@magoasssd
|
Selaaam Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen💕 (ू•ᴗ•ू❁) Yazar anlatımıyla Genç adam'ın hastane çıkışına az kalmıştı. Hasta'larının geçirdiği hastalıklarla ilgili bilgi edinebilmek için geçmişte ki hastane kayıtlarına bakıyordu. İşini bitirmek üzereyken gözüne masaya bıraktığı kardeşi Güniz'in kimliği çarptı. Kardeşiyle aralarında 17 yıllık bir kayıp vardı. O yüzden onun sağlığı konusunda pek bilgi sahibi değildi. Elindeki kimlikle bilgisayardan eski hastane kayıtlarını açmıştı. Hastane kayıtlarına çocukluğundan itibaren baktığında her çocuğun olduğu gibi belli yaşlarının aşıları vardı. Onun dışında bir ayak kırığıyla alakalı röntgeni vardı. Bilgisayar da okuduğu şeyle biraz daha ekrana yaklaştı. Kriz sırasında yaşanılan şuur kaybı ve sonrasında geçirilen kalp spazmı. Bir doktor olarak buna bir neden ararken alınan polis ifadesi dikkatini çekti. İçine kötü bir his yerleşirken Polis ifadesini merak ettiği için emniyetteki yakın arkadaşlarından biri olan Emre'yi aramaya karar verdi. Cebinden telefonu çıkarıp Emre'yi aradığında halâ ekranı inceliyordu. "Sen beni arar mıydın kardeşim? " diyen alaycı sesini duydu Emre'nin. "Bana diyene bak sanki sen arıyormuşsun gibi? " deyip ona karşılık verdiğinde karşılıklı güldüler. "Hayırdır, niye aradın beni? " dediğinde Emre, Ayaz derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti. Ne öğreneceğini kestirememesi onu korkutmayı başarmıştı. "Kardeşim sana bir tarih ve isim vereceğim . Bana o gün ne için ifade alındığını söyler misin? " "Söyle dinliyorum. " dediğinde Ayaz tarihe baktı. 3 yıl önce 10 Mayıs. "Bundan 3 yıl önce 10 mayıs günü, o zaman için isim Güniz Taş olarak geçiyor. " dediğinde arkadaşı bir kaç dakika rica etmişti. "Güniz Taş, 14 yaşında dediğin tarihe göre o zaman. 10 Mayıs tarihinde intihara teşebbüs etmiş. Yüksek dozlu ilaç kullanımı nedeniyle kalp rahatsızlığı geçirmiş. İfadeyi normalde herkese veremeyiz dostum, sen bir Doktor'sun diye yalnızca öğrenebiliyorsun biliyorsun. Umarım ciddi bir şey yoktur. " Ayaz öğrendiklerine inanmakta güçlük çekerken, "Emin misin? Bir yanlışlık yok değil mi? " dediğinde arkadaşı Güniz'in ifadesi tamamiyle bu doğrultuda olduğunu söylemişti. Arkadaşıyla vedalaşıp telefonu kapattığında ellerini yüzüne götürmüştü. Kardeşi intihar mı etmişti? Bu nasıl mümkün olabilirdi aklı almıyordu. Güniz'e bugüne kadar kendisinin anlatmasını istediği için hiç bir şey sormamıştı ama sormasının vaktinin geldiğini anlamıştı. Öğrendikleriyle yıkılmıştı resmen. Oysa kardeşi dışarıdan etrafa gülüşüyle renk saçan biriydi. Evet daha aile olarak toparlanamamışlardı ama geçecekti biliyordu. Geçmeliydi. O kardeşini, kardeşlerini kaybedemezdi. Kendine gelip eşyalarını toparladıktan sonra arabasıyla eve doğru yol almaya başladı. Anne'si ve baba'sının evde olmadıklarını söylemişlerdi. O yüzden abilerinin bu bir kaç gün için evde olacaklarını biliyordu. Küçüklüklerinden beri ne zaman anneleri ve babaları evde olması evin en büyüğü kimse