Yeni Üyelik
25.
Bölüm

22.BÖLÜM

@magoasssd

Selam dostlarımm🩷

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen🥲

(ू•ᴗ•ू❁)

Bugün Enes'lerdeki son günümdü. Annemle babam beni alacaktı.

Onları özlemiştim. Onlara anne, baba demekten çekinmiyordum artık.

Her ne kadar diğerleriyle problemlerim olsa da artık bir annem ve babam olduğunu hissediyor ve mutlu oluyordum.

Bana değer verdiklerini sözleriyle de eylemleriyle de gösteriyorlardı. Burada kaldığım bir kaç gün içerisinde beni sürekli aramışlardı. Onlarla konuşmuştum. En nihayetin de eve geri dönecektim zaten.

Şu an bahçe de Enes'le projemizi tamamlıyorduk.

"Güniz şu yapıştırıcıyı boşluğa sürsene." dediğinde yapıştırıcıyı gösterdiği boşluğa sürdüm.

"Çok sıkıcı ya. Cidden el becerisi gerektiren her işten nefret ediyorum. "

Güldüğün de, "Belli oluyor. Sabahtan beri elinde ki yapıştırıcıyı eline sıkıp oynuyordun sadece. " dediğin de ben de gülmüştüm.

Haklıydı, yapıştırıcıyı parmağıma sürüyor sonra soyuyordum.

Omuz silktiğim de, "Daha eğlenceli. " demiştim.

Burada kaldığım süre boyunca o kadar eğlenmiştim ki. Tüm derdimi neredeyse unutmuştum.

Kenan amca çok komik biriydi. Sürekli şaka yapıyor bizimle uğraşıyordu. Babam'ın neden ona sinir olduğunu anlayabiliyordum.

"Çocuklar ben geldim! " diye içeriden Kenan Amca'nın sesi yükseldiğin de içeriye girmiştik.

Enes suratını yanlışlıkla kalemle çizmişti, benim ellerim zaten renkli boya izleri ve yapıştırıcıyı artıklarıylaydı. Halimize gülerken Kenan amcanın arkasındaki iki kişiye ilişti gözüm.

Annem ve babamın bana beklentiyle bakan suratlarını görünce, "Anne! Baba! " diye koşarak kollarımı ikisinin de boynuna sarmıştım.

İkisi de başta afallasa da sonrasın da sıkıca sarılmışlardı.

Annem, "Canım kızım, Birtanem. " diye fısıldadığın da babam saçlarıma öpücük kondurmuştu.

Anı'n verdiği duygusallıkla gözlerim dolduğun da utanmasam oturup ağlayacaktım.

Onlardan ayrıldığım da, "Salona geçin, ayakta kaldınız. " diyen Kenan amcayla salona geçip oturmuştuk.

Annem'in yanına oturduğum da beni kendine çekmişti. Gülerek ona sarıldığım da gözlerimi kapatmıştım.

"Güzel kızım'la biraz ayrı kaldık sanki." deyip güldüğün de ben de kıkırdamıştım.

Kafamı kaldırıp ilk önce anneme sonra babama baktım.

"Bir daha bu kadar uzun süre bir yere gitmeyin. Sizi özledim. " dediğim de belki de şımarıklık yapıyordum ama onlar küçük çocuk muşum gibi bana şefkatle bakıyorlardı.

Babam yanıma gelip beni kollarının arasına aldığın da,"Söz babacım, bir daha bu kadar uzun süre ayrı kalmak yok."

Üzerimizdeki duygusallığı bir kenara bıraktığımız da Kenan amca ve babam birbiriyle uğraşmaya başlamıştı.

En son çocuk gibi birbirlerini bize şikayet ettiklerin de o kadar komik gözüküyorlardı ki.

"Esra şu kocana söyle biraz cesur olsun. Bu ne böyle ya? Ödlekliğinden hiç bir şey yapamıyoruz. "

Babam sabır çekerken, "Kenan kaç yaşına gelmişsin bir tarafına bir şey olacak göreceksin. N'apalım oğlum biz dağın başın da? "derken Kenan amca tavrından asla taviz vermiyordu.

Onlar konuşmaya devam ederken biz Enes'le projenin son kısmını bitirmeye çalışıyorduk.

" Şu kısmı da yapıştırıp altına ismimizi yazalım bitsin. "dediğin de Enes asla onun kadar sabırlı davranamıyordum.

" Allah'ım sen beni kurtar bu ödevden, ne oluyorsa olsun. "diye dua ederken imza atmak için kalemin kapağını açmaya çalışıyordum.

Açılmamaya yemin etmiş gibi açılmadığın da inat etmiş sertçe kapağını çektiğim de kalem'in mürekkebi dışarı çıkmıştı. Elim battığın da Enes gülmeye başlamıştı, " Öyle yakınıp durursan başına bunlar gelir işte. "deyip benle dalga geçtiğin de ben de sinir bozukluğuyla gülmeye başlamıştım.

" Allah belamı verdi desene. "

Adımızı yazıp imzamızı attıktan sonra şükürler olsun bitmişti.

"Çak bakalım." dediğin de ellerimi ellerine vurmuştum.

"Çok güzel oldu bence hoca beğenmezse isyan çıkarırım. " demiştim.

Annem içeriden bağırıp gideceğimizi haber verirken yüzüm düşmüştü.

Yine en başa saracaktı her şey.

