Yeni Üyelik
31.
Bölüm

~A.Y~ 28. BÖLÜM

@marsmelegi

" Gönül yangını yanar da söndüren olmaz mı ? "

Yazar'dan

 

Kaybetmek ve ölüm arasında ki fark neydi ?

Anlam farklılığı mı ?

Açıkçası ikisinin de insan üzerindeki etkisi aynıydı . Bu kelimeleri duyunca bile insanın gözünün önüne sevdiği gelir , bir an da olsa onu kaybettiğini veya öldüğünü düşünürdü . Peki Hikaye neden bu kelimelere karşı bir şey hissetmiyordu .

Veya bulunduğu ortam buram buram ölüm kokuyorken neden bir damla yaş akıtmıyordu gözleri . Etrafındaki ağlayan kadınları hissediyordu veya önündeki mezarın üzerine toprak atan adamları .

O hissizdi .

O boşluktaydı .

Başındaki siyah örtü yavaş yavaş saçlarından aşağı kayıp yere düşmüştü . Öyle ki yerden alıp geri kafasına takmaya mecali yoktu . Gerçekler ona yük olmuştu saatler önce . Yalnız hissediyordu . Her bir mezara toprak atılmasıyla sanki kendisi gömülüyormuş gibi hissediyordu .

Nefesi daralıyor , etrafı kararıyordu .

Sahi onun babası ölmüştü değil mi ?

Saatler önce o hastane de gözü önünde babası son nefesi vermişti . Hem de özür dileyerek . Son kelimelerinin bu olması tuhaftı onun için . Sanki o an karşısındaki özlediği , hasret kaldığı babasıydı . Ya da bir zamanlar masum olan bir yabancı ...

Ama kirlenmişti o kişi . Hem de ikinci kızını terk ederken .

Sahi onun birde kardeşi vardı değil mi ?

Babasının kaybı ona kardeşini kazandırmıştı . Öldü bildiği kardeşini . Bu gerçeklerin ağırlığı ile hemen yanı başında dikilen adama yaslandı . Yaslanmasıyla baba bildiği kişi hemen kolları arasına almıştı onu .

Hamdi Bey kızının bu çökmüş hallerine dayanamıyordu . Tabi ki de Şevket Bey'in ölümünü beklemiyorlardı . Kim beklerdi ki daha onunla bir kaç hafta önce konuşmuştu . Şimdi ise sonsuzluğa uğurluyorlardı .

Bu düşüncelerle kollarındaki kıza daha sıkı sarıldı . Yalnız hissetmesini istemiyordu . Öyle ki oğlu Ateş saatlerdir ortalarda yoktu . Ne kadar arasa da cevap vermiyordu .

****

Yanından her geçip gidenin Başın sağ olsun diyişine artık dayanamıyordu Hikaye . Şu an kollarında olduğu Hamdi babası da olmasaydı ne yapardı düşünmek bile istemiyordu .

-" Hikaye güzel kızım bak yüzün bembeyaz olmuş . Al bir kaç yudum su iç . " Makbule ninenin o naif sesi ile ona döndü . Elindeki şişe ile ona beklentili bakışlar atıyordu . Yavaşça kollarını kaldırarak şişeyi aldı ve bir kaç yudum içti .

Boğazının ferahladığını hissediyordu .

-" Teşekkürler Makbule Nine . Ateş gelmedi mi hala ? " sorusunun cevabını biliyordu aslında . Ama yine de bir umut gelmiştir diye düşünüyordu ta ki Makbule Ninenin bakışlarını görene kadar . Hala yoktu ortalıkta hem de söz vermesine rağmen . Ona söylemişti . O odadan çıktıktan sonra ona ihtiyacı olacağını söylemişti .

- "Babanla konuşmak istediğini söylemiştin . Birazdan tabi sende istersen hemşireler seni hazırlayacak . "

-" Evet isterim . Bu arada teşekkürler . Ama sen beni burada bekle . Onunla konuşmam bittiğinde sana ihtiyacım olacak ."

