Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.Bölüm

@maria.tiraki

𝙼𝚊𝚛𝚒𝚊'𝚍𝚊𝚗

 

Andy gerçekten de dediği gibi ikinci dersten itibaren kayıplara karıştı Scrops hakkında bilgi alma hayallerim ise tamamen çöp oldu ben de günümü gözlem yapmaya ayırdım Louis sınıf arkadaşları ile iyi anlaşmış gibi görünüyordu yeni çocuk Tommy ile fazlasıyla yakın gibiydi Lisa sınıftaki kızları pek sevemedi hiçbiri onun düşünme tarzına uymuyordu benim temiz kalpli ikizim aşkın gerçek olduğunu kanıtlamaya ant içmiş gibiydi ama tabii o hayat dolu bir kızdı ayrıca dönemin en güçlü büyücüsünün kızıydı etrafında dönüp duran topluluğun büyük sebebi de buydu Alexander dışardan göründüğü gibi biri değildi içinde tarifsiz bir öfke vardı bunu saklamaya çalışmıyordu hayır o öfkesine sebep arıyordu ilk günümde onu birçok kez kavga ederken görmüştüm ve birkaç kez beni Andy sanarak kavgalardan çıkmıştı anlaşılan onu dizginleyen tek kişi o kız evet gelelim bana akşama kadar edindiğim tek arkadaşlar Lucas ve Liam oldu çift yumurta ikizleri Lucas kitap okumayı seviyor bu yüzden onunla uzun uzun konuşabiliyorum sarı saçları ve mavi gözleri ile anlattığı kitapları yaşamış gibi görünmeyi çok iyi beceriyor Liam ise hayatı gelişine yaşamayı seviyor gibi kitap okumuyor ve derslere dikkatini asla vermiyor hatta çoğu dersi sabote ettiği gözümden kaçmadı ikizinin aksine siyah saçlara ve yeşil gözlere sahip açıkçası ona baktığım zaman içimde bastırdığım yanımı görüyorum o ikisi benim iki tarafım gibi biri gizlediğim biri ise kendimi maskelediğim evet o ikisi ile nasıl arkadaş olduğuma emin değilim seçimlerdeki performansımdan sonra herkes benden uzak durmaya özellikle önem veriyor ama bu iki serseri o sabahtan beri peşimi bırakmıyor belki onlar da beni görmüşlerdir tıpkı benim onları gördüğüm gibi ilk geldiklerinde yüzlerine bile bakmadan gitmelerini istemiştim ve onların ne kadar inatçı olduklarını o anda anladım çünkü inatla peşimden geldiler evet durumumuz bu iki baş belası ile bahçede oturmuş karanlığı izliyoruz açıkçası burada geçirdiğimiz bir hafta içerisinde hepimiz okula oldukça alıştık en azından öyle görünüyor Lisa ve Louis ile fazla konuşmuyoruz tamam itiraf ediyorum bu iki baş belası dışında kimseyle konuşmuyorum "senin olayın ne sessiz kız?" dedi Liam beni kendimle olan çelişkimden kurtararak "ne olayı?" dedim yine o kurtulamadığım soğuk sesimle "yani ne bileyim görmüyoruz mu sanıyorsun anlamadım ama geceleri okuldan kaçtığının bütün öğrenciler farkında" dedi ve güldü "ne o gizli bir sevgilin falan mı var da her gece kaçıyorsun?" yüzümü buruşturdum "ilişkiler bana göre değil hayır" dediğimde ikisi de kahkaha attı "orman bana huzur veriyor sadece" dedim onlara sevgili kurdumdan bahsetmeye hiç niyetim yoktu "orman herkese huzur verir kuzucuk" sesini duyduğumda ormana baktım kırmızı gözleri doğrudan Lucas ve Liam'a dönmüştü "son bir haftadır sürekli bu ikisiylesin ne o yoksa yalnız kuzu kendine arkadaş bulmaya mı karar verdi? umarım beni unutmazsın" bakışları bana döndüğünde gülümsedim beni gülümsetebilen tek kişi olmasını seviyordum "hadi be