@marillajuly
|
♚ jungkook ♚
Bir bakış.
Bir tane daha.
İç çekiş.
Gözleri kaçırış.
Kim Taehyung. Çaprazımdaki sırada oturuyor. Elinde siyah dolma kalemi önünde ise ‘Kıyamet Gösterisi’ açık. Üçüncü okuyuşu olduğunu çok iyi biliyorum. Yüzünde narin bir gülümseme var. Okuduğu bazı cümleler sonrası avucunu dudaklarına kapatıp güldüğünü gizlemeye çalışıyor. Gülümsemesini görmek için kendimden vazgeçeceğimi bilmiyor.
Satırların altını çiziyor ve yanına bir şeyler yazıyor. Yazdıklarını sıra arkadaşına gösteriyor ve ikisi de kahkahalara boğuluyorlar. Bana da göstersin istiyorum. Onu böylesine keyiflendiren kelimeleri okumak, kendi notlarının yanına benimkileri yazmak istiyorum.
Ben ona öylesine dalmış bir şekilde bakarken kitabını kapatıp ayağa kalkıyor. Öğretmenin geldiğini de buradan anlıyorum. Ayaklanıyorum. Ders felsefe sanırım. Çok umrumda olmuyor bu bilgi. Edebiyat ve felsefe en sevdiği derslerden. Öğretmene odaklanmak yerine gözlerim daha çok onun üzerinde geziyor bu derslerde. El kaldırmasını izliyorum. Verdiği cevapları düşünüyorum. Söylediği şeylerin nasıl da yerli yerinde olduğunu, yan profilden ne kadar da güzel göründüğünü fark ediyorum. Biraz da düşünüyorum: Kim Taehyung, nasıl olur da beni alaşağı edersin?
Sağ kolumun çekiştirilmesi ile yanımdaki arkadaşıma dönüyorum. “Çocuktan gözlerini çek ve derse odaklan.” Yoongi’ye sadece gülümsüyorum ve dediğini yapmaya çalışıyorum. Başardığımı da söylemek istiyorum aslında ama her söz alışında, birine yorum yapışında ve komiklik yaptığını sanan arkadaşlarımıza gözlerini devirmesinde kendimi tekrar ona bakarken buluyorum.
“Sizi dönem ödeviniz için ikili gruplara ayıracağım. Her grup farklı bir ödev alacak. Ayrıca bu ödev edebiyat dersinin projesi ile ortak olacak o yüzden iki farklı not alacaksınız ve diploma notunuzu büyük ölçüde etkileyecek. Bu yüzden zamanım var diye düşünmeden hemen başlayın.” uzun boyuna karşı topuklu ayakkabı giymiş öğretmenimiz konuşunca istemsizce Kim Taehyung’a bakıyorum. Eş olma ihtimalimizin düşüklüğü canımı yakıyor. Bayan Sol’un daha iyi sonuçlar alabilmek için yakın olanları eş yaptığını biliyorum çünkü. Kim Taehyung ile de arkadaşlığımız selamları aşamıyor.
“Beni dikkatlice dinleyin, eşlerinizi açıklıyorum.” uyarısına rağmen elimdeki kalemi defterimde gezdiriyor ve anlamsız şekiller çiziyorum. Herhangi bir umudum yok dolayısıyla dört kulak dinlememe de gerek yok diye düşünüyorum.
“Min Yoongi ve Park Jimin.”
“Yoohyeon ile Yubin.”
“Taehyung ile Jungkook.”
“Sejoon ve Yujin, Siz kardeş olduğunuzdan ödevi yapmanız daha kolay olur.”
Duyduğum isimler elimdeki uçlu kalemin ucunu kırmamı sağlarken ağzımdan çıkan şaşkınlık nidasını engelleyemiyorum.
“Bir sorun mu var Jungkook?” gözlüğünün üstünden bana bakan öğretmenimizle oturuşumu düzeltip ve boğazımı temizlemiştim. “Hayır hocam sadece beni kiminle eşleştirdiğinizi anlayamadım.”
Bayan Sol bir şey diyemeden çaprazımdaki çocuk bana döndü. “Benimle eşsin.” gözlerimi anında ona çevirirken kendimi toparlamaya çalışmış ve belli belirsiz bir onay vermiştim. O da önüne dönmüştü. Yanımda oturan Yoongi iyi olup olmadığıma dair bir şeyler soruyordu ancak ona verecek bir cevabım yoktu. İyi miydim? Nasıl hissediyordum? Midem bulanıyordu ancak normaldi sanırım.
Ben orada öylece otururken çalan zil ile Bayan Sol sınıftan çıkmış ve sırama yaklaşan kişi dikkatimi çekmek için tahta yüzeye hafifçe vurmuştu. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm yüz nefesimi boğazımda bırakırken tırnaklarımı avuç içime geçirdim. “Selam Jungkook, akşam yazarım ve bu ödev işini planlarız olur mu? Şimdi piyano kursum var geç kalıyorum. Jungkook? Duydun mu beni?” ona bakakaldığımı fark edip sakin olmaya çalışırken başımı salladım. “Tamadır. Bayan Sol bana ödev kağıdını verdi onu da sana atarım. Görüşürüz!”
“Görüşürüz.” çantasını alıp sınıftan çıkarken tek yapabildiğim arkasından bakmak oldu. Yoongi tekrar iyi olup olmadığımı soruyordu.
|
0% |