@maia
|
Bir hafta öncesine kadar ruhsal olarak çok iyi durumdaydım hem eğlence olsun diye hemde meraklı biri olduğum için severek dışarıdan okuyarak bitirdiğim gazetecilik bölümüyle ilgili hiçbir haber ajansınyla çalışmadan kendi çapımda haber yapıyordum taa ki bir hafta önce aldığım telefona kadar...
Herşey o gelen telefon ile başladı. Eğer bilseydim ne o telefonu açardım ne de oraya giderdim ama kimse 1 dakika sonrasını bilmiyor eğer bilselerdi kimse hayatlarını karartacak hiçbir şey yapmazdı.
Bende bilemedim ve kendi elimle kendi hayatımı karanlık bir kuyuya sürükledim.
Ve o kuyudan sağ çıkar mıyım ? bilemiyorum.
Bir hafta önce
Yine her gün olduğu gibi bilgisayarın başında yaptığım haber afişlerini düzenleyip gizli klasörüme taşıyordum. Millet hakkında yaptığım haberler genellikle bilinmeyenlerdi. Yaptığım ve araştırıp bulduğum şeyleri bir haber ajansına satsam milyoner olup ülkenin ileri gelen zenginlerinin başında ben olurdum heralde.
Oturduğum koltukta boynum ağrımaya başlayınca herşeyi gizli klasöre taşıdığımdan emin olup saate baktım saat sabahın 5 di ve ben yine uyumamıştım ne güzel göz altımdaki halkalara bir yenisi daha eklenmişti.
Uykum gelmediği için mutfağa girip kendime soğuk bi kahve yapıp masanın üstünde duran telefonum ve sigaramı alıp balkona çıktım. Haziran ayının ilk haftasındaydık ve hava bunaltıcı derece de sıcaktı. Daha yaz ayının ilk haftalarında böyle bir sıcaksa ben geri kalan ayları düşünmek bile istemiyorum.
Sigaramı yakıp ciğerlerime o zifiri dumanı derince çektikten sonra telefonu elime alıp sosyal medya da dolanmaya başladım. İnstegram hesabımda o kadar kişiyi takip ediyordum ki instagram hesabımı gören beni nüfus müdürlüğü sanardı.
Magazin haberlerini seviyordum çünkü çok meraklı biriydim bu huyumu hem çok seviyor hemde nefret ediyordum çünkü bi insanın başına ne gelirse meraktan gelir.
Ve önüme düşen magazin haberide merak uyandırıcı derecedeydi.
Haberin başlığında
Dünyaca Ünlü iş adamı Barın Bozdağ'ın Nişanlısı kayıplara karıştı.
Ünlü iş adamı Barın Bozdağın ocak ayında nişanlandığı fenomen Ece Uslu bir gece ansızın kayıplara karıştı. Ünlü iş adamı Barın Bozdağ sesizliğini hala koruyor. Fenomenin fanları Barın Bozdağ ile olan fotoğrağrafının altına "kesin öldürdü. Zaten sinir hastası bir piskopat" diye linçlendi.
İlginç bir haberdi çünkü bu adamın yaptığı işlerden başka hiç haberi çıkmıyordu acaba gerçekten öldürdü mü? Düşünmeden edemedim. Haberi kaydedip yarın için kendime yeni bir iş çıkarmıştım. Böylesi ilginç ve sırlı şeylere bayılıyorum ama haber yalan mı doğrumu bilmiyorum en iyisi kendim araştırıp öğrenmekti.
Telefonuma gelen çağrıyla tüm dikkatim dağıldı. Arayan tanıdık değildi ve sabahın bu saatinde kim bni niye arasın ki diyerek yine merağıma yenik düşüp açmıştım.
"Alo. Buyrun kimin ile görüşüyorum"
"Merhaba.. Ben Didar Aslan Noir haber Ajansından arıyorum. Erna hanım ile mi görüşüyorum?"
"E-Evet buyrun benim."
"Erna Hanım Noir Haber ajansına bekleniyorsunuz. Ajansa gelebilir misiniz.?"
"Neden?"
"Sizi almaları için ajanstan birilerini yollayacağız. Gelince bilgi alacaksınız. Hazırlanın lütfen. Görüşmek üzere.."
