26. Bölüm

26.Bölüm

Canan Eliş
mahvolmusbiri

“Emre?”

Olduğum yerde öylece kalakalmış boş boş bakıyordum.

"Fisun, konuşmamız lazım."

"Ne konuşacaksın sen, Fisun ile?" Aras'ın sinirli sesini duyduğumda sorun yok dercesine ona baktım.

"Sen kim oluyorsun? Ben Fisun ile konuşuyorum." Aras'ın daha çok sinirlendiğini görünce Emre'ye dehşetle döndüm.

"Bizim konuşacak bir şeyimiz yok, Emre. Eğer bir sıkıntın varsa gidip Yelda'ya anlatabilirsin."

"Sorunda tam olarak bu Fisun. Bak, sadece bir hataydı. Yelda'yı bilmiyorum ama ben çok pişmanım Fisun. Beraber geçirdiğimiz onlarca anı var. Seni kaybetmek istemiyorum. Seni seviyorum." Bu bardağı taşıran son damlaydı. Aras, Emre'nin suratına bir yumruk geçirirken önlemek çok geç kalmıştım. Emre, dudaklarındaki kanı elinin tersiyle silerek ayağa kalktı.

"Gerçekten mi Fisun? Bu adam mı, benden sonra?" O an gözlerim dalgalı saçları yüzünü örtmüş Aras'a döndü.

"Bu kadar yeter Emre! Hiçbir şey olmamış gibi evime gelemezsin ve sevgilime laf edemezsin." Emre, dişlerini birbirine bastırdı. Bense konuşmamı tamamladım. "Ve evet tam olarak o adam. Gerçek aşkı bulmamda yardımcı olduğun için, teşekkürler." Kapıyı yüzüne kapattım.

"İyi misin?" dedi Aras bana sarılırken. Cevap vermek yerine sessizce ona sokulmayı seçtim. Emre'nin söyledikleri fazlasıyla midemi bulandırmıştı. En yakın arkadaşımla videolarını görmüştüm. Onda bile midem bu kadar bulanmamıştı.

"Geçti." dedi aras saçlarımın arasına bir öpücük kondururken. Aras'ın her bir hareketi dünyadan uzaklaşmamı sağlıyordu. Sanki başka bir dünyada sadece ben ve o vardı. Kader bizim için yazılmış gibiydi. O beni çok önceden tanırken ben onu yeni bulmuştum. Kaybetmeye niyetim yoktu.

"Aras..."

"Efendim, güzelim?"

"Neden ben?" diye sordum aniden. Aras'ın soruyu idrak etmesi birkaç dakikasını aldı.

"Bu nasıl soru, Fisun'um?"

"Öyle işte. Çirkin değilim ama büyüleyici bir güzelliğimde yok. Piyano çalmaktan başka bir yeteneğim yok. Sıradan bir üniveritede okuyorum. En yakın arkadaşım ve eski sevgilim beraberler. Neden benim gibi biri için bu kadar çabalıyorsun?" Aras'tan ciddi bir cevap beklerken o kafasını yana yatırıp güldü.

"Sen hiç aynaya baktın mı Fisun? Hiç piyano çalarken yansımanı görmedin mi? Saçların, gözlerin, gülümsemen. Her şeyine hayranım, Fisun. Eğer kendine benim gözümden bakabilseydin, yaşamak için bir nefes olduğunu anlardın. Sen bir okyanussun Fisun, bense hiç bu kadar suya muhtaç kalmamıştım." Sertçe yutkunduğumda o devam ediyordu. Kalp atışlarımın hızlandığını biliyorudum. Tam o anda Aras, elimi tuttu ve kendi kalbine götürdü. Delicesine çarpıyordu.

"Sana ne kadar aşık olduğumu görmüyor musun? Senin için her şeyi göz alabileceğimi görmüyor musun? Fisun, sen beni hayatına kabul ederekn bana hayatımın hediyesi verdin ve ben seni asla kaybetmeyeceğim. İzin verirsen, Fisun. Sonsuzluğa bile senin elini tutarak gitmek istiyorum. Gözlerimin dolmuştu ama ağlamak yerine gülümsüyordum. Kalbim başından beri hissetsede beynim o anda gerçeği anladı. Ben Aras'a düşündüğümden çok daha fazla aşık olmamıştım. Onun hisleri ise bundan az değildi. Sonsuzluğa bile el ele yürümek, ha?

Dudaklarımı, Aras'ın dudaklarına bastırdığımda çöl ve okyanus kavuşmuş oldu. Korkuyordum. Aras'la olan ilişkimin hızlı gerçekleşmesi beni korkuya itmişti. Şimdi ise emindim. Kendimden sonuna kadar emindim.

"Seni bir yere götüreceğim." dedi Aras ksık bir sesle. Gözlerimde soru işşaretleriyle bakarken o daha da kısılan sesi ile cevap verdi.

"Annemin mezarına."

______________________________

❤️🥺

Bölüm geciktiği için üzgünüm.

Umarım beğenirsiniz.

 

Bölüm : 27.01.2025 16:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...