Enes etrafı toparlarken halimi fark etmiş ve konuşmaya başlamıştı.

"Hadi ama suratını asma. Ayrıca konuştuklarımızı unutma, akışına bırak her şeyi. " dediğin de her ne kadar içimdeki sıkıntı geçmese de onu onaylamak için kafamı sallamıştım.

Eşyalarımı çantama koyduğum da ona dönmüştüm.

"Görüşürüz o zaman." dediğim de gülümsemiş kollarını açmıştı.

Parmak ucuma çıkıp kollarımı boynuna sardığım da, "Görüşürüz o zaman. " demişti. Taklidimi yapması beni güldürürken ondan ayrılmıştım.

İçeriye girdiğimiz de babamlar kapının orada bizi bekliyordu.

Çantamı elime alıp onlara doğru ilerlediğim de Kenan amcanın önün de durmuştum.

"Her şey için çok teşekkür ederim, görüşmek üzere. "

"Ne demek Güniz'cim bizim için çok keyifliydi her şey yine gel lütfen. " dediğin de vedalaşmıştık.

Babam'larla arabaya bindiğimiz de annem konuşmaya başlamıştı, "Olanlardan haberimiz var annecim endişen olmasın hepsini elden geçireceğim. Sen gerçekten iyisin değil mi?" dediğin de onlara nolacağı pekte umrum da değildi.

"İyiyim ben. " demiştim.

"Güniz'im güzel kızım çok özür dilerim hepsi için senden. Kaç yaşlarına geldiler halâ adam olamadılar. Benim kızımı üzmek neymiş görecekler onlar. " dediğin de sesindeki öfke hissediliyordu.

Ben onlara bağırıp çağıramazdım. Ya da nefret kusamazdım. Böyle biri değildim bir kere. En azından her şeye rağmen iyi biri olmaya çalışıyordum, kötülüğü seçmek oldukça basitti.

Yolculuğumuz evin önüne gelmemizin sona erdiğin de kapıyı çarpıp gittiğim yer kalbimin acıyla kasılmasına neden olmuştu.

Bir şeyleri gerçekten düzeltebilir miydik sahi?

Derin bir nefes alıp arabadan inmiştim.

Babam kolunu omzuma attığın da annem destek verir eşine göz kırpmıştı.

Onlar'ın o mahçup bakışları beni oğullarına karşı daha çok öfkelendiriyordu.

Kapı'nın önüne gelip zili çaldığımız da kapının açılmasını bekledik bir süre.

Kapıyı elin de ekmekle açanın Poyraz olmasına hiç şaşırmamıştım.

Elindeki telefondan bakışlarını çekip bize döndüğün de ağzındaki lokma boğazın da kalmış öksürmeye başlamıştı.

Annem endişeyle ona atıldığın da kızmayı da ihmal etmiyordu.

"Oğlum! Kaç defa diyeceğim ağzını şu kadar doldurma diye. " deyip sırtına vurmuştu.

Öksürüğü durduğun da sanki ilk defa beni görmüş gibi bakıyordu.

"Güniz? " dediğinde ne dercesine kafa salladım.

Babam en son onu bir köşeye ittir ip, "Çekil oğlum şuradan da içeriye girelim." demişti.

İçeriye girdiğimiz de sesleri duymuş olacaklar ki hepsi birer birer salondan çıkmışlardı.

Beni gören Mete koşarak bana sarılmıştı.

Ona hiç bir şey söylemeden gittiğim için kendimi kötü hissetmiştim.

"Abla çok korktum gelmeyeceksin diye, lütfen bir daha gitme. Ben ablamı kaybetmek istemiyorum. "

dediğinde gözlerim dolmuştu. Kollarımı sıkıca ona sarmıştım.

Omzum da hissettiğim ıslaklıkla ağladığını anlamıştım.

"Özür dilerim. Ağlama lütfen." dediğim de benden ayrılmış gözlerini silmişti.

Diğerleri çekimser ve pişman bir şekil de bakarken hepsinin karşısına geçip neden diye sormak istedim.

Neden beni istemediniz?

Neden beni suçladınız?

Neden beni sevemediniz?

Kapı'nın oraya yaslanıp bana bakan Ayaz abime gözüm iliştiğin de bana kırgın ama bir o kadar da anlayışla bakan gözlerine üzülerek baktım.

Kollarımı açıp, "Abi? Küs müyüz? " dediğim de burukça gülümsemiş bana doğru adımlamaya başlamıştı.

Sarıldığımız da, "Abiler kardeşlerine küsmez. " dediğin de gülümsemiştim.

Ayrıldığımız da Poyraz, "Güniz-" demişti ki elimle onu susturdum.

Hiç birini dinlemek istemiyordum.

"Odama çıkacağım uyumak istiyorum. " dediğim de hepsini ardım da bırakıp merdivenleri çıkmaya başladım.

Beni neler bekliyordu bilmiyordum. Yalnızca artık iyi olmak istiyordum.

Ötekileştirilmediğim,suçlanmadığım,sevildiğim bir hayat istiyordum.

(ू•ᴗ•ू❁)

Çok mutsuzum mmm

Kimse bana liseye geçince bir sürü grup ödevi ve sunumla uğraşacağımı söylememişti. Sınavlar beni çok geriyor🥶

Diğer bölümde görüşürüz zzz zz zz 👋

 

 

 

Loading...
0%