Kitabım sihir dünyasında geçiyor. Yani Harry Potter evreninden esinlenilerek yazmaya çalıştığım bir hikaye ile karşılaşacaksınız.
1945 yılı, Büyücedünya Büyücedünya’ya kocaman bir sessizlik çökmüştü. Olaylarla geçen ayların ardından herkes büyük bir patlama bekler gibiydi. Üçe bölünen topluluktan ikisi arasına gerginlik büyüyüyordu. Sihir Bakanı’nın diktatör tavırları ve yaptığı yolsuzluklar büyük bir kesimin dikkatini çekmeye başlamıştı. Tam tersi olarak bir kesim ise Bakan’ı savunmaktaydılar. Onlara göre, O gelmiş geçmiş en iyi Sihir Bakanı’ydı ve gerekirse yüz yıllarca bu mevkide kalabilirdi. Üçüncü bir taraf ise bana dokunmayan yılan bin yaşasın politikasını benimsemişlerdi. Onlara göre bu savaş anlamsızdı ve başta kimin olduğu onları zerre ilgilendirmiyordu. Olaylardan uzak kalmak en güvenlisiydi. Diğer iki grup arasında ise sürekli çatışmalar çıkmaktaydı. Öyle ki, bu çatışmaların düellolara dönüşmekte olduğunun rapor edildiği yerler bile olmuştu. Oysa şimdi her şey suskundu. Kavgalar yoktu, ayaklanmalar yoktu. Sihir Bakanı, ‘teröristlerin’ susturulduğuna ve barışın kendisi tarafından sağlandığına dair bir bildirge yayınlamıştı hemen. Bu bildirgeye göre kendisi kahramandı. Büyücedünya’nın huzurunu kaçırmak isteyenleri o yenmişti. Görünürde halk memnundu, sorunlar çözülmüştü. |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |