Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm:Suçlu

@mahvolmusbiri

Yıl başına bir kaç gün kalmış.Aileler bütün hazırlıklarını çoktan bitirmiş,heyecanla bekliyor.Yılın en güzel karı yağıyor.Sokakta ise kibrit satan bir kız var.Kibrtiçi kız,mutlu aile tablolarını uzaktan izlemekle yetiniyor.Gıpta ile bakıyor,şöminenin yana gür ateşine,kızarmış nefis gözüken tavuklara,çam ağacının altında açılmayı bekleyen rengarenk hediyelere.Onun ellerinde ise sadece kibritler var.Herkes kendi evinde,sokaklar bomboş.Kibritçi kız o gün hiç kibrit satamamış.Elinde kalan bütün kibritlerle bir duvarın yanına oturmuş.İnce beresi ve işleme yeleği onu güçlü soğuktan koruyamamış. Elindeki tüm kibritleri tek tek yakan kibritçi kız,her yakışında bir hayale dalmış.Gözlerini kapatıyor,karanlığını hayalleriyle aydınlatıyormuş.Son kibrit çöpünü yakan kibritçi kız bir daha gözünü açmamış.Sokaktan geçen bazı insanlar kızın başında toplanmış,acıyan gözlerle onu izlemişler.Oysa kibritçi kız,mutluymuş.Karanlıkta mutluymuş.Yinede masalın sonu mutsuz.

Her masal mutlu sonla bitmez.

Benim hayatımda,karanlık hep acı getirdi.Hiçbir zamanda bir masalın içinde olmadım.

Gözlerim yavaşça aralanırken gördüğüm ilk şey beyaz ışıktı.En son hatırladığım karmaşık anlar teker teker gözümün önüne geliyordu.Odamda olduğumu fark edince hemen yatağımda doğruldum.Ne kadar süredir yatıyordum,bilmiyordum.Yatağımın önünde koltuğumda Fidan Abla oturuyordu.Uyandığımı fark edince yanımda bitti.

"Kadeh iyi misin,kuzum?" Başımda dehşet bir ağrı vardı.Aklımda ise sadece Gülden vardı.Onu engelleyememiştim.Fidan Abla'ya gözlerimi kırpıştırarak merakla baktığımda neyi kastettiğimi anladı."Durumu iyi."dedi tek nefeste.İşte şimdi yüreğim kuş gibi olmuştu.İçime çöken ferahlıktan sonra Fidan Abla konuşmaya başladı."Senden erken uyandı,Gülden."dedi gülümseyerek.Gülden'in psikolojisi ciddi bir tehlikedeydi.Daha önce bunu fark etmediğim için kendime kızıyordum.Onunla özel olarak terapi yapacaktım.Ayağa kalkıp kapıya yöneldim.Fidan Abla beni durdurmaya çalışsada bir an önce Gülden'i görmek istiyordum.Bana söylediği son sözler hiç sağlıklı değildi.Kapıyı açar açmaz Selçuk amcamın yüzüyle karşılaştım.Onun içinde ayrı mahçuptum.Kederli gözlerle baktığımda,Selçuk amcamda bana aynı şekilde baktı.

"Biraz odamda konuşabilir miyiz Kadeh?"dedi tok bir sesle.Başımla onaylayıp onu odasına kadar takip ettim.Gergin değildim aksine soğukkanlıydım.Çığlık atma anımda kendimi kaybetmemem gerekirdi.Birde üstüne bayılmıştım.Selçuk amcamla odaya geçtiğimizde masasının iki yanındaki sandalyelerde birine oturdum.Aramızda uzun bir konuşma geçeceğe benziyordu.Amcam büyük ihtimalle benden Gülden'le özel olarak ilgilenmemi isteycekti.

"Gülden her şeyi anlattı,Kadeh.Neler olup bittiğini.Seni suçlamak istemiyorum ama Kadeh elimde değil.Nasıl yapabildin bunu?"dedi birden.

"Ne?"diye şaşırdım.

"Ailemizden çok hoşlanmadığını biliyorum Kadeh ama ben senin hep yanında oldum.Turgut yokluğunda seni kendi kızım gibi gördüm.Bunu senden beklemezdim.Kendini kaybetmişsin,Kadeh.Çığlık atmışsın,Gülden'de bunu duyup mutfaktan odana fırlamış.Oysa o sadece seni sakinleştirmeye gelmiş.Gülden benim karım,benide mi hiç düşünmedin?Neyseki bıçak tehlikeli bir yere saplanmamış."dedi üzgün bir sesle.Kalp atışlarmın hızlandığını hissettim.Söylenecek binlerce kelime vardı ama sustum.Ne demek ben yaptım?

"Ben,Gülden'e hiçbir şey yapmadım.Ben onu kurtarma çalış-"

"Çığlığını hepimiz duyduk.Babam,apar topar davetlileri çıkardı.Yukarı ilk ben çıktım.Gülden,kanlar içinde yerdeydi.Sende bayılmıştın Kadeh ve bıçak senin elindeydi.Bıçak yarası,sol taraftaydı ve sen solaksın Kadeh.Ayrıca odanı bizzat kendim aradım.Dolapların dibine antideprasanlar saklamışsın,kimse kullandığını bilmiyordu."Evet,dört yıldır antidepresan kullanıyordum.Babamın ölümü hayatımın dönüm noktasıydı.

"Gülden çıldırmış gibi davrandığını söyledi."Şimdi çıldırmak üzereydim.Kendine hakim ol Kadeh.Hastalarını hep bunu yaptırmaya çalışıyorsun.Selçuk amca kızın gibi gördüğün kişiyi tanımıyor musun?”Bak,Kadeh kardeşimin ölümünden beri hepimize soğuk davranıyorsun.Kabul etmemem normal çünkü krize girmişsin.Çok düşündüm ve bir karar verdim Kadeh.Senden beş yıldır gizlediğim bir şey vardı.Babanın gizli bir hastahanesi var Kadeh.”dedi sıcak bir sesle.Beni bir hastaneye mi götüreceklerdi?Gülden seninile çok uzun bir konuşma yapmamamız gerekecek.

"Selçuk amca bu saçmalığı daha fazla uzatmayalım.Gülden şu anda zaten zor bir durumda onun üstüne gitmek istemiyorum.Ben yapmadım diyorsam yapmamışımdır.Ayrıca o antidepresanları neden kullandığımı gayet iyi biliyorsun.O odaya ben senin yanından çıktım.Sence çıldırmış gibi mi gözüküyordum?"Sözlerim Selçuk amcamın gözlerinde büyük bir ikilem oluşturmuştu.Aramıza sanki büyük bir buzdağı girmişti.Dışarıdaki rüzgar içerideki perdeyi kendine çekiyordu.Uğultular dışında odada ölüm sessizliği vardı.Bir saniye bile gözlerimi kaçırmadım.

"Tamam Kadeh ama sorun çıksın istemiyorum.Sadece bir ay.Hem sende dinlenmiş olursun."Yüksek sesle sahte bir kahkaha attım.Bunun üzerine bir kitap bile yazabilirdim.Bir psikoloğun hazin sonu.

"Amca ne hastanesi?Allah aşkına şu konu kapansın,iyiyim ben."Selçuk amcam sıkıntılı bir nefes alıp gözlerini bana kilitledi."Kadeh,Gülden kendini niye bıçaklasın?Cevabım hiç gecikmedi."Ben neden Gülden'i bıçaklayayım?"

Amca,baba yarısırdır derler.Babam olsaydı bana inananırdı.Başka kim inanabilirdiki zaten?

"Bak Kadeh bende çok aradayım ve aklıma başka bir çözüm yöntemi gelmiyor.Özür dilerim."

Oturduğum yerden kalkıp ayaklandığımda karşılık vermenin faydası olmayacağını iyi biliyordum.Selçuk amcam bana değil karısına inandıysa diğerleri hiç bana inanmazdı.Şu hastane saçmalığını tam olarak anlayamadığım için detay almak istedim.

"Ayrıca bu hastane nereden çıktı?Mirası aldığım dönem bu hastanenin adı bile geçmedi ve hatırladığım kadarıyla babam doktor değil iş adamıydı."

Selçuk amcam,benim kabullendiğimi düşünüyordu.Yenilgiyi kabul etmiyordum sadece suskunluğumu koruyordum.Selçuk amcam şefkatle baktı ve anlatmaya başladı."Annen içindi.Hastane sadece onun için yapılmıştı.Şehirden kalabalıktan uzakta bir hastane.Annenin kaybından sonra baban orayı akıl hastanesine dönüştürdü.Sanırım amacı psikolog olduğun için sana ve hastalarına yardımcı olmaktı."

Şimdi o hastaneye ben gidiyordum.

