
2 gün sonra
Katili yakaladığımız günden beri yanına gitmemiştik. Sorguya alınmıştı ama bir şey çıkmadığı için çapraz sorguya alınacaktı. Yarın olan sorgusuna katılacaktım ama şuan yapmam gereken başka bir iş vardı. Tarık amcanın evine yaklaştıkça arabayı daha hızlı sürmeye başladım . Çok heyecanlıydım bilmediğim gerçekleri öğreneceğime inanıyordum. Ancak bir yanım hep eksikti kalbim sızlıyordu . Bir gün önce cenazesine gittiğim adamın evine gidecektim ve nefes alamıyordum. Derin derin nefesler almaya çalıştım bir yandan da sakin olmaya çalışıyordum. Arabayı evin önüne park ettim bu ev iki katlı müstakil küçük bir evdi. Tarık amca karısı öldükten sonra bu evden ayrılmak istememiş ve burada kalmaya devam etmişti. Hızlıca yanımdaki koltuğa bıraktığım silahımı ve çantamı aldım. Katili yakalamıştık ama hâla izlenmişlik hissi devam ediyordu ve kendimi güvende hissetmiyordum. Belime yerleştirdiğim silah ile kapıya doğru ilerledim. Bir yandan sakinleştiğimde elimi cebimdeki anahtara uzattım aldığım anahtarla kapıyı açınca içeri bir adım attım. Zaten zor aldığım nefesler daha da nefessiz kalmamı sağladı ev çok havasızdı. Uzun bir süre bu eve gelinmediği belli oluyordu. Tam o sırada aklıma katilin benim odama girdiği zaman ortağının söylediği şey geldi. Ortak tek bilgi kaynağı da ölmüş bulunmakta demişti bunu hatırlamam ile parçalar biraz olsun yerine oturdu . O gün Tarık amcayı öldürmüşlerdi ama neden ? Bunları biraz do olsa kafamda toparlamaya çalışırken hızlıca bir kaç camı açtım. Eve ile girdiğimde karşılaştığım amerikan mutfağa ilerleyerek bir bardak su aldım. O sırada salona göz gezdiriyordum. L koltuğun karşısında bir televizyon vardı ve bunların arasında kare bir sehpa vardı. Hızlıca duvara sabitli olan televizyonun altındaki komodinin çekmecelerine baktım. İki üç gereksiz eşyadan başka bir şey bulamamıştım .Önemli delilleri bulabileceğimi düşündüğüm için Tarık amcanın çalışma odasına gitmek üzere merdivenleri çıkmaya başladım. Odayı bulduğumdan emin olduktan sonra kapının önünde durdum. Nefeslerimi düzene sokarak kapı koluna elimi attım. Açılan kapı ile havasız bir ortamla karşılaşacağımı beklerken bu oda oldukça havalandırılmıştı. Beni karşılayan bu odaya camdan ufak ufak güneş ışınları giriyordu. Buna rağmen oda bir hayli karanlıktı ve tanıdık bir koku ile kaplıydı. Bu koku tanıdık bir şekilde burnuma dolarken bu kokuyu bolca içime çektim bu oda beyaz gül kokuyordu. Ancak bu kriterler odaya daha önce gelindiğini gösteriyordu. Büyük ihtimalle katil gereken delilleri alarak gitmişti ama sonuçta elimizdeydi buradan bir şey çıkmazsa katilin mekanında bulurduk. Etrafı hemen dikkatli bir şekilde inceledim kapının solundaki çalışma masasını es geçerek sağ taraftaki kitaplığa ilerledim. Kitaplıkta da hiç bir şey yoktu. Şansıma tüküreyim ki katil bütün kanıtları almıştı. Bakmadığım tek yer olan masaya doğru umutla ilerledim umarım buradan bir şey çıkardı. Masanın çekmecelerini altüst etmiştim ama bir şey yoktu delirecektim neredeydi bu deliller. Çoğu şeyi öğreneceğimi sanarken elime geçen koca bir hiçlikti. Masanın bir köşesine odaklanmışken ince bir çizgi gördüm ama çekmece olduğu belli olmuyordu ve kulbu yoktu sadece dikkatli bakan görebilirdi . Bir delil bulduğum için elimi o çizgiye uzattım biraz elimi gezdirince masanın altında küçük bir delik fark ettim. Ama elimin girebileceği gibi değildi bende hızlıca cebimdeki bir anahtarı alarak ucunu deliğin içine soktum bir tık sesi geldi. Bu sesle beraber çizgisi olan kısım öne çıkarken içinde birçok dosya gördüm. Elime almadan da adımın yazdığı bir dosyayı görebiliyordum. Şansız olduğumu düşünürken şans benden yana olmuştu . Bunlar annemin mektupta bile söyleyemediği şeylerin bir kısmını oluşturuyordu. Buna kesin olarak inanıyordum. Elime aldığım bir dosyaya kısaca göz gezdirdim babamın ,annemin ve benim isimlerimiz diğer bir çok bilgimiz kağıdın üst köşesinde yazıyordu. Ve ben on yedi yaşında olduğum zamanların tarihi vardı 10-11 yıl öncesiydi.Merakla diğer kağıtlara bile bakmadan bu kağıda odaklandım bu kağıt bir DNA testiydi. Biraz daha bakıp okuyunca babalık testi olduğunu anladım. Giderek heyecanlanıyordum bu test de neydi böyle? Kalbim hızla çarparken bu kağıdın önüne zımbalanmış zarfı ellerim titreyerek açtım. Kağıt bir anda ellerimden kayıp yere düştü bekleme ya da durma lüksüm yoktu o yüzden hızlı davranarak zarfın içindeki kağıdı okumaya başladım. Kağıtta yazan şeyle ağzım açık kaldı aynı yeri tekrar okudum ama değişmiyordu sonuç aynıydı. Biyolojik bağ %0 yazıyordu. Boğazım düğümlenirken ellerim daha çok titremeye başladı. Kağıdın sonuna gelince yazan yazıyı sesli bir şekilde de okudum ama bu beni daha da derinden sarsmıştı. Test edilen kişi , çocuğun biyolojik babası değildir. Bu yazı şüphelerimi netleştirirken hayal kırıklığına uğramama sebep oldu . Benim yıllardır babam olarak bildiğim adam babam değildi. Bunu fark etmek beni her bir yerimden paramparça etmişti. Babama sormak istesem de onun bu olaya hakkında neyi bildiğini bilmediğim için bir şey diyemezdim. Her ne kadar babam annemin ölümünden sonra bana babalık edemese bile o benim babamdı her şeyimde arkamda olan babam . Ancak ben bu gerçeğin yalan olduğunu yaklaşık 11 yıl sonra öğrenmiştim . Bununla kalbim paramparça olurken aklımda bir soru vardı. Benim gerçek babam kimdi ? Son zamanlarda hem katili bulmak hemde kendi hayatımdaki gerçekleri bulmak beni çok yıpratmıştı. Artık dayanamayacağımı hissediyordum ama verdiğim sözle ayakta durmaya çalışıyordum. Kağıtları masanın üstüne bırakırken kafamı masaya yasladım. Biraz düşünmeye ihtiyacım vardı. Ne kadar geçtiğini bilmediğim bir süre sonra birden alt kattan bir ses duydum. Yerimden kalkmak istedim ama hareket edecek gücüm kalmamıştı. O sırada duyduğumda ses giderek yaklaşmaya başladı. Bu ses Mozart'ın Lacrimosa eserine aitti ezgiyi duymam her bir hücrenin kasılmasına neden olmuştu. Olduğum yerde dikleşerek alt kattan gelen sese kulak kabarttım. Bu eser zaten gergin olan ortamı daha da germişti . Müzik giderek artarken ayak sesleri duymaya başladım. Biri buraya,yanıma geliyordu . Ayak sesleri giderek yaklaşırken birden müzik ve ses kesildi ortam sessizleşirken gergin bir şekilde ayağa kalktım. Yavaş yavaş adımlarken duyduğum baska bir sesle olduğum yerde kaldım. Bu bir anahtar sesiydi biri gelmişti. Durduğum yerde kimin geldiğini anlamaya çalıştım . Birden adımı seslenen ses ile biraz olsun rahatlamıştım gelen savcıydı . Buraya gelmesini istemeyerek,geliyorum diye cevap verdiğimde bulduğum dosyaları masanın kenarındaki çantamın içine attım. Savcı oldukça sakin duruyordu ve dikkatle bana bakıyordu. Hiç bir şey belli etmemeliydim. Ve o anda aklıma gelen şeyle savcıdan utanıyormuş gibi yaparak gözlerimi kaçırdım. O partide olan şey yüzünden utandığımı sanacaktı ama ben ondan kendimi gizleyecektim. Ne kadar bunun için eğitim alsam da bende insandım ve belli edebileceğim hiç bir mimiğin fark edilmesini istemiyordum. O anda bana odaklanmayı bırakması için aklıma gelen bir soruyu sordum. "Sen beni nereden buldun ?" Bu soruma biraz sırıtarak cevap verdi " Sence? yoldan geçen birine sorsak bile nerede olduğunu söyler . Rasim abiye söyledim o da burada olduğunu söyledi. " biliyordum buraya geldiğimi bilen tek kişi Rasim başkandı ve bu evin yedek anahtarı onda da vardı. Tarık amca ile yakın arkadaşlardı o yüzden her eşya Rasim başkanda vardı . " Anladım,peki telefonla aramak yerine buraya gelecek kadar önemli ne oldu? " " Katilin yarın olan sorgusu ertelenmiş bugüne alınmış iki saat sonra sorgusu var . Hem bunu söylemek için geldim hem de sorguya birlikte geçeriz diye düşündüm. Ayrıca ne var gelemez miyim ?" " İyi yapmışsın . Ayrıca gelebilirsin ben gelme mi dedim?" ikimiz didişirken eşyalarımı aldım. Savcıyı sırtından ittirerek dışarıya çıkardım bende çıkınca hemen ayakkabılarımı ve kabanımı giyerek arabama doğru ilerledik. " Sen ne ile geldin araban nerede? " diye savcıya döndüm beni bekletmeden hızlıca cevap verdi " İki araba olmasın ayrı ayrı gelmeyelim diye taksiyle geldim. " anladığımı belirterek kafamı salladım. Savcıya kaptırmadan sürücü koltuğuna geçerken derin bir nefes aldım. Buraya kadar belli etmeden iyi gelmiştim. Kafamı dağıtmak iyi gelmişti ama aklıma bir kurt düştü. Savcı geldiği için düşünmeye fırsatım olmamıştı o duyduğum Mozart bestesi de neyin nesiydi ne ifade ediyordu? Müziği kim açmıştı o ayak sesi kimden gelmişti? Kafam bunları biçip tararken içine düştüğüm bu bilinmezlik ile cebelleşiyordum bu sırada yola koyulduk.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 647 Okunma |
174 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |