Yeni Üyelik
1.
Bölüm

BİR ERİK MESELESİ

@maikelebek_45

1.BÖLÜM

Sabahın ilk ışıklarıyla emektar amcalarımız açardı dükkanları. Sokaklarımızı telaşla bir yere yetişmeye çalışan insanlar doldururdu. Hayatta zaten hep bir şeylere yetişmek zorunda değil miyiz? Bazen işe bazen kişilere ,kalplere ,duygulara yada hayata.

 

Mahallem, benim bir gezegenimdi kendi yörüngemde dolandığım evimdi. Bu düşünceyle beraber yataktan kalktım penceremin önünde ki çiceklere baktım susamışlardı bu yüzden yan masada ki şiseyi alıp onlara yöneldim.

 

Babaannemin çiçeklerini sularken bir yandanda babaannem gibi konuşmayı denedim .

 

"Günaydın benim güzellerim bu sabah nasılsınız ?"

 

Kendi kendime gülümsedim çicek sevgisi bana iyi geliyordu. Ailemin boşluğunu onlarla dolmuştum. Annem öldüğünde dayım vermişti çiçekleri babam bizi bırakıp gittiğinde de babaannem çicek sevgisinin beni iyileştirdiğini bildiği için bir çiçeğide o vermişti bana.

 

İlk başta babaannemin verdiği çiçeği hiç sevmedim bir hafta boyunca hiç ilgilenmedim babam yerine koydum belki de. Ama sonra annemin çiçekleri ile ilgilenmeye başladığım gibi babamın çiçeği ile de ilgilenmeye başladım. Bir tek onların yanında gerçek mutsuzluğumu dile getiriyordum yaşadığım ne varsa onlara anlatıyordum. İlk aşkımı hayallerimi hayat kırıklarımı. Bir an düşündüm başlarını ağrıtıyor muyumdur acaba diye. Bu düşüncemi bölen ise bir ses oldu.

 

"Fazla su dökmesen iyiz ha birde tokat atmasan " diyen çiçeklerime baktım. Yanılmamıştım . Çiçeklerden gelmediğini biliyordum o kadar kafayı yememiştim kim di benimle oynamak isteyen peki ? Düşünmeye başladım tabi ki ilk aklıma gelen kişiydi kendini tokat kelimesiyle ele vermişti Can Şahindi bu dünün intikamını almaya çalışıyordu aklı sıra.

 

Düşüncelerimin doğru olduğunu gösterircesine aşağıya doğru baktığımda Can Şahini gördüm. Burun buruna gelmiştik nefes nefese kalmıştı . Beni kenara itip penceremden içeriye girdi . Umarım bugün beni sinirlendirmezdi. O beni sinirlendirmesin diye ben sinir etmeye karar verdim .

 

"Sen bana diyorsun kedi gibisin diye ama senin de benden kalır yanın yok be Can'ım :) " dedim. Hiç istifini bozmadan kolunu bana çakıp karşıma geçti.

 

Bana gözlerini devirip çantasını yere attı .

 

"Küsüm ben sana senin yüzünden balığımı yakalayamadım " dedi . Anlaşılan dün ki meseleyi uzatmakta kararlıydı. Montunu üzerinden çıkarıp

 

" Üstüne üstelik bir de tokat yedim ilk tokadımı senden yedim yani "dedi. Derdi bu muydu gerçekten tatlıya bağlamakta fayda vardı. Onun yanına gidip yanağına bir öpücük bıraktım

 

"Can kuşum ilk tokadını ben atmadığımı ikimizde biliyoruz " dedim.

 

O ise bana aldırmayıp yatağıma yayıldı "Ben kız olarak senden yedim ben ilk tokadımı sevgilimden yemek isterdim " dedi. Bak şunun derdine dedim kendi kendime elime geçen koltuk yastığını ona fırlatıp

 

"Benim sevgililerin kadar değerim yok mu? " dedim .

 

Ve ekledim

 

"Verdiğim kopyaları ne çabuk unuttun " dedim.

 

Yastığı havada kaptı bu çocuk gerçekten bu konuda kendini geliştirmişti. Yastığı bana doğru fırlatıp

 

"Sen sanki o kopyaları kendin verdin filozof ariften bana postalama işine kendini çok kaptırmışsın anlaşılan " dedi.

 

Haklıydı ama yinede bunu bilmesine gerek yoktu değil mi attığı yastığı yakalayıp ona doğru fırlattım. Ve elimi belime koydum

 

"Peki şu gizemli balığını kim avlamaya gitti akşama kadar Mozart’ı dinlemeye mahkum oldu " dedim.

 

Attığım yastığı havada yakalayıp arkasına aldı sonra da benim kendi yastığımı bana fırlattı .

 

"Fena mı oldu müzik zevkin gelişti işte " dedi.

 

Anlaşılan kavga etmeden gitmeyecekti. Yastık bir ona bir bana gelirken tüyleri dökülmeye başlamıştı. Kısa bir zaman içinde tüm odayı doldurmaya yetmişti. Yastık bittikten sonra elime geçen kalemliği Can Şahine attım. Kalemliğimden eğilerek kurtulmuştu. Sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi odada ne varsa birbirimize atıyorduk. Kendime gelmemi sağlayan şey ise durup odama bakmaktı. Ne varsa yerdeydi yatağım yorganım çalışma masamın üzerinde ki eşyalarım giysi dolabım yastığın yünleri babaannemin deyimiyle her yer her yerdeydi .

 

"Ne yaptın sen ! Babaannem beni öldürecek " dedim .

 

Oda eğildiği için ağzına gelen tüyleri savurmaya çalışarak

 

"Ulan sen başlattın hem dünün intikamını alır Aysun Teyzeciğim " dedi.

 

Sabrımı zorluyordu . Elime geçen kitabı Can Şahine atıp

 

"Sen sabah yürek mi yedin de geldin hayır bu ne cesaret " dedim . Can Şahin aklına gelen ve tırnaklarıma bakması ile de eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmüştü şeytani gülümsememi yüzüme yerleştirdim. Çocukken bunu yaptığımda çok korkardı elbette onu çizmeyecektim. Ama korkutmayı seviyordum .

 

Üzerine doğru gitmeye başladım.

 

"Yo hayır sen bıraktın o işleri " dedi.

 

Bir kaşı şüpheyle yukarıya kalkmıştı. Kaçamak bir bakışı tırnaklarıma gönderdi. Ben ise kedi gibi tırnaklarımı yüzüme tutup ona doğru yürümeye devam ettim O ise geri geriye gidiyordu .

 

"Gel ablana canın hiç acımayacak " dedim. O ise gelme git yalvarırım git diyerek geriye gidiyordu. Can'ın pencereye yakın bir mesafede olduğunu görünce

 

"Tamam dur gitme -" dememe kalmadan Can'ın düşme sesini duydum. Allahtan çok yüksekte değildik ben Can'a doğru bakarken babaannemin kapıyı açıp "Ne oluyor o ses de neydi !"demesiyle soluğu yanımda aldı. Hemen aşağıya doğru bakıp Can'a baktım

 

"Can iyi misin ?" Dedim. Sesi çıkmıyordu. İyide çok yüksek değildi ki babaannem önce aşağıya Can'a sonra bana baktı .

 

"Kız yine ne yaptın ?" Dedi. Kabak yine benim başıma patlamıştı. Pencereden bakmayı kesip merdivenlere yöneldik . Önden babaannem arkasından ben aşağıya indik. Hemen Can'a baktım kımıldamıyordu başını dizlerime aldım. Ve uyandırmak için salladım ama uyanmıyordu. Yoksa düşerken kafasını bir şeye mi çarpmıştı.

 

"Can kalk ne olur Can uyan uyansana " dedim .

 

Gözlerim dolmuştu ona bir şey olursa kendimi asla affetmezdim. of diyerek " Can’ım kalk lütfen ne olur özür dilerim bir daha yapmam o hareketi kalk da balığına gidelim " diyerek ağlamaya başladım .

 

"Vallaha mı" diyen sese "Yeminle bak hadi -" bir dakika ne hemen dizimden ittim başını. Bunu bekliyormuş gibi kalktı ayağa beni de tutup kaldırdı önce ona sarıldım kokusunu içime çektim sonra da itip geniş omuzlarına vurup

 

"Pislik ne kadar korktum ben biliyor musun ?" Dedim .

 

Ellerimi havada tutup "Gel lan gel bana bir şey olmaz küçükken az mı atladık inşattan yere özellikle senin Barbie bebeklerini senden kaçırırken."

 

Doğru söylüyordu yeni yapılacak olan evlerin inşaatları bizim yuvamız olurdu atlardık. Yeniden sarıldık. Ona sarılmak her zaman beni iyi hissettirirdi. Babaannem önce rahatladı sonra Can'ın yanına geldi

 

“Can iyi misin evladım?" Dedi. Önce güzelce bir süzdü bir şey olmadığına emin olunca bana uyarır gibi bir bakış gönderdi hala sarılı olduğumuzu fark ettim o bakışı almam ile Can Şahin'den ayrıldım.

 

Can babaanneme dönüp " Düşme bende alışkanlık yaptı hem ben kedi bünyesine sahibim dört ayağımın üzerine düşerim hep " dedi. Dediğine güldüm babaannem önce güldü. Sonra ise iki elini beline koydu.

 

"İyiysen o zaman yapılacak tek bir şey kaldı " dedi.

 

İkimizde meraklı gözlerle babaanneme baktık . Eve yürümeye başladı. Can, bana ne oluyor derken bende ona bilmiyorum gibisinden iki elimi havaya kaldırır gibi hareket sergiledim. Babaannem evden bir oklavayla çıktı aklıma gelen fikirle gülümsedim . Dün akşam bana gözleme yapacağını söylemişti.

 

" Ya canım babaannem ne gereği vardı gözlememi yapacaksın ?" dedim.

 

Babaannem bana şeytani gülümsemesini gönderip " Gözleme yapacağım tabi ya odun olarak ta siz iki baş belasını atacağım " dedi.

 

Ve bize vurmaya başladı. İlk oklava darbesini ben almıştım. Anlaşılan çok kızdırmıştık . Oradan oraya kaçışmaya başladık ben aklıma gelen fikirle hemen ağaca tırmandım. Can da arkamdan aynısını yaptı .

 

Babaannem ağaca doğru uzanıp bizi yakalamaya çalıştı

 

" Gelin buraya ben size ağaca çıkmak yasak demedim mi kedi gibi pustunuz gene oraya " diyerek bağırdı.

 

Bir yandanda oklavayla ayağımıza vuruyordu .

 

"Ya babaanne benim suçum ne ah " dedim. Babaannem daha hızlı vurarak vurmayı kesip bana söylenmeye başladı.

 

" Sen alıştırdın sen kedi gibi ağaç dallarında tünüyorsun yavrum kız gibi değilsin ki " dedi sonra ekledi

 

" Seni alacak adam yandı " dedi. Yine mi evlilik diye geçirdim içimden ayağıma gelen acıyla yüzümü buruşturdum.

 

Bu sefer Can konuşmaya başladı .

 

" Haklısın Aysun Teyzeciğim elin kızı el işi örer çeyiz hazırlar bizim Kelebek ise haylazlık peşinde koşar elin kızı kocası için yemek öğrenir bizim kızda elin kızına koca bırakmamak için onu yaralar delik deşik eder "

 

dedi. Bunu demesiyle canı ağacımdan ittim. Ve başına erik fırlatmaya başladım. Dört ayak üzerine düşen kedi gibiydi aynı.

 

"Bana bak sen kimin yanındasın ha " dedim. Ayağa kalkıp fırlattığım erikleri tişörtünün ön kısmına silip yemeye başladı.

 

"Güzelmiş kanka yetmiş bunlar bir ara toplayalım " dedi.

 

Babaannem ayağımdan çekmeye başladı.

 

"Kız sen beni rezil mi edeceksin bir de canım erikleri yere atıyor babanın malı mı kızım hey Ağça !" Dedi.

 

Aklıma gelen fikirle " Evet babamın malı " dedim.

 

Babaannem beni nasıl çekerse yere yalpalandım. Ben kaçış yerim kalmadı diye sevinirken beni kurtaracak kişiyi bahçenin kapısında gördüm. Rabbime teşekkür ettim beni kurtarsa kurtar o kurtabilirdi zaten .

 

Okan Uzay canım benim ya hemen bahçe kapısından içeri girdi olanları anlamak için gözlerime baktı. Sonra yalvarır bakışlarla oklavayı işaret ettim. Anlamış olmalı ki babaannemin yanına gidip

 

"Aman Aysun Teyzeciğim oklavayla ne yapıyorsunuz başınız dönecek gelin lütfen oturun şuraya " dedi. Babaannem üstünü başını düzeltip

 

"Hoş geldin uzay oğlum " dedi. O fırsattan istifade edip ayağa kalktım . Okan Uzay her zaman olduğu gibi yine beni kurtarmıştı. Sonrası ise tatlıya bağlandı ben ve Can babaannemin elini öptük özür diledik ve bir daha ağaca çıkmayacağıma söz verdim. Ama ne kadar tutabilirdim bilmiyordum.

 

*

 

Güzel bir kahvaltıdan sonra bulaşıkları yıkamaya koyulmuştuk ben köpüklüyordum . Uzay duruluyordu Can ise kurulayıp tezgaha diziyordu. Bir yandan da Uzay'dan Çiğdem'i dinliyorduk. Arkadaş olmayı kabul etmişti Çiğdemciğimiz bu iyi bir gelişmeydi .

 

Yaptığımız işe o kadar dalmıştım ki babaannemin çığlığıyla irkildim

 

"Ağça !" Yukarı namazını kılmak için çıkmıştı ne olmustu. hemen yukarı fırladık ellerim köpüklü köpüklü odama daldım babaanneme baktım bana odamı işaret etti i şte şimdi yanmıştım artık beni ne Uzay ne de bir insan oğlu kurtarabilirdi . Babaannemin gözlerine tekrar baktığımda

 

Hiç görülmemesi gerekeni gördüm. Ne mi gördüm tabi ki kızgın gözlerle ateş çıkan ringe yeni çıkmış ve kırmızıyı ben gören babaannemi derin bir nefes aldı ve üzerime doğru gelmeye başladı. Hiç düşünmeden köpüklü ellerimi üstüme sildim. Şahin ve Uzayın ellerini tuttum ve

 

"Canını seven koşsun" dedim .

 

#Evet yeniden başla bir roman serüvenimle karşınızdayım eğlencenin doruklarında yaşayacağımız bir serüven ne dersin bu maceraya varsan beğenmeyi unutma.

 

Sevgilerle 🦋

 

Loading...
0%