Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Second Chance Spell Part IV.

@maedhros

 

Temmuz Ayı, İngiltere, 1951

 

Londra’nın göller bölgesinin kötü kısımlarına yapılmış eşya depoları geçen yıllar içinde yağmur ve rüzgar yüzünden pas tutmuş, koyu renkli boyalarını yer yer dökmüşlerdi. Yine de insanlar zaten zarar görmesinden korkacağı eşyalarını depolarda barındırmayacakları için akan çatılardan, yada rüzgar ve hırsız geçiren kapılardan kimsenin şikayeti yoktu. On dördüncü deponun ise durumu farklıydı. Dışarıdan en az içinde bulunduğu depo topluluğunun herhangi bir üyesi kadar eski ve pejmürde görünmesine rağmen içi büyü ile onarılmış, genişletilmiş, temizlenmişti. Misty ustası ilk kez gelip bakanlığın tamda çalışmaları sona yaklaşırken üstlerine çökmeye hazırlandığını, bu yüzden her şeylerini Londra’da ki bir depoya taşıyacaklarını söylediğinde fikirden nefret etmiş, son yedi yılını geçirdiği evden taşınmak istememişti. Fakat Zeptor bir hafta içinde depoyu bir eve çevirmişti, üstelik Bükreş’de ki evlerinin odaları farklı şekiller almış bir replika bir versiyonuna. Eşyalar, duvar kağıtları, dışarıdan gözükmeyen camların çerçeveleri, merdivenlerin işlemeli ahşap korkulukları, gaz lambalarının ve mumlukların biçimleri… Bunun üstüne Londra’nın da Bükreş gibi sisli olması eklenince şehir yerine göl manzarası görmek dışında pek bir yabancılık çekmemişti. Ama kimse onu bu kadarını beklemediği için suçlayamazdı, küçük çaplı genişletme büyüleri bilse de orta boyutlu bir deponun bu denli büyütülebileceğini yada üstüne dışarıdan fark ettirmeden üç kat çıkılabileceğini bilmiyordu. Ustası ona büyüyü öğretmeye basit temellerden değil direk kara büyüden başlamıştı, adamın yeteneklerine rağmen iyi bir öğretmen olarak anılmamasının sebeplerinden biri buydu. Tam giriş katındaki salonda oturmuş önündeki büyücü kabileleri hakkındaki kitabın sayfasını değiştiriyordu ki, henüz yeni genişletip Bükreş’de ki evlerindeki gibi çalışma odasına dönüştürdüğü bodrumdan çıkan ustası yorgun gözlerini ovuşturarak içeri girdi. “Sandviç yaptım.” diyerek elleri kitabını tutmakla meşgul olduğu için sadece küçük parmağı ile yan tarafında tepeleme hindili sandviçlerle dolu olan tabağı işaret etti. Zeptor keyifsiz bir yüz ile sandviçlerden birini ikiye bölüp ağzına tıktı. Son günlerde onu kurtaracak olan büyü yapımına başlamadan önceki depresif ruh haline geri dönmüş gibiydi. Nedenini biliyordu Misty, bakanlığın buraya gelmeden önce üstlerine çökmesi ile aynı nedendi. Ustası sonunda büyüsünü insan üstünde denemeye karar vermişti. Cult’dan geçen sene çıkarılmış üç büyücü ile iletişim kurmuş, üstlerinde bir büyü denemek istediğini, başarılı olursa en azından birini aralarına geri alacağını söylemişti yaşlı adam, tabii iki adam doğum tarihleri aynı olduğu için özenle seçilmişti. Tören başladığında, yani adamlardan biri öldürülüp yere bir daire çizilmeye başlandığında kalan iki adam da gitmek istemişti, tabii Zeptor onları da farelere yaptığı gibi yerlerine sabitlemişti. Başta her şey iyiydi, büyü işe yaramış görünüyordu. Tıpkı farelerde olduğu gibi ruhu çıkarılan adamın vücudu çürümeye başlamış, fakat ruh bu sırada diğer adamın vücuduna konmuştu. Zeptor adamın adını, çürüyen vücudun sahibinin adını seslenmişti ve yeni bedeninin içinde dönüp ona bakmıştı adam, ama sonra bir şey olmuştu. Bedenin içinde kalmıştı diğer ruh, beden iki ruhunda çığlıklarını atmaya başlamış, kendi vücudunu tırnakları ile oymaya çalışmıştı. Vücudu bir şekilde zapt edip yatağa bağlamış ve geçmesini ummuşlardı ama üç