@maikelebek_45
|
4.BÖLÜM
GEÇMİŞTEN BİRİ
Etrafımda o kadar buzdan kaleler vardı ki bende zamanla onlardan birine dönüşmüştüm. Bu sefer emindim gidiyordum. Abimin vermiş olduğu emaneti koruyamadan gidiyordum. Sonsuz bir yolculuktu tüm esaretim bitmişti artık bundan emindim. Zihnimde ki her şey gözümün önünden geçiyordu ama ben tek ana odaklandım onu tanıdığım ilk güne
...
Çalan alarm ile beraber gözlerim aralandı. Telefonumu alıp alarmı kapatmaya çalıştım ama bulamadım. Yarı uyanık yarı uykulu bir şekilde 'nerde bu telefon ' diye seslendim kendi kendime. Sonunda isyan eder bir şekilde yatağımda doğruldum. Gözlerimi ovuşturup hafifçe gerindim. Etraf biraz daha netleşmişti. Pencereden esen rüzgar tenimi ürpertmişti.
Masanın üzerinde ki telefonumun çalması ile beraber irkildim. Ne yani çalan alarm benim değil miydi hemen telefonumu alıp alarm kapatma tuşuna bastım. Fakat diğer alarm yüksek sesle çalıyordu neydi bu yataktan kalkıp kapıya ilerledim. Daha da yükseliyordu sanki acaba Funda mı unutmuştu odasına girdim ama orda çalan bir şey yoktu peki bu ses nerden geliyordu.
Burnuma yanık kokusu gelmesi ile beraber soluğu mutfakta aldım. Her yeri duman sarmıştı burnumu kapatarak fırının önüne geldim. Kapatma düğmesine bastım öksürerek pencereyi açmaya çalıştım. Zor nefes alıyordum.
Biraz sonra dumanlar dağılmış ve alarm sesi susmuştu. İçimden derin bir nefes aldım. Yanan keki fırından çıkarıp tezgaha koydum. Sabah sabah bu keki kim fırına atmışı madem atmış niye bakmamıştı hiç anlam veremedim. Gelen gülme sesi ile beraber yönümü değiştirdim. Ses bahçeden geliyordu takip ettim.
"Tabi ki sana yaptım Koray " diyip gülen Funda'yı gördüm. Kendinden geçmiş bir hali vardı hayır neye gülüyordu anlam veremiyordum. Kendimi belli etmek ister gibi öksürdüm. Ama oralı bile olmadı. İlgi odağı başka birindeydi çünkü öyle bir ilgiydi ki bu evi yakacaktı yani az kalsın. " Yok aşkım ben o kadar beceriksiz değilim yani ay hiç güleceğim yoktu Koray ben keki yakacağım yani ha " dedi.
Bu sefer ben gülmeye başladım. Hemde katıla katıla Funda beni fark etmişti. Hatta o değil Koray da fark etmiş o gülen kim diye soru soruyordu. Funda yanıma gelip "İyi misin sen neye gülüyorsun " dedi. Ben de gülmemi biraz kesip "Sen -" dedim yine güldüm. Funda ben güldükçe sinirleniyordu "Yeter ama Burçak hem çekil bakım keki yakacaksın " dedi. Bu sefer ciddiye bürünüp gülmemi yuttum ve kendime gelip
"Sen zaten keki yakmışsın kuzum hatta keki bırak evi yakacakmışsın" dedim. Funda'nın yüzünün renkten renge girmesi ve telefondaki Koray 'ın gülmesi ile bende güldüm. Funda "Ne yakması ne saçmalıyorsun sen çekil" dedi. Ve içeri girdi arkasından bende girdim. Şok olmuş bir şekilde kekine baktı. Sonra bana döndü "Niye haber vermedin Burçak ?" Dedi bana.
Sen iyi misin der gibi bakış gönderdim. Sonra gülen Koray'a "Sen de gülüp durma ne yani benim suçum mu var fırın bozulmuş " dedi. İyi yalan uyduruyordu resmen neyse diyip mutfaktan çıktım. Odama gelip uykuma yeniden dalmak istesemde uykum kaçmıştı bir kere bunu bildiğimden banyoya gidip rutin işlerimi hallettim. Sonra çıkıp mutfağa indim.
Funda yakmış olduğu keke bakıyordu bir yandan da çıkarmış olduğu bulaşıkları yıkıyordu "Sultan teyzem nerde " dedim. Masanın üzerinde doğranmış salatalardan birini ağzıma atarken o ise ben yokmuşum gibi davranıp diğer tarafa geçti. Bu sefer "Küs müyüz ?" Dedim. Yine konuşmadı ve öbür tarafa geçti böyle yapmasına dayanamazdım ki ben o benim diğer yarımdı "Kuzu yapma böyle ama ben ne yaptım ki " dedim.
O an gözleri beni buldu "Ne mi yaptın çıktığım çocuğa beni rezil ettin " dedi. Yıkamış olduğu bulaşıkları durulamaya başladı. "Yani ne olurdu demeseydin çocuk sayende beni beceriksiz bir şey sanacak " dedi. Bu kadar tantanayı sabah ki çocuk için yaptığını bir türlü anlamıyordum. "Ne ara bu kadar önemli oldu bu çocuk " dedim. Bir an için gülümsedi sonra kendini toparlayıp "Daha yeni tanıştık" dedi.
Bir kaşım şüpheyle yukarı kalktı. "Ne kadar oldu tanışalı " dedim. Bu sefer kaçamak bir bakış attı "Oldu işte uzatma " dedi. Bingo yakalamıştım işte Funda ne zaman benden bir şey saklasa böyle davranırdı. Çalan zil ile beraber kapıya doğru yöneldim.
Gelen Sultan teyzemdi pazar poşetlerini ikimiz bir mutfağa taşıdık kendisini sandalyeye bıraktı. "Oy dizlerim oy valla kızlar dışarı bir sıcak bir sıcak ben ömrümde bu kadar sıcak görmedim öldüm be " dedi.
Bu hali ile çok tatlı gelmişti.
&
Aradan ne kadar zaman geçtiği bilinmez ama beraber kahvaltı yaptıktan sonra herkes köşesine çekilmişti. Birden odamın kapı sesini duydum. Kesin Fundaydı ne zaman benden bir şey isteyecek olsa hep böyle yapardı. Yine ne isteyecekti acaba
"Gel " dedim. İçeri en masum haline bürünüp geldi yüzünde de her zamanki o gülümseme vardı "Burçak " dedi en tatlı sesi ile başlıyorduk .
"Hı " dedim. Bende sonra yanıma uzanıp "Sabah biraz fevri davrandım özür dilerim " dedi. Allah'ım sen beni koru dedim bu sefer ki çok büyük bir şeydi hissediyordum. Benim sessiz kaldığımı görünce "Burçak " dedi yine aynı ses tonu ile "Ne oldu Funda dökül " dedim. Bu sefer suratı değişti çünkü artık bu numaraları yemediğimi biliyordu. "Bilerek yapıyorsun değil mi beni kıvrandırmak hoşuna gidiyor " dedi ve suratıma yastığı attı. Bende diğer yastığı atıp "Sen de hep aynı numara napım " dedim.
Tekrardan yastığı alıp bana vuracağı sırada "Tamam pes ediyorum benim dışarı çıkmam lazım " dedi. Ne yani isteği bu muydu bana niye diyordu ki bunu koskaca kız olmuştu benden izin almazdı herhalde değil mi diye kendi kendime konuştuğum sırada "Burçak " dedi tekrardan başımı anlat dinliyorum der gibi salladım. "Sen olmadan çıkarmıyor beni Sultan teyzem " dedi. Ha şimdi anlamıştım geçen sefer ki sarhoş olma mevzusundan dolayı Funda dışarı tek başına çıkamıyordu. Nasıl da aklıma gelmemişti bu.
"Nereye gideceğiz " dedim. Bunu demem ile can buldu. Hemen gözleri parladı. Bende hevesini kırmak için "Geliyorum demedim " dedim. Bu sefer gözlerini devirip "Burçak lütfen " dedi. Ne olmuştu yine biz neden dışarı çıkacaktık hiç bilmiyordum ama içimde ki his iyi olmayacağını söylüyordu.
"Bana her şeyi anlatırsan ancak o zaman gelirim " dedim. Önce anlatmak istemedi ama sonra bana her şeyi anlatmaya başladı. "Koray benim ile buluşmak istiyor Burçak " dedi konuşacağım sırada fırsat vermedi "Dur bir anlatım sonra ne diyeceksen de " tamam anlamında başımı salladım. "Biz Koray ile Burcu'nun partisinde tanıştık iki hafta önce birbirimizden çok hoşlandık sonra birden sevgili olduk işte " dedi.
" Ee " dedim bıkkın bir şekilde "Ee si şu ben bu çocuğu seviyorum galiba " dedi. Daha kendi bile emin değildi çocuğa karşı duygularından Funda'nın bu huyunu sevmiyordum. Konuştuğu her çocuğa karşı bir ilgi gösteriyordu hemen sevgili oluyordu o yüzden bu ilişkiyi hiç onaylamadım. "Benden ne istiyorsun " dedim. Saadede gel der gibi
"Benim tek başıma dışarı çıkmam yasak demek istediğim şu biz onunla kafede buluşacağız sen de gel ama yanımızda kalma " dedi. Hayda dedim kendi kendime resmen beni evden çıkar sonra da ne halin varsa gör der gibiydi. Bunu anlamış olacak ki "Yani sen onu pek sevmeyebilirsin " dedi. Bu sefer kaşlarım yine şüphe ile kalktı hemen toparladı "Seversinde aman ben ne diyorum ya Burçak sevmeyeceğine eminim ama ben de böyle tipleri seviyorum işte ne olur beni kırma " dedi.
Funda ne diyordu hiç anlamıyordum ama bu çocuğu daha hiç tanımadan görmeden sevmemiştim. Fakat ayağıma kadar gelen bu fırsatı tepemezdim. Bugün olmasa bile Funda bu çocuk ile görüşürdü hiçbirimiz engelliyemezdik. O yüzden en azından nasıl biri olduğunu öğrenirsem Funda'yı koruyabilirdim bu yüzden kabul ettim.
Funda kabul ettiğimi duyduktan sonra saatlerce beni öpmüş sonra bir koşu hazırlanmaya gitmişti. Ve bir türlü çıkmak bilmiyordu. Ben yarım saatte hazırlanmıştım ama o hala çıkamamıştı bir türlü Sultan teyzem bile bana acımış onu beklerken kahve yapmıştı ama hala inmiyordu en sonunda vazgeçecektim artık zaten gitmek de istemiyordum. "Ee yeter artık " diye kalktığım sırada merdivenlerde Funda'yı gördüm.
Üzerine giymiş olduğu beyaz elbise de neydi peki o apartman topuklar makyaj kendi olmaktan çıkmış adeta bambaşka biri olmuştu. Onu gören 16 demezdi baya baya 25 gözüküyordu "Yuh " dedim. Bunun üzerine Sultan teyzemde Funda'ya baktı "Ama yok artık kızım yani " dedi. Funda merdivenlerin basamağını teker teker inip yanımıza geldi .
Sultan teyzem etrafında bir tur attıktan sonra "E kızım ne zaman gelecekler " dedi. Funda bir kahkaha attı ama bu kahkahasını hiç sevmemiştim. Kendi gibi davranmıyordu çünkü "Kim Sultan teyzem " dedi. "Görücüler kızım görücüler" dedi. Bu sefer daha farklı bir kahkaha attı . "Ay yok kız o kıvama gelmedik daha " dedi. Sonra kendini toparlayıp kırdığı potu düzeltmeye çalıştı
"Yani Sultan teyzeciğim benim o taraklarda bezim yok biraz değişiklik olsun istedim 2 haftadır dışarı çıkamıyorum ya hani" dedi. Sultan teyzem elbisenin eteğini biraz aşağı doğru çekiştirmeye çalıştı "Yok kızım bununla dışarı felan çıkamazsın deden görürse senin de benimde bacaklarımı kırar git çıkar " dedi. Funda'nin gözleri beni buldu çaresizce yalvardı.
