Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. BÖLÜM

@manolyakalbim

 

Merhabalar

İlk bölüm karşınızda iyi okumalar ❤

 

1. BÖLÜM

 

 

-"Ve Aslan kalbinde oluşan sevgiyle çok mutlu bir şekilde yaşamış. Veee mutlu son. Hadi bakalım artık uyuma vakti. Başka bir hikaye de yok küçük hanım." deyip kafamı çevirince neden itiraz etmediğini anladım, uyumuştu.

Kitabın kapağını kapatıp yatağın yanındaki şifonyerin üstüne bıraktım. Yastığı düzeltip tekrar yatağa uzanıp yana dönüp kolumu başımın altına yerleştirip bir süre kızımı seyrettim. Üzerinde beyaz üstüne kırmızı lale desenli ipli bir atlet ve takımı olan şortu vardı. Aynısı da şu an benim üzerimdeydi. Çok istemişti almak için, anne kız şeklinde olduğunu görünce bana da al diye ısrar etmiş 'Anne adımı üstünde taşıyacaksın' demiş gülmüş eğlenmişti o gün. Bunun gibi çok daha fazlası dolabımda vardı. Hepsini de Lale seçip hem bana hem kendine alıyordu.

Aynı ona benziyor. Ona da kitap okuyunca önce inat eder uyumaz sonra böyle bir anda uyurdu. Sakin, huzurlu, sanki uyumamak için direnmemiş gibi. Bu anı tekrar yaşamış hissi veriyor ve tarih istemeden tekerrür ediyor gibiydi. Halbuki birine bir daha kitap okumam demiştim. Büyük konuşmamak lazımmış. Hayat insana yapmam dediğini yaptırırmış.

O zamanlar onunla ne yaptıysak bir daha yapmamaya çalışmıştım. Bunu istemeden yapıyordum. Kırgınlık mı yoksa küskünlük mü bilmiyorum. Ne denir bu davranışa adını koyamıyorum. İnsan çok sevdiği birinden bir darbe alır ve artık onunla ilgili ne varsa değiştirmeye çalışmasına ne ad verilir bilmiyorum.

Saçlarından öpüp, üstünü de örtüp yataktan kalkıp çıktım odadan. Yatak odama geçip yatağa bıraktım kendimi. Bugün hafta sonu diye dinleneceğim sanmıştım ama tam tersi Lale beni çok yormuştu. Hava bugün yaz ayı olmasına rağmen serindi. Rüzgar çıkıp, yağmur yağınca sıcaklık biraz kırılmıştı. Havanın serin olmasıyla da dışarda yağmurda dans etmeler, yürüyüş, salınacak, oyun derken bütün günü dışarda Lalenin peşinde koşturmakla ve ona eşlik etmekle geçmişti.

Yoruldum ama çok güzel dolu dolu bir gün yaşadık, anılar biriktirdik. Günün yorgunluğuyla gözlerim kapanmaya başlayınca yazlık yorganın altına girdim. Yaz ayında o serin hava beni öyle mutlu ediyor ki gülümseyerek gözlerimi kapattım.

Hava güzel ve serin. Onu düşünmeyeceğim.

Kapının kilidini çevirip içeri girdi. Derin bir nefes alıp kendini toparlamaya çalıştı. Kapının dışında kalan bavulunu sürükleyip yanına çekip kapıyı kapatıp hemen kapının yanındaki duvarda ki elektrik düğmesine basıp ışıkları açtı. Yıllardır bu eve adımını atmamıştı. Üstünden çok zaman akmıştı ama sanki pek bir farklılık yok gibiydi.

Ev hiç değişmemiş gibiydi yıllar öncekiyle aynıydı sanki zaman bu evde durmuş, ilerlememişti. Yavaşça ilerleyip kendini koltuğa bıraktı. Başını arkaya yaslayıp bir süre gözlerini kapattı. gözlerini açınca tavanda ki dalgın bakışlarını etrafa çevirdi salon, eşyalar hala aynıydı kapının yanında ki bavulu görünce o bunu görseydi kesin kızardı 'pis tekerlekleri eve getirip nasıl yere değdirirsin' diye. Doğru ayakkabılarıyla eve girmemiş kapının önünde çıkarmıştı demek bu evde zaman gerçekten durmuştu eski alışkanlığı bu eve geldiği gibi istemeden devreye giriyordu.

Düşüncelerinden kurtulmak için ayağa kalkıp merdivenleri yöneldi. Yatak odasın kapısına varınca önce bir duraksasa da kapıyı açıp girdi. İçerisini hafif aydınlık olması açık olan perdelerden Ay'ın ışığının içeriye sızmasındandı. Yatağa doğru adımlayınca gördüğü kadınla duraksadı. Gözleri onu yanıltıyor muydu yoksa kaç gündür buraya gelip gelmemek arasında ki çatışmasından dolayı rüya mı görüyordu. Adımları istemsizce yatağa yaklaşıp yanına varıp yüzüne baktı.

Oydu işte! Yatakta sakince nefes alıp veriyordu ve gerçekti. Ay ışığı yüzüne vuruyor yavaşça nefes alıp veriyor, derin ve huzurlu bir şekilde uyuyordu. Öylece yüzüne dalıp giderken hiç değişmediğini fark etti bu evde zaman durmuş derken rüya olduğunu bilmeliydi sanki hiç gitmemiş gibiydi.... aradan sekiz yıl geçmemiş gibiydi.

Beyaz örtülerle serili yatağa oturdu. Bir süre yüzüne daldı. Yüzüne dokunmak için kalkan eli bir an tereddüt etse de yanağına dokunup onun varlığını hissetti. Saçlarını kenara çekti kedine engel olamayıp eğilip saçlarını öptü, kokusunu içine çekti. Özlediği tende biraz aşağı kayıp alnını öptü. Kirpiklerinin titreşimini yüzünde hissedince geri çekilip kadının kaşlarından göz kapaklarına doğru giden damlayı görünce o zaman kendisinin ağladığını fark etti.

Ne kadar özlemişti. Her zaman bunun aksini iddia etse de içten içe o da biliyordu onu özlediğini. En savunmasız zamanında ona olan duygularını bastıramıyordu. Şuanda da hasta mıydı yoksa kendiyle olan çatışmadan yorgun mu düşmüştü de böyle bir rüyanın içindeydi.

Kadının yüzüne değen damlaydı eliyle sildi. Silerken alnını onun alnına yaslayıp kapalı göz kapaklarına, burnuna, dudaklarına baktı. Gözlerini kapatıp kokusunu, elinin altındaki sıcak teni ve alnındaki nabzı hissetti. Yüzüne yumaşak özlem dolu öpücükler bıraktı. Ne kadar zaman geçti bilmiyordu ama kadın kafasını çevirip yan dönmek isteyince kendini geri çekmeye çalıştı ama koluna sarılan elle bunu yapamadı.

Yanına uzanıp başını yastığa koyup yüzüne baktı. Kendine engel olmaktan vazgeçip elini beline sarıp kadını kendine çevirip sırt üstü döndürüp başını göğsüne yerleştirip kolunu da göğsünün üstünden diğer tarafa koydu. Burnuna gelen kokuyla rahatlayıp başını iyice yaslayıp kokusunu içine çekip omzunu ve boynunu öptü, daha sıkı sarıldı. Diğer elini omzundaki beyaz ipli pijama üstünden başlayıp parmaklarına doğru okşayıp yumaşak tenini hissederken, parmakları uykuya dalana kadar hareket etti ve yavaşça gözleri kapandı.

Küçük kız gördüğü rüyasından sonra annesinin yanına gitmek için kalkıp 'anne' diye sayıklayıp koridora çıktı. Annesinin normalde açık olan kapısını kapalı görünce kapıyı açıp yatağa doğru adımladı. Tam yatağa yaklaşıp annesin kollarına girmek isterken annesinin yanında uzanmış birini görüp korkup geriye doğru adım attı.

Annesine sarılan bu kişi de kim?

Yoksa....

Her zaman hayal ettiği şey sonunda olmuş muydu. Hiç böyle bir şey hayal etmemişti. Ama bazen filmlerde böyle oluyordu dimi? Babasını özleyen çocuklar bir gün kalkar ve babasının evde olduğunu görürler. Tabi onların babaları ancak bir kaç günlük evde yoktur 8 yıl değil. Ama olsun babası artık gelmişti değil mi? Bu gerçek miydi yoksa az önceki rüyasından uyanamamış mıydı. Kalbi hızlı atmaya başlamıştı.

Gözlerini açıp kapadı, başını kendine gelmek için sağa sola sola salladı. Yatağa daha da yaklaşıp üstüne çıkıp yüzüne iyice baktı. Arkasını dönüp yatağın yanındaki komodinin üstünden anne ve babasının fotoğraflarının olduğu çerçeveyi alıp yüzüne yaklaştırıp bir çerçeveye bir yüzüne bakıp kendine inandırmaya çalıştı. Gözlerinden bir yaş düşüp.

"Baba" dedi. "Gelmişsin. Sonunda geldin baba."

Çerçeveyi göğsüne bastırıp babasının yüzüne ağlamaklı baktı. Onu çok beklemiş çok hayal etmişti. Gerçek olarak ilk defa onu görüyordu. Hep fotoğraflardan görmüştü yüzünü, hep çerçeveye dokunmuştu. Ona sarılacağına fotoğraflarına sarılmıştı.

Şimdi gerçekten karşısında mıydı inanamıyordu. Ama ya rüyaysa? Babasının annesine sarılan koluna dokunup elini tuttu. Annesin diğer yanına uzanıp başını babası gibi annesinin göğsüne koyup babasına bakmaya başladı. Arada avucundaki babasının elini sıkıp varlığının gerçekliğini hissediyordu.

Ne kadar süre öylece babasına baktı bilmiyordu. Fark etmeden uykuya dalana kadar yüzüne bakmış durmuştu. Babasını ilk gördüğü zaman koşup sarılacağını sevineceğini hayal ederdi. Şimdi ise böyle sessizce yüzüne dalmak umduğu şey kesinlikle değildi. Uykularını kaçıran sorunu çözülmüş. Yılların eksikliği tamamlanmış, gecelerin sıkıntısı giderilmiş, gözleri kapanmıştı.

🥀

Loading...
0%