
Giderek hızlandığım arabada ses olsun kafamız dağılsın diye radyoyu açtım. Bir kaç kanalı geçince bir kanalda durdum. Güzel müzikler çalıyordu tam sesi biraz yükselteceğim sırada az önce evde duyduğum müzik çalmaya başladı. Bu sefer dikkatle dinledim aklıma az önce gelmeyen anılar şimdi zihnimde belirtmişti . Annem piyano çalmaya çok meraklıydı ve çalabildiği tek beste te bu Mozart'ın Lacrimosa eseriydi bunu hatırlamam anlık bir duraksama yaşamama sebep oldu. Evde bu sesi nasıl duymuştum? Ve niye bulduğumuz en ufak bir detay bile anneme çıkıyordu? O anda aklıma katilin elimizde olduğu ama ortağının hâla serbest olduğu geldi. Kafamdaki parçalar yerine otururken ortağın yaptığına artık emin olmuştum . Bu yaşadıklarımız benim ve benim etrafımda olan olaylarla alakalıydı . Bunun suçluluğu ile bir anlığına ne yapacağımı bilemedim. Ortada benim geçmişim ile ilgili bir şey dönüyordu ama anlayamıyordum . Karakolun otoparkına gittiğimizde hızla arabayı park ettim. Arabadan inince utanmasam koşarak gidecektim umarım bu bir son olurdu . Arabadan inip biraz ilerlediğimde gece serinliğini iliklerime kadar hissettim. İçimdeki fırtına, yüzüme çarpan rüzgarla yarışıyordu. Neredeyse koşar adım karakola girdim. İçimdeki heyecanı gizleyerek karakolun girişinde ekibi görmem ile yanlarına gittik. Konuşan Pelin olmuştu elimi tutarak sıktı gözlerini bana çevirdi "Sonunda her şey güzel olacak ." Bende onun elini sıktığımda içeri ilk adımlarımızı attık. Pelin bebekliğinden beri yetimhanede büyümüştü ve ailesini hiç tanımamıştı. Pelin'le tanışmam Kardelen sayesinde olmuştu. Kardelen Pelin ile yakın arkadaşlardı ve beni böylece tanıştırmıştı. Şimdi üçümüz de can yoldaşı arkadaştık. Karakola giriş yaptığımızda bize doğru gelen birini gördüm. Boyu bir hayli uzundu saçları ve gözleri kahverenginin en koyu tonlarından biriydi. Çoğu kız için yakışıklı biriydi. Yanımıza geldiğinde kendini tanıtmaya başladı "Merhaba ben Başkomiser Emir Demirkan ." Rasim başkan ile el sıkıştıktan sonra bana doğru geldi elini uzattığında tekrar konuştum " Sizde nâmıdiğer Ada Karaç olmalısınız." " Ta kendisi." uzatılan ele gülümseyerek karşılık verdiğimde tanışma merasimi bitmişti bizi uzun ve karmaşık koridorlardan geçirince bir kapının önünde durduk. Büyük ihtimalle şu an sorgu odasının önünde duruyorduk. Bu kapının bitişiğinde bir tane daha kapı vardı buranın da izleme odası olduğunu düşünüyordum . Bizim içeri girebileceğimizi söyleyen Emir Bey ve bizim ekip izleme odası olduğunu düşündüğüm odaya girdiler. Bende savcıyla beraber diğer odaya girdim. Bomboş loş bir odanın ortasındaki masada oturan katili görünce heyecanlamıştım. Katilin yanına gelmeden önce verdiği ifadeye bakmıştım. Ve bu olayı bir intikam için yaptığını anlatmıştı. Ama bana nedense yalan gibi gelmişti soruları geçiştirmek için cevap vermiş gibiydi. Elimdeki kağıtları katilin olduğu masaya fırlatarak şüpheyle katile doğru yaklaştım. Ne bana ne de savcıya bakıyordu. Sadece masanın odaklandığı bir yerine bakıyordu. Yanına iyice yaklaşmamla kafasını kaldırdı ama yüzüme bakmamakta ısrarcıydı. Hızlıca konuşmaya başladım "Evet söyle bakalım neden böyle bir oyunu seçtin? " bunu demem ile gözlerini bana çevirdi gözlerime baktı ama nefret duygusuna yer yoktu büyük bir suçlulukla bakıyordu. Bununla afallarken konuşmaya başladı "Seni sevmediğimi herkes anladı ama senin anlaman için sanırsam tüm dünyaya duyurmam gerekiyor. " tükürür gibi ağzından çıkan her bir kelime ilk ifadesiyle uymuyordu bunu yakalamam ile onu tuzağa düşürdüm. " Ama diğer ifadende intikam almak ve borçlarının karşılığını almak için böyle yaptığını söylemişsin. " Bir anlık kafasını öne eğdi bu sırada bende ona oldukça yaklaşmış savcının olduğunu unutmuştum. Katilin üzerine biraz eğilince burnuma dolan koku ile hızlıca geri çekildim. Yoğun bir beyaz gül kokusu duymam gerekirken anlamlandıramadığım bir kokuyu duymuştum. Ama katil karşımdaysa bu koku nasıl böyle olabilirdi yoksa… Ben derin düşüncelere dalmışken katil soruma cevap verdi " Ne dediğimi hatırlayacak durumda değilim ayrıca şimdi dediğim de önceki dediğim de doğru hangisine inanmak istiyorsan ona inan." " Senin gibi birine inanacağımı düşünmende ne şaşırtıcı." dememle yüzünü buluşturdu. Vücudunu