sen gülümsüyor musun?" Lucas gülerek yüzüme baktı onlara dönerken gülümsemem çoktan kaybolmuştu "ne alakası var? gülümsemem ben" kahkaha attı "bas baya gülümsedin kızım" ona kınayan bir bakış attım neden bağırıyorsun baş belası gördüğünü kendine saklamayı bilmiyor musun? "neye gülüyorsunuz bakalım?" Andy yanıma oturarak beni kurtarmıştı belki ama beraberinde gelen ekip bana uzun bir süre rahat edemeyeceğimi hissettiren şey olmuştu "altın ekip de gelmiş" Lucas elini abime uzatırken nazikçe gülümsedi "ben Lucas" bir süre sessizce eline baktı Louis ardından gülümseyerek elini sıktı "Louis ben Maria'nın abisiyim" dedi bana kısa bir bakış atarak başımı hafifçe sallayarak onayladım "evet beni tanımayan yoktur diye düşünüyorum" dedi Alexander karşıma otururken "bu ekibi ben kurdum zaten" Andy gülerek yanıma oturdu harika Liam ve Andy'nin arasında kaldım buradan kurtuluşun yok kızım Maria tanrım al canımı! sevgili abim ve ikizim de oturduğunda dışarıdan bakan herkes "bu kızı bu masada zorla tutuyorlar!" derdi böyle demek zorundalar çünkü zorla tutuluyorum! "anlatın bakalım neye gülüyordunuz?" dedi Louis her zamanki korumacı abi tavrını takınmıştı acaba ne zaman korunmaya ihtiyaç duymadığımı anlayacak bu çocuk? "sessiz gülümsedi de" dedi Lucas adımı sessiz yaptılar ya bu ikisini affetmeyeceğim "gülümsedi mi? " Louis inanamayarak bana baktı vay be ben neymişim böyle? herif herif bende de duygu denilen o saçma şeyden var! ne bakıyorsun? "yani kısa bir an" Liam omzuyla beni dürttüğünde ona ters ters baktım normalde temas sevmem ama bu iki baş belasının teması beni rahatsız etmiyor "yine de tarihe yazılmalı" dedi Lisa gülerek aman ne komik yazın bunu 10 kasım 1897 tarihinde Maria Starfire isimli bir suratsız bir anlığına gülümsedi bu düşünce beni güldürdüğünde masa sessizleşti kendi kıkırdama sesimi duyduğumda hızla toparlandım "ben diyorum arıza biz bu kıza iyi geliyoruz" dedi Lucas sanırım burada daha fazla kalmayacağım ben kurdumu özledim bir kere ya "izninizle" dedim çantamı masadan alıp kalkarken sıcak bir eli elimin üzerinde hissedince duraksadım çünkü bedenim kaskatı kesildi evet Maria gidebilirsen git "gülmek, senin durumunda kıkırdamak kötü bir şey değil bundan kaçmamalısın" Alexander'a baktığımda gülümseyerek bana bakıyordu neden gülümsüyordu orasını bende çözemedim zaten teması da kısa sürdü çünkü canım abim elini elimden çekti bu şekilde olacaksa beni istediği kadar koruyabilir Liam yüzüme bakıp geçebilmem için yolu açtı kim bilir yine nasıl ölümcül bir bakış atmıştım ona önemli değil bekle beni sevgili kurt beni gülümsettiğin için seni öldüreceğim onlardan olabildiğince hızlı ayrıldım madem herkes ormana gittiğimi biliyordu gizlice gitmeme de gerek yoktu ve profesörler çoktan uyumuştu hızlı ama düzenli adımlarla ormana girdim birkaç adım atmıştım ki yanımda yürümeye başladı "bunu bir daha yapma." dedim sinirli bir şekilde kendimi ona karşı hiç gizlememiştim "neyi yapmayayım?" dedi ne olduğunu biliyordu her şeyi izlemişti "bunu işte! beni insan içinde gülümsetme sana tepki verdiğimi biliyorsun" dedim o daha konuşamadan hızla ekledim "ayrıca orada biri seni görseydi daha da kötüsü zarar verseydi ne yapardık!" biraz önüme geçip durdu ve bana baktı gözlerinde saf şefkat vardı "tepki vermek zayıflık değildir kuzucuk" ellerimi saçlarımın arasına geçirdim "öyledir tepkilerin seni ele verir" dedim tek nefeste ardından sinirle bir ağacın önüne oturdum "o zaman neden bu haldeyim ben?" dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım "anlamadım?" burnunu hafifçe elime sürttü "ben tepki vermiştim tepkilerden her şey anlaşılıyorsa neden suçlu görüldüm ben?" dedi sesi çok sakin çıkıyordu ama içinde bu adaletsiz durum yüzünden fırtınalar koptuğunu biliyordum bu olmamalıydı dünya bu kadar kötü bir yer olmamalıydı gözlerimde bir yanma hissettiğimde gözlerimin dolduğunu anlamama sebep olan onun başını çevirmesi oldu beni zayıf görmek istemiyordu "ama biz aynı değiliz" dedim başımı sağa sola sallayarak "doğru söylüyorsun kuzucuk biz aynı değiliz beni en yakınlarım vurdu senin en yakınların ufacık bir tepkin için dünyayı yakarlar" gözümden akan bir damla yaşı sildim "tepki güçsüzlüktür sevgili kurt bunu bir daha yapma" dedim derin bir nefes alıp kendimi topladığımda bana baktı "zaten bunu bir daha yapamayacaksın yarın bu işi bitireceğim" dediğimde anlamayarak başını yana yatırdı "yarın bizim doğum günümüz ve bana kızabilirsin ama buraya gelmeden önce mektubumu savcılığa gönderdim" dedim ardından çantama gelişigüzel tıktığım defteri çıkartıp arasındaki kağıdı aldım "𝚜𝚎𝚟𝚐𝚒𝚕𝚒 𝙼𝚊𝚛𝚒𝚊 𝚂𝚝𝚊𝚛𝚏𝚒𝚛𝚎 𝚝𝚊𝚕𝚎𝚋𝚒𝚗𝚒𝚣 𝚍𝚎𝚝𝚊𝚢𝚕ı𝚌𝚊 𝚍üşü𝚗ü𝚕𝚖üş 𝚟𝚎 𝚖𝚊𝚑𝚔𝚞𝚖 𝚂𝚌𝚛𝚘𝚙𝚒𝚞𝚜 𝙽𝚘𝚒𝚛 𝚊𝚍ı𝚗𝚊 𝚊𝚟𝚞𝚔𝚊𝚝𝚕ı𝚔 𝚢𝚊𝚙𝚖𝚊𝚗ı𝚣𝚍𝚊 𝚑𝚒ç𝚋𝚒𝚛 𝚜𝚊𝚔ı𝚗𝚌𝚊 𝚐ö𝚛ü𝚕𝚖𝚎𝚖𝚒ş𝚝𝚒𝚛 ş𝚒𝚖𝚍𝚒𝚍𝚎𝚗 17 𝚢𝚊şı𝚗ı𝚣ı 𝚔𝚞𝚝𝚕𝚊𝚛 11 𝚔𝚊𝚜ı𝚖 1897 𝚝𝚊𝚛𝚒𝚑𝚒𝚗𝚍𝚎 14.00 𝚜𝚊𝚊𝚝𝚕𝚎𝚛𝚒𝚗𝚍𝚎 𝚜𝚒𝚣𝚕𝚎𝚛𝚒 𝚖𝚊𝚑𝚔𝚎𝚖𝚎𝚍𝚎 𝚐ö𝚛𝚖𝚎𝚔𝚝𝚎𝚗 𝚖𝚞𝚝𝚕𝚞𝚕𝚞𝚔 𝚍𝚞𝚢𝚊𝚛ı𝚣 𝚜𝚊𝚢𝚐ı𝚕𝚊𝚛𝚕𝚊 𝚋ü𝚢ü 𝚖𝚊𝚑𝚔𝚎𝚖𝚎𝚜𝚒" her zamanki yalakalıklar sıradan birine yazılsa da yaşlarını kutluyorlar mıydı acaba? "bundan emin misin Maria?" yüksek sesle okuduğum mektuptan sonra içinde bir umut ışığı yaktığıma emindim ama o düşünceliydi "hiçbir şeye bu kadar emin olmadım sevgili kurt" dediğimde hırlar gibi güldü "anlaşılan kurt ve kuzu hikayesi bitiyor" dedi ona gülerek karşılık verdim bir süre öylece durduk saniyeler... dakikalar... derken ağaçların arasına doğru hırlamaya başladı "yakalandık oğlum çıkın" dedi Liam ağaçların arasından çıkarken elleri teslim olmuş gibi havadaydı "tatlı kurt cici kurt sakın beni yeme" diyerek peşinden ağaçların arasından çıkan Alexander'ı önüne aldı "onun eti daha lezzetlidir onu ye" Scrops daha çok hırlarken gülmek istediğine emindim çünkü ben şuan kahkaha atmak istiyordum "sessiz sen deli misin kızım kurtla konuşmak ne? bulamadın mı insan arkadaşlar?" dedi Lucas yanında saz ekibiyle ağaçların arkasından çıkarken meraklılar ekibinde ikizimi ve abimi görmek beni neden şaşırtmadı acaba! "oğlum sen ona mı şaşırıyorsun ben onu geçtim sen neden babamın mahkemesinde avukatlık yapıyorsun? ayrıca bunu kurda okumak ne kadar mantık işi!" Andy de ağaçların arasından çıktığında kurttan özellikle uzak durmak için Louis'in arkasına gizlenmişti bu ikisi çok tatlıydı aslında "demek yıllardır bu yüzden kaçıp duruyorsun?" dedi Louis bir kurda bir bana bakarak soruları tam olarak hangi noktada kesilecek acaba! Scrops dönüp bana baktığında yardım istediğimi belirtmek için dudaklarımı birbirine bastırdım mesajı almış olacak ki onlara dönüp daha sesli hırlamaya başladı eh ne diyebilirim ki o uslu bir kurt "cici köpek aman cici kurt tanrı aşkına Maria bu az önce senin yanında kedi yavrusu gibiydi" diyerek isyan etti Liam bu hali beni neredeyse güldürecekti neredeyse diyorum çünkü ben gülecek vakit bulamadan Scrops onlara doğru birkaç adım attı zavallı Alex kendisini tutan kollardan kurtulamayacağını anlayınca teslim oluyormuş gibi ellerini kaldırdı peki benim sevgili kurdum durdu mu? elbette hayır birkaç adım daha yaklaşıp tekrar hırladı "hassiktir lan ben ölmek için çok gencim!" diye gürledi Alex hafifçe tebessüm edip ağaca yaslandım evet şuan olanları bir film gibi izleyecektim Alex bana baktı "bundan keyif mi alıyorsun sen" omuzlarımı hafifçe kaldırıp indirdim "beni takip eden sizdiniz sonuçlarına katlanın" dedim ardından aklıma gelen fikirle ekledim "onu öldürme sevgili kurt ama sol kolunu koparabilirsin" gözleri büyüdü şuanda kahkaha atmak istiyordum Scrops dönüp bana kısa bir bakış attığında onun da benimle aynı durumda olduğunu anladım "lan sakın sevgili kurt musun nesin yapma öyle bir şey!" mavi gözlerini bana dikti "Maria durdur şu şeyi!" diye bağırdı Louis eğlenceden hiç anlamıyorsun abi Scrops ona döndüğünde arkasındaki Lisa ve Andy'yi iyice geriye itti ve sanırım kırılma noktası bu oldu çünkü Scrops daha fazla dayanamayıp yere yattı güldüğünü herkes anlamıştı onun gülmeye başlaması ile bende kıkırdadım şimdi ne yapsın bu zavallı çocuklar? bana mı şaşırsınlar? yoksa kurda mı? yaslandığım ağacın dibine oturduğumda Scrops ayağa kalkarak yanıma geldi birbirimize bakmamız ile tekrar gülmeye başlaması neredeyse bir oldu bende kıkırdayarak bize bakan şaşkın gözlere döndüm "tanıştırayım Scropius Noir" dedim kıkırdamayı bırakarak "hassiktir ordan!" dedi Liam sesinde şaşkınlık vardı nasıl olmazdı Alex ve Andy ise doğrudan siyah kurda bakıyordu "kurduna abimin adını mı verdin?" dedi Alex aptal çocuk o zaten abin. başımı sağa sola salladım "sana neden inanalım?" dedi Andy bir adım öne çıkarak başını dikleştirdi "inanmak istemezseniz inanmayın" dedim tekrar hoş geldin soğuk sesim "abimin en sevdiği çay ne?" dedi mavi gözlerini gözlerime dikerek hadi ama bunu bilmeyecek ne vardı? "rooibos çayı buna bayılır" dedim kendimden emin bir şekilde gözlerine bakarak "peki neden?" dedi ikna olmayı bilmez misin oğlum sen? "tansiyonunu dengeliyor ve onu rahatlatıyor uyuyamadığı zamanlarda içmeyi daha çok sever çünkü bu çayı içtikten üç dakika sonra uyuya kalır" dediğimde Scrops başını dizime koydu Alex ise bakışlarını dizimde yatan kurda çevirdi "bu doğru değil mi? " dedi ciddi misin sen? kendi bilmediğin şeyle nasıl beni sorgularsın? papatya çayı desem doğru mu diyeceksin? Scrops yavaşça gözlerini kapatarak onu onayladı Alex dengesini korumak için ağaçtan destek alırken Andy abime tutundu "anlamıyorum neden bize gelmedin de ona gittin?" dedi Alex kendini toplayarak herkes sessizce bizi dinliyordu bu sessizlik hayra alamet değildi Scrops sessizce gözlerini kapattığında başını okşadım "size geldi" dedim Andy'ye bakarak dolu gözlerini bana çevirdiğinde hatırlamıştı ondan korktuğu o günü hatırlamıştı "gelmedi!" diye gürledi Alex ha benim size yalan borcum var sanki! canım sıkıldı şunlara yalan söyleyeyim dedim! hayır arkadaş bu çocuk gerçekten aptal "geldi" dedi Andy sesi titriyordu Scrops'un elimin altında kasıldığını hissettim "ben beş yaşındayken gelmişti ve ben ondan korkup ona taş atmıştım" diyerek ekledi Alex ona inanamayarak bakarken son istediğim şey bir aile dramı izlemekti "evet bu yüzleşme yanlış bir zamanda oluyor" diyerek araya girdim "o haklı bizim deliden bozma sessiz yarın adamı serbest bırakacakmış işte o zaman konuşursunuz" diyerek beni destekledi Liam bu çocukla tanıştığım ana şükürler olsun "sevgili kurt" dedim herkes sessizleştiğinde başını kaldırıp kırmızı gözlerini gözlerime çevirdi elimi çenesinin altına koydum "kurt ve kuzu ayrılmayacak onların hikayesinin sonu yok" dedim hafif bir tebessüm ile başını yana yatırıp bana baktığında sessizce güldüm "artık gitme vakti yarın görüşürüz" dedim işaret parmağımı burnuna değdirerek "görüşürüz kuzucuk" dedi sessizce kısa süre içinde yanımdaki yerini beyaz toz bulutu aldı "oğlum ne yaşandı az önce burada?" dedi Liam heyecanlı bir ses tonu ile oturduğum yerden kalkarken her zamanki ifadesizliğimi takınmıştım "aile kavuşması baş belası" dedim hepsinin yüzüne teker teker bakıp yanlarından geçtiğimde baş belaları iki yanımda yürümeye başlamıştı bile anlaşıldı bu çocuklardan kurtuluş yok okul bahçesine girdiğimizde bahçe tamamen boşalmıştı herkes yatmaya gitmişti belli ki "Maria" dedi Louis arkamdan seslenerek ona döndüğümde diğerlerinden birkaç adım önde bana bakıyordu "biraz konuşalım mı abim?" dedi sesindeki şeyin ne olduğunu inanın bilmiyordum başımı aşağı yukarı salladığımda banklardan birine doğru yürüdü "birilerinin başı dertte" dedi Liam gülerek omzuma hafifçe vurdu "dalga geçme kızla arıza!" dedi Lucas ona kızarak ardından "sıkma canını sorun olmayacaktır" diyerek bana döndü canımı sıktığımı nerden çıkardı bu? "benim canımı sıkmak kolay değil baş belası" dedim ikisinden ayrılırken ikisi de gülerek Starfire binasına doğru devam ettiler diğerleri de kendi binalarına gitmiş gibiydiler bahçedeki ağaca yaslanmış bana bakan Alex dışında tabii anlaşılan bu gece iki konuşma olacak Louis'in oturduğu banka gidip yanına oturdum sessizliği onun bozmasını bekledim uzun bir süre yere bakarak hiç konuşmadı "ona tepki veriyorsun" dedi sonunda sesi fısıltı gibi çıkmıştı "ona gülüyorsun" dedi gülerek "bize sinirlenmiyorsun bile" bana baktı gözlerindeki çaresizlik miydi? "neden Maria o bizim sana yapmadığımız ne yaptı?" dedi bağırmak istiyor gibiydi "bana inandı" dedim sessizce daha çok güldü "ona iftira atılmadı Maria o öldürülmedi" dedi gözlerime bakarak içimde bir burukluk hissettim normalde bu konuyu konuşurken gözlerimi kaçırırdım ama bu sefer bunu yapmak istemedim "işte bu yüzden. Anlamıyorsun