Yeni Üyelik
21.
Bölüm

19.BÖLÜM

@magoasssd

Selam dostlarımm

Bölüme geçmeden önce vaktinizi ayırıp alt kısmı okursanız çok sevinirim.

Son bir kaç günde olanları eminim ki bir çoğunuz duymuşsunuzdur. Öncelikle bu konu bireysel bir mesele değil toplumsaldır o yüzden işlenen cinayetler ile alakalı gerek tweet gerek video atıp etkileşim kazandırırsanız olayların çabuk unutulmamasını sağlarsınız. Yaşanan bu olaylar karşısında bir genç kız olarak kanım dondu. Uzun bir süre kendime gelemedim. Yarın sıranın bana, size veya bir başkasına gelmeyeceği kesin değil, tesadüfen yaşıyormuş gibiyiz. Benim güzel kızlarım💕 lütfen hayatınıza normal insanlar almaya dikkat edin, kötü insanların bulunduğu ortamdan olabildiğince kaçının. Ne bileyim gerçekten çok kötü bir çevrenin içindeyseniz yalnızca kendinizi tercih edin, kimsenin iki süslü cümlesine kanmayın.

#İKBALUZUNERÖLÜMSÜZDÜR

#AYŞENURHALİLÖLÜMSÜZDÜR

(ू•ᴗ•ू❁)

Okul'un son günüydü ve eve gidiyordum. 1 haftalık ara tatile giriyorduk. O yüzden bu haftanın güzel geçmesini diliyordum.

Bugün Boran okula gelmemişti, Mete ise katılacağı bir etkinlik için okuldaydı.

Bugün Enes'le proje için buluşacaktık.

Dikişlerimi alması için şu an hastane odasında Ayaz abimi bekliyordum.

Sonunda alnımı kaşımama engel olan dikişlerimi çıkacaktı.

Elinde ne olduğunu bilmediğim malzemelerle Ayaz abim girmişti.

"Hızlıca al şu dikişleri,hastanede olmaktan sıkıldım. " dediğimde gülmüştü.

Yanıma gelip burnumu sıktığında, "Emredersin güzelliğim. " dediğinde dikişlerimi almaya başlamıştı.

Yakışıklı doktorumun eli hafifti. O yüzden uslu uslu oturup işini bitirmesini beklemiştim.

İşini bitirdiğinde, "Kimliğini ver bakayım şu kayıt işlerini falan halledeyim, akşama sana veririm. " dediğinde sorgulamadan kimliğimi ona vermiştim.

Ona sarılıp vedalaştıktan sonra hastaneden çıkmıştım.

Elimde telefonla ilgilenirken instagram'a girdim. Uygulamaya girdiğimde itiraf sayfasındaki bir videoya etiketlendiğimi gördüm.

Kaşlarımı çatmıştım. Ben ne okulun itiraf sayfasını ne de okuldan herhangi birini takip ediyordum.

Videoya tıklattığımda oldukça karanlıktı. Telefonumun ekran parlaklığını yükseltip izlemeye başladım. Görüntüler bulanıktı ama koridor da yürüyenin ben olduğu bariz belliydi.

Merdivenlerin oraya gittiğimde arkamdaki Sude beni itiyordu. Kaşlarımı havaya kalktı istemsizce.

Ben kameralar elektrikler yüzünden çalışmıyor diye üzülürken biri bizi kayda almıştı. Gözüm Post'un altındaki yorumlara kaymıştı.

Elaanzi:Sude'den büyük yalancı mı var? Şaşırmayın.

Görkemben:Bir de inanmayanlar vardı hahahahh SBd

Blogmerve: O değil de Boran ikizine inanmamıştı.

Son yorumla istemsiz kahkaha atmıştım.

Kamera kayıtları artık elimde olduğuna göre onu en kısa sürede şikayet edecektim.

Onu şikayet ettim diyelim ya sonra?

O gün yaşadıklarım değişecek miydi mesela?

Sinirlerim bozulmaya başladığında telefonumu kapatıp yoluma devam ettim.

Evin bahçesine geldiğimde bugün çalışanlar izinliydi ve annem evde olmayacağını söylemişti.

Anahtarla kapıyı açtığımda evin içine girmiştim.

Üşüdüğüm için evin sıcaklığı beni rahatlatmıştı.

Tam mutfağa gireceğim sırada Salonda çıkan Boran'la ödüm kopmuştu.

Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Onu umursamayıp Mutfağa girdiğimde ,

"Güniz bir dakika konuşabilir miyiz? " diyerek peşimden koşar adım mutfağa girmişti.

"Hayır,rahat bırak beni."

Buzdolabından soğuk su çıkarırken bu sefer endişeli sesiyle konuşmaya başlamıştı.

"Güniz... Lütfen. Ben özür dilerim. Videoyu gördüm. " dediğinde gülerek elimdeki su şişesini sertçe tezgaha bırakıp ona döndüm.