Tek kelime dahi etmeme izin vermeden telefonu yüzüme kaptmıştı. Hadsiz kadın. Ve bn öylece suratıma kapanan telefona ile bakışıyordum
Sabahın ilk saatleri olduğu için hafif bir esinti ile kendime geldim.
Bir dakika ya ben biraz önce ne yaşadım. Ünlü bir haber ajansı beni ajansına çağırmıştı. Peki ama neden?
Asıl soru beni nerden tanıyorlar ve gazetecilikle ilgileendiğimi nerden biliyorlar. Ben hiçbir ajansa iş başvurusunda bulunmamıştım ki. Ajanstan birilerini yollayacağız demişlerdi değil mi peki adresimi söylemememe rağmen nerden biliyor bu kadın.
Kafa karışıklığıyla banyoya gidip güzel bir duş alıp ihtiyaçlarımı giderdikten sonra odama geri gelmiştim.
Aklımda deli sorular vardı. Ünlü bir ajansın bnimle ne işi olabilirdi. Ünlüydü çünkü tüm magazin haberleri ve kanalları bu ajansın yükselişini haber yapıyordu bir sene öncesine kadar böyle bir ajans olduğundan kimsenin haberi bile yoktu ya da vardı bilemiyorum. Fotoğraflar da gördüğüm kadarıyla ismine göre güzel bir binası vardı.
Daha fazla oyalanmadan üzerimi giyinip hazırlandım hem aklımdaki soruların cevwbı için hemde ayağıma gelen bu fırsatı geri tepmemek için hızlı bir şekilde hazırlandım. Yani kısmen bana göre hızlı saate baktığımda saat 8 e geliyordu ve ben gayet hızlıymışım çünkü 2 saatir hazırlanıyordum neyse ki bitmişti.
Balkonda bıraktığım sigaramı almak için çıktığımda. Evin önünde duran siyah lüks araçla adeta olduğum yere mıhlandım. Bu araba ne zamndan beridir kapımın önündeydi.?
Arabanın camları filmli olduğu için içerisi belli olmuyordu arabayı incelerken şoför koltuğunun tarafındaki kapı yavaşça açıldı ve içinden tabiri caiz ise dev gibi bir adam indi.
"Hanımefendi! Eğer balkonda durup aracı incelemeniz bittiyse 2 buçuk saattir sizi bekliyorum aşağı iner misiniz? artık geç kalıyoruz!"
Adamın ses tonu ile olduğum yerde titredim. Ama söyledikleri sinirime dokunmuştu.
"Pardon da geleceğimi nerden çıkardınız. Ben mi gelin size dedim gelmeseydiniz hâlâ hâlâ ya!"
Adam sabır çekercesine burun kemerini sıkınca balkondan çıktım ve odama geçtim sırf adamı daha fazla sinir etmek için sigara paketimden bir sigara çıkarıp yaktım. Sigaramı içerken şoför olacak dev sürekli kornaya basması ile yerimden söylenerk kalkıp yavaş adımlarla evden çıktım.
Arabanın yanına gidince adama dev diyerek deve resmen hakaret etmiştim bu neydi böyle bu devden bile büyük ve cüsseliydi. Adam ağzının içinde söylenirken ben adamı inceleyerek arabanın arka kapısını açıp arabaya binmiştim. Benim binmem ile adamda şoför koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırıp söylene söylene arabanın gazına basmaya başladı adamın söylenmelerine dayanamayıp.
"Ne söyleniyorsun be koca karılar gibi !"
Adama çıkıştığım için aynadan öyle bir baktı ki resmen yerime sindim. Adam korkunç derecede ürperticiydi. Meraklı olduğum için bu adamla bu arçtaydım ve yine kendi huyuma lanet ediyorum...
Şoför koltuğunda otururan yaratık yüzünden çok gergin bir yolculuk geçiriyordum. Çünkü yaratık dediğim adamı incelerken defalarca sert bakışlarıyla karşılaşmıştım adamın yüzü de dwhil olmak üzere elleri kolları boynunda kendisi gibi ürkünç dövmeler vardı. Bu ajans önüne geleni işe mi alıyordu bu ne böyle diye içimden geçirmeden edemedim ve şuan yeni bir merak duygusu içindeydim çünkü bu adamın boyu çok uzundu ve bu araca nasıl sığıyordu. Üstüne üstlük kas yığınıydı.