Ya sabır dedim içimden eğer Funda bir daha odaya giderse biz çıkamayacaktık. Ve dedem gelecek durum daha berbat bir hal alacaktı. Ne yapmalıydım bilmiyordum. Ama Funda öksürür gibi yapınca "Hemen gidip geliriz Sultan Teyze " dedim. Önce bana baktı itiraz edecek gibi oldu sonra sustu " Akşam 6 olmadan evde olacaksınız " dedi.
Sultan teyzemden zar zor izni kopartıp evden çıkmıştık. Bu apartman topukları ile nasıl yolda yürüyecekti acaba beni şaşırtmış baya da güzel bir şekilde yürümüştü. Ve sonunda kafeye gelmiştik. Funda çok heycanlıydı yerinde oturamıyordu resmen bu çocuk kimdi nereden çıkmıştı hiç bilmiyordum. Ama iyi olmadığı kesindi. Funda'nın geldi diyerek ayağa kalkması ile beraber bende ayağa kalktım.
Ve şok oldum çünkü karşımda ki çocuk bizden büyüktü neredeyse abim yaşındaydı ve benim abim 23 yaşındaydı biz daha 17 yaşındaydık. Funda'yı fark etmesi ile beraber siyah takımlara bürünmüş olan kişi masamıza ilerledi elinde de kırmızı güller vardı. Daha fazla rezil olmadan gitmemiz lazımdı Funda aklını kaçırmış olmalıydı ama transa geçmiş bir şekilde beni duymuyordu
"Kalk gidiyoruz " dedim. Ama kıpırdamadı etini cimciklememle bana döndü kızgın bir şekilde "Ne yapıyorsun" dedi. Ne demek ne yapıyordum ya sabır çektim "Funda ikiletme beni gidiyoruz " dedim. Ama çekilmedi hatta gelen çocuğa resmen koştu.
İkisi birbirine sarıldılar. Ve bana doğru geldiler. Yok kamera şakası felandı bence yaşadıklarımız birazdan birisi gelecek gülümseyin diyecekti ben bunları düşünürken önümde uzanan ele baktım "Ben Koray " dedi. Elini tutup güçlü bir şekilde sıktım. Bu tepkiyi ve gücümü beklemediği için biraz sarsıldı ama kendini hemen toparladı. "Ben de Burçak " dedim.
Soğuk bakışlarla ikimizde birbirine bakıyorken araya Funda girdi "Otursak mı artık ha " dedi. Bunu demesi ile beraber oturduk. Bu çocuktan hiç mi hiç hoşlanmamıştım. Garsonun gelmesi ile beraber bakışlarımı Koray'ın üzerinden çektim.
Siparişlerimiz gelene kadar konuşmaya başladık. Daha doğrusu Koray bey konuşuyordu. Biz dinliyorduk yatlarından katlarından bahsedip durdu. O kadar sıkılmış ve bunalmıştım ki Koray bana hiç samimi gelmiyordu. Bakışlarımdan o da rahatsız olmuştu ki
"Sıkıldın galiba Burçak " dedi. Ellerim ile alkış tutabilirdim ama yapmadım. Funda ona katılıp "Normal canım Burçak alışık değil bu yerlere " dedi. Sonra bana dönüp "İstersen gidebilirsin kuzum " dedi. Canıma minnetti. Gerçi Funda ile bu çocuğu yalnız bırakmak istemiyordum ama can sağlığım için gitmem en iyisiydi.
Ayaklanmamla onlarda rahat bir pozisyona geçtiler. Bir an vazgeçsem mi diye düşündüm ama kalmıştım artık. Kafeden çıkıp nereye gitsem diye düşündüm. O sırada bacağımda bir ıslaklık fark ettim. Ne olduğuna baktığımda köpek olduğunu gördüm. Nasıl tatlıydı ama bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Acı acı havlıyordu sanki.
Onun boyuna ulaşmak için yere eğildim "Sen ne şeker bir şeysin böyle "diye sevdim. Ama o yürümeye başladı arada durup bana bakıyordu gelmediğimi görünce yanıma tekrar geliyordu. Ne istiyordu acaba bunu anlamanın yolu onu takip etmekti sanırım. Bu yüzden köpeği takip etmeyi başladım.
