@maria.tiraki
|
Öğlen güneşi tam tepedeydi odasının kapısının çalınması ile uyandı Andy yataktan çıkmak istemiyordu "içeride değilim!" diye bağırdı gelenin Alex olduğunu düşünüyordu onu uykusundan uyandırdığı için ona kızma işini sonraya bıraktı "o halde bu tatlı ses de kimin?" kapının dışından gelen ses genç kızın yataktan sıçrayarak kalkmasına sebep oldu Louis "ses kaydı bu" dedi hiçbir şeyi belli etmemeye çalışarak ancak çoktan odada dört dönmeye başlamıştı bile geceliklerini alelacele çıkartıp üzerine kırmızı pileli eteğini ve beyaz gömleğini giydi saçlarını hızla taradı dalgalı saçları her zaman olduğu gibi mükemmel görünüyordu daha fazla oyalanmadan kapıyı açtığında karşısındaki çocuk onu süzdü Andy de onu taklit ederek baştan aşağıya abartılı bir şekilde onu süzdü "ne vardı?" dedi merakla çocuk hoş bir gülümseme ile bakışlarını yüzüne çıkardı "hala derslerden kaçıp uyuyan bir kız çocuğu vardı" Andy kaşlarını çattı "bir kere ben hiç de çocuk değilim" dedi kollarını göğsünde birleştirerek "öylesin" dedi Louis kız kapının önünden ayrıldığında içeriye girdi "neden derslerine girmiyorsun bakalım?" Andy omuzlarını kaldırıp indirdi "girsem de anlamıyorum aklım sürekli başka yerlerde" dedi duvara yaslanarak "neredeymiş aklın?" Louis kızın önünde durup üzerine eğildiğinde bu hareketi onu kıkırdattı "bilemiyorum belki bir çift kahverengi gözdedir" dedi çocuğun gözlerine bakarak Louis'in dudakları usulca yukarı kıvrıldı "bak sen" biraz daha eğildiğinde artık o da kızın gözlerine bakıyordu "bay Starfire kız kardeşin ile aynı olduğumu unutuyor gibisiniz" dedi genç kız yüzünde muzip bir sırıtma ile Louis hoş bir kahkaha attı kolunu kızın beline dolayıp onu kendisine yaklaştırdı "yanılıyorsun Noir" dedi dudaklarını kızın dudaklarına değdirerek "siz birbirinize zıt kutuplarsınız" Andy gözlerini kapattığında çocuk tekrar güldü "görünüşümüz aynı ama" dedi bu defa dalga geçmiyordu gayet ciddiydi "kalbin kalbimi ele geçirdiğinde görünüş geri planda kalıyor kız çocuğu" daha fazla dayanamadı Andy dudaklarını onun dudaklarına bastırdı hiç gecikmeden aldığı karşılık öpüşünün arasında bir kıkırtıya sebep oldu ilk günden beri birbirlerine çekiliyordu bu ikili onlar birbirleri için yaratılmışlardı.
