Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28. Bölüm

@madrabazbiryazar

Mira tekrar aradığında telefonu kapalı olan Emir'i aramayı bırakıp otele gitti. Aklındaki ihtimalleri düşünmek istemiyordu. Sinirlerine hakim olamayıp ağlamaya başladı.

Otele geldiğinde hızla odadan içeri girdi. Emir'le beraber oturan ve ona oldukça yakın duran bir mesafede olan kadını görünce başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissetti.

Emir, Mira'yı görünce hiçbir tepki göstermedi. Kadın, Mira'yı görünce bakışlardan korkup kendini biraz geri çekmişti, o da aradaki gerilimin farkına varmıştı.

"Yanında kadın mı var diyorum yüzüme telefonu kapatıyorsun, buraya geliyorum yanında kadın var! Ne yapmaya çalışıyorsun, kim bu kadın?"

Emir sakin bir ses tonuyla,"Kendimi savunacak bir cümlem yok, istediğini düşünebilirsin!"

"İçimde pişman olacağımı hissettiğim bir duygu vardı ama bu kadar çabuk olacağını hiç tahmin etmezdim! Sana, bensizlikle dolu olan hayatında mutluluklar diliyorum, umarım tez zamanda Allah belanı verir!"

Kapıyı çarpmadan açık bırakıp oteli hızla terk etti. Gözlerindeki yaşlara engel olarak yürümeye başladı. Yolda Nehir aradı, meşgule attı ve yoluna devam etti. Tekrar arayınca bu sefer açtı.

"Efendim Nehir!"

"Ne oldu, sesin kötü geliyor. Emir'in yanındaki kimmiş öğrenebildin mi?"

"Emir'i otelde başka bir kadınla gördüm ve inanır mısın bana hiçbir açıklama zahmetinde bulunmadı!"

"Vay şerefsiz, adi! Nerdesin sen, bekle oraya geliyorum."

"Tamam, otelin yakınlarındayım, gelince ararsın.."

Telefonu kapattığında, Nehir gelene kadar bir banka oturup ağladı. Gözyaşlarını sildi ve sakin olmaya çalıştı.

... 

Nehir geldiğinde birbirlerine sarılan iki arkadaş, bir kafeye gittiler. İki çay söyledikten sonra Nehir, arkadaşını teselli etmek için klasik birkaç şey söylemeye çalıştı: "Ayol o senden iyisini mi bulacak, bak görürsün, köpek gibi geri dönmezse ben de Nehir değilim!" Dedi parmağını masaya vurarak.

"Güldürme beni, o mu pişman olacak?"

"Niye daha önce kapına gelmedi mi, yine gelir!"

"Gelir gelmesine ama, bundan sonra ben istemem!"

"He he kesin istemezsin, hatırlarsan, iki gül aldı diye hemen tav olmuştun!"

"Şu saatten sonra Isparta'nın bütün güllerini de satın alsa, bir daha onunla bir araya gelmem!"

"Çok büyük konuşuyorsun! Kesin yine birlikte olacaksınız!"

"Nehir, sen beni buraya sinirlendirmek için mi getirdin."

"Tamam, başka şeyler konuşalım.."

Onu dinlemeyi tercih edip sustum. Bir süre sustuktan sonra bana bakıp, "Mira sana bir kötü bir haberim var, Emir buraya geliyor.."

Refleksle arkamı dönüp baktığımda onu görünce sinirlenmiştim. Tekrar o yokmuş gibi davranıp önüme döndüm. Otur demeden masam kadar geldi, tam karşıma oturup bana bakarak "Özür dilerim.." deyince söylediği saçmalıkla gülmemi engelleyemedim.

"Özür mü dilersin, tamam ya, hiç sıkıntı yok.. tekrar oteldeki kadının yanına dönebilirsin!"

Sözlerime sinirlenen Emir'i gram umursamadım. "Mira!"diye bağırdı uyarırcasına.