inceledim kullandığı ses cihazını bulmuşlardı ve bu kadar vahşi biri için bu ses çok naif kalıyordu. Katilin katil olduğunu bilmesem masum normal biri sanabilirdim. O anda aklıma gelen şeyle duraksadım. Detaylı bir şekilde arama yapılmıştı ama bu kaliteli maskeyi sadece bilen bir kişi fark edebilirdi. Bu sefer katile doğru attığım adımlarım daha sert ve daha güven vericiydi. Yüzüne doğru eğildigimde kafasındaki peruğun da maskeyle bitişik olduğunu fark ettim. Bu yüzden aramada hiç bir şey anlaşılmamıştı ama artık yüzünü ifşa edecektik. Hızlıca bir elimle katilin yüzünü yokladım kafasını sağa sola sallasa da savcıya dönerek katili tutmasını istedim. Katili olduğu yerde sabit tutunca kısa bir arayıştan sonra maskenin çıkarma yerini buldum. Hızlıca maskeyi yukarı doğru çektim… ve donakaldım. Gözlerim, ela gözlü bir kızla buluştu. Bu o değildi. Katil bu değildi. O an mideme bir yumruk yemiş gibi hissettim. Yine… yine kandırılmıştık. Ortaya başka bir yüz çıkmıştı ve saç tutumları yüzün etrafına dağılmıştı. Bu kahverengi gözlü kahverengi saçlı bir kızdı. Elim saçına tekrar gidince çekmeye başladım ama olmuyordu "Napıyorsun be bırak saçımı." diyen katil ile bir an duraksayarak gülümsedim ve konuşmaya başladım. " Böyle bir şeyi yapman için ya yüklü miktarda para teklifi almış olman ya da tehdit edilmiş olman gerekiyor hangisine maruz kaldın? Niye bize yalan söyledin. " İlk başından da şüphelendiğim gibi şüphelerimde haklı çıkmıştım bu katil değildi. Bizim aradığımız katil sarı saçlıydı ve gül kokuyordu. Katil olmayan şahıs az önce sorduğum soru karşısında uzunca bir süre sessiz kaldı. Konuşmaya hazır hissedip kafasını kaldırınca dolu dolu olan gözlerini gördüm. Nihayet konuşmaya başladı sesi titriyordu ve neredeyse ağlamak üzereydi ." Bir akşam vakti işten çıkmış eve doğru yürüyordum. Tam karşıdan karşıya geçerken bir araba önümde durdu ve arbadan inen bir kız benimle konuşmak için çok ısrar edince onu kıramadım ve arabaya bindim. Bana yapmam gerekenleri anlattı ilk başta kabul etmedim . Edemezdim böyle bir şeyi yapamazdım. Bir tane kardeşim vardı ailemdeki herkesi kaybetmiştim ama kardeşimi kaybedemezdim . Ancak kardeşim çok hastaydı onu iyileştireceğini söyledi. İlk başta kabul etmedim çünkü ameliyat masraflarının yarısını tamamlamıştım ama beni kardeşimle tehdit edince kabul etmek zorunda kaldım." Kızın konuşmasının bittiğini anladığımda böyle bir gerçeğin karşıma çıkmasını beklemiyordum. Bu olayın arkasında daha farklı bir şey yattığını düşünmüştüm. Karşımdaki kız artık ağlamaya başlamıştı hıçkırıkları masa ile buluşunca daha da ağlamaya başladı .Bir süre sonra sakinleşmesini beklerken daha da kötü olunca birden masaya yığıldı. Ne yapacağımızı bilmezken masadaki sulardan birini alarak elime döktüm. Elimdeki suyu küçük darbelerle kızı uyandırmak için kullandım. Ama hiç bir tık yoktu sanki derin bir uykuya dalmıştı . Bu sırada İzleme odasından da Emir başkomiser gelmişti elindeki kolonya ile bu sefer de o kızı uyandırmayı denedi. Uzun uğraşlar sonucu karşımızdaki kız uyanınca bir süre daha onunla konuştuk . Kız oldukça bitkin, yıkılmış görünüyordu ve her cümlesinde daha da yıkılıyordu . Bu bir süre böyle devam ederken Emir başkomiser bu olanları halledeceğini söyleyerek bizim gidebileceğimizi söyledi. Ben arabaya doğru ilerlerken bir yandan da olanları düşünüyordum. Katil tarafından yine ve yine kaldırılmıştık. Artık dayanamıyordum sona kadar gelip en başına dönmeye, dayanamıyordum sürekli kaldırılmaya… O kadar uzun süre çalışıp hiç bir şey elde edememekten bıkmıştım.Öfkemi kontrol edemiyordum, yumruklarımı sıktım. Ama sonra… Ya bizi izliyorsa? Ya her hamlemiz onun oyununun bir parçasıysa? Gülmeye başladım. Sinirden mi, çaresizlikten mi bilmiyordum. İnsanlar bana garip bakıyordu ama umurumda değildi. Arabaya bindiğimde kafam allak bullaktı. Ama sabretmem gerekiyordu her ne kadar sabrım tükenmiş olsa da. Ben ne kadar sona geldim desem bir bakıyordum başa dönmüştüm. Ama içimde bir his vardı. Bu kez, son hiç olmadığı kadar yakındı. Ve bu son, ya benim zaferim olacaktı… ya da tamamen kaybolacaktım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 647 Okunma |
174 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |