Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Sevdanın Son Kurşunu

@madrabazbiryazar

"Aslında ben buraya sana önemli bir şey söylemek için gelmiştim. " Soran gözlerle bakmaya devam ederken kapı çaldı. Leyla, Levent'in söyleyeceği şeyi merak etse de önce gidip kapıyı açtı. Gelen Esin'di.
"Esin, sen miydin? " dedi Leyla.
"Başka birini mi bekliyordun? " sesinde alay vardı.

"Gelsene içeri, Levent'te evde." Esin'e yaklaşarak fısıldadı. "Kurtar beni bu deliden. Hadi gir çabuk!"

Esin içeri girince merak edip sordu. "Leyla niye kendi evinde öldürdün! Yakalanacaksın safım benim! İnsan dışarıya, ormana falan götürürdü."

"Levent'i öldürmedim ama kıyısından döndü diyebiliriz. Neyse içerdeki misafirimizi daha fazla bekletmeyelim."

"Niye gelmiş?" Dedi, Esin mantosunu çıkarırken.

"Niye olacak tabii ki özür dilemeye." Dedi Leyla durgun bir sesle.

Leyla, Esini salona yollayıp, kendisi de mutfağa gitti. Esin, Leyla'nın Levent'i ekme planından haberi vardı ama bir de ondan duymak istedi.

"Selam Esinciğim, hangi rüzgar attı seni buraya? " dedi Levent.

"Adliyede işim fazla yoktu. Ben de Leyla'ya öylesine geçerken uğrayayım dedim. Seni burada göreceğimi hiç tahmin etmezdim." Dedi.

Esin konuşmalarına salonun sağ köşesindeki tekli koltuğa oturarak devam ettirdi. "Gittiniz mi kahve içmeye bari? Barıştınız herhalde sağ olduğuna göre... İyi geçmiş olmalı. " yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirdi.

"Bilmiyormuş gibi bir de soruyorsun Esin, hiç yakışıyor mu sana yalan söylemek? " dedi Levent.

"Neyi? " diye anlamamazlığa verdi kendini ama karşısındaki sansara benzeyen bu delikanlıyı kolay kolay kandıramazdı.

"Bence Leyla, beni ekme planını anlattı hatta, beraber gülmekten yerlere serilmişsinizdir. Kaç yıllık dostunun senden neden saklasın ki... Öyle değil mi?"

Esin şok olmuş bir şekilde Levent'e baktı. Niye şaşırdığına kendi de inanmadı. Levent'i tanıdığından beri, onun 'sinsi biri' olduğunu biliyordu. Morali bozulmuştu. Mutfaktan gelen sesler yükselmeye başlayınca Esin ve Levent göz göze geldiler. İlk soran Levent oldu. "Leyla mutfağı balkona mı katıyorsun içerde ne yapıyorsun? "

Mutfaktan cevap gecikmedi: "Bi sus be! "

Esin ve Levent salonda kahkahalarla gülüyorlardı. Bu sefer Esin konuştu: "Yardım edeyim mi sana ister misin?"

"Yok, tamam. Hallettim." Bir şeylerin kırılma sesi geldi. Esin kalkıp mutfağa gidecekken Leyla'nın geldiğini görünce vazgeçti.

Leyla elindeki tepsiyle kahveleri ortadaki sehpaya bıraktı. Dökmeden getirdiği için bir oh çekti. Kan ter içinde kalmıştı. Levent, sehpadan kahvesini kendi alıp bir yudum içtikten sonra konuştu:

"Pek misafirperversiniz hanımefendi." Dedi.

"Leyla, bu halin ne, gören seni içerde biriyle boğuştun zanneder."

"Kahveyi yaparken ocağı batırdım. Bir güzel etrafa taştı!" Dedi Leyla sitemle.

Levent, elindeki kahveyi sağ eline alıp parmaklarıyla Leyla'nın ellerini göstererek: "Eline ne oldu peki?" Dedi.

"Sıcak ocağı temizlerken de elimi yaktım. Sinir oldum ya, tüm aksilikler beni mi bulur!"

Bu kez Esin konuştu: " Leyla, ondan mı böyle kıpkırmızı yüzün?"

"Hayır, kuruduktan sonra zor çıkar diye iki saat de ocağı silmekle uğraştım. Temizlik malzemesi reklamlarında olanlar gerçekmiş meğer!"

"Bir şey kırıldı sanki, o neydi peki?"

"Kafamı dolaba çarptım. Fincanın bir tanesi de kırıldı. "

"Ölmediğine şükredelim o zaman." deyip kahkaha attı Esin.

"Ben de anlamadım! " dedi Leyla.

Levent elindeki kahveye bakarak: "Kahve mükemmel ama... " kalanını içmeye devam etti.

"Bana kahve fincanı borçlusun.. İllâ kahve içelim diye sen ısrar ettin. O yüzden itiraz edemezsin."

Levent, itiraz etmeden kabul etti. Esin kahvesindeki son yudumunu da alarak tepsiye koydu.

"Ee.. Esin ne var ne yok? " öylesine sormuştu Levent.

"Boş ver, hep aynı zaten.. Ben kalkayım artık işim vardı dışarda.. size iyi eğlenceler!"

Leyla Esin'i kapıya kadar yolcu etti. Gitmemesi için ikna etmeye çalışsa da boşunaydı.

"Gerçekten işim var Leyla. Sen de bir gün bana gel mutlaka, az kalsın unutuyordum. Bu senin, sana aldım." Diyerek çantasındaki küçük kutuyu Leyla'ya uzattı.

Leyla merakla kutuyu incelerken bir yandan da konuşmaya devam ederek:

"Bu ne Esin, ne aldın bana?" Dedi mutlulukla.

"Söyleyemem sürpriz. Sonra açıp bakarsın sen. Hadi öptüm bye.." diyip el salladı. Teşekkür edip Esin uzaklaştıktan sonra kapıyı kapattı. Levent, içeri elinde kutuyla dönen Leyla'ya sordu.

"O kutu ne?"

"Esin almış bana, bilmiyorum, acaba ne aldı? Çok merak ettim şu an."

"Boş ver kutuyu Leyla, ben sana bir şey söyleyecektim. Esin gelince yarım kaldı konuşmamız."

"Tamam ben paketi açarken sen de anlat işte.." dedi leyla sabırsızlıkla. Leyla paketi açmaya odaklanmış, ambalajından çıkarıyordu. Paketten çıkan sesler Levent'in dikkatini dağıtmıştı.

"Beni dinlemiyorsun ki paketle uğraşıyorsun." Dedi sinirle.

Leyla paketi bırakıp Levent'e baktı. "Tamam bıraktım açmayı söyle. Bak eğer saçma sapan bir şeyse-"

"Mert evleniyor" Deyince Leyla'nın elindeki paket düştü. Muhtemelen içindeki şey kırılmıştı. Şok olmuş bir vaziyette sordu: "Nasıl evleniyor?"

"Evleniyor işte nasılı mı var Leyla!"

"Bizim bundan neden haberimiz yok, Levent şaka yapıyorum de bana, lütfen!"

"Bizim haberimiz vardı zaten, sana söylemedik. Üzülürsün diye..."

"Büyük bir iyilik yapmış oldun şu an!" Sesi titredi. Gözleri doldu.

"Kimseyi kendine zorla sevdiremezsin ki kaç yıldır senin onu sevdiğini biliyor, salak değilse o da anlamıştır. Sana ilgisi yok bunu kabul et."

"Başka şansım mı kaldı?" bakışları yere kitlemişti. Sustu.

"İyi misin Leyla? " dedi Levent.

"Benim hiç yüzüm gülmeyecek mi? Para yok, kariyer yok, aşk yok. Acelesi ne sanki beyefendinin! Ne yapacağız Levent?"

"Valla bir plan yapmadım. Ne yapabiliriz ki? Onun kararı sonuçta.."

"Ben niye sana soruyorsam bu soruyu, kendime sormam lazımdı."

"Tamam. Beni yalnız bırak Levent." Dedi Leyla.

"Seni bu halde bırakıp eve mi gideceğim, olmaz öyle şey! Hadi gidiyoruz. Kalk!"

Levent'e bakmayı sürdürerek: "Nereye gidiyoruz?" Dedi.

"Bilmem nereye istersen. Sen seç."

"Hiç içimden gelmiyor." Dedi Leyla.

"Yine depresyona gireyim deme sakın! Sen girdin mi çıkmıyorsun! Bir şeyler yapacağız merak etme. Evlenmelerine izin vermeyeceğiz."

"Gerçekten mi, ne yapacağız ki elimizden ne gelir mutluluklar dilemekten başka.." Sesi düştü. Başkalarının mutluluğuna engel olacak biri değildi.

"Kalksana gidiyoruz. Hadi topla şu yerdekileri."

Leyla hüzünlü halinden sıyrılıp yere düşen pakete baktı. Levent'e sitemle:"İnsan elindeki paketi bırak öyle söyleyeyim der. Kırıldı işte gördün mü, ne almıştı ki bana, daha hediye aldığına yeni sevinmişken içindeki de her neyse kırıldı ve ben, arkadaşımın hediyesini açmadan kıran ilk insan olarak tarihe geçtim.! " yerdekileri topladı. Üzüntüsü ikiye katlandı. Arkadaşı ona sevimli bir kupa almıştı. Ama elinde iki parçaya ayrılmış bir şekilde bakakaldı.

"Burada kalıp filmlerdeki sevgilisinden ayrılmış kızlar gibi battaniyene sarılıp elinde çikolata romantik film izleyerek ağlayacak mısın? Gidelim biraz kafa dağıtalım." Dedi Levent.

"Ben seninle eğlenmeye gelmem ayrıca, eğlenmeye çalışır gibi bir halim mi var?"

"Bu zamana kadar neden ona sevdiğini söylemedin? Bak adam evleniyor artık, çocuklarına senin adını koyar." Dedi Levent biraz da olsun Leyla'yı güldürmek için söylemişti ama işe yaramadığını söyleyince anladı.

"Beni görmüyor bile, ona sevdiğimi söylesem ne fark edecekti ki? Ben onun istediği gibi biri değilim. Ama o benim tam istediğim kişiydi... "

"Sen ona o başkasına hesabı. Seni aldatan bir sevgilin olmadı en azından."

"Seni niye aldattı?" Dedi Leyla gerçekten merak ediyordu.

Sert bir ses tonuyla: "Aldatmanın nedeni mi olur? Aldattı işte. Bunun bir bahanesi olamaz." Dedi.

"Sen nasıl dayandın buna! Yani unutmak için ne yaptın demek istedim."

"Sen yanımdaydın o zamanlar hatta beraber ağladık hatırlamıyor musun?" Dedi.

"Ağlayınca geçti mi?"

"Ağlayınca geçmedi de zaman yaralarımı sardı diyelim."

"Ağlıyorum o zaman." Deyip güldü Leyla.

"Öyle kuru kuru ağlama, şöyle ağıt falan da yak."

"Niye biri mi öldü?"

"Ölmedi ama senin için öyle biri olmayacak artık. Onu hayatından çıkardığın için ölmüş say."

Leyla bir iki defa ağlamaya çalıştı. Fakat gözleri dolmaktan ileri gitmedi.

"Levent, ağlayamıyorum. "

"Gel gidelim seninle çok uzaklara... Yani şey haftaya İtalya'ya gidiyorum. Sen de gel."

"İtalya mı? Benim pasaportum yok ki."

"Pasatortun niye yok Leyla?"

"Bilmem yurt dışına çıkacak param olmadığı için olabilir belki de!"

"Çıkartırız. Sen düşünme şimdi bunları, sen gelmek istiyor musun istemiyor musun, onu söyle?"

"Soru mu bu şimdi, tabii ki gelirim."

"Pasaportu nasıl halledeceğiz? Çabuk çıkartılır mı, uzun sürmez değil mi?"

"Halledeceğim o işi ben sen merak etme."

"Ne kadar kalacağız?"

"Çok kalmayız ya. Sen ne zaman düzelirsen o zaman döneriz."

"Bu iyliğini neye borçluyum?" Leyla şüphelenmişti.

"Dostluğumuza borçlusun, ben ağladığımda saçma sapan hareketler yaparak beni güldürmeye çalışıyordun. Sana kötü davranmama rağmen beni bırakmadın. Ve sayende daha iyiyim artık... İyi ki varsın Leyla."

"Az bir ömrüm falan mı kaldı da senin gibi bir dosta denk geldim." Dedi, Leyla gözlerini kısmıştı.

"Acıktım Leyla gidip dışarda bir şeyler mi yesek?" Konuyu değiştirmek adına söylemişti.

"Evde yiyelim, niye dışarı çıkıyoruz? Ne yapalım ki şimdi?" Diye derin derin ne yiyeceklerini düşündü.

"Dolma sever misin?" Diye sordu.

"Gidelim dışarda yiyelim hiç mi üşenmiyorsun Allah aşkına! Senin yerinde başkası olsa çoktan kabul etmişti."

"Niye üşeneyim yemek yapmaya, seviyor musun dolma?"

"Ne dolması Leyla, gidelim işte on saate pişer şimdi o!"

"Makarna ye o zaman, o kadar açsan!" Mutfak önlüğünü giydi o sırada.

"Onu da sevmiyorum." Dedi Levent küçük bir çocuk gibi.

"Tavuk kızartalım. Yanına da pilav? Ne dersin?"
Levent'ten ses çıkmayınca başka bir şeyler daha önerdi. "Köfte patates yapayım, bence bunu yapalım. Hem benim en sevdiğim menüdür. "

"Şaka mısın Leyla? Niye babannem gibi ısrar ediyorsun? Gidelim işte dışarda yiyelim. " dedi Levent.

"Beni niye illâ dışarı çıkartma peşindesin!"

"Bir nedeni yok. Ben sevmiyorum o yemekleri." Gözlerini kaçırdı.

"Seni zehirleyeceğimden korkuyor olmayasın!" Dedi Leyla.

"Yok canım, estağfurullah ben öyle bir şey demedim." Gülmesini durduramadı. Leyla anlamıştı yemekleri bilerek istemediğini.

"Levent!! " dedi uyarırcasına.

"Leyla, çıkart şu mutfak önlüğünü Allah aşkına sen dünden hazırsın yemek yapmaya."

Leyla, mutfak önlüğünü çıkartıp katladı yerine koydu. Kabul etmekten başka şansı olmadığını anladı ve odadan çantasını alıp beraber çıktılar.

"Hava çok kötü Levent, yağmur yağıyor. Şu havada ne işimiz var dışarda, oturup efendi gibi yemeğimizi yapıp yeseydik. Hadi dönelim."

Leyla eve gitmek için geri dönmeye hazırlandığında Levent, Leyla'nın elinden tutup arabanın kapısını açtı. Levent'te şöför koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı.

O gün hava hem yağmurlu hem yoğun sisliydi. Göz gözü görmüyordu.

"Alt tarafı dışarda yemek yiyecektik, bir fırtına kopmadığı kaldı! Göremiyorum önümü sisten." Dedi Levent.

"Kaza falan yaparsın dikkatli ol. Otursaydık işte evde!" demekle yetindi sadece.

Güç bela bir restorana geldiler. İstedikleri yemekleri seçip hazır olana kadar muhabbet ettiler. Leyla, Levent'e küçüklük anılarını anlatmaya başlamıştı. O sırada yemekler geldi.

Levent, Leyla'yı sinir edecek bir şeyler söylemekten korktuğu için ağzını dahi açmadı. Arkadaşını can kulağıyla dinlese de bir süre sonra dikkati dağılmıştı. Konuyu takip edemiyordu. Leyla'nın yüzüne bön bön bakıyordu sadece, "En son ne anlatıyordu bu kız? Eğer anlarsa onu dinlemediğimi işte o zaman hapı yuttum! 13 dakikadır ne anlatıyorsun? Heyy Leylaaa! Sus biraz yemek geldi! İyi ki içimizden geçenleri kimse bilmiyor." Leyla konuşmayı bırakıp Levent'in çaktırmadan saatine baktığını fark edince sordu:

"Biraz da sen anlat Levent, sabahtan beri ben konuşuyorum. Sıkıldın herhalde, sürekli saatine niye bakıyorsun? "

"Yok yok sen anlatmaya devam et. Ben seni dinliyorum. Öylesine baktım saate bir şey yok."

Ohh, bir an içimi okudu sandım! Henüz ölmek için çok gencim. Teşekkürler Allah'ım!

Yemeklerini bitirip tatlılarını da yiyip, hesabı ödedikten sonra arabaya binip yola çıktılar. Yol boyunca tartışmaya başladılar.

"Sen niye ödüyorsun hesabı? Kim dedi sana 'öde' diye! "Diye çıkıştı Leyla.

"Ben dedim. 'Dışarı çıkıp yiyelim' diye! Hem seni yemeğe davet edip hem de hesabı sana ödetecek biri miyim sence?"

"Yine de yarısını da ben ödeseydim. " demişti.

"Evine geldik Leyla, ve biz hâlâ hesabı tartışıyoruz. Kapat artık şu konuyu! "

Leyla etrafına baktı gerçekten de evine gelmişlerdi. Öfkesi geçmişti bir anda. İnmeden önce bugün için ona teşekkür etmeyi ihmal etmedi.

"Levent, bugün çok güzel bir gündü. Yanımda olduğun için teşekkür ederim." Deyip arabadan indi. Leyla eve girince Levent'e kendi evine gitti.

Loading...
0%