Duruma olumlu yönden bakmaya çalıştım.Akıl hastanesine suçsuz yere kapatılmamın iyi bir tarafı yoktu ama en azından hastaları yakından gözlemleyebilirdim.Bu çok iyi bir fırsattı ama içimdeki ateşin yarısını bile söndüremezdi.Bir ay geçtikten sonra ne olacaktı?İyileştiğimi düşünüp Gülden'i umursamayacaklardı.Asıl hasta oydu.Sınırım çoktan aşılmıştı.Onu hasta gözüyle görüp sinirlenmemeye çalışmıştım.Ne yazıkki kendimi kontrol edemiyordum."Gülden,nerede?"diye sordum soğukkanlılıkla.Selçuk amcam sakin olduğumu ve uyumlu davrandığımı sandığı için "Salonda."dedi.Cevabı alır almaz odadan salona fırladım.Selçuk amcamın beni durdurmak için peşimden geldiğini hissediyordum.Tamam,hasta olmasa bile o akıl hastanesine gideceğim ama önce Gülden Hanımla bir hesaplaşmam var.Kendimi ancak bu kadar tutabilmiştim.Salona girdiğimde gördüğüm ilk yüz koltuğa uzanmış Gülden'e aitti.Sarı saçları koltuktan sarkıyordu.Sahra,onun yanı başında oturuyordu.Ne kadar da uyumlu bir ikili.Arzu halam pencerenin önünden dışarıyı izliyordu.Dedem ise ortalıklarda yoktu.Bu manzara karşısında kontrolü tamamen kaybettim.Bir mermiyle beynim parçalanmış gibiydi.Geriye çekilmeden yürüdüm ve Gülden'in karşısına geldiğimde durdum.

Beni görür görmez gözlerini korku bürümüştü.Yattığı koltuktan doğrulup kendini geriye çekti.Salondakilerin odağı saniyeler içinde ben olmuştum.Selçuk amcam olduğunu tahmin ettiğin kişide arkamda duruyordu.Gülden'in kendini bıçakladığını haykırmam gerekirken ses tonumu oldukta aşağı seviyede tuttum.

"Gülden,sen ne yapmaya çalışıyorsun?Söylesene seni kim sankinleştiremeye çalıştı?Kim seni kurtarmaya çalıştı?Karşılığını bu şekilde vermen gözlerimi yaşarttı.Sen hayatımda gördüğüm en bencil insansın."dedim.Çok cümleyi vurgulayarak söylemiştim.Psikolog olmam sinir problemlerinin olmayacağı anlamına gelmiyordu.Cevap vermedi hatta yüzüme bile bakamadı.Sahra kızgın bir şekilde koltuktan kalkıp karşımda durduğunda bir adım bile geriye atmadım.Nasıl gözüktüğümü bilmiyordum ama Sahra'nın yutkunduğunu duydum.Gülden'in titrek sesi konuşmaya başladı."Kadeh,çıldırmış gibiydin.Çok garip davranıyordun.Aynı şu anda olduğu gibi kendini kaybetmiştin.Ben her şeye rağmen bunu unutmak istiyorum ve seni affediyorum."

Affetmek mi?Karşısında çocuk varmış gibi beni kandırmaya çalışıyordu.Bir psikoloğun en büyük silahı sakinliğini koruyabilmesidir.Silahın namlusunun şu an bana dönük olması can sıkıcıydı.Gülden'e ters bakışlarımla bakmaya devam ettiğimde Sahra'ya sarıldı.Arzu halam ve Sahra'nın bakışları hiç ilgi alanımda değildi.O an arkamı dönüp Selçuk amcama baktım.Bu ona verdiğim son şanstı.Selçuk amcam bana her zaman ki bakmadı.Gülden'e inandı.Dudaklarımda buruk bir tebessüm oluştu ve gözlerimde sadece hayal kırıklığı vardı.

Keşke o bıçak bana saplansaydı.

"Kesin,artık şu saçmalığı!"Dedemin gür sesi salondaki sessizlik hakimiyetinş bitirmişti.Dedemin tam yanımda duran Arzu halam geriye çekilmişti.Bense olduğum yerde kaldım.Yaşadığım yıkımda dedemin neredeyse hiç payı olamazdı.Ateş saçan gözle bana baktı.

"Baba."Arzu halam dedemi kolundan tutmaya çalışsada dedem onu bir hamleyle geriye itti.Bastonunu sertçe çarparak karşımda durdu."Senin kafasının yerinde olmadığı birinin olduğunu daha önceden anlamalıydım.Ailemizin yüz karasında bir özür bile yok.Baban iyi ki ölmüşte senin bu sefil halini görmemiş.Sözümü ikiletmeden o hastaneye gideceksin ve akıllanmadan gelmeyeceksin!"

Babama iyi ki ölmüş mü demişti?Beni çileden çıkaran bu cümle gözlerimin dolmasına neden olmuştu.Hızla yanımda duran masanın üzerinde milyon dolar değerinde ki vazoyu aldım.Bir saniye bile düşünmeden vazoyu yere attım ve tuzla buz oluşunu seyrettim.Vazonun parçalarından en az biri bile herkesin ayağının dibine ulaşmıştı.Gözyaşlarımı daha fazla tutamadım.Gülden,hıçkırarak ağlamaya başlayınca Sahra yanına gidip onun sırtını sıvazlamaya başladı.Arzu halam bile benden ürpermişti.Selçuk amcam kenarda olanları izliyordu.Tek kelime etmeyişi benim için daha iyiydi.Yoksa sinirlerimi tamamen boşaltmak zorunda kalırdım.

Ve az önce ölen oğluna iyi ki ölmüş diyen yaşlı adam,bana ölümcül bakışlar atıyordu.Tam o anda sol yanağımda bir sızı hissettim.Başım sağa doğru dönmüştü.Evet,bana tokat atmıştı.Sol elimi yanağıma bastırıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım.Hastalarını toparladığın gibi kendini toparla.Yoksa geri dönüşü olmayan şeyler yapacaksın.Selçuk amcam sonunda ileriye atılıp beni elimden tutup kendine çekti."Herkes sakin olsun!"dedi Arzu halamda.Dedem koltuğun baş köşesine geçtikten sonra sular durulmaya başladı.

"Baba ben Kadeh ile konuştum.Bir ay Turgut'un akıl hastanesinde kalmayı kabul etti.Hastane zaten bize ait basının ruhu duymaz."diye açıklamaya başladı Selçuk amcam.Şimdi ben deli değilim desem ne olurdu?Tüm deliler öyle söylerdi hem ben deli kelimesini asla kullanmazdım.Gülden ile yalnız bir konuşma yapmam şarttı.Mesleğime daha başlamadan babamı kaybetmiştim.Tekerlekli sandalyede bir yıl geçirmiştim.Babamla kalan çocukluk anılarım dışında hiçbir anı kafamda yoktu.Selçuk amcam kendini hatırlatmaya çalışmıştı ve bende onu benşmsemiştim.Ama hafızam asla yerime gelmemişti.Buna zamanla alışmıştım.Bu meslekte beni sinirlendiren sayılamayacak kadar hasta olmuştu.Psikologluğu bırakıp onlarla tartışmaya girmek istememde her seferinde kendimi tutmuştum.Kazandığım tecrübe sabırlı bir insan olmamı sağlamıştı.Her ne kadar o sabrı şu anda kullanamasam da.

"Baba açıkçası ben Kadeh'in sinir hastası olduğunu düşünüyorum.Kadeh o hastaneye gittikten sonra kendini toparlayacaktır.Bu ona da bize de çok iyi gelecek."

Arzu halamın sözlerine hiç kulak asmıyordum.O hasteneye gitmek can attığım bir şey değildi.Beni bir hizmetkâr gibi sürükleyemezlerdi.Mademkş herkes suçlunun beni olduğuma inanıyordu bende karşılık verecektim.Her suçun bir suçlusu varsa birde suçsuzu vardı."Peki,kabul ediyorum.Hepiniz öyle düşünüyorsunuz o hastaneye gideceğim ve tedavi olacağım."dedim yumuşak bir sesle.İki elimi havaya kaldırmış teslim oluyor gibi yapıyordum.Herkesin rahat bir nefes aldığını hissediyordum.Az önce kendini kaybeden kız şimdi teslim oluyordu.Kendime kızmaya başlamıştım.Bu kadar sinirlenerek hata yapmıştım.Şimdi amacım Gülden'in ne yaptığını anlamaya çalışmaktı.

Gülden'in zihnine en kısa sürede girecektim.Zamanında onun tavırlarına dikkate alıp müdahale etseydim böyle olmayabilirdi.Zararın neresinden dönersem kârdı.

"Kadeh,yarın hastaneye gideriz,istersen bugün iş yerinde ki arkadaşlarınla vedalaş.Onlara bir aylığına tatile gideceğini söylersin."dedi Selçuk amcam.Onu onayladıktan sonra daha fazla dayanamadığım bu ortamdan uzaklaştım.Yalnız kalmak için an kolluyordum ve şimdi evden çıkıp kendimi hızla arabama atmıştım.Olanları sindirmek uzun zaman alacaktı ama psikoloji benim uzmanlık alanımdı.Yine de arabaya biner binmez öfkemi boşaltmak için yüksek bir çığlık atmaya engel olamamıştım.

Kliniğe doğru yol almaya başladığımda derin düşüncelerimle savaşıyordum.Kliniktekiler benim ailem gibiydi.Az önceki insanlardan daha çok aile gibi hissettiriyorlardı.Bir aylığına da olsa onlardan ayrı kalmak üzücüydü.Kliniğin otoparkına arabayı park ettikten sonra kalbim babamı aradı.Selçuk amcamın anlattığına göre babam,benim kliniğimi görmeyi çok istiyormuş.Baba,keşke şu an yanımda olsaydın.Küçük bir anlığına bile nefes alsaydım.

Bugün klinikte hiç seansım yoktu.Fulya bana yeni bir hasta ayarlamıştı ama son dakika o hastayı meslektaşım Gökhan üstlenmişti.Ona minnettardım.Bugün kliniğe sadece onlarla vedalaşmak için gelmiştim.Girişte Fulya ile karşılaşınca şaşkınlığını gizleyememişti.Seansımın olmadığı günlerde genelde evde uykuda olurdum.Sonra kendini toparlayıp bana içten bir tebessüm sundu.“Kadeh,sabah sabah bu ne güzel sürpriz!”diye bağırdı Ebru.Tüm meslektaşlarımla ve çalışanlarla selamlaştım ve ortak salonda koltuğa oturup konuşmaya başladım.