Aradan ne kadar vakit geçtiğini bilmiyordum ama artık çok yorulmuştum. Bu köpek nereye gidiyordu böyle izne bir sokağa girmesi ile olduğum yerde durdum Meteresti burası pek tekin bir sokak değildi. Gelmediğimi görünce tekrar geldi. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete diyerek takip ettim.
Çok gitmemiştik ki bir inşaatın önünde durduk köpek içeri girince ben de hareketlendim ve içeri girdim burnuma önce yoğun bir alkol kokusu geldi yürüdükçe daha çoğalıyordu. Birden köpek durdu bende yürüdüm. Ve durdum etrafta ki içki şişelerine baktım önce ne kadar çoktu böyle sonra yerde yatan kişiye ölmüş müydü acaba yanına doğru yürüdüm. Kıpırdamadı eli kanıyordu oturup elini inceledim. Bir cam parçasını tutuyordu. Çok sıktığı için cam elini kesiyordu o camı almam lazımdı önce parmaklarını açmam lazımdı.
Bir iki kere sarstım fakat uyanmıyordu zar zor parmaklarını açıp elindeki cama ulaştım ama birden gözlerini açıp elini kapatması ile cam ikimizinde eline batmıştı. Çığlık atmam ile beraber beni kendine çekti çok yakın olmuştuk "Kimsin sen" dedi.
Gözlerinin içine baktım. Kan kırmızı çanağıydı gözleri "A- asıl sen kimsin ?" Dedim. Ellerimi ellerinin üzerinden çekmesi ile cam yere düştü ikimizde düşen cama baktık üzerinde ki şekle baktık. Kalp şeklindeydi. Sonra bana bakıp "Serkay " dedi.
...
Nefes nefese kalmıştım. Onu hatırlamıştım zaten ben ona gitmemiş miydim gözlerimi açmam ile beraber bir odada olduğumu fark ettim. Bir dakika ne ben uçurumda değil miydim neredeydim ben.
Kapının açılması ile beraber içeri biri girmişti benim uyandığımı görünce "Uyanmışsın güzellik " dedi. Bir dakika ne ben neredeydim zihnimde hiç bir şey net değildi. Karşımda ki kişide kimdi ona anlamayan gözlerle baktım. Kapişonu indirmesi ile beraber onu gördüm. Zihnimde görüntüler netleşmeye başladı.
"Benan " dedim. Hemen yanıma geldi. Eliyle alnıma dokundu. "Ateşin düşmüş" dedi. Daha sonra getirmiş olduğu tepsiyi önüme getirdi. "Bir şeyler yemen lazım " dedi. Oyun mu oynuyordu ne demekti bu beni öldürmesi lazımdı getirmiş olduğu tepsiyi ittim. Ve dengesini kaybettiği için yere düşmüştü. Biraz sinirlendirmiştim sanırım "Ne yapıyorsun sen güzellik " dedi.
Bana niye ikide bir güzellik dediğini anlam verememiştim üzerime bakmam ile erkek tişört giydiğimi fark ettim. Hemen ayağa kalktım ve üzerine yürüdüm "Sen bana dokundun mu" dedim. Bunun üzerine dudakları alayla yukarı kıvrıldı. Cevap vermedi. Ve ayağa kalktı. Sonra etrafımda dolandı ve elini belime doladı birden kendine çekti.
"Ne yapıyorsun sen " dedim ve onu ittim ama çok güçsüzdüm. Birden başım döndü ve dizlerimin bağı çözüldü. Benan hemen beni kucağına aldı. "Bırak beni " dedim. Göz yaşlarım akmaya başlamıştı bile ne yapmıştım ben kendime beni yatağa yatırdı ve pikeyi üzerime örttü. Tam çıkacakken seslendim
"Neden " dedim bana döndü "Neden beni öldürmedin " dedim. Sonra kapıyı açtı cevap vermez sandığım anda dönüp
"Yaşatmak için " dedi. Ve çıktı ben de karanlığa kapadım gözlerimi
Son
Merhaba bence güzel ve uzun bölümdü umarım hissetmişsimizdir. Yeni bölümde görüşmek üzere mavi kalın 🦋
|
0% |