☯️
𝙼𝚊𝚛𝚒𝚊'𝚍𝚊𝚗
O geceden sonra daha da sessizleştim herkesten daha da uzaklaştım revirden çıktıktan sonra gülmem herkese değiştiğimi düşündürmüştü lakin hayır ben değişmem, yani sanırım baş belalarım hala peşimi bırakmıyor elbette sanırım onlardan kurtulmak istemiyorum o günden sonra barakada bulunan altı ceset gazetelere çıktı belki bunu kanıtlayamam ama Lucas benim yaptığımı biliyor ve bilmesine rağmen bana karşı hareketleri hiç değişmedi bu arada öğrenciler arasında lakabım canavar herkes bu denli büyük bir vahşete canavarların sebep olduğuna inanıyor Scrops her gün okula geliyor ama artık onunla da pek konuşmuyorum Andy ile zaman geçirmesi için ona izin vermek zorundayım öyle değil mi? kaybettikleri yılları ödemeleri için onlardan uzak durmalıydım ayrıca artık pek uyuyamıyorum gözlerimi kapattığım anda kendimi o barakada buluyorum kanlar içinde bir katil olarak uykusuzluktan bilincimi kaybedene kadar uykuya direniyorum bu sırada ne yapıyorum? elbette derslerime odaklanıyorum birinciliği okula gelir gelmez alıştım zaten ancak şimdi birilerinin okul birincisi olması biraz zor gibi görünüyor boş bulduğum her vakti ders çalışarak veya kitap okuyarak geçirmeye başladım bu durum Lucas'ı gayet memnun etse de Liam şikayetçi "önceden sessiz de olsan eğlenceliydin" diyor sürekli ne diyebilirim ki o haklı "merhaba kuzucuk" Scrops irkilerek arkamı dönmeme sebep olduğunda bahçede not çıkarıyordum yemek saati olduğu için burası tamamen boştu "merhaba sevgili kurt" dedim tekrar notlarıma dönerken yanıma oturduğunu hissettim elimdeki kalemi nazikçe alıp defterin üzerine koydu bakışlarımı ona çevirmeme fırsat vermeden beni kendisine çekti sırtım göğsü ile temas ettiğinde öylece ona teslim olmuştum beni nasıl sakinleştireceğini biliyordu "benimle uzun zamandır konuşmuyorsun" dedi saçlarımı yavaş yavaş okşamaya başlarken "kızınla vakit geçir istedim" katil olduğum için benden uzaklaşmandan korkuyorum "sende kızımsın" ama gerçek kızın değilim "ne dediğimi anladın" dedim göğsünden kalkmak için hamle yaparak beni kendisine biraz daha bastırdı "böyle yaparak beni de kaybedersin Maria" bana adımla seslenmesi ilk defa canımı yaktı "seni kaybetmek istemediğimi nereden biliyorsun?" dedim ben zararlıydım bana yakın olursa zarar görürdü bunun olmasına izin veremezdim "çünkü istemiyorsun" haklıydı istemiyordum "uyu" dedi fısıldayarak eli tekrar saçlarıma karıştı her dokunuşu uykumu getiriyordu "istemiyorum" dedim onun gibi fısıldayarak "güvendesin" dedi bu kez beni rahatlatmak ister gibi "seni asla bırakmam" onun yanında güvendeydim o benden vazgeçmeyecek belki de tek kişiydi dediğini yaptım kendimi uykuya bıraktım.
Gözlerimi açtığımda tekrar o barakadaydım ancak bu defa bir değişiklik vardı bu defa o adamları öldüren kişi ben değildim kömür karası saçlara sahip bir adam vardı karşımda bana sırtı dönüktü ancak adamlara olan öfkesini yüzüne bakmadan da anlayabiliyordum benden daha öfkeliydi her birini aynı benim gibi öldürdü sonuncusunun yanına diz çöktüğünde sonunda konuştu "benim kızıma zarar vermek öyle mi!" benim kızım mı? kimdi bu adam? sesi neden bu kadar tanıdıktı? yerde yatan son kurtarıcı da öldüğünde elindeki sahte madalyonu aldı hayır bir dakika bu madalyon gerçekti! adam ayağa kalkıp bana döndü karanlık bakışları doğruca gözlerimle kesişti "baba" dedim benim sesim mi titriyordu? "benim karanlık parçam" dedi az önceki ses tonundan eser yoktu tamamen şefkat doluydu sesi karşımda durdu elindeki madalyonu boynuma takarken gözlerimi ondan ayıramıyordum yıllar sonra onu ilk defa görüyordum nasıl gözlerimi ayırabilirim ki? "benim kara varisim" dedi bu kez saçlarımı öperek "bırak kötü olan her şeyi ben üstleneyim" dedi elleri kollarımdan aşağı kayıp ellerimi kavradı bakışları tekrar gözlerime döndü "artık korkma Maria" ilk defa tetikte değildim ilk defa kendimi tamamen güven içinde hissediyordum ilk defa saklanmak zorunda değildim sanki "ne yapmam gerek bilmiyorum" dedim ona sıkıca sarılarak "biliyorum güzelim ne hissettiğini çok iyi biliyorum" kollarını bana sardı on iki yıl sonra ona ilk defa sarılıyordum ama en gerçeği buydu adeta "zamanımız az Maria" dedi benden ayrılarak elimi tuttu beni barakadan çıkararak odunların yanına götürdü başıyla oturmamı işaret ettiğinde ikiletmeden oturdum önüme diz çöküp tekrar ellerimi kavradı "doğduğunuz gece mavi ay vardı" dedi bakışlarında kararsızlık vardı ki bu Marcus Starfire için hiç hissedilmemiş bir duyguydu "o gece iki kız doğdu" dedi başımı aşağı yukarı salladım "ben ve Lisa" bana gülümsedi "sen ve Andromeda" dedi kaşlarımı çattığımda anlamaya çalışıyordum ne yani şimdi Andy ve ben kardeş miydik? "sen saat tam 12.59'da doğdun Lisa ise saat 01.25'de" yani Lisa benim gerçek ikizim içim rahatladı peki Andy ne alakaydı? "o gece saat 12.59'da doğan bir diğer bebek ise Andromeda Noir" dedi aynı gün aynı saatte mi doğmuştuk? "mavi ay aranızda bir şeye sebep oldu bir çeşit bağ" dedi boynumdaki madalyonu avucunun arasında aldı "benim yanlışıkla sana vermiş olduğum gücün bir kısmı Lisa yerine ona geçti" dedi gözlerim büyüdü ne yani şimdi Andy ile bir bağlantım var! ayrıca onun da güçleri var! tanrım yalnız değilim! "kontrol etmeyi öğrenmek zorundasınız Maria" bana gülümsediğinde içim ısındı "siz varisler olmak zorundasınız" varisler olmak zorundayız şimdi anlıyorum Andy Noir ailesinin bilinen son ve en güçlü varisiydi bense Starfire varisi olarak bilinen tek kişiydim "nasıl öğreneceğiz?" dedim çabucak "güçleriniz birbirini tamamlıyor sen karanlık güçlere sahipsin gölgeler gibi" dediğinde bakışlarım ileride paramparça olan cesede kaydı "Andromeda aydınlık güçlere sahip ışık gibi" dedi elindeki madalyonu biraz sıktığında baykuşun gözlerinde çıkan ışık gözlerimi kapatmama sebep oldu kendimi boşlukta hissettim "biriniz ölürse diğerinin güçleri de onunla beraber ölür" ışığın söndüğünü karanlıktan anladım "biriniz ölürse diğeri yarım kalır" kendimi düşüyor gibi hissettim "ve Maria" dedi sesi çok uzaktan geliyordu "seninle gurur duyuyorum hep duydum."
Gözlerimi açtığımda Scrops Alex ile konuşuyordu bu çocuk ne ara geldi acaba? bakışları bana kaydığında hafifçe gülümsedi ona başımı sallayarak karşılık verdiğimde sevgili kurdum uyandığımı yeni anlayarak bana döndü "fazla uykusuz kalmışsın kuzucuk" dedi havanın çoktan kararmış olduğunu o anda daha net fark ettim "en azından birkaç gün kadar" diyerek ona takıldım üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordum fazla enerji doluydum ben uyurken bana enerji mi verdi bunlar? artık kimseye güvenip uyuyamıyoruz da arkadaş! "neden o kadar uzun süre uyumadın ki?" dedi Alex kaşları hayretle havaya kalkmıştı ne yani senin uykusuz kaldığın geceler yok mu? "anneliğe hazırlık" dedim Scrops'un göğsünden kalkarken Alex kaşlarını çattığında sevgili kurdum güldü "dalga geçiyor" dedi beni açıklayarak "hep ciddi olmak zorunda mısın?" dedi Alex rahatlamış gibi bir nefes vererek "bir düşünelim evet, evet hep ciddi olmak zorundayım, zevk meselesi aslanım" aslanım mı? sen ciddi misin? neyse laf ağızdan çıktı bir kere şimdi tek yapmam gereken hoş kahkahalarını görmezden gelmek yada Scrops'a dirsek atabilirim evet bunu yapacağım kolumu çekip dirseğimi karın boşluğuna geçirdiğimde kahkahası kesildi birkaç öksürükten sonra toparlansa da gülmemesi gerektiğini anlamıştı "tanrı aşkına rüyanda ne gördün sen? sanki bir kendine gelmişsin" dedi Alex siktir rüyam! onu tamamen unutmuştum ama unuturum tabii bu iki kıvırcık aklımı karıştırdı oturduğum yerden ayağa fırladığımda Alex yanlış bir şey söylediğini düşünmüş olmalı ki gülüşü soldu "affedersin ben-" açıklamasını dinlemeyeceğim "Andy'nin güçleri var mı?" dedim bir anda Scrops kaşlarını çatarak bana döndüğünde onun bilmediğini anladım ayrıca şuan tek umudum bunun sadece bir rüya olmaması ikimiz de bakışlarımızı Alex'e çevirdiğimizde çocuk kaskatı kesilmişti ve işte aradığım o cevap "bu yüzden sürekli ciddi olmalısın Noir" dedim masanın üzerindeki eşyalarımı hızla toplarken "sen nereden biliyorsun?" dedi onu ilk defa bu kadar sinirli görmüştüm oturduğu yerden kalkıp doğruca üzerime yürüdüğünde aramıza giren Scrops onu durdurdu "orada dur bakalım genç adam asıl ben bunu neden bilmiyorum?" dedi kardeşine ters ters bakarak aile dramına şahit olmayı hiç sevmediğimi söylemiş miydim? "çünkü burada değildin!" diye gürledi Alex onun bu sözleri Scrops'un kasılmasına sebep olduğunda sinirle onun arkasından çıktım "sen de on dört yaşından beri onu ziyaret ediyorsun ve kızı hakkındaki bu küçük bilgiyi vermiyorsun" mavi gözleri bana döndüğünde neye bu kadar sinirlendi anlamamıştım Louis bile benim güçlerimi biliyor olsa bu kadar sinirlenmezdi "nereden bildiğini söyle!" dedi bana bir adım daha yaklaşarak "babam söyledi Noir" dedim şaşkın bakışlatını görmezden gelerek ona arkamı döndüm eşyalarımı elime alırken "ayrıca senin yerinde olsam abimden özür dilerdim malum o kızının yanında değildi çünkü o sırada cehennem gibi bir yerde işkence çekiyordu!" helal kızım Maria bu kıvırcığın biraz abi sevgisi varsa peşinden gelmez hızlı adımlarla akademiye girdim olabileceği her yere baksam da onu bulamadım tabi ihtiyacım var ya kaybolsun hanım efendi "kimi arıyorsun?" arkamı döndüğümde Lisa ve Tommy bana bakıyordu "siz niye sürekli berabersiniz?" dedim konudan tamamen alakasız olsa da merak etmiştim "çünkü anlaşabiliyoruz" dedi Tommy çok güzel cevap zeki çocuk neyse zaten banane ki "Andy'i gördünüz mü?" dedim bu ikisi birbirlerine bakmaktan onu görebilirse ne mutlu bana "Louis onu kütüphaneye götürdü ders çalışacaklarmış" al işte bir yapışık ikili de onlar arkadaş benim kardeşlerim benden başka herkesin yanında ya ben de bunu anlamıyorum koşar adımlarla kütüphaneye çıktığımda neredeyse boş olan kütüphanede ikisini bulmak hiç de zor değildi Andy sıkılmış gibi görünüyordu Louis ise inatla bir şeyler anlatmaya devam ediyordu bunlar ne zamandır bu kadar yakınlar? tanrı aşkına seni ilgilendirmez Maria! işine bak! yanlarına gittim doğruca Andy'ye baktığımda sanki bir suç işlemiş gibi bana baktı "biraz konuşalım mı?" işte yine o ses tonu hani şu vurucu konuşmaları yaparken ortaya çıkan sert ses tonu var ya benim şu kendime saygımı arttıran ses tonu "ne konuşacaksınız?" diyerek araya girdi Louis hiçbirinizin bana güveni yok mu arkadaş? yemeyeceğim kızı "neden bu kadar yakın olduğunuzu mesela güzel bir konu değil mi Andy?" dedim onu kışkırtarak Andy gerilirken Louis ayağa kalktı "seni ilgilendirmeyen konulara karışma Maria" tanrım bu ikisinin arasında kesinlikle bir şeyler var! hayır gizliyorsunuz bari bu kadar belli etmeyin "otur abi korkma onu öldürmem" dedim Andy'nin bileğini kavrayarak o ise benim bileğimi kavradı "onu rahat bırak!" dişlerinin arasından konuştuğunda bağırmak istediğini anladım kütüphanede olmasak gürleyeceğine eminim bakışlarım bileğimdeki eline döndüğü anda elini geri çekti "konuşalım mı?" dedim tekrar Andy'ye bakarak başını aşağı yukarı salladı "peki konuşalım" doğrudan gözlerimin içine baktı ciddi anlamda abim ile arasında olanları konuşacağımızı sanıyor olmalıydı beni hiç mi tanımadı acaba neredeyse iki aydır bu okuldayım da hani birazcık gözlem yapsaydı bari ayağa kalkıp benimle kütüphaneden çıkana kadar tek kelime etmedi kapıdan çıkar çıkmaz bana döndü "bak ne düşünüyorsun bilmiyorum ama-" dur bakalım yavru kurt "umurumda değil" diyerek lafını kestim tekrar bileğini tutup peşimden yürümesini sağladım bu saatte boş olacak tek yere terasa çıktık buraya profesörler dışında herkesin çıkması yasaktı ve onlar da bu saatlerde çoktan yatmış olurdu kapıyı arkamızdan kapatıp ışığı yaktığımda anlamaz bakışlarla bana bakıyordu "bana güçlerinden bahset" dedim doğrudan konuya girerek kasıldığını gördüğümde güldüm bunlar hiçbir şeyi saklayamaz bunu anlamış olduk birkaç adım geri gittiğinde daha fazla güldüm "hadi ama seni yemeyeceğim" dedim gülmeyi bırakarak "neden bahsettiğini bilmiyorum" elbette böyle söyleyecekti sonuçta bu güçleri saklamak zorunda hissediyordu ki sanırım yaptığı en doğru şey buydu onu güzellikle konuşturamayacağımı anladığımda masanın üzerindeki bardağı alıp yere attım kırılan bardakla yerinde sıçradığında ona ters bir bakış attım hani nerde eğleneceğiz diyen o kız? "korkma" dedim emir verir gibi yerdeki cam parçalarının arasından büyük ve keskin gözüken bir parçayı aldım bakışları bir an olsun üzerimden ayrılmıyordu "mavi ayı biliyor musun?" dedim ona yaklaşarak başını sağa sola salladı dilini yutmadı ya? bileğini kavrayıp avuç içine derin bir kesik attığımda inledi bileğini sertçe benden kurtardığında elimdeki cam parçasını yere attım "acıya bu kadar dayanıksız olamazsın" dedim ona yaklaşarak o ise ters bakışlarını bana dikerek geri gitti "sen aklını kaçırmışsın!" diye bağırdı işaret parmağımı dudaklarıma bastırıp sessiz olması gerektiğini hatırlattım "elini ver" dedim ve o elini iyice kendisine bastırdı hayır ben tersten mi konuşuyorum arkadaş? "uzat elini" dedim elimi ona uzatarak "izin ver göstereyim" kararsız gibi görünüyordu birkaç dakika öylece elime baktı sonunda pes ederek elini avucuma bıraktı diğer elimi yarasının üzerine kapattığımda ellerimizin arasından siyah bir duman çıkmaya başladı gözleri irice açıldığında bir kez daha inledi dakikalar içinde siyah duman kesildiğinde elini bıraktım avucunda artık bir yara yoktu "bu nasıl olur?" dedi hayretle "mavi ay gecesinde doğmuşuz" dedim masaya yaslanarak "babam aslında istemeyerek verdiği güçlerinin bana ve Lisa'ya geçeceğini düşünmüş ama o gece aynı saatte doğan iki kız sen ve ben olmuşuz Lisa bizden 26 dakika sonra doğmuş yani aslında Lisa 11 kasım doğumlu" dediğimde o da arkasındaki demirlere yaslandı "mavi ay aramızda bir çeşit bağa sebep olmuş babamın güçlerinin bir kısmı sana geçmiş bir kısmı ise bende kalmış" ona anlaması için vakit verdim sonuçta kolay idrak edebileceği bir şey değildi "ama benim iyileştirme gücüm yok" dedi sonunda bir şeyleri idrak ederek "güçlerimiz birbirlerini tamamlıyor" dedim ellerimi havaya kaldırarak "benim güçlerim karanlık" ellerimi birbirine sürtüp siyah alevleri serbest bıraktığımda hayranlıkla ellerime baktı ardından ellerini birbirine bastırdı avucunun içine dolan su gülümsememe sebep oldu ben yakan taraftım o ise söndüren taraf ellerimi tekrar birbirine sürttüğümde yaslandığı demirin gölgeleri bana doğru süzüldü arkamda gölgeden oluşan bir çift kanat olarak durduklarında gözlerini hiç kaçırmadan onları izliyordu o da ellerini birbirine bastırdığında az önce avucunda bulunan su terastaki bir saksının içine girdi sağ elini üzerimizde yanan ampule uzattığında az önce gölgelerin yaptığı gibi ışık ona doğru süzüldü ve onun da arkasında bir çift kanat şekli alarak durdu o an fark ettim kanatlarımız baykuş kanadıydı "sen kara baykuşsun" dedi gölgeden oluşma kanatlara bakarak "ben de beyaz baykuşum" ona gülümsedim "biz birbirimizi tamamlıyoruz Andromeda" dedim ellerimi yumruk yaptığımda gölgeler süzülerek demirlere ait oldukları yere döndü "ve senin benim karanlığıma ışık olman gerekiyor" dedim benim gölgelerim yerlerine ulaşır ulaşmaz onun ışık kanatları dağıldı ışık süzülerek çıktığı ampule döndüğünde yüzü asıldı "gördüğün gibi senin kontrolün bende yok" kısa bir kahkaha attım "inan bana sadece var etmeyi ve yok etmeyi becerebiliyorum onları kontrol etmek gerçekten zor" bana baktığında ikimiz de kahkaha attık gülüşümüz bittiğinde eğilip ellerini az önce kırdığım bardağa uzattı cam parçaları yavaş yavaş bir bütün olduğunda bardak hiç kırılmamış gibi sapasağlam duruyordu "kontrol edebildiğim iki gücüm var biri parçalanan şeyleri bir araya getirmek ve tamir etmek" dedi bardağı eline alıp ayağa kalktığında bardağı masaya koydu elini koluna bastırdığında beyaz bir duman çıktı avcunun içinden ardından akan kan nefesimi tutmama sebep oldu "tanrım yara açabiliyorsun!" dedim heyecanla galiba ilk defa bu kadar heyecanlanmıştım "ve sende iyileştirebiliyorsun!" dedi kolunu bana uzatarak onun açtığı yarayı iyileştirmemi izledi "kendimi iyileştirdiğim zaman halsizleşiyorum kendi acım beni zayıflatıyor ama başkalarının acısı güç veriyor" diyerek kısa bir açıklama yaptım "bende de durum aynı kendime açtığım yaralar iyileşene kadar hiçbir gücümü kullanamıyorum ama başka birine yara açtığım zaman kendimi daha güçlü hissediyorum" yara açma gücü onun içindeki karanlığı temsil ediyordu iyileştirme gücü ise benim içimdeki ışığı temsil ediyor olmalıydı "peki ne yapacağız?" diye sorduğunda bunu hiç düşünmediğimi fark ettim buna rağmen hiç çekinmeden elimi ona uzattım "birbirimizi tamamlamayı öğreneceğiz" dedim bana gülümseyerek elimi tuttı "ve ben size yardım edebilirim" duyduğumuz ses ile etrafımıza bakındığımızda duvarın arkasından elinde sigara ile çıkan kızı hemen tanımıştım "Lydia?" dedim soğuk sesim çoktan geri dönmüştü "korkmayın durumunuzdan kimseye bahsetmem" dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım "bize nasıl yardım edeceksin?" dedi Andy kız birkaç adımla bize yaklaşıp sigara paketini uzattı Andy elinin tersiyle iterken ben içinden bir dal aldım sigaramı yakan o oldu derin bir nefes çektiğimde en az Andy kadar meraklıydım "odaklanmanız gerekiyor ama birbirinizin varlığını da hissetmek zorundasınız" dedi bir sandalye çekip otururken bir nefes daha çekip karşısına oturdum Andy de yanımıza oturduğunda merakla ona bakıyordu "bakın güçleriniz birbirini tamamlıyor birlikte çok güçlü hatta yenilmez olursunuz" sigarasından son bir duman çekip küllüğe bastırdı "bunu fark ettiklerinde sizi ayıracaklar bu yüzden birbirinizin varlığını hissetmeyi öğrenmelisiniz" bu kız bunları nereden biliyor acaba? "size öğretebilirim" dedi rahat bir tavırla arkasına yaslanarak ama bakışlarındaki gerginlik açıkça belli oluyordu "peki sen bunları nereden biliyorsun?" sormak istediğim soruyu Andy sorunca sigaramdan büyük bir nefes çekerek gözlerinin içine baktım "baban hakkında çok okudum Maria" dedi kaşlarımı çattığımı görünce güldü "ona hayranım zekasına gücüne o hep olmak istediğim kişi" şimdi aynı dilden konuşuyoruz kızım "o bir hain" dedim sigarayı küllüğe bastırırken ne yani her hayranım diyene güvenelim mi? elbette onu deneyecektim yüzünü ekşitti "buna inandığını düşünmüyorum ilk gün yaptığın konuşma ona hayran olduğunu kanıtlıyordu" ne diyebilirim zeki kız "o benim babam" dedim bakışlarımı üzerinden bir an ayırmadan "biliyorum ve açıkçası böyle bir kız yetiştiren bir adamın kötü olduğuna inanmıyorum" ben bu kızı çok sevdim arkadaş "tamam yarın başlayalım yardım et bakalım bize" dediğimde rahatlayarak gülümsedi "ama bize yanlış yaparsan seni ellerimle öldürürüm" ona doğru eğildim "anlaştık mı?" dedim tatlı tatlı gülümsemesi hiç solmadan başını salladı "anlaştık" bu gece iki kişiye güvenmiştim bakalım sonumuz ne olacak Lydia gittiğinde Andy bana baktı "bu kızı sevmiyorum Alex'e yürüyor" dedi ona güldüm "sende abime yürüyorsun" yanakları kızardığında çok sevimli görünüyordu "bize kızgın değilsin ya?" omuzlarımı kaldırıp indirdim "umurumda değil" dedim ama bana attığı yan bakışlarla gülerek ona döndüm "tamam her şeyi anlat meraktan öleceğim!" kısa bir kahkaha atıp anlatmaya başladığında aslında merak etmiyordum ama onu böyle heyecanlı izlemek bir an için hiç sahip olmadığım kardeş ilişkisini yaşattı bana biz üç kardeş hiçbir zaman birbirimizi tam anlamıyla sahiplenememiştik hayır aslında Lisa ve Louis birbirlerini gayet iyi sahiplenmişti ben onlara hep yük olmuştum.
|
0% |