“Arkadaşlar,biliyorsunuz ki son zamanlarda fazla yoğundum.Biraz kafamı toparlamak istiyorum bu yüzden bir aylığına tatile çıkacağım.Bu süreçte beni idare etmenizi istiyorum.”dedim mahçup bir şekilde.”Kadeh,tabii ki de bu tatile çıkmak senin hakkın.Sana zaten bunun için yalvarıyordum.Merak etme hastalarına iyi bakarız.”dedi Ebru gülerek.Diğerleride ona katılınca endişe etmeme gerek kalmamıştı.Sonra hepsine teker teker sarıldım.Benim için hepsi birer dosttu.Asistanım Fulya,meslektaşlarım ve diğer çalışanlar hepsi benim için birer dosttu.En çok onları özleyeceğimi biliyordum tabii birde hastalarımı özleyecektim.Yine de onların yeri hastahanede fazlasıyla dolardı.Son olarak Fulya’ya sarıldığımda kulağına eğilip sadece onun duyabileceği şekilde fısıldadım.”Buralar sana emanet,gözüm arkada kalmayacak.”deyip doğruldum aynı zamanda göz kırpmayıda ihmal etmedim.

Klinikten ayrılınca babamla vedalaşmak istedim.Bir ay boyunca babamı göremeyecektim.Yinede babamın mezarına gidersem enkaz şeklinde geri dönecektim.Son anda kendime engel olup eve döndüm.Her şeyden önce hesaplaşmak istediğim biri vardı.Gülden.

🍷

Mutlu ve huzur dolu ailemle akşam yemeği yiyorduk.Kimse kimsenin yüzüne bile bakmıyordu.Ben ise sadece yemeğin bitmesini ve Gülden’’e soracağım hesabı düşünüyordum.İçimde hâlâ bir burukluk vardı.Selçuk amcam bana inanmamıştı.Fidan abla bana inanmamıştı.Yinede zamanla hatalarını fark edeceklerdi.Asıl hastanın kim olduğunu kendi gözleriyle göreceklerdi.

”Dün gece olan anma töreni yarıda kesildi.Malum olanlardan sonra apar topar davetlileri dışarı çıkardık.Özür niyetinde bir yemek daha düzenleyelim.”dedi dedem Arzu halama bakarak.Arzu halam onu sadece kafasıyla onayladı.Dedemin bugün söyledikleri kafamın içinde yankılanmaya başladı.Bana birçok kez “yüz karası”demişti ama “iyi ki baban ölmüşte seni böyle görmemiş”dediğimi duymak sinirlerimin tekrarlanmasına neden oluyordu.Elimde tuttuğum bıçağı farkında olmadan sinirle düşürdüm.Sessizliği bozduğum için yine tüm gözler bendeydi.“Deli psikolog odaya çıkıyor,hepinize iyi geceler,”dedim alayla.

Onları alaya alarak sinir ediyordum ve bu beni tatmin ediyordu.Bir insanın en çok sinirlendiği şeylerden biri de alay edilmesiydi.Canım aileme bunu denemeye bayılıyordum.Masadan kalkıp odama çıktım.Sahra,Gülden’in yanından ayrılmıyordu bu yüzden Gülden’i gece ziyaret edecektim.Odama girdiğimde karşımda Fidan Abla’yı buldum.Ona kırgın gözlerle bakmaya başladım.İçimdeki hayal kırıklığı onunda içine işlesin istedim.”Bana kırgın gözlerle bakmana gerek yok Kadeh,ben her şeyin farkındayım.”dedi.Boğazımın düğümlendiğimi hissettim.Fidan Abla bana inanıyor muydu?Beni Selçuk amcam gibi hasta olarak görmek yerine bana inanıyor muydu?Hayal kırıklığıyla bakan gözlerim bir anda kendini umuda bırakmıştı.Fidan Abla,konuşmadan yatağa oturdu ve bende aynı şekilde karşısına oturdum.”Dün gece,Gülden mutfaktayken bende oradaydım Kadeh.Senin çığlığını falan duymazdık.Gülden,birden bire eline bıçağı alıp gitti.Onda bir terslik olduğunu anlamıştım ama bu kadarını tahmin etmemiştim.”dedi Fidan Abla.Konuşmasını kesip ona sarıldım.Sonunda biri bana gerçekten güvenmişti.Fidan Abla’ya olan sevgim on katına katlanmıştı.Benden geri çekilip anlatmaya devam etti.

