Yeni Üyelik
32.
Bölüm

Oğlan Bizim Kız Bizim

@madrabazbiryazar

Levent: Kına için bir ihtiyacı var mı Alya?

Ceren: Biz her şeyi tamamladık başka bir şey kalmadı. Sen gel yeter.

Alya: Levent sen de nedime olabilirsin.

Kaan: Küfür etsen daha iyiydi sjsj

Erdem: Sen iyi kıvırırsın, git bak seni istiyolar.

Rüzgar: Hah, sonunda hak ettiğin muameleyi görüyosun oh be!

Mert: Ettiğimiz beddualar karşılık buluyor sonunda. Gördün mü bak! Seni nedime yapacakmışlar, artık istediğin kadar eğlenirsin.

Yıldız: Bir saniye arkadaşınızın üstüne neden bu kadar gidiyorsunuz?

Ceren: Çekemezlik diyoruz biz ona.

Levent: İstediklerini desinler umrumda mı sanki.

Yıldız: Sendeki bu gamsızlığın yarısı bende olsa neler yapmazdım ki.

Alya: Çok az kaldı kınaya. Aşırı heyecanlıyım. Umarım sorunsuz geçer.

Sinan: Kına gecesi yarın mı?

Levent: Evet, yarın.

Bilge: Aramızdan eksilen ikinci kişisin Alya. Düğün ertesi gün, şaka gibi.

Kaan: Yok be, Semihcik buna hazır değildir. Onun için evlenmeden önce bir sürü kadınlara yapacakları var. Onlar da bitince Alya'yla evlenir.

Alya: Kaan ne diyosun ya, yarın benim kına gecem var!

Erdem: Ne güzel işte evlenmeden şu Semih'in de gerçek yüzünü görmüş olursun, hâlâ geç değil. Aç gözünü artık.

Leyla: Sende şu kızın elini zamanında tutsaydın o zaman kınasını Semih'le değil seninle yapardı.

Esin: Şimdi vur kafanı duvardan duvara artık fayda ederse tabii!

Yıldız: Çokta vurma kırılmasın daha düğün var ona da gel.

Levent: Sözde iyiler sizi. Adam burada aşk acısı çekiyor. Sizin yaptığınıza bak, utanmadan alay ediyorsunuz.

Yıldız: Oh iyi oluyor, az bile ona.

Levent: işte bir kez daha kaybettin knk. Sevdiğin kızın arkadaşları bile senden nefret etmeye başladı.

Erdem: farkındayım Levent!

Kaan: Başka kız mı kalmadı? Sende bulursun elbet birini. Kendini böyle şartlama.

Levent: Tanıdığım çok güzel kızlar var. Birini de sana ayarlarız. Sen sarışın seviyorsun ama ben de sarışın yok. Hepsi esmer.

Kaan: Anlaşılan kendine koleksiyon yapıyorsun.

Mert: Sadece esmer olan güzellerden mi oluşuyor?

Levent: Evet.

Erdem: İşte bu yüzden kaybediyosun. Sadece dış güzelliğe önem verdiğin için. Zaten bir haftaya kalmadan, bir başkasını buluyorsun.

Esin: O kaybetti anladık da. Sen kazandın mı bari?

Erdem: Kazanmadım ama tecrübe ettim. Yenerek anlıyor bazı şeyleri insan.

Yıldız: Ya da yenilerek..

Esin: Ayol sana üzülesim gelmiyor, daha beter ol.

Rüzgar: Sen genel olarak bir şeye üzülmüyorsun ki zaten Esin.

Mert: Levent sen İtalya'ya gidecektin hani?

Levent: Gittim zaten Kaan da geldi.

Kaan: Sinan'ın davası vardı diye erken gitmek zorunda kaldık. Yoksa Sinan'ı da alacaktık.

Levent: Sadece İtalya'ya değil. Arabistan'a da gittik.

Esin: ve çarpıldınız

Kaan: Yoo neden çarpılacağız ki?

Erdem: Günahlarınıza tövbe ettiniz mi bari?

Sinan: Yurt dışına gittiniz ve benim bundan niye yeni haberim oluyor?

Ceren: Yüce Mevlamın sizi bile, o topraklara kabul edecek kadar merhameti var.

Bilge: Boşluğuma denk geldi pardon.

Kaan: Tek günahkâr ben miyim?

Rüzgar: Merak etme, senden daha çok günahı olanlar var. Kendini iylik meleği sanıp şeytanı bile geçecek kızlar biliyorum.

Esin: Rüzgar, hepimiz bir olur döveriz seni akıllı ol.

Kaan: Niye hepiniz bir olup dönüyorsunuz ki? Tek tek gelin.

Rüzgar: Yemiyor çünkü.

Ceren: Yemiyor değil canım. Herkes tek kişiye vurursa tüm acı onda toplanır, sadece onun canı acır. Karşısındakine saldıramaz ve hem bedenen hem ruhen aciz hisseder kendini. Anlayacağın derdimiz sadece fiziksel acı çektirmek değil😈

Rüzgar: Yıldız okuyorsun bunları. Yap bişeyler artık şunu psikiyatri servislerinden birine sevk mi edersin ne yaparsan yap.

Yıldız: Maalesef benim alanıma girmiyor.

Alya: Benim alanıma giriyor ama umurumda bile değil.