Oteldeki manzaradan sonra Emir'in en ufak hareketine gıcık oluyordum. "Adımı biliyorum sürekli söyleyip durma! Biz de kalkacaktık, sana iyi oturmalar."

Sandalyeden kaldığımda hızla yanıma geldi. Gitmeme engel olarak yolumu kesti.

"Çekil yolun ortasından.." diye sertçe uyardım.

Dikkatini dağıtıp diğer yönden gidecekken benden hızlı davranıp yine önüme geçti.

"Beni dinlemeden gidemezsin!"

"Seni dinlemek istemiyorum, her şey gayet açık!" diye çıkıştım.

"Açıklama yapmama izin verirsen, anlatacağım sana her şeyi!"

"Oteldeyken kendini savunmuyordun, akılına o zaman bir yalan gelmedi, şimdi mi buldun?!"

"Saçmalama Mira, sinirlendirme beni!"

"Beni ilgilendirmiyorsun artık, ne yaptığın umurumda bile değil!"

"Oteldeki kadını deli gibi merak ettiğini biliyorum, bana sinirle cevap verip sonra pişman olacağın sözler söyleme!"

Öfkeyle tekrar sandalyeye oturdum ve Emir'in açıklamasını yapmasını bekledim. Canımı sıkacak bir şey söylemesini bekliyordum çünkü elimdeki çantayla kafasına vurmak için sabırsızlanıyordum. Sahte bir sabırla konuştum: "Seni dinliyorum.."

"O kadın benim çalışanım.."

Deli gibi gülümseyerek konuştum: "Çalışanlarınla hep dip dibe misin, gelmeseydim neredeyse kızı öpecektin!"

"Yemin ederim ben senden başkasını sevmiyorum.."

Gülmeyi kesip ciddi bir kararlılıkla,"Bu bir açıklama değil."dedim. Çantamı alıp oturduğum yerden kalmadan önce hesabı ödedim ve hızla dışarı çıktım. Keşke hiç tanımasaydım dediğim insanları hayatıma almakla yaptığım hatanın bedeli bu kadar büyük olacağını hiç düşünememiştim.

İnsanın her şeyin farkında olduğunu sanıp bazen gözünün önündekini göremez hâle geliyor olması ne acı bir olaydı.

...

Yine erken saatte uyandığım bir günlerden birine uyandım. Emir'le olan anılarımı hatırlarken kalbimde bir sızı hissettim. Emir'in evinden çıkıp kendi evime tekrar gelmiştim. Moralim bozuk olduğu için Nehir yanımdan ayrılmıyordu.

Bugün yataktan çıkmak istemesem de kalkıp banyoya gittim. Nehir ve Kerim birbirleriyle olan konuşmalarını banyodan bile duyuyordum. Yanlarına gittiğimde Nehir, Kerim'le şakalaşıyordu.

Mutluluklarına ortak olup gülümsedim. Aklıma gelen malum kişi yüzünden tekrar eski ruhsuzluğuma döndüm. Kahvaltımı hızla bitirmeye çalıştım.

Kerim ve Nehir'i mutfakta bırakıp salona gittim. Televizyonun karşındaki koltuğa uzanıp gözlerimi etrafta gezdirirken kapı çalındı.

Tam en rahat olduğum ânlarda illâ huzurumu bozacak birileri geliyordu. Bu sefer gelen kim acaba, sorusuyla kapıya yöneldim. Karşımda tanımadığım bir adam gördüm.

"Hanımefendi, Emir Bey dün gece bir kaza geçirdi.. "

"Öyle mi kendisi nerde kalıyor, beni hemen ona götür!" Dedim, ama onu eskisi kadar merak etmiyordum.

Evden apar topar çıkıp hastaneye gidiyorduk. Bu işte bir tuhaflık vardı, Emir'i bu adam nerden tanıyordu? Emir'e ne olmuştu, yaralı mıydı, canı acıyor muydu?

Hastaneyi geçince şüphelendim. Kalbim hızla çarpmaya başladı. Kısa bir süre sonra bir evin önüne gelmiştik. Arabadan indiğimde adamlardan biri benimle birlikte içeri gelecekti. Emir, burada mı kalıyordu?

