@mariaxmd
|
🂱 RÜYA 🂱
Evet uzun bir aradan sonra yine bennnn.
Bundan sonra kitapları her hafta yazabildiğim kadar atmaya çalışacağım inşallah yapabilirsem beklettiğim için özür dilerim bölümü uzun tutmaya çalıştım iyi okumalar canlarımmm.❦
DİPNOT
('.....') Bu işaretin parantez içindeki işaretin olduğu kısım maysa'nın iç sesidir
DİPNOT BİTTİ
۵Hatırlatma۵
.
.
.
.
(“Neyse unutmadan sana dikkatimi çeken kurt adam vakasını anlatayım, o zaman var mı yok mu? Diye.”
“1975’te İngiliz gazeteleri, Ecceshall köyünde yaşayan 17 yaşındaki bir gencin olağanüstü haberleriyle dolup taşıyormuş. Genç kurt adam olduğunu düşünerek çektiği zihinsel acılara dayanamayıp gümüş bir kurşunla son vermiş. Gencin yakınlarından birisiyle konuşulduğu zaman “ölmeden çok kısa bir süre önce bana telefon etti. Yüzünün ve ellerinin renk değiştirdiğini söyledi. Az sonra sesi giderek homurtuya dönüştü.”
Konuşmasından sonra direk ortaya atıldım.
“Aslında gerçekten var olabilirler biraz daha araştırma yaparsak gerçek olduklarını kanıtlayabiliriz.”
Ezgi’de ortaya atılarak,
“ Hem kanıtlamayla kalmaz birer de yakışıklısından buluruz.”)
.
.
.
.
۵Hatırlatma bitti۵
Bölüm başlıyorrrrr.
İyi okumalarrr.
Ezgiyle biraz daha lafladıktan sonra eşyaları yerine kaldırdık. Bu kız ne çok eşya getirmiş.. utanmasa evi sırtlayıp ‘kanka yardım ette şu evi sizin bahçeye kuralım’ diyecekmiş. Tabi bu sebeple ona attığım ters bakışları ‘shut up bitch’ bakışlarıyla karşılık vermişti. Hanımefendi beni kıçının kenarına bile takmıyordu neyse sonunda yataklara geçebilmiştik. Tanrımm şu anı o kadar çok bekliyordum ki... Uyku benim için bende onun için varım sanki yastığıma daha çok sarılıp üstümü örttükten sonra yeni yeni rüya alemlerine çoktan dalmıştım.
☽
Hafif esen rüzgar yüzümü okşuyordu bi’ dakika ne?! HAFİF ESEN RÜZGAR YÜZÜMÜ MÜ OKŞUYORDU?! Gözlerimi korku ve gerginlik ile uçsuz bucaksız bir ortamının bilinmez bir köşesinde açtım. Ama nasıl mümkün olabilir? Gözümü hafif etrafta gezdirirken aynı zamanda yavaşça ayağa kalktım. Kendimi şuan hiç güvende hissetmemem şakamı?! Napıcağım ben bağırsam biri duyar mi ki? Bağırmaktan zarar gelmez be.
‘He bağır da gör ebeninki.'
Duyduğum sesle kafamı duvarlara vurasım geldi ama şuanda pek mümkün görünmüyor galiba.
‘YİNE Mİ SEN!’
‘He ben yine ben yine ben hıhıhımm! Duvara vuracağın zaman şöyle sana sağlam bir duvar bulalım sen şimdi çürük bişey bulursun.“
‘Sen sus be mankafa sen ne anlarsın?’
‘Yalnız canişkom ben senin iç sesinim bu durumda sen mankafa oluyorsun ben senim unuttum mu benim kızıl salağım.’
‘Hayır! Bir kere sen farklı şeyler düşünüyorsun, ben farklı şeyler düşünüyorum ben kendimi bildim bileli seninle hiç aynı düşüncede olmadık.'
‘Heh! Allah’ın salağı senin ıq seviyen bu kadar işte sonra bana gelip niye beni hep gömüyorsun biraz da öv diyor ben senin neyini övücem olmayan zekanı mı? Beyinsiz!’
‘Aşk olsun şimdi oldu mu ben lafı biz elmanın iki yarısı gibiyiz demeye getirecektim senin dediğin lafa bak.’