Rüzgar: İşime gelmiyor desene şuna!

Erdem: Arkadaş değil düşman bunlar.

Yıldız: Canım sizler varken düşmana gerek mi var?

Erdem: Ceren yarın hiçbir yere gitmiyorsun kına da buna dahil.

Ceren: Nedenmiş abi ayrıca kaç yaşında insanım şu saatten sonra senden izin mi alacağım!

Erdem: Eğer o kınaya gidersen, annemin en sevdiği porselen takımını kırdığını söylerim.

Ceren: O olay çoktan kapandı bile abicim. Anneme gerçeği anlatsan bile inandıramazsın.

Erdem: Gerçekleri anlattıktan sonra olayın kapanacağını zannetmiyorum ayrıca annemi işkillendirmekte üstüme yok biliyorsun. ;)

Bilge: E, Levent sana boşuna şerefsiz demiyor bak çocuk haklıymış.

Levent: Aynen.

Erdem: lan bana şerefsiz diyo sende 'Aynen' diyosun! Ne biçim dert ortağısın sana yazıklar olsun.

Levent: Sen önce bana yaptıklarını düşün sonra konuş.

Erdem: Lan ilk sen başlatmıştın. Sen yapmasaydın yapmazdım ben de!

Leyla: Sen nasıl bir hayal kırıklığısın, herkeste aynı cümle olarak kalıyorsun.

Levent: Şifreyi çözemedim Leyl.

Leyla: diyorum ki: sadece ben değil. Herkes sana yazıklar olsun diyor. Ne yapıp edip insanları çileden çıkarıyorsun.

Levent: Tamam ama ben olayların bu noktaya kadar geleceğini nerden bilebilirdim ki Leyla?

Erdem: Düşünmeden yaptığın tek şey bu değil.

Bilge: Olmuş bitmiş. Eskileri konuşmanın mânası yok artık. Erdem konusu kapansın.

Levent: Kapanamaz. En azından Alya'yı vazgeçirene kadar. Yoksa canıma okur.

Alya: Semih'le evlendikten sonra ne işim olacak ki Erdem'le?

Levent: Sen bu konuda ciddisin anlaşılan vazgeçmeyeceksin.

Erdem: Neyse biz seninle beraber dışarı çıkalım akşam. Bir işimiz vardı unutmadın değil mi?

Levent: Unutmadım ama sen bu durumdan ümidi kessen iyi edersin.

Ceren: Levent abimi sana emanet ediyorum. Bak içmesine izin verme sonra tüm gün o şarkıyı çalıyor. Sinirleniyorum ben de.

Kaan: Abini emanet ettiğin adam her gün başka alemlerde.

Ceren: Anlamadım ne demek istedin?

Kaan: Bozacının şahidi şıracı misali diyorum.

Levent: Sus lan! Söyle lan Erdem. Ben zorla mı içeriyorum sana?

Erdem: Yoo, nereden çıktı şimdi bu?

Levent: Bak ne oldu Kaan efendi?

Rüzgar: Siz içmeyin lan, içince ortalığı ayağı kaldırıyosunuz.

Sinan: Sen her içtiğinde güllük gülistanlıktı değil mi?

Rüzgar: Ben en son ne zaman içtiğimi hatırlamıyorum bile.

Sinan: Ben çok iyi hatırlıyorum

Rüzgar: Sinan unuttuğun bir şey var mı senin?

Sinan: Yok.

Bilge: neyse bırakın didişmeyi. Salata yapacağım içine marol doğasam mı doğramasam mı?

Melih: Marol mu marul olmasın o.

Mert: Ot işte kızım, doğrasan ne doğramasan ne fark edecek?

Rüzgar: Onun tadı çok kötü.

Kaan: Lan onun tadı mı var? Ben tat almıyorum ama.

Bilge: Erkekler salata hakkında yorum yapmasın mümkünse!

Yıldız: Doğra canım, sen bakma bunlara.

Kaan: Ben de yardım ederim ama sadece yemek için.

Rüzgar: Üşenmiyor musun?

Bilge: Yok neden üşeneyim alt tarafı bir salata. Ben doğrama tahtasını getireyim. Siz devam edin.

Levent: Geleyim mi yardıma, sen beceriksizsin ya biraz, belki bir yardımım dokunur. Salatayı karıştırırım falan.

Erdem: Bence sen ortalığı karıştırmayı daha çok seviyorsun gibi.

Bilge: Katılıyorum sana. Güzel bir konuya parmak bastın. Ben de tam Levent'e bir şey soracaktım.

Mert: Hayırdır inşallah

Rüzgar: Konu Levent'le alakalıysa anca şer olur.

Bilge: Aslında Levent'in salata yapma konusunda çok yeteneksiz olduğunu düşünüyorum.

Levent: Kardeşin, neden benim üzerime geliyorsunuz? Ben de yardım etmek istedim sadece.

Kaan: Ama senin yardımın daha fazla zarar verir gibi duruyor.

Yıldız: Belki de sen başka bir şeyde daha iyisin, Levent.

Erdem: Sen daha tuzla şekeri ayırt edemiyorsun.

Mert: Tamam da, şimdi neden Levent'e saldırıyorsunuz?

Rüzgar: Yok ya, Levent'i seviyoruz ama salata yapması konusunda gerçekçi olmamız lazım.

Loading...
0%