o evden sorumlu olurdu. Eve vardığında Mete'yi kapıda yakalamıştı. Yanına gidip elini omzuna attığında, "Nasılsın sarı kafa? " demişti. "İyiyim ama çok yorgunum abi ya. " demişti Mete yorgunlukla. Eve anahtarla girdiklerinde salondan Ilgaz'ın bağırış sesleri geliyordu. "Size inanamıyorum! Nasıl arkasından gitmezsiniz? Tek başına bu kız niye dışarıda! " Ayaz duydukları ile kaşlarını çatmıştı. Mete ondan önce salona yürümeye başladığında arkasından o da gitmişti. Salona girdiklerinde Mete, "Abi? Niye bağırıyorsun? " demişti merakla. Ayaz odaya şöyle bir göz gezdirdiğinde Tekli koltuklarda oturan ikizi ve Koray dikkatini çekmişti. Koray parmaklarını durmadan kıtlatırken bunun ne anlama geldiğini gayet iyi biliyordu. Koray yalnızcs kaygılı olduğu zaman durmadan parmaklarıyla uğraşıp kıtlatırdı. İkizi'nin üzüntüsünü kalbinin en derinlerinde hissederken ikizi ile göz göze gelmişti. Aras ona hiç bir şeyin iyi olmadığını bakışlarıyla açıklamıştı. Aras'ın yanındaki koltukta oturan Boran'a gözleri kaydığında oldukça yıkık bir vaziyette duruyordu. Sanki elinden en sevdiği şeyi almışlar gibi dümdüz bir ifadeyle karşıdaki duvara bakıyordu. Ayakta volta atan Ilgaz elini burun kemerine götürüp duruyordu. Ilgaz Mete'nin sorusunu cevaplamadığında Ayaz soruyu yineledi. "N'oluyor abi? Biriniz açıklama yapacak mı artık?" İkizi cesaret gösterip konuşmaya başladığında onu dinlemeye başladılar. "Güniz evden gitti.Eve geldiğinde Boran'la tartışmışlar. Koray ve ben eve geldiğimizde Güniz'in Boran'a zarar verdiğini zannettiğimiz için bizde onunla tartıştık. Güniz kapıyı çarpıp çıktığında Boran yanlış anladığımızı Güniz'in bir suçu olmadığını anlatmaya çalıştı ama iş işten geçmişti zaten. " Mete öne çıkıp Boran'ın karşısına geçtiğinde, sesini ilk defa bu kadar gür çıkardığına şahit olmuşlardı. "Senin yüzünden gitti ablam! O salak sevgilin ve senin yüzünden. Neden ona inanmadın?- " dediğinde ağlıyordu aynı zamanda. Sanki suçunu kabul etmiş gibi kafası eğik Boran'a ve diğer abilerine dönerek tekrar bağırmaya başlamıştı. "Sizin yüzünüzden her şey! Niye sevmediniz onu? Geldiğinden beridir siz onu yalnızca yok saydınız. Şimdi de onunla tartıştığınızı söylüyorsunuz. Bir tane ablam var benim! O da sizin yüzünüzden gitti. " dediğinde Ilgaz ona yaklaşmıştı. "Abim yapma böyle. " Ilgaz'ın ona yaklaşmasına izin vermeyerek salondan çıktığında dışarıdan gelen Poyraz girmişti odaya. "Ne oluyor be? Niye bağırıyor Mete? " dediğinde Ayaz onaylamayan bakışlar attı. Ayaz öne çıkıp hepsine alkış tuttuğunda, "Bravo! Tebrik ediyorum sizi canım ailem. El birliğiyle kızın gitmesini sağladınız. Mutlu musunuz bari? Değdi mi Mesela? " Önce Boran'ın önüne geçmişti. "Niye ağlıyorsun oğlum? Sen değil miydin onu günahın kadar sevmeyen? Hm? " İkizi'nin karşısına geçmişti bu kez, "Niye yaptığından pişmanmış gibi bakıyorsun suratıma ikizim? Bazı şeyler için iş işten geçmeli mi? " Koray'ın karşısına geçtiğinde, "Ya abi sen? Sen hep gözümde hepsinden daha merhametli bir adamdın . Neden? Ona bir şans vermek zor mu geldi? " Ayakta duran Ilgaz'ın karşısına geçtiğinde alaylı bir gülümseme oluşmuştu suratında, "Abi? Hangi hakla onları sorguluyorsun? Sence sen göründüğün kadar masum musun? En büyüğümüz, bize her yanlışımızda yol gösteren sendin. Neden yanlışların en büyüğünü yaptın bu sefer? " dediğinde Ilgaz kendinden utanmıştı. Son zamanlarda bambaşka bir adama dönüşmüştü sanki. Olayı anlayan Poyraz, sanki günlerdir en sevdiği yemeği yemiyormuşçasına üzüntü duymuştu. İstese de istemese de Güniz'in varlığına alışmıştı. İçten içe onu da kardeşi olarak benimsemişti, yalnızca bunu kendine itiraf edemiyordu. Ayaz Poyraz'a sert bakışlarını yollamış ve oradan çıkmıştı. Odasına girdiğinde Mete'nin ağlama sesleri geliyordu. Sanki bugün hastane de öğrendikleri yetmiyormuş gibi evde yaşanılanlar ne kadar sakin bir adam olsa da onu çıldırtmayı başarmıştı. Duvara yumruğunu geçirdiğinde kendini dizginlemeye çalıştı. Güniz bu saatte nerede diye düşünmekten aklını kaçırmamak için Güniz'i arayıp Telefonu kulağına götürmüştü. Kendi yükünü taşıyamadığında yatağa oturmuştu. Güniz telefonu meşgule attığında derin bir nefes aldı. Tekrar aradığında telefonu kapalıydı. Onun için endişelenirken,"Ah be güzelim, neredesin sen? "dedi kendi kendine. Kendine biraz olsun mantıklı düşünmek için zaman tanıdığında annesi arıyordu. Telefonu açıp kulağına yasladığında hiç güzel sözler söyleyecek enerjiyi kendinde bulamıyordu. " Efendim anne? " "Oğluşum ev ahalisi nasıl? " dediğinde olanları nasıl anlatıcağını düşünüyordu. Annesi sanki durumu anlamış gibi kıkırdamıştı. "Olanlardan haberim var oğlum, kardeşlerin akıllarını başlarına toplasınlar diye aramadım. Güniz şu an Kenan amcan'larda. Sen söylemeden söyleyeyim onu arayıp rahatsız etmek veya oradan almak yok. Bir kaç gün sonra geldiğimizde bizle beraber gelecek. Yalnızca endişelenmeyin diye söyledim." En azından nerede olduğunu bildiği için içi rahatlayan Ayaz, "Tamam anne, babam geldiğinde şu salakları döverse çok mutlu olurum. Çok sinirlendirdiler beni. " demişti bıkkınlıkla. "Babanı zor tutuyorum zaten elinde olsa ışınlanıp hepsini azarlayacak." Bir kaç bir şeyden daha söz ettiklerinde vedalaşıp telefonu kapatmışlardı. Ayaz üstünü değiştirip aşağıya indiğinde hepsini sessizce koltukta otururken buldu. "Güniz bir kaç gün sonra Annemlerle beraber dönecek. Onu ararsanız annemle babam sizi döver ona göre. " Ilgaz, "Neredeymiş peki? " diye sormuştu merakla. "Onu söyleyemiyorum,annem izin vermiyor. Şimdi ne halt yiyiyorsanız yiyebilirsiniz. " demişti Ayaz. Herkes kendi köşesine çekildiğinde içten içe kendilerini sorguya almışlardı. Yaşadıkları şeyler onları hiç olmadıkları insanlara dönüştürmüştü. Güniz'in bunları haketmediğini anlamışlardı. Onun gönlünü alabilmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazırlardı. (ू•ᴗ•ू❁) Bölüm sonuuuu Buarada şu hastane polis işi hakkında detaylı bilgim yok. Tamamiyle sallamasyon bir şekilde gelişti djdjjdjd Diğer bölüm de görüşürüz zzz
|
0% |