‘He paşam he şöylede bir ara sana külahımı bırakayım. Tamam?'
‘Aman iyi be hem sen niye geldin ki? Ne güzel kafam rahattı ohhh mis gibi..'
‘Şimdi şöyle oldu ben dedim ki şimdi bu fikirsiz ben olmadan ayağının dibindeki çorapının eşini bile bulamaz ki haklıyım, iki saattir bomboş ormanı izleyip duruyorsun kız yürüsene!!’
‘Ne susmaz çenen var be! Tamam yürüyorum bi’ defol git artık! Sabahtan beri dırdırdır ne çenen varmış ben bu kadar konuşmuyorum.’
‘Vıyyyy tipsize bak tipsize sanki yapmadığın şey ben olmasam bir çorap için bütünn evi gezicektin şimdi gelmiş bana ‘difil git’ diyor iyi be ne halt yersen ye ben gidiyorum sonra da gelip asha ashağğğ deme bana bay.'
İçimden asha’ya göz devirirken etrafta gezmeye başladım. Allah’ım bir ormanda kimse mi olmaz bu ne ya? Ormana bakarken daha doğrusu karanlığa bakarken desek daha doğru olucak bağırmaya başladım.
“KİMSEEE VARMIII? BEN BURDA KALDIM DAA.”
Aldığım sessiz cevap yüzüme soğuk su niyetine bi’ güzel çarptı. Sinirim bozulmaya başladı. Birazdan bir gülüp bir ağlarsam şaşırmam.
“ NASIL KİMSE OLMAZ YA NASIL OLMAZ KOSKOCAMAN ORMAN TEK BAŞIMA MIYIM? YANİ BU MU ÇOK GÜZELL!!”
Bari geziyeyim de burda kazık takmış gibi durmayayım karanlığı yara yara yürümeye başlayıp aynı zamanda sallana sallana gökyüzüne bakarken gökyüzünün duru görüntüsü dikkatimi çekmişti. Çok güzeldi tertemiz en küçük yıldızı bile görüyordum yıldızlara bakmak için burda gök dürbününe gerek yoktu normalde gök dürbünü ile bu görüntüyü görmek için canım çıkarken şimdi hiç birşey yapmadan bu görüntüyü görmek paha biçilmezdi.. Beni bu görüntünün altında gömün lütfenn şuan buna çok ihtiyacım var. Burası şimdi o kadar da korkutucu gelmiyordu.
Gözüm ağaçlara kayınca üzerindeki pençe izlerini gördüm tanrım çok büyüktü bunu hangi hayvan yaptıysa umarım şuan burda değildir beni ağaca çıkmak bile kurtaramazdı. Akşam yemeği olmam saniyelerimi alırdı. Ağaca yaklaşıp izlere dokunduğumda gelen rüzgarla gözlerimi refleks olarak kapattım rüzgar sanki içimden geçip gitmişti. Bu his de ne böyle? Hiç yabancı değildi. Neyse deyip kaldığım yerden devam ettim biraz daha ilerledikten sonra bir ışıltı gördüm gördüğüm ışıltının sebebi suya yansıyan ay ışığı idi. AMAN TANRIM SU!! YAŞASIN YAŞASIN!! Gördüğüme inanamaz şekilde gözlerim şaşkınlıkla büyümüştü burda en son görebileceğim şeyin su olduğunu sanıyordum oysaki. Suyun olduğu yere varmış suyu kontrol edip birazcık içmek istemiştim ki arkamda bir şeyin varlığını hissettim suya baktığımda kızıl renkli tüyler gördüm.
Hassiktir!
Bu bir hayvan DAHA DOĞRUSU BİR YIRTICI, BİR KURT ALLAH’IM SANA GELİYORUMM. Kalbim göğüs kafesimi delmeye ant içmiş gibi hızlı hızlı çarpıyordu. İşte şimdi hakkedden boku yemiştim. Afiyet bal şeker olsun bana güzelliğime güzellik katsın.
‘ASHAAĞĞĞĞĞ.’
‘ben sana demedim mi ben yokum ne halt yersen ye diye ne diye çağırıyon ki beni? Hassiktir o da ne öyle.'
Onu duyucağıma hiç bu kadar sevinmemiştim.
‘Kızım senin götün niye rahat durmuyor ya ben sana yürü dedim, su kenarına gelip başımıza kurt mu dik dedim. Seni APTALL.'
‘Ay ben nereden bileyim be bi’ su içicektim sonra bu tüy yumağı geldi.'
‘bana bak hareketsiz durursam beni ölü sanıp gider değil mi hı?’
‘He kanka hareket etme tabi tâbi tüy yumağı dediğin kurt daha doğrusu -dişleri bir bıçaktan daha keskin olan bir yırtıcı- burnunun dibinde ve şuanda eğer bir insan olsaydı, Atletizmde rekor kırıp Guinness Dünya Rekorlar kitabına girecek olan kalbini hissetmeyecek kadar da sağır zaten sen yat yat buralar bende valla bak. ‘
‘ İyi ki bir şey dedik ya.’
‘Deme bir şey deme mümkünse bu müthiş şahane göz kamaştırıcı aydınlatıcı fikirlerini lütfen kendine sakla benimkide kafa benimde sabır lütfen.'
Asha’yı bişey demeden kafamdan kovduktan sonra suya baktım. Allah’ım hala oradaydı asha’yla konuşurken bana saldırmamıştı saldırmayı bırakın bir milim bile kıpırdamamıştı.
Demek ki bana saldırmak değildi derdi iyi bari karnı tokmuş.
Arkanı dönmekten başka şansım yok şuan hem belki uysaldır canım korkanın çocuğu olmaz bir kere hadi yaparsın sen ben herkese -baş harfi asha- inat sana inanıyorum kızım hadi.
Arkamı yavaşça dönerken boğuk bir hırlamaya benzer bir ses duymuştum sanırım beni anı hareket yada tehdit içerikli bir şey yapmamam için uyarıyordu.
‘Hayvanlara fısıldayan kadın “MAYSA.”’
‘Sus!'
Tamamen arkamı döndüğümde hayvanı gördüm ateş renginde kıpkızıl tüyleri vardı kapkaranlık orman bile onun tüylerini bile soğurmamıştı bedeni sanki lavlar tarafından kuşatılmıştı. Görebildiğim kadarıyla gözleri sanırım koyu bir renkti çünkü seçilmiyordu.
Gerçekten de uysalmış.
Kurt bir anda hareketlenmişti sanırım fazla erken hüküm kılmıştım her zamanki gibi.
Zaten dibimde olan kurt yarım adımla iyice bana yapışmıştı. Gözleri yüzümü gözetlerken burnunun boynum ile omzum arasına koydu.
‘NAPIYOR BU? KAFASINDA KAÇ TAHTA EKSİK!’
(Asha söylüyor.)
‘Ay bir bilsem bende anlamadım ay bir çıksada gitsem valla kuzenime bidaha zorbalık yapmayacağım..’
‘Bende senle iyi geçincem şuradan bir kurtulalım'
‘Sen bu dediğine inandın mı?'
‘Yaniiii sen?’
‘Bende yaniii.’
‘Bence boş yere günaha girmeyelim zaten manas destanı gibi listeye sahibiz daha fazlasına gerek yok.'
Asha sen benim iç sesimsin neden bu kadar haklı olmak zorundasın biraz bana benzesen ne olurdu sanki resmen kafamın içinde annemin ruh ikizini taşıyorum.
Kurt kafasını sağa sola sallayıp garip hareketler yapmaya başladı.
Sonra kafasını kaldırıp yine yüzüme baktığında garip bir his bedenimi sarmıştı maratona çıkmış gibi atan kalbim onun tek bir bakışıyla dinmişti. Kalbim şimdi korkudan değil sakinlik ve huzur içinde atıyordu kürküne dokunmak için resmen elimin içi kaşınıyordu.
‘Para gelecek para ondan.’
Yine Asha ve yine bir göz devirme seremonisi.
Onu takmayarak yeniden kurta odaklanıp kürkünü sevmek için elimi kaldıracaktım ki geri geri yürümeye kaşlarımı çatıp ne yapmaya çalıştığına bakarken ‘sanırım ben sevilmek taraftarı değil’ diye içimden geçirdim.
Yeterince geriye doğru yürüdüğüne emin olmuş ki arkasına dönerek bana tekrar bakmadan arkasını dönüp gitmişti.
Şuna bak be sanki ben seni sevmeye çok hevestim! Şu tavırlara bak şu tavırlara hahh! Kıçımın kenarı!
‘Evet istemiştin böyle ballandıra ballandıra anlatıyordun ya unuttun mu?’
‘Ama bu o kıç yumağının çekip gitmesine kadardı.’
‘Neyse hadi hadi tekrar bir yırtıcı vakası yaşamadan burdan tüyelim.’
Yürümek için harekete geçecektim ki ayağımın altındaki taşa takılarak sırt üstü suyun içine düşmemle çırpınmam bir oldu ne kadar çırpınsam yada yüzmeye çalışamda su beni hep geri itiyordu biraz da ha gayret diyerek yüzmeye çalışamda kollarım fena yorulmuştu suyun basıncı çok kuvvetliydi nefesim artık yetmediğinden artık yavaş yavaş su tutmaya başlamıştım artık bütün nefesimi ve gücümü tüketip kendimi suya bırakmamla uyanmam bir oldu.
Nefes nefese üstümdeki örtüyü sıkıp gözlerimi yatağa dikmiştim. Elimi enseme götürüp ovaladığımda elim hemen nemlenmişti terlemiştim. Gördüğüm rüya yüzünden kendimi ne kadar sıktıysam sırılsıklam olmuştum. Saçlarım alnıma boynuma omzuma yapışmıştı aklıma gelen olayla kaşlarımı çatarak düşünmeye başladım. Nasıl yani bi’ dakika, gördüğüm onca şey o kurt, o orman, suya düşmem hepsi bir rüya mıydı rüzgarı iliklerime kadar hissetmiştim ama rüya olamazdı haberim olmadan kısa bir Shifting mi yapmıştım? Çünkü geçen yıllarda bolca yapardım bu yüzden de artık bünyem alıştığından mı nedir, bazen kendimi bilmediğim yerde, bilmediğim insanların içinde, bana farklı isimlerle seslenenler, farklı yaşamlarını, içinde bulmuştum kendimi. Uzun zamandır böyle rüyalar görmüyordum huhhh! Neyse ya yüzümü yıkasam iyi olucak hatta direk duş alsam daha iyi olur leş gibi ter kokuyorum ya! Yan tarafımda yatan Ezgi’ye baktığımda hala fosur fosur uyuyordu üstünü açmış bide gerizekalı hasta olmaya yer arıyor resmen bide incecik giyinmiş sorsan ‘bana bişey olmaz’ der ama bilin bakalım kim haftalarca yatak yorgan yatıyor... Şu kız cidden tam bir baş belası odamdan çıkıp banyoya gitmeden önce saftiriğin üstünü bi’ güzel örttüm.
Banyoya vardığımda bir süre kapının önünde elim kapının kolunda bir süre durdu lanet olası rüya beni gerçekten baya bir etkilemişti ne akla hizmet durup dururken böyle bir gördüm ki şimdi ben sanırım bu sefer hayal gücünde everest’e tırmanmıştım. Bu süre bu konulardan kendimi soyutlasam iyi olur derin bir nefes alıp kapıyı açtım. İlk önce elimi yüzümü yıkayıp kağıt havlu sildim. Üstümü çıkarıp yarım saat suyun altında kaldıktan sonra kendimi gerçekten dinlemiş hissediyordum duş almanın gideremiyeceği dert yoktu. Odama dönüp üstümü giyindim.
Sonunda kraliçe hazretlerinin günü aymış gerçi boş boş bakışlarına bakacak olursak hala rüyasında olması gerekiyor. Bende saç havlumu alıp onun gibi yatağa oturdum ve saçımı kurulmaya başladım saç kurutma makinesini sevmiyordum en başta o kulak kanatan sesini oldum olası hep nefret etmişimdir.
“ Saat kaç”
Duvardaki saate baktım 10’a geliyordu.
“9.55”
Küçük baş hareketliyle beni onaylamıştı.
“Sen niye ayaktasın bu saatte gece dürtüler mi seni?
