@madrabazbiryazar
|
Levent: Aklıma eskiden lisede yaptığımız mallıklar geldi. Duygulandım. Erdem: Mallıkların demek istedin herhalde. Levent: Knk beni seviyor musun, nefret mi ediyorsun ben anlamadım? Erdem: Sen karar ver. Alya: Sen, böyle kırıcı olmak zorunda mısın? Erdem: Sen, böyle olmak zorunda mısın peki? Alya: Kimse sen olmak istemez. Levent: Ver o mübarek elini öpeyim. Alya: İstemez kalsın. Levent: Öpmeyecektim zaten! Leyla: Kızla uğraşma Levent! Levent: Sen en son kendine gelinlik bakıyordun. N'oldu damat adayı bulamadın mı? Bu kafayla biraz zor bulursun da! Leyla: Bilmem. Sen, atlatabildin mi peki sevgilinin seni aldatmasını?! Erdem: Lan girme o konuya işte. Leyla: Sana ne Erdem. Sinan: Şimdi Levent'in İsmail Yk dan "Ben Sana Nasıl Mutluluklar Dilerim" şarkısını bağıra bağıra söylemesini, dinlemeye katlanırsın o zaman! Leyla: Levent nerede, ben nerdeyim? Allah aşkına söylediğin iş mi senin şimdi? Erdem: İşte sen onu tanıyamadıysan bunca senedir gelip sana kendini tanıtacak. Önce bağırır çağırır "sen benim eski sevgilimin nasıl adına alırsın?" diye başlar. Sonra kendisinin çoklu kişilik bozukluğu varmış gibi türlü hallere girdikten sonra geceyi Ferdi Tayfur'dan 'Emmioğlu' ile bitirirsiniz. Ee şimdiden Allah sabır versin! Leyla: Bir saniye şimdi siz, Levent bana hesap sormaya gelicek mi diyorsunuz? Doğru mu anladım? Erdem: O kadar yazdım. Bi zahmet oku! Leyla: Iyh, ne yazmışsın koca bir paragraf! Okuyamam çok uzun. Özet geçin biriniz. Erdem: Niye kazanamadığın belli oldu senin. Diyorum ki 'sen kapıyı bacayı iyi kilitle yat. Gelen giden olursa açma sakın!' Leyla: Neden ki? Biri mi gelecek? Erdem: Levent gelecek Allah'ım sinir krizi geçirmeden şu gerizekalıya derdimi anlatabilirim inşallah! Leyla: Ben miyim gerizekalı? Bana bak senin saçını başını yolarım! Yıldız: Arkadaşlar lütfen kapatın konuyu! Sinan: Bir dur sen de Yıldız! Araya girip kavgayı kesme. Yıldız: Sinan! Sinan: Tamam güzelim, sonra ne söyleyeceksen söylersin. Erdem: Leyla, bak zaten bugün sinirlerimi tepem de! Leyla: Özür dile! Erdem: Dilemiyorum ulan! Sinan: Özür dilese konu kapanacak ama inat işte. Yıldız: Deli midir nedir? Adam resmen kaostan besleniyor Ceren: Sana, güzelim dedi ama ben en çok ona takıldım. Yıldız: Evet ya, güzelimler falan noluyor? Sinan: Bir şey olduğu yok. Baktım susmayacaksın susturmanın bir yolunu bulayım dedim ben de! Levent: Başarılı da oldun bu arada knk. Ceren: Adam boşuna savcı değil sonuçta. Yıldız: Sen savcı mı oldun? Sinan: Sakıncası mı vardı? Yıldız: Az kalsın küfür ediyordum. Levent: Aman öyle bir şey yapma. Beyimiz kendine yapılan hakaretleri misliyle karşısındakine ödetmekte bir numara! Erdem: Seni nezarete atmıştı lan hatırlıyor musun? Ahahah Levent: Şöyle ağız dolusu edememiştim de içimde kalmıştı. Leyla: Şimdi edebilirsin. Levent: Dur. Unutmuştum yine hatırladım. Seninle görülecek bir hesabım vardı Leyla! Ceren: Gülüm yine dünya güzel, hayat yaşamaya değer. Alya: Ölmez sağ kalırsam eğer, hesabım var var, hesabım var. Böyle miydi devamı? Selin: Kim söylüyordu bunu unuttum? Leyla: İbrahim Tatlıses. Erdem: Her türlü iddiasına varım. Sen her gece İbrahim Tatlıses'ten "Sarhoşu" dinliyorsun. Leyla: Nerden bildin o şarkıyı dinlediğimi? Levent: Şişt, az önce sen Erdem'i yolacaktın hani? Sözünde dursana Leyla! Leyla: Sen ne olsun istiyorsun arkadaşım? Levent: Ben de böyleyim işte. Leyla: Günlerimi seninle geçiremem. Kazanmam gereken bir sınav var. Levent: Geçen onca zamanına yazık. Erdem: Artık çocuklarınla birlikte sınava girersin. Sinan: Bir gözümde canlanmadı değil hani. Ahahaha. Leyla: Ha ha ha çok komiksiniz! Yıldız: Sen dinleme bunları işleri güçleri moralini bozmak. Kendin yapacağına inandıktan sonra kimse seni vazgeçiremez. Kaan: Moralini yüksek tutsa ne olur sanki, barajı bile geçemez bu! Leyla: Moralimi bozmasana arkadaşım! Bu sene kesin kazanacağım. Levent: Öyle deme lan, bu ülkenin kaldırım mühendislerine de ihtiyacı var. Leyla: Ben mühendislik, doktorluk, avukatlık istemiyorum tamam mı?! Sinan: Ee tamam işte ne istiyorsun o zaman? Madem bunlardan biri değil, diğer meslekleri kazanman zor olmaz zaten. Levent: Şimdi kesin saçma sapan bir bölüm istiyordur. Leyla: Arkeoloji istiyorum ama işte olmuyor. Ceren: Tamam yapabilirsin işte çok zor değil. Levent: İşte bi barajı geçebilse kızımız neleri başaracak ama olmuyor ahahaha. Leyla: Ben senin gibi baba parasıyla okumadım. Levent: Doğru, dededen kalma tarlaları satıp özel okulda okuyan bendim zaten! Kaan: Baba parasıyla okuyor diye laf söyleyen kız, dedesinin parasıyla okumasına ne demeli? Alya: Size ne arkadaşlar? İster dedesinin parasıyla okur, ister babasının parasıyla! Leyla: Tüm hevesimi aldılar resmen! Vazgeçtim. Levent: Ee zaten o bölümü okuyup bitirdikten sonra bir 10 yılda KPSS'yi de kazanamazsın. Bence sen okuma. Leyla: Senin inadına kazanacağım görürsün. Hatta şimdi gidiyorum ders çalışmaya. Levent: Bırakın gitsin biraz ders çalışsın. 3 dakika sonra... Levent: Böyle de çok sessiz oldu. Leyla geri gel kavga edelim. Erdem: Allah'ım sen konuyu biliyorsun amin. Kaan: Knk sen bir şey mi kullanıyorsun? Levent: Ne zaman bir araya gelsek başımıza gelmeyen kalmıyor? Kaan: Biz ne yaptık şimdi? Selin: Saçmaladığına göre kafası güzel bunun. Levent: Bir şey içmedim. Erdem: İçmiş halinle içmemiş halin arasında pek fark yok. Kaan: Nasıl yok lan, var! Saçma sapan gülme krizlerine girip sonra ağlıyor. Bir şeylere sinirlenip ortalığı dağıtıyor. Sinan: Gidip bir de dışarda içiyor. Sonra bul bulabilirsen beyefendiyi! Esin: Bir gün komalık olucaksın çok fazla içmekten. Levent: İçmedim arkadaş içmedim! Sinan: Kanıtla o zaman. Selin: Cevap yok... Levent: Küçük bir tane açtım ama sarhoş değilim. Sinan: Niye içmedim diyorsun o zaman? Levent: Mutsuzum çünkü. Yıldız: Mutsuzluğunu içerek geçeceğini mi sanıyorsun? Daha çok depresyona girersin. Sonunda da bağımlı olursun. Levent: Kimse beni teselli etmiyor ama. Esin: Psikiyatriste git. O seni tedavi edebilir. Levent: Ben psikiyatristlere güvenmiyorum. Selin: Niyeymiş pardon? Alya: Senin acilen bana uğraman gerek Levent. Levent: Niye sen psikolog musun? Alya: Hayır psikiyatristim. Levent: Ne farkı var ikisi de aynı şey? Yıldız: İkisi aynı şey değil, Psikolog konuşarak tedavi eder. İlaç tedavisi yapamaz. Psikiyatrist ise hem konuşarak hem de ilaç vererek tedavi yapabilir. Levent: Zeka akıyor maşallah. Neyse gelirim bir ara. Leyla: Ben galiba depresyona girdim arkadaşlar. Levent: İyi tamam. Şimdi çık. Sinan: Sen liseden beri depresyondasın Leyla. Biz sana söylemedik ama hahaha. Esin: Bu kızı bu hale sizler getirdiniz zaten! Rüzgar: Sen ölmedin mi ya? Biz seni öldü zannettik! Esin: Mesajları görüyordum ama cevap vermiyordum. Levent: Kanka sen öyle diyorsun ama senin son görülme tarihin 2022'de. Esin: Ölen benmişim aynen. Rüzgar: Yapacak çok fazla işim var. Esin: Bizim yok sanki. Bir sürü dava dosyası var halledilecek. Sinan: Artık şu dosyaları teslim et. Esin: Yarın getireceğim söz. Sinan: Bu söylediğinin üzerinden 2 gün geçti. Esin: Tüh, unuttum yine! Sinan: Dün evin yanmıştı bugün ne oldu peki? Rüzgar: Oha, gerçekten mi? Levent: Başka bahane bulamadın mı? Ahahaha. Kaan: Elektrikler gitti deseydin. Ya da sular kesildi. Bulamadın mı bir bahane? Esin: Dalga geçmeyin. Gerçekten yandı mutfağım ama çok değil, makarna yapıyordum. Ocağı açık bırakıp televizyona dalmıştım. Dumanları görünce anladım. Neyse ki kimseye bir şey olmadan hallettim. Yıldız: Mutfak yanarken hiç koku almadın mı Esin? Esin: Dört gündür gribim zaten. Almamışım kokuyu. Erdem: Bu nasıl şanssızlık? Esin: Gece acıkmıştım ama keşke uyusaymışım. Rüzgar: Ben anlamıyorum nasıl kalkıp yemek yiyorsunuz gece vakti? Esin: Senin mahallenden hiç son sesle tofaş geçmedi mi? Geçmediyse bilemezsin. Rüzgar: Geçmedi. Esin: Ee o zaman anlayamazsın. Levent: Ne tofaşı, ben başımda davul zurna çalsalar uyanmam. Amma da hassasmış uykun! Esin: Tofaşçının bana verdiği zarara bakar mısınız? Tavanı boyatmam gerekecek. Ocakta mahvoldu. Kaan: Ne beceriksizsin! Makarnayı da yakmazsın be! Esin: Ne yapayım öleyim mi? Unuttum işte Allah Allah! Alya: Neyse kimseye bir şey olmamış geçmiş olsun. Dikkat et kendine Esin. Rüzgar: Bu daha iyi günleri yakında kendini de yakar bu gidişle. Esin: İyi ki sizlere bir şey söyledim. Pişman ettirdiniz. Bir daha size bir şey anlatmayacağım. Rüzgar: Senin bir şey anlatmana gerek yok ki şânın her yerde hüküm sürüyor. Esin: Teşekkürler... Sinan: İltifat etmedi yalnız. Rüzgar: O işine geleni anlıyor zaten. Esin: Ok. Rüzgar: Sana ok. |
0% |