"Pardon? Neyin özüründen bahsediyorsun sen? O gün inanmamıştın bana. Şimdi bu özür benim için ne kadar önemli olabilir? " dediğimde bana doğru adımlamıştı.

"Güniz, lütfen pişmanım. İzin ver doğru düzgün konuşalım. " dediğinde gözlerinden yaş akması beni oldukça sinirlendirmişti.

Ben de ağlamıştım. Oysa o gözümün yaşına bakmamıştı.

"Neyi konuşacağız gerizekalı? Bana hakaretler etmeni mi? Yoksa bana değil de salak sevgiline nasıl inandığını mı?" diyerek göğsünden ittirip bağırmaya başlamıştım.

"Güniz n'olur dur,kendimi açıklamama izin ver. " deyip kollarımı tutmaya çalıştığında,

"Kes sesini! Sus artık! Duymak istemiyorum saçma sapan cümlelerini! " deyip oldukça sert bir şekilde ittirdiğimde dengesini koruyamamış geriye doğru düşerken tezgaha tutunmuştu.

"Ne bu ses? Hangi hakla kardeşimi ittirdiğini sanıyorsun sen? " diyen ve içeriye giren Aras'tı. Hemen arkasından giren Koray'la cidden neye uğradığımı şaşırmıştım.

Aras hızla Boran'ı yerden kaldırdığında Boran halâ tartışmamızdan dolayı ağlıyordu.

Koray yanıma gelip kolumu tuttuğunda, "Ona n'aptın? En başından belliydi zaten birimize zarar vereceğin. " dediğinde kolumu ellerinin arasından çekmiştim.

Aras kaşları çatık bir şekilde, "Kardeşimi n'asıl ağlatırsın? Bu muydu? Annemler ve bizim olmadığımız ilk dakikadan aramızdan birine zarar mı verecektin? " dediğinde Boran hıçkırarak konuşmaya başlamıştı.

"Abi suçu-" dediğinde Koray onu dinlememiş, "Korkman gereken bir şey yok Boran, sakin ol. "demişti.

İçinde bulunduğum durumu daha fazla kaldıramadığımda kendimi tutamayarak ağlamaya başlamıştım.

Ben onların kardeşi değil miydim? Niye ikisi de ben suçluymuşum gibi davranıyordu?

O an anladım aynı Boran olayında olduğu gibi ne zaman bir şey olsa suçlu olarak beni göstereceklerdi.

Çantama iyice asılarak bir adım öne çıktım.

Sesimin titremesini engelleyemeye

rek,"Siz varya o kadar kötüsünüz ki, benim anlayışımı da sabrımı da haketmiyorsunuz. Siktirip gidiyorum, siz benim ailem falan olamazsınız. "dediğimde dudaklarımdan bir hıçkırık firar etmişti.

Hızlıca mutfağı terk ederek dış kapıya ulaşmıştım.

Biri bile arkamdan gelip engellemediğinde sokakta başı boş bir şekilde yürüyordum.

Sadece beni seven bir ailem olsun istemiştim 17 yıllık hayatım boyunca.

Bana reva görülen şey niye hep suçluluktu.

Neden ben hep suçluydum?

Belki insan gibi davranıp bana bağırmasalardı orada onlara açıklama yapardım.

İyi ki diye geçirdim içimden, iyi ki onlara merdivenlerden beni itenin Sude olduğunu söylememişim. Ona da inanmazlardı eminim.

Sahil Yolu'na girdiğimde biraz ilerleyip kendimi çimenliklere bıraktım.

Üstümde formam ve siyah çokta kalın olmayan hırkamla çıkmıştım. Yanımda ise sırt çantam vardı.

Akşamüstüydü. Gün batımı vardı.

Hava'nın kararmasına çokta bir vakit kalmamıştı ama eve dönmek istemiyordum.

Evi ve onları düşündükçe ağlayasım geliyordu.

Telefon'um çaldığında gözlerimdeki yaşları silmiş, boğazımı temizlemiştim.

Ekranda Enes yazısını görünce kendi aptallığıma küfür ettim. Onu tamamen unutmuştum.

Telefonu açtığımda, "Efendim? " demiştim.

"Gelmeyeceksin sanırım, unuttun mu yoksa? " dediğinde gözlerim yine dolmaya başlamıştı.

"Enes, ben çok kötüyüm. Bizimkilerle tartıştım, kapıyı çarpıp çıktım. " dediğimde hışırtı sesleri gelmişti.

"Neredesin sen? Söyle hemen geliyorum. " dediğinde sahilde olduğumu söylemiş kapatmıştım.

Yaklaşık geçen 1 saatin sonunda Enes gelmişti.

Yanıma oturduğunda, "İyi misin sen, N'oldu? " dediğinde ona eve gittiğimde Boran'la olan tartışmamızın ardından Aras ve Koray'la tartıştığımı ayrıntıya girmeden anlatmıştım.