Etrafta bizden başka kimse yok gibiydi, oldukça sakin ve huzurlu bir yerdi. Bunun da katilin bir planı olup olmadığını düşündüm. Belki yanımdaki bu adam Emir'i tanımıyordu bile. Başıma sürekli aynı şeylerin gelmesine tanık olmak korkunç bir duyguydu. İçeri geçtiğimizde Emir' görünce biraz da olsun korkum geçmişti.

Güya, dün gece kaza geçirmiş olan Emir, ayakta durmuş, elinde içki bardağıyla bizi bekliyordu. Kandırıldığımı anladığımda iş işten geçmişti.

Haberi veren adamlardan biri Emir'e yaklaşıp bir şeyler fısıldadıktan sonra gitti. Yalnız ikimiz kaldığımızda elindeki bardağı sehpaya bıraktı.

"Hani kaza geçirmiştin? Bakıyorum hâlâ sağsın!"

Kendinden emin bir sesle cevap verdi. "Ölmemi isteseydin koşarak buraya kadar gelmezdin.."

"Seni merak ettiğimden değil, ettiğim beddua gerçekten tuttu mu diye bakmaya gelmiştim.. ama görüyorum ki tutmamış! Bir daha görüşmemek dileğiyle.."

Başını eğmiş gülüyordu."Aslında bedduan tuttu.. sensiz çok kötüyüm Mira!"

İçimdeki öfkeyi daha fazla saklayamadım: "Daha beter ol!"

"Hani sen bana sevgili olalım demiştin, ben de sana gelip sevgili olmayı kabul ettiğimi söylemiştim ya, hah işte, ben o zaman da sana karşı bir şeyler hissetmiyordum. Ama şu an galiba sana aşık oldum!" diye mırıldandı.

Gözlerim kocaman açılmıştı. Emir'i parçalamamak için kendimi zor tutuyordum.

Utanmadan bir de benimle oyun oynamaya devam etmişti.

"Bir daha seni göremeyecek miyim Mira, lütfen gitme..."

Onu daha fazla dinlemek istemiyordum. Emir'e son kez baktım ve evden dışarı çıktım. Kendimi ikinci kez kandırılmış gibi hissettim.

Eve gittimde Nehir'de beni bekliyordu. Heyecanlı görünüyordu içeri girer girmez etrafa bakarak, "Biz Kerim'le dışarı çıkmıştık, sonra eve geldiğimizde burayı böyle bulduk.."dedi. Her tarafta güller vardı. Bazıları vazoda, bazıları ise yerlerdeydi. Odamda da bir sürü çiçekle donatılmıştı. Yatağımın üzerinde bir not vardı.

"Seni seviyorum..."

 

Kim olduğumu biliyorsun :)

Nehir merakla yüzüme bakarak sordu: "Ee kim göndermiş bu kadar çiçeği, hangi manyak?"

Kartı buruşturup sinirle cevap verdim: "Emir göndermiş. Aklı sıra yediği haltı affettirmeye çalışıyor."

İki elini beline koyarak konuşan Nehir, sordu: "Karşına niye çıkmıyor, gülleri göndermiş kendi nerede?"

"Az önce yanındaydım.. Kaza geçirdiğini söyleyip beni ayağına kadar getirtti!"

"Ayol salak mısın be kızım! Sen de buna inandığın için gittin mi?"

"Gerçekten kötü bir şey oldu zannettim.."

"Ee, ne dedi sana?"

"Kendini affettirmek istiyor güyâ ama özrü kabahatinden büyük!"

"Kesin yine bir şey söyleyip canını sıktı!"

"Bana karşı hiçbir şey hissetmemiş, sadece onu terk ettiğim gün aşık olduğunu söyledi! Şu çantayla kafasını kırsaydım keşke!"

Nehir öfkeyle konuştu: "Ultra şerefsiz resmen.."

"Bitti artık, karşısında eski Mira olmayacak!"

Loading...
0%