Özür dilerim,Kadeh.Onlarla aynı düşündüğümü göstermek zorunda kaldım.Ben bu evde bir hizmetçiyim.Kimse benim sözüme inanmaz bu yüzden sana inanmıyor gibi davrandım.Kadeh,sen benim elimde büyüdün.Sen çabuk sinirlenen birisin ama o hızla aynı anda sakinleşenilirsin.Ani bir krizle kimseyi bıçaklamazsın.”dedi bana güvence vererek.Şimdi seni çok iyi anlıyorum,Kibritçi Kız.Soğukta donmak üzereyken yaktığın son kibritin umudumu şimdi çok iyi anlıyorum.Fidan Abla’ya sarılıp saatlerce öyle kalmak istedim ama vedalaşmamız lazımdı.Sabah erkenden Selçuk amcamla akıl hastahanesine gidecektik.Fidan Abla ile vedalaşmaya vaktim olmayabilirdi.Ona defalarca sarıldım,vedalaştım.Huzurlu ailemde bu zamanda yemeklerini bitirmişlerdi.Dedem ve Selçuk amcam geç uyurdu ama Sahra ve Gülden birazdan uyumaya gideceklerdi.Odamdan çıktım ve merdivenlerin başında aşağıda olanları izlemeye başladım.Kendimi avını bekleyen bir aslan gibi hissediyordum.Sahra’nın uykusu çok derin olduğu için bu yüzleşme zor olmayacaktı.

Aşağıyı izlerken Sahra ve Gülden’in odaya geçtiğimi gördüm.Gülden,bir süreliğine Sahra ile kalacaktı.Az zamanda çok kaynaşmışlardı.Birbirlerinden nefret ettiklerinden emindim.Bir süre merdiven başında nöbet tuttum ve doğru anı bekledim.Yaklaşık yarım saat sonra yavaş adımlarla aşağıya indim.Adate bir hayalet gibi hareket ediyordum.Gülden ve Sahra’nın odasının kapısını yavaşça araladım.Sahra,tam tahmin ettiğim gibi derin uykusuna dalmıştı.Gülden’de uyumuştu ama onu çok güzel uyandıracaktım.Gülden’in yanına gidip ellerimi yanaklarımda gezdirdim.Gülden,gözlerini panikle açtı ama beni görünce gözlerinde ki panik dana çok büyüdü.Tam bağıracağını hissettiğimde işaret parmağımla”sus” işareti yaptım.Sert yutkunuşunu duymak beni mutlu etmişti.Ona gözlerimde gel işareti yaptım ve onu mutfağa çağırdım.Sahra’nın uykusu derin olabilirdi ama ben asla risk almazdım.Gülden ürkek adımlarla mutfağa doğru gitti bende hemen arkasından mutfağa girip kapıyı kapattım.Vakit,yüzleşme vakti.

Gülden,geriye doğru çekildikçe ona doğru yürüyordum.İki elimi birbirimi kenetledim ve ona gözlerimle dehşet verici bir ifade ile baktım.“Kadeh,ben gerçekten çok özür dilerim.Ben sadece özür dilerim.”dedi titreyen sesiyle.Korkudan çok zor konuşuyordu.Bu kadar korktuğu şey ben miydim yoksa gerçekler miydi?"Neden böyle bir şey yaptın?Neden kendini bıçaklayıp suçu bana attım?”dedim sakinlikle.Onu korkutmadan sakince sormak en iyisiydi.Gülden,gözlerimi kaçırmaktan başka bir şey yapmıyordu.Sorularımı yine aynı şekilde tekrarladım ama tek yaptığı şey özür dilemekti.Farklı bir yok denemenin zamanı gelmişti.Telefonumu cebimden çıkardım ve Gülden’e gösterdim.”Konuşmamız başladığımdan beri telefonum ses kaydı alıyor.Kendini bıçakladığının elimde kanıtı var,Gülden.Herkesi ayağa kaldırıp bu ses kaydını onlara dinletebilirim.Böylece yarın sabah o akıl hastahanesine ben değil,sen gidersin.”dedim sakinliğimi koruyarak.

Nakavt.

Gülden,korkudan titriyordu ve bana yalvarırcasına bakıyordu.Telefonu kaldırdım ve ağzımı bir şey söyleyecekmiş gibi oynattım.”Dur Kadeh,tamam!Ne olur yapma benim bir suçum yok.”dedi ağlayarak.Telefonu indirdim ve onu izlemeye başladım."Kadeh,ne olursun yapma.Beni tehtit etti,başka çarem yoktu."Gülden'in hasta olduğunu düşünüyordum ama ona bunu yaptıranın başka biri olduğunu tahmin etmemiştim."Kim tehtit etti seni?"diye sordum kızgınlıkla.”Konuşamam Kadeh,lütfen üstüme gelme.Sadece şunu bil ki senin o hastahaneye gitmen gerekiyor Kadeh.”dedi.Yalvarıyormuş gibi bana bakıyordu.Telefonu cebine attım ve onu kafamla onayladım.Gülden’e hâlâ kızgındım ama birileri o hastahaneye gitmemi istiyordu.Bunu zaten yapacaktım çünkü düşününce bu harika bir fırsattı.Ben bir psikologtum ve akıl hastanesine yakından tanık olmak ilgi çekiciydi.Bu bir aylık süreçte insanların psikolojini izlemek eğlenceli olacaktı.