"İtiraf'a atılan video. O video yüzünden tartıştınız değil mi?"

dediğinde kafamı sallamış titreyen ellerimi yüzüme götürüp akmasına engel olduğum yaşı sildim.

Titreyen ellerimi tutup kendine çektiğinde kocaman ellerinin içine hapsetmişti.

"Eller'in nasıl üşümüş? Aklım almıyor bu kadar saattir üstüne bir şey almadan nasıl çıkarsın dışarı? " dediğinde ellerimi dudaklarına götürüp nefesini üflüyordu.

"Eve dönmek istemiyorum şu an ama napacağımı bilmiyorum. " Anlık bir sinirle evden çıkınca sonrasında napacağımı pek hesaba katmamıştım.

"Tamam gitme, bize gelirsin bir şey olmaz. " dediğinde başımı iki yana salladım olmaz dercesine.

"Olmaz ki, anneme babama ne diyeceğim? Onlarla konuşmadım bile off. " dediğimde

"N'olacak Ilgaz abiler hep gelirlerdi bize. İnan babam da sorun etmez ve Vural amca ile konuşur. Proje'ye yarın başlarız. Bugün geçti artık. "dediğinde bir süre kararsız kalmıştım.

Şu an onları görmek istemiyordum. Kenan amca'lardan başka tanıdığım bir aile dostumuz falan da yoktu. Ya da yakın bir arkadaşım falan. O yüzden Enes'in teklifini kabul etmiştim.

Ayağa kalktığımızda Enes çantamı benden almış, üstündeki bana büyük gelen montu zorla giydirmişti. Şu an ise otobüse binmiştik.

Boş olan iki koltuğa oturduğumuz da telefonum çalıyordu. Çalan kişi Ayaz abim'di.

Belki kırılacak belki kızacaktı ama telefonunu açmayıp, telefonumu tamamen kapatmıştım.

Yaklaşık 1 saat süren yolculuğumuzda hava kararmıştı. Enes'le beraber bahçeye girdiğimizde Enes benden cebindeki anahtarı istemişti.

Elimi montunun cebine attığımda anahtarı ona vermiştim. Evin ışıkları açıktı sanırım Kenan amca eve gelmişti.

Kapıyı açtığında çantamı kapının yanında ki askılı dolabın yanına bırakmıştı. Üzerimdeki montu ona verdiğimde gözüm aynadaki yansımama takıldı.

Her ağladığımda kendini belli eden uzun süreli göz ve burun kızarıklarım sanki hastaymışım gibi duruyordu. Yüzüme daha fazla bakmak istemediğim için kafamı Enes'e çevirdim.

Mutfaktan gelen, "Oğlum sen mi geldin? Yemeği de bugün bana bırakmışsın sıpa,neredeydin? " ses Kenan amca'nındı.

Enes elini varla yok arası omzuma koyduğunda beraber ilerlemeye başladık.

Salona girdiğimizde Mutfak basamaklarından inen Kenan Amca'nın bakışları bizi bulduğunda önce şaşırmış sonra gülümsemişti.

"Misafirimiz var demek? Hoşgeldin Güniz'cim benim keratanın nereye kaçtığı belli oldu. " dediğinde kıkırdamıştım.

Göz deviren Enes, "Baba Güniz bugün bizimle. Boran'larla biraz tartışmışta o yüzden bende onu buraya getirdim. "dediğinde Kenan amca bana dönmüş, " Umarım ciddi bir tartışma değildir. Anne'nlerle konuşabilirim. "dediğinde ona minnetle baktım.

"Sorun olmayacaksa çok mutlu olurum. Konuşmaya çekiniyorum da. " dediğimde,

"Güzel,o zaman siz yemekleri masaya koyana kadar ben onlarla konuşup geliyorum. " dediğinde odadan çıkmıştı.

Enes Mutfak basamaklarını çıkmaya başladığında ben de onunla çıkmıştım.

"Tabakları bana uzat, ben doldururum. " dediğinde aynen öyle yapmıştım.

Masaya oturduğumuzda Kenan amca elinde telefonuyla gelmişti.

"Konuştum Güniz'cim. Yaklaşık 3 gün bir davet için şehirdışındalar. O zamana kadar burada kalmanı döndüklerinde seni alacaklarını söylediler. " dediğinde canıma minnetti evdekileri göreceğime.

Oturduğunda bu sefer gülerek, "Ha, buarada abilerin ararsa telefonu açmana gerek yokmuş. " dediğinde göz kırpmıştı.

Ona gülümsediğimde yemek boyunca bir daha tartışma üzerine konuşmamış, konuyu değiştirip beni güldürmeyi başarmışlardı. Baba oğul çok komiklerdi. Kenan Amca'nın sürekli Enes'le uğraştığına emindim.

(ू•ᴗ•ू❁)

Bölüm sonu uuu

Diğer bölümde görüşürüz zzz 👋

 

Loading...
0%