gün sonra ölmüştü. Kayıp üç tane büyücü olunca, ve hepsi de Cult’un eski üyeleri olunca bakanlık da tabii ki onların üstüne gelmişti. Kanıt bulamadıkları için aslında Romanya’da kalabilirlerdi ama sarı gözlü adam çalışmalarını rahat bir kafa ile sürdürmek istediğinden ve daha fazla insanı bu yolda kurban etmesi gerekebileceğinden taşınmayı daha mantıklı bulmuştu. Yine de o günden sonra fareler ile çalışmaya geri dönmüş, insanlar üstünde büyüyü kullandığında nerede hata yaptığını anlamaya çalışmıştı. Ve şimdi, yüzündeki bakışa bakılırsa bulmuştu da, ama hoşuna gitmemişti. “Ne oldu?” diye sordu Misty kitabını kapatarak. Zeptor bir iç çekip yanındaki sandalyeye oturdu sandviçinin ikinci yarısını çiğneyerek. “Ne oldu mu? Bir şey olmadı. Neyi yanlış yaptığımızı buldum.” Sarışın kadın şaşkınlıkla dudakları aralanırken gözlerini kırpıştırdı. “Gerçekten mi?” Ustası son bir kaç aydır farklı teoriler üretmişti. Önce bir kez daha farklı ırklar üstüne gitmişti, çünkü büyüyü yaptıkları adamlardan biri Rumen, biri ise Rustu. Fakat farklı cinsleri eğer doğum günleri aynı ise ruh değişimi yapabiliyorlardı. Hatta bir hamsterın ruhunu bir fareye geçirmeyi bile başarmıştı Zeptor. Sorun bunda değildi. Sonra doğumun aynı yılda olup olmaması gerektiğine bakmıştı. Ama onda da bir sorun bulamamıştı. Son günlerde ustasının kafasında yeni bir teori olduğunu bile bilmiyordu Misty. Sarı gözlü adam kafa sallayarak yeni bir sandviçi ikiye böldü. “Yine farelere fazla fare gözü ile baktığımızı fark ettim. Doğum tarihleri önemli olduğu için ya elimizde doğum yapacak hamile fareleri alıyorduk, yada yeni doğmuş fareleri. Kardeş oldukları kadar ikiz oldukları gibi, aynı zamanda da bebekler yani.” Sarışın kadın panik olmuş bir şekilde parmakları ile saçlarını taramaya başladı, yüzünden kanın çekildiğini hissediyordu. “Ama- ama eğer büyü sadece bebekler üstünde işe yarıyorsa-” Zeptor kafası ile ‘hayır’ diyen bir işaret yaptı. “Öyle değil. Yani tam değil. Taraflardan birinin bebek olması gerekiyor. Daha doğrusu yeni ruhu alacak bedenin bebek olması gerekiyor. Eğer bir bebeğin ruhunu yaşlı birinin bedenine koyarsan yaşlı olan ruh üstün çıkar ve bebek ruhu yok olur. Eğer aynı yaşlarda iki insan arasında bunu yapmaya kalkarsan iki ruhta beden içinde kapalı kalır ve sonunda vücut buna dayanamaz, Romanya’da olduğu gibi.” Ustası sandviç yemek için laflarına ara verirken Misty olanları hatırlayıp sertçe yutkundu. Adamın kendine yaptıkları, yatakta bağlıyken çırpınışları ve bağırışı… Gözleri… Zeptor kadının yüzünü süzdü bir kaç saniye konuşmaya başlamadan önce. Daha önce cinayete tanıklık etmiş, katta kendi elini de kana bulamıştı Misty, ama anlaşılan gerçek deliliği görmek içinde ufak bir noktaya dokunmuştu. “Ve, eğer yaşlı birinin ruhunu bir bebeğin vücuduna koyarsan yaşlı ruh galip gelir ve o bedenin kontrolünü alır. En azından farelerde böyle. İnsanlarda ise hala teorideyiz. Bebek ne kadar gençse o kadar iyi olur.” Sarışın kadın cevap vermedi, yedi yıl önce, Zeptor’un öğrencisi olmasını sağlayan kara bir büyü yapmıştı. Ona acı çektiren kendi ailesini tümden yer yüzünden kazıyacak bir lanet daha doğrusu. Ama lanetler her zaman bir bedel ile gelirdi. O büyünün karşılığı olarak doğurganlığını kaybetmişti Misty. Bu yüzden konu bebekler olunca sert mizacını kaybediyordu. “Bir bebeği öldüreceksin.” Sarı gözlü adam bir an çiğnemeyi bırakıp ona baktı. “Fiziksel olarak değil. Beni engelleyecek misin?” normalde ki oyuncu yada dalga geçen sesinden eser yoktu. “Hayır…” diye mırıldandı sarışın kadın.

Loading...
0%