Daha fazla dayanamayıp
"Pardon sevgili ürkünç dev sizin boyunuz kaç nasıl bu araca sığıyorsunuz.?"
Allah seni ne kahretsin Erna adama neler söylüyorsun sen !
Adam öyle hızlı bir şekilde bana dönmüştü ki küçük dilimi yutmuştum.
Cevap vermek yerine ürkütücü bakışlarını sürekli bana yolluyordu.
Araba durduğunda nihayet geldik diye sevinmiştim ama
arabadan hızlıca inince geldiğim yerin o fotoğraflardaki haberlere çıkan ajans ile bir ilgisi yoktu. Bu lanet yerde neresiydi.
Hızlıca yanımda ki adama döndüğümde .
"Pardon küçük ama patavatsız bücür. Yol boyu beni kızdırmak ve süzmekle meşgul olmasaydının Nereye geldiğimizi bilirdin ve o zmn belki kurtulabilirdin. Ve şimdi düş önüme.!"
"Ne diyorsun sen be burası neresi!"
Sesimi yüksekltmeme rağmen adam istivini bile bozmadan bana bakmaya devam ediyordu.
"Sana diyorum Allah'ın boy verip insanlık vermediği yaratık burası neresi beni geri evime bırak çabukkk" Diye bağırdığım da adam rahatını bozup ağır adımlarla üzerime gelmeye başlamıştı ama şuan böyle olmaması lazımdı korkmamam lazımdı. Allah kahretsin adam çok korkunçtu. Ve ben korkudan bayılmak üzereyim
Kolumu öyle sıkı bir şekilde tuttu ki sanki kolumu yerinden kopardılar acıyla birlikte yerimde tepinmeye ve adama vurmaya başladım ama ben vurdukça tutuşu sertleşiyordu
Yüzüme doğru eğilip burun buruna gelene kadar yakınlaştı. Simsiyah gecenin karası gibi gözleri sanki içinde ateş yanıyormuşçasına alev saçıyordu.
"Bücürr o ses tonuna dikkat et yoksa elimde kalacaksın. Geri mi dönmek istiyorsun işte orası biraz zor. Artık burdasın geri dönmeyi de unut artık şu cırtlak sesini kes ve düş önüme. Yoksa inan hiç istemeyeceğim şeyler yapmak zorunda kalacağım." Öyle çok korkuyordum ki adam beni bıraksa bacaklarım beni taşıyamayıp yere kapaklanacak kadar korkudan titriyordum ve bu ruh hastası bunu fark edince sadist bir şekilde gülümseyip beni geri doğru hafif bir şekilde itekledi ama ben çok sert bir şekilde yere yapıştım... Kendimi toplayıp kaçmaya çalıştığım anda saçlarımdan tutup çekmesiyle boğazım yırtılırcasına çığlık attım hay aksi şeytan saçlarım bnm en hasas noktamdı yahuu.
"İmdattt yardım edinn!" Bir yandan bağırıp yardım istiyor bir yandan haydut adamın elinden saçlarımı kurtarmaya çalışıyordum "Bırakkkk beni haydut adam bırak diyorum saçlarımı. Senin haberin var mı be ben bu saçların bakımı için ne kadar para veriyorum kuaförlere. Aaaa tabii yaaa sen nerden biliceksin be kel bırak beni.!"
HAy aksi şeytan Öyle kuvettle saçımı çekti ki resmen yerden havalandım. Ses tonu o kadar korkunçtu ki bir anlığına saç köklerimin ağrısını dahi korkudan unuttum.
"Ah bücür... Nasıl bir yerde kimin elinde olduğunu bilsen acaba çenen yine böyle açılır mıydı?"
" Bırak beni hayvan herif bırakkkk!!...İmdattt!"
Yardım çığlığımın üzerine tek bir el silah sesi yankılandı ve o sesten sonra tek ses dahi çıkmadı sadece havada ürküp kaçan kuşların sesleri ve benim nefes alış sesim vardı. Sonra birden o soğuk metali kafamda hissedince nefes almayı dahi bıraktım. Kulaklarımda sadece korkudan yerinden çıkacak kalbimin atışları vardı.
Bir kez daha hay aksi şeytan ben nasıl bir belaya düştüm....
|
0% |