Louis" dedim gözlerine bakmaya devam ederek "neyi anlamıyorum?" dedi gözleri dolmuştu tanrım onu bu şekilde görmekten nefret ediyorum "az konuşup çok düşünüyorum, babam gibi" dedim ardından bir süre duraksadım "ama bunu anlamadınız ne düşündüğümü hiç sormadınız" gözlerini kaçırdı ve bu bir ilkti "Scrops ise sordu her seferinde beni düşüncelerimden kurtardı" dedim önüme dönerek "bu yüzden tepki veriyorum çünkü o bana inandı ve beni anladı" sessizliğini korudu şuan gözlerinden yaş aktığına emindim titriyordu ve ona bunu yapan kişi olduğum için kendimden nefret ettim "sadece o var değil mi senin için?" dedi isyankar bir sesle "sadece babam ve kendin!" harika şimdi de bencil oldum "başka kimse önemli değil dimi senin için?" dedi ardından cevabımı bile beklemeden kalkıp gitti onun bıraktığı boşluk çok büyüktü zayıflıklar önemliydi ve sevgi en büyük zayıflıktı insan birilerine değer verirse hele birde verdiği değeri gösteremezse o insanı üzmek o kadar kolaydı ki anlatsam anlatılmaz ama bunu yapmazlar kimse bunu yapmaz çünkü birini sevgiden vurmak onu bir kafese koyup işkence etmekten farksızdır... Alex yanıma oturduğunda titrememeye çalışıyordum "iyi misin?" dedi bana bakmıyordu "iyiyim ne söyleyeceksen söyle" sonra da git ve beni yalnızlığımla baş başa bırak "Maria titriyorsun kendini tutman işe yaramıyor" dedi başını benden farklı yöne çevirerek gözyaşlarım aksaydı ne de güzel olurdu şimdi uzun zamandır birkaç damla dışında ağlayamıyordum göz yaşlarım hep içime akıyordu tıpkı şimdi olduğu gibi derin bir nefes alıp tırnaklarımı avucuma geçirdim "ne istiyorsun?" dedim bir an önce gitmesini istiyordum mavi gözlerini bana çevirip ellerimi tuttu "öncellikle kendine zarar vermeyi bırakmanı istiyorum" dedi gözleri doğrudan gözlerime bakıyordu kendimi sonu olmayan bir okyanusun içinde hissettim derin bir nefes aldığımda gülümsedi "işte böyle" ellerimi gevşettiğimi ancak fark etmiştim "şimdi doğruyu söyle, iyi misin?" dedi bakışlarında bir şey vardı ama çözemiyordum sessizce başımı aşağı yukarı salladım "güzel şimdi asıl meseleye gelelim" dedi ellerimi bırakarak garip bir şekilde daha iyi hissediyordum "neymiş o mesele?" dedim ona bakarak "teşekkür ederim" gülümsedi "abimi geçmişte yalnız bırakmadığın için ve yarın yapacağın şey için" önüme dönüp başımı gökyüzüne çevirdim "başarılı olursam teşekkür edersin" dedim elbette başarılı olacağımı biliyordum ama bunu hep söylemek istemişimdir "başarılı olacağını biliyorum" işte bunu duymak için istemiştim insanın egosunu nasıl da tatmin ediyordu yanımdan kalkıp birkaç adım attı durduğunda başımı eğip ona baktım arkasını dönmeden önce yanındaki kiraz ağacından bir dal kopardı tekrar yanıma gelip dalı bana uzattığında bunu neden yaptığını anlamamıştım o ise anlamadığımı fark edince kiraz çiçeğiyle dolu dalı kucağıma bıraktı "iyi ki doğdun Maria" dedi cevap beklemedi teşekkür beklemedi sadece söyledi ve gitti o söyleyene kadar saat olarak doğum günümüze girdiğimizi unutmuştum kucağımdaki kiraz dalına bakıp gülümsedim iyi ki doğdun Maria... 𝘎𝘦𝘳ç𝘦𝘬𝘵𝘦𝘯 𝘪𝘺𝘪 𝘬𝘪 𝘥𝘰ğ𝘥𝘶𝘯 𝘮𝘶 𝘱𝘦𝘬𝘪?

 

 

Loading...
0%