“He dürtüler o yüzden duş aldım hem saçım ıslak görmüyor musun bu saatte bu ıslak saçla ne yapabilirim?”
Yine o bilindik gülümsemesini atıp,
“Ben havuza düştün sanmıştım”
Gözlerimi devirerek,
“Çok komik” demiştim
“Ne olabilir canım yani bunlar daha kargalar bokunu yemeden havuza girmek istemişsindir konu sen olunca bana hiç bir şey mantıksız gelmiyor çünkü ne kadar malca, ne kadar akla sığmayan fikir varsa hepsi senden sorulur bu konularda üstüne yok”
“Neyse neyse bunları boşver ne oldu anlat kötü bir rüya mı gördün sen kıyamet kopsa bu saatte uyanmazsın”
Saçımı kurutmayı bırakıp kucağıma koydum elimli köşeleriyle oynarken aynı zamanda konuşmaya başladım ara ara iç çekmeyi de ihmal etmemiştim.
“Evet aslında hem kötü ve kötü olmayan rüya olup olmadığını bile bilmediğim bir şey gördüm.
Bir ormanın içindeydim karanlıktı baya kimse yoktu sadece hayvanlar vardı yani bir tek hayvan gördüm ama herhalde vardır sonra bir Asha ile genel muhabbetimiz oldu ormanın derinliklerine doğru gittim. Sonra bir su kenarı buldum ama çok büyükte değildi su içecektim ki...
“Öldün” sözümün bölünmesiyle garip bir ifadeyle ona baktım.
“Ne?”
“Ya ne nesi su içecekken düştün öldün mü diyorum.”
“Hayır yani evet ama orada ölmedim ölmeme daha var.”
“Ee sonra ne oldu peki”
“Sonra işte bu kurt gördüm böyle kızıl renkte çok güzeldi, karanlıktan gözlerini seçemedim ama koyu renkli olduğu kesindi kürkünden bahsettim mi çok çok güzeldi sanki lavları üzerinde taşıyordu.”
Ezgi mest olmuşluğum karşısında şaşkına dönmüştü ama beni bu sefer bölmemişti. Sanırım anlatıcaklarımı gerçekten merak ediyor olmalıydı çünkü bu olay ezgi evreninde yılda sadece bir kaç kez görülen bir şeydi.
“ Sonra kurt bana baktı baktı iste boynuma eğilip beni koklayıp durdu sonra da ben onu sevmek için başımı kaldırdığımda arkasını döndü gitti.”
Ezgi durdu durdu sonra bir anda kahkaha attı katıla katıla gülüyordu resmen şuan karşımda gülmesini sonunda zorlukla durdurmuştu.
“Kanka resmen kurt sana anca avucunu yalarsın
Demiş” dedikten sonra tekrar kendini tutamayıp tekrar gülmüştü.
“Abi bir insan kurttan da mı ret yer sendeki şans nasıl bir şey ben anlamadım ki hayvandanda ret yemedim demezsin artık.”
“Ne yapayım canım ben mi dedim kurt kardeş gel de beni bir reddet diye hem ben sadece 3 kere reddedildim canım oda herkesin başına gelebilir öyle şansızlık diye bir şey yok ortada
Belki hayvan sevilmeyi sevmiyor sonuçta o bir yırtıcı hani hatırlatayım o bir kurt ve tekrar hatırlatmam gerekirse sende 2 kere ret yedin canısı.”
“Ama bir hayvandan yemedim.”
“Aman ne büyük başarı!”
“Evet öyle dünyanın en güzel kuzu sarması.”
Sinirle ayağı kalktım bununla daha fazla aynı odada kalırsak iyi şeyler olmayacaktı. Ama seviyorum ya salağı.
“Aşağı inelim yoksa burda biraz daha kalırsak kavga etmemiz kaçınılmaz olucak.”
“Aşağı inelim bakalım hem bundan sonra bir güzel gezeriz, sinemaya falan gideriz eğleniriz baya”
“Vallahi de.”
“Vallahi.”
Sonra kol kola girip zıplaya zıplaya aşağı indik.
Kontrol etmeden attım yazım yanlışı varsa söyleyin lütfen
Bölüm sınırı 20 oy 40 yorum
|
0% |