evin içinde görünmesinden ve katile yerini belli edeceğinden korktuğu için karanlıkta aramaya başladı. Elini dokundurarak çekmeceleri bulmayı denedi. Elinde demir gibi bir şey hissedince kendine doğru çekti ve içindekilere elini daldırdı. Hemen elini geri çekti. Yüzünü buruşturdu çünkü bıçak elini kesmişti. Derin bir yara değildi, sadece sızlatıyordu. Küçük yarayı eline aldığı bezle parmaklarının arasına sararak kanı durdurmaya çalıştı. Aniden gelen bir sesle irkildi. Mira zihninde Selim'in uçurumdan düştüğünü görür gibi oldu. Sanki arkadaşı ona "Uçurumun kenarında yalnız değildim. O kişi benim yanımda duruyordu. Beni oraya iten de odur." Diyordu. Mira daldığı düşüncelerden sıyrılıp az önceki sesin nereden geldiğini anlamak istedi: "Kim var orada?" Oda tekrar sessizlikle doldu. Evin içinde yürüdükçe tahta gıcırtısı duyuluyordu. Eline aldığı bıçağı sımsıkı kavradı. Kendini korumak pahasına da olsa birini öldürmek ya da yaralamak fikri onu, oldukça korkutuyordu. Korkudan titreyen elleriyle telefonun ekranına bakarak, kendini korumak için ne yapması gerektiğini düşündü. Tekrar evdeki kapıları ve pencereleri kontrol etti, hepsi kilitli olsa da bir türlü kendini güvende hissetmiyordu. Evin bodrum katına gitmeyi düşündü. Ayak sesleri duyar gibi olunca hızlıca merdivenleri indi. Bodrumun kapısı paslı ve eskiydi, gıcırtılı bir ses çıkararak açıldığında içeri giren ışık, solup çürümüş duvarları aydınlatmıştı. Havada yoğun bir rutubet ve küflü bir koku vardı. Sarkan örümcek ağları her köşede görünüyordu, derinliklerden gelen tüyler ürpertici bir sessizlik vardı. Duvarlardaki eski resimler solmuş ve yırtılmıştı, sanki geçmişte yaşanan karanlık olayları yansıtıyordu. Bodrumun köşesinde terkedilmiş eski bir sandalye ve masanın üstünde kirli bıçaklar ve paslı zincirler vardı. Bodrum katının karanlığına göz alıştırmaya çalıştı. Buradaki eşyaları gözden geçirirken bir şey dikkatini çekti. Duvarın bir kısmında ve tuğlaların arkasında gizli bir bölme olduğunu fark etti. Merak ve korkuyla o bölmenin içine doğru ilerledi. Orada bir şeylerin saklandığını hissediyordu. Tuğlaları birer birer çıkardı ve sonunda bir kutu ortaya çıktı. Titreyen elleriyle kutuyu açtığında içinde bir mektup ve bir fotoğraf buldu. Mektubu okumadan önce fotoğrafa baktı. Fotoğrafta, Selim ve tanımadığı biri yan yana gülerek poz veriyorlardı. Mira fotoğraftakinin bilinmeyen numara olma ihtimalini düşündü. Mira, fotoğraftaki gülümseyen yüzleri inceledi. Selim'i tanıyordu, ama yanındaki kişi kimdi? Gözleri mektuba kaydı ve titrek bir nefesle okumaya başladı: Sevgili Mira, Eğer bu mektubu okuyorsan, demek ki sen de bir şeylerin farkındasın. Evet, ben Selim'in gerçek arkadaşıyım. Ama seninle hiç tanışmadım, sadece seni izledim. Seni gözlemlemek, yaşamını takip etmek beni heyecanlandırıyordu. Sana zarar vermeye başladığımın farkındayım ve bunun için pişmanım. Selim'in öldürülme sebebi, onun hayatına son vermek değildi. Ona bir sır verilmişti ve bunu seninle paylaşmak istiyordu ama o adam buna izin vermedi. O sır, senin hayatının bir parçasıdır ve onu öğrenmen gerek. Selim’in ölmeden birkaç gün önce sana söylemek istediği bir mesajı vardı ve ben onu iletmek istiyorum. "Lütfen beni arama, ben sana ulaşmak için bu yolu seçtim, çünkü seninle yüz yüze konuşamıyorum. Bu mektubu okurken, yanında olacağımı bilmeni istiyorum. İçinde bulunduğum durum ve sana vermek istediğim mesaj hakkında daha fazla bilgi almak istersen, yarın akşam saat 20:00'de Kıyı Parkı'nda olmanı istiyorum. " "Bu mektup nasıl geldi buraya? Kim yazdı ki bunu?" Diye düşünürken bir mesaj daha geldi. Bilinmeyen numara: SAKLANDIĞIN YERDEN ÇIK! Siz: Tamam, sen istedin diye hemen dışarı çıkıyorum! Bilinmeyen numara: Benimle böyle konuşamazsın! Neyse ki bu salaklığın daimi olarak kalmayacak. Siz: Defol git buradan yoksa polis çağıracağım! Bilinmeyen numara: Bir saattir benimle mesajlaşıyorsun neden hâlâ gelmediler söyler misin? Yoksa, tüm bunlar ben aramalarını reddettiğim için mi oluyor? Siz: Allah’ım lütfen beni bu manyaktan kurtar! Bilinmeyen numara: Başın sıkışınca Tanrıya sığınman göz yaşartıcı gerçekten. Siz: Senin de pek iyi bir kul olduğun söylenmez. Cehennemde cayır cayır yanacaksın pislik! Öldürdüğün masum insanların hesabını vereceksin. Bilinmeyen numara: Ben cehennemde yanarken sen cennetin 8. Katından bana el mi sallayacaksın sanki! Hakkında bildiğin çok şey var, sen pek de masum biri sayılmazsın öyle değil mi? Siz: Ben, senin gibi birilerini öldürmedim! Bilinmeyen numara: Sen bugün yürek yemiş gibi konuşuyorsun. Siz: Hayır ben gerçekleri haykırıyorum. Bilinmeyen numara: Mektubu okudun mu bari, ne yazıyormuş içinde? Elimdeki mektuba bakakaldım. Mektubu okuduğumu nereden biliyor? Düşünmeyi bırakıp cevap yazdım karşımdakine. Siz: Onu sen mi yazdın? Bilinmeyen numara: Bodrum katında olduğunu biliyorum Mira. Çık oradan yoksa ben gelirim! Bu da senin sonun olur! Siz: Madem yerimi biliyorsun niye öldürmüyorsun beni? Neyi bekliyorsun?! Bilinmeyen numara: Her şeyin bir sırası var öyle değil mi? Siz: Daha ne kadar böyle mesajlar atmaya devam edeceksin? SANA BENİ RAHAT BIRAK DEDİM. Bilinmeyen numara: Öldüğünde rahat bırakacağım, söz veriyorum. Siz: Seninle uğraşacak vaktim yok. Polisi arıyorum. Hak ettiğin cezayı çekeceksin! Bilinmeyen numara: Polisi araman bir şeyi değiştirmeyecek. Sana vermek istediğim mesajı öğrenmek için hâlâ bir şansın var. Karar senin. Mira tekrar polisi aramayı denedi. Ne yazık ki arama her seferinde reddediliyordu. Bilinmeyen numara: Hâlâ polislerin geleceğine dair umudunun olması ne güzel, onları arayamadığına göre dışarı çıkıp polis merkezine gitmen gerekiyor. Tabi bu da senin sonunu getirecek. Siz: Kimsin bilmiyorum ama ben polise gitmeyi bir şekilde başaracağım. Ayrıca senden korkmuyorum! Bilinmeyen numara: Eminim öyledir. O evden çıktığın ân öleceksin bunu biliyorsun değil mi? Siz: Evet ama eğer kaçmayı başarırsam ve polisi bulursam, sen de hapse gireceksin, peki sen hiç bunu düşündün mü? Hep beni öldüreceğin ihtimalini düşünüyorsun ama yakalanmayı düşünmüyorsun. Bilinmeyen numara: Ben hata yapmam. O söylediğin şey aptallar için geçerli. Siz: Her şey bir anlık dikkatsizliğe bakar. Sana, arkadaşıma yaptıklarının bedelini ödeteceğim. Hapislerde çürüteceğim seni! Bilinmeyen numara: Bak sen, benden korkup saklandığı yerden bana kafa tutuyor! Sen önce saklandığın yerden çık. Bakalım benimle karşılaşmaya cesaretin var mı? Birlikte görüp öğreneceğiz. Siz: Ben buradan öyle ya da böyle kurtulacağım ve sen yaptıklarından çok pişman olacaksın! Bilinmeyen numara: Bu zamana kadar karşımda hep onları öldürmemem için yalvaran insanlar olunca, senin bu cesur konuşmaların beni daha çok heyecanlandırdı. Seni öldürmek için her ne kadar sabırsızlansam da önce o evden çıkman gerek. Siz: Amacın beni öldürmek ama iki saattir konuşuyorsun. Yoksa benden korkuyor musun? Bilinmeyen numara: Hahaha senden mi korkacağım, bunu yüzüme söyleme cesaretini gösterecek misin? Siz: Komik bir şey söylemedim! Bilinmeyen numara: Çık şu bodrum katından! Siz: Asla! Bilinmeyen numara: Tamam o zaman sen oradan çıkana kadar ben de bazı işlerimi hallederim. Mesela senden önce ölmesi gerekenler var. Diğer arkadaşların Nehir, Polat, Derya... Önce hangisinden başlamalıyım sence? Siz: Onları rahat bırak! Ne istiyorsun masum insanlardan psikopat manyak?! Bilinmeyen numara: Derya en masumları o yüzden önce ondan başlamalıyım. Ya da onu sona mı bıraksam? Sen ne düşünüyorsun? Siz: Sakın onlara zarar verme. Onlar benim en yakın arkadaşlarım. Ne istersen yaparım ama onlara dokunma! Bilinmeyen numara: İşte bu, sonunda yola gelip doğruları söylemeye başladın. Kendi güvenliğin için de iyi bir seçim. Peki, isteğimi yerine getirirsen belki onlara bir zarar gelmez. Siz: Ne istiyorsun? Söyle, yapabileceğim her şeyi yapacağım ama sen de onlara bir şey yapmayacağına söz ver! Bilinmeyen numara: Benimle pazarlık yapma! Siz: Sana neden güveneyim? Bilinmeyen numara: Sence başka şansın var mı? Siz: Evet, başka şansım var! O da bir an önce polise ulaşmak! Bilinmeyen numara: Sen burada boşuna vakit harcarken geçen her saat başında bir arkadaşın ölmüş olacak! Siz: Tamam onlardan uzak dur, benden ne istiyorsun söyle? Bilinmeyen numara: İstediğim bilgilere erişebileceğim bir yerde buluşalım, yalnız gel! Polise ya da başka birine haber verirsen, arkadaşların için hiçbir şey yapamam! Yanlış bir şey yaparsan arkadaşlarının hepsi ölür! Sen de birkaç arkadaşının yasını tutmaya devam edersin! Mira, titreyen elleriyle telefonu kapatıp düşündü. Arkadaşlarının hayatı tehlikede olduğu için polise başvurmak en mantıklı seçenek gibi görünse de, bu kişi gerçekten onlara zarar verebilirdi. Katilin sürekli ne yaptığından haberdar olduğu için, polise giderse arkadaşlarını öldüreceğini biliyordu. Kendini riske atmak istemiyordu, ancak arkadaşlarını da kurtarmak için elinden geleni yapmalıydı. Sonunda, onların da güvende olacağına dair bir plan yapmaya karar verdi. Katille buluşma yerini kabul etti ve ona karşı tetikte olacağını düşündü. Bilinmeyen numara: İyi seçim. Buluşma yeri olarak eski terk edilmiş fabrikayı belirledim. Orada seni bekleyeceğim. Yalnız gelmeyi unutma! Yoksa geri kalan hayatında bir daha arkadaşlarını göremezsin! Mira'nın kalbinin hızla atmaya başladığını hissetti. Arkadaşlarını kurtarmak için büyük bir risk alıyordu, ama başka seçeneği yoktu. Karanlık ve tehlikeli fabrikaya doğru yol alırken, zihninde planlar yapmaya başladı. Fabrikaya vardığında, sessiz ve boş olduğunu fark etti. Ayak seslerini bastırmaya çalışarak derin bir nefes aldı ve içeriye girdi. Koridorlarda bir eliyle cep telefonunu hazır tuttu. Birden, etrafta bir hareketlenme oldu. Bir adam ortaya çıktı, elinde bir bıçakla kızın üzerine doğru geliyordu. "İşte geldin. Şimdi son bir şeyi yapmalıyım.." Bıçakla üzerine yürümeye devam etti. Mira, gözlerini korkuyla açtı ve kaçmak için koşmaya başladı. Fabrikadan çıktığında bile izini kaybettirmek için koşmaya devam etti. Bir yer bulup dinlenmeliydi ama katil peşinde olduğu için bu iyi bir fikir değildi. Nefesi yetemeyecek kadar koştuğunda ellerini dizlerine koyup soluklandı. Derin nefesler alıyordu. Tekrar koşması gerekecekti çünkü katil ardından koşarak ona doğru geliyordu. Mira tekrar koşuyor, çok yorulsa da tek kurtuluş yolunun bu olduğunu biliyordu. Katil peşinden hızla koşup Mira'yı yakaladı. Yüzünde maske olan bu adamın elinden kurtulmak için saldırmaya başladı. Yüzündeki maskeyi açmak için bir hamle yapmayı denedi fakat adam elindeki bıçağı Mira'ya doğrultarak cevap verdi: "Sakın bağırma! Seni burada öldürürüm. Ters bir hareket yapayım deme, yürü çabuk buradan gidiyoruz!" Polis sirenleri duyuluyordu. Kız bir şekilde polise haber vermeyi başarmıştı. Katil, Mira'yı çekiştirerek zorla sürüklüyordu. Kızın yüreği hızla atmaya başlamıştı, bir çeşit umut beliriyordu içinde. Polis sirenlerinden gelen sesler ona cesaret veriyordu. Ters bir hareket yapmamak için kendini zor tutuyordu. Katilin elindeki bıçağı hissediyordu ve korkuyla beraber içinde öfke de yükseliyordu. O da peşinden çaresizce katilin dediklerini yapmak zorunda kalıyordu. Biraz daha ilerleyince bir arabaya doğru ilerledi. Mira bu anı fırsat bilip tekrar kaçmak için çabalasa da katil, kızı bayıltıp bagaja koydu. Adam buradan uzaklaşmak için son gaz arabayı kullanarak oradan ayrıldı. Bu bölümü nasıl buldunuz? Karakterlere sövüp saymakta serbestsiniz ama şahsıma ait bir hakaret ve küfüre izin veremem. Beğendiyseniz bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Sevdiklerinizle kalın :)
|
0% |