Gülden’i orada bırakıp odama çıktım.Bir psikoloğun akıl hastahanesine gitmesi bir korsanın hazine bulması gibiydi.O hastahaneye gitmemi isteyen ve Gülden’e kendini bıçaklattıran kişiyi de tanımak istiyordum.Odama çıkıp kendimi yatağa bıraktım.Yarın uzun birgün olacaktı.O hastahaneye gideceğimi öğrenen ev halkı şu an mışıl mışıl uyuyorlardı.Bir an önce ayrı evede çıkmak istiyordum.Fidan Abla’yı yanıma alırdım kalanları da hayatımdan silerdim.Bana inanmayan herkesi hayatımdan çıkaracaktım.Düşüncelerimi bir kenara atıp uykuya daldım.

🍷

Gözlerimi tahmin ettiğim saatten çok önce açmıştım.Erken uyanmaktan nefret ederdim ama uyku eskisi kadar dikkatimi çekmiyordu.Sabah herkesten önce uyanıp kendine kahve yapmıştım.Bir ay boyunca kahve içemeyecek olmak beni kahrediyordu.Gün aydınlanana kadar dört beş bardak kahve içmiştim.Odamdaki güllerimlede vedalaşmayı ihmal etmemiştim.Birde kırmızı rujumu sürmüştüm.Pek yeri olmasada kırmızı rujsuz yapamıyordum.Telefonumu komodinimin çekmecesine attım ve odamdan aşağıya indim.Selçuk amcam beni kapıda bekliyordu.Arabamla gidebilirdin ama kaçmamdan şüpheleniyordu.Bunun için üzülmemiştim çünkü benim en büyük özelliklerimden biri de insanları kolaylıkla silmekti.Selçuk amcamın yüzüne bakmadan yanından geçtim ve arabaya yürüdüm.Onun gözlerinde ikilem görmüştüm ama yine de tarafını seçmişti.Karısına inanmıştı ama yıllardır tanıdığı,elinde büyüyen yeğenine inanmamıştı.Bana hep bende seni kızım gibi görürdüm derdi.

Ön koltuğa oturmak yerine arka koltuğa oturdum.Selçuk amcama kırgın olduğumu göstermek istedim.O bunu anlamış olacak ki arabaya bindiğinde sıkıntılı bir nefes verdi.Yol boyunca onun suratına bile bakmadım.Camdan dışarıyı izleyip derin düşüncelerde boğuluyordum.Selçuk amcamla ara ara aynadan göz göze geliyorduk.Kendini toparlayıp konuşmaya başladı.”Kadeh,umarım beni anlarsın.Ben,sadece biraz zihninin yorulduğunu düşündüm.Sana kesinlikle deli falan demiyorum ama sadece kendini biraz toparlamalısın.”diye hızlıca konuştu.”Sorun yok.”diye kestirip attım.Açıkçası söyledikleri pek umrumda değildi.

Arabayla saatlerdik yoldaydık.Hastahane gerçekten şehirden uzaktaydı hem de çok uzakta.Babam böyle bir hastahaneyi annem için yaptırmış olmalıydı.Onu hekresten uzakta iyileştirmek istemişti.Acaba kızının şu an o hastahaneye hasta olarak gittiğini öğrenseydi ne yapardı?Selçuk amcamla yol boyunca bir daha hiç konuşmamıştım.Araba durduğunda geldiğimizi anlamıştım.Arabadan indim ve kocaman arazide tek kalan yapıya baktım.Hastahanenin pek kullanılmadığını düşündüğüm için küçük bir yer sanmıştım ama yanılmıştım.Hastahane tahmin ettiğimden çok daha büyüktü.Bu daha çok hasta demekti.Arabadan inerken elime defterimi ve kalemimi de aldım.Selçuk amcam onları görmüştü ama itiraz etmemişti.Ben hastahaneye yürürken oda yanımda bana eşlik etti.Geldiğimizi gören orta yaşlarda kızıl saçlı kadın bize doğru gülen bir yüzle yaklaştı.Kızıl saçları omuzlarında kesilmişti ve ayrıca kakülüde vardı.Siyah çerçeveli gözlük takması onun mavi gözlerini geri plana atmıştı.Bana doğru son derece sıcak gözüküyordu

”Merhaba Selçuk Bey.”dedi ve ileriye atılıp amcamın elini sıktı.Ben gelmeden önce Selçuk amcam hastane ile görüşmüş olmalıydı.Kadın sonrasında bana döndü ve beni odasına davet etti.Selçuk amcam bizimle gelmek istemişti ama onu reddetmiştim.Ona göre suçlu olmalıydım ama bunun yanlış olduğunu kendisi anlayacaktı.Selçuk amcam gidince kadın ile yalnız kalmıştık.Odası çok huzur vericiydi.Klinikteki odama çok benziyordu.Sade ama şık bir şekilde dizayn edilmişti.Odanın içini ise loş bir sarı ışık aydınlatıyordu.Günün erken saatlerinde olmamıza rağmen ışık yanıyordu.Karşımda ki koltuğa oturdu ve bana kendini tanıttı.“Merhaba Kadeh,ben doktor Ceyda Gümüş.Duyduğuma göre meslektaşmışız.”diye bana kendini tanıttı.Beni tanıdığı için kendimi tanıtmadım.Sessiz kalmak yerine ona cevap verdim.”Evet,meslektaşız ama ben burada hastayım ve doktor olan sizsiniz.”dedim.Ceyda,gülerek bana baktı.

Selçuk amcam beni nasıl bir hasta olarak tanıtmıştı acaba?”Bakın Ceyda Hanım,ben buraya üzerime atılan bir iftira yüzünden geldim ama gayet mutluyum.Burada amcamın söylediği gibi sadece bir ay kalacağım.Size zorluk çıkarmam aksine uyumlu davranırım.Sizden tek isteğim beni yalnız bırakmanız ve bu defter ve kalemin bende kalması.”dedim ve son cümlemin ardından elimde tuttuğum defteri ve kalemi havaya kaldırdım.”Kurallara uyacağına hiç şüphem yok,Kadeh.Yalnız seni baştan uyarmak isterim.Seni diğer hastalardan ayıramayız.Sana bir iftira atılmış olabilir ama biz her türlü ihtimali düşünmeliyiz.Bu hastahane diğer akıl hastahanelerinden biraz farklıdır.Kendine öz kuralları var.Zamanla öğreneceğinden eminim.Son olarak ise defter ve kalem sende kalabilir.”dedi ve sağ tarafında duran telefonu eline alıp birini aradı.Birkaç dakika sonra odaya bir kadın geldi.Ceyda Hanım’la aynı yaşlarda gibi duruyordu ama üzerinde beyaz önlük yoktu.

”Asuman,senin odana gitmene yardımcı olacak,Kadeh.”diye kapıda beni bekleyen kadını işaret etti.Daha fazla konuşmadan az önce adımın Asuman olduğumu öğrendiğim kadının peşine düştüm.Hastahane büyük olduğu için baya yürümüştük.Koridorlar çok uzundu ve her katta merdivenler vardı.Ayaklarım çok yorulmuştu çünkü hastahanenin en yukarısına çıkmıştık.Odamın hastahanenin en yukarısında olmasına sevinmiştim ana yinede oraya çıkmak yorucu oluyordu.Asuman,koridorda yürürken bir odanın önünde durdu.Odaya girince onu takip ettim.Odada fazla eşya yoktu.Bir hasta yatağı vardı ve onun yanında siyah bir koltuk vardı.Yatağın diğer yanında ise bir komodin vardı.”Her katın kendine ait tuvaleti ve yemekhanesi var.İstediğin zaman odadan çıkabilirsin ama diğer katlara gitmek yasak.”dedi ve odadan çıktı.Nasıl yani?İstediğim zaman odadan çıkıp özgürce dolaşabiliyor muydum?Bu çok hoşuma gitmişti.Yeterince gözlem yapma fırsatım olacaktı.İlk günden odamdan çıkmak istemedim.Yatağıma uzandım ve dışarıyı gösteren pencereye baktım.En üst katta olduğum için manzara büyüleyiciydi.Bir anda kendimi sanki boşluktaymışım gibi hissettim.Duygularımı kontrol etmeyi başarmıştım ama yaşadığım çaresizlik aklımdan çıkmıyordu.

Daha fazla kendimi tutamadım be ağlamaya başladım.Gözlerimden akan her damla yaş beni rahatlatıyordu.Bu zayıflık değildi.Dizlerimi kendime çektim ve ağlamak önümde ki duvarı izledim.Tatil günleri saatlerce uyuyan bendim ama şimdi önümden saatler olmasına rağmen uyumak içimden gelmiyordu.Başımı koluma yaslayıp saatlerce önümdeki duvarı izledim.Göz yaşlarım bir süreden sonra durmuştu.Ben şu an suçluydum,hastaydım.Bunu inkar etsemde Fidan Abla hariç kimse inanmamıştı.

Kendimi çok yalnız hissediyordum ve bunu asla unutmayacaktım.

 

Loading...
0%