-" Burada seni bekliyor olacağım . "

Ama o odadan hemşirelerle beraber çıktığında o yoktu . Delirmiş gibi önüne gelen hemşireye onun nerede olduğunu sorup durmuştu . Fakat aldığı cevap hep aynıydı .

-" Anladım. Hala gelmedi. Oysaki ona ihtiyacım olacağını söylemiştim ."

-" Kızım o şimdi gel- " Makbule Ninenin hızlı hızlı söylediği cümleyi bitirmesine izin vermemişti .

-" Sorun değil Makbule Nine. Sen bile eminim ki bu söyleyeceğine inanmıyorsun . Ne de olsa o Ateş istediği gibi davranır . Tıpkı şimdi ki gibi . Zaten aptallık bende ."

Makbule Hanım karşında ki kıza bir şey diyememişti . Haklıydı çünkü . Eşek torunu yine yapacağını yapmış , karısını yalnız bırakmıştı . Hem de böyle acı , kayıp dolu bir günde .

Uzaktan yavaş adımlarla genç bir adam elinde bir kürek ile Hamdi Bey'in yanına gelmesiyle Hikaye tüm dikkatini oraya yöneltti .

-" Hamdi Bey sizde mezara toprak atmak ister misiniz ? " genç adam söylediği cümle ile durduğu yerde kasım kasım kasılıyordu fakat sormak zorundaydı . Hamdi Bey ona yönelik soruya hafifçe toparlanıp cevap verecekken kollarındaki kız ondan uzaklaşarak

-" Ben yapmak istiyorum . " Adamın elindeki küreği alarak yavaş adımlarla üzerindeki bakışlara aldırmadan mezarın yanına yaklaştı . Üşüyordu . İçinin buz tuttuğunu zannetti bir an . Titreyen ellerini harekete geçirerek kürekle toprak atmaya başladı .

Her toprak atışında eski anıları geldi aklına . Her anıyı anımsayışında küreği tutuşu sertleşti .Öyle ki bir süre sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı . Sanki o anları tekrar yaşıyor gibiydi . Annesini kaybedişi , yediği ilk tokat , okuldan alındığı gün , evlendiği adamın sözleri bir bir geçiyordu gözlerinin önünden .

Sonra bir feryat koptu ağzından .

-" Seni asla affetmeyeceğim . " Bacaklarının bağı kopmuş ,bedenini taşıyamaz hale gelmişti .Olduğu yerde dizlerinin üzerine düşüverdi . Ellerinin altındaki toprak babasına aitti . Hırsla ellerinin altındaki toprağı avuçlayarak sıkmaya başladı .

-" Seni . asla . affetmeyeceğim . " bu cümleleri sanki kendine söylüyor gibiydi . Yanaklarını ıslatan göz yaşlarını ellerinin toprak olmasına aldırmadan sertçe sildi . Hafif hafif titrek nefesler alarak nefesini düzenlemeye çalışıyordu ama içindeki ağlama hissi o kadar fazlaydı ki .

Hikaye'den

Dizlerimin üzerinde kaç dakika ağladım bilmiyorum . Öyle ki bana asırlar gibi gelmişti . Artık ağlamaktan boğazım acıyordu . Çevremden muaf olmuştum . Hiçbir şey duymuyordum . Sadece ellerimin arasındaki toprağa odaklanmıştım .

Sonra burnuma o tanıdık koku geldi .Hemen ardından da o sıcacık kolların beni sarmalayıp ayağı kaldırması ile gözlerim istemsizce yarı kapalı hale geldi . Yorulmuştum .

Bütün ağırlığımı ona vererek adımlarına ayak uydurdum . Bir yandan ona kırılmıştım . Evet o kötü biriydi fakat en azından yanımda olmalıydı . İlk defa birine bu kadar ihtiyacım olmuştu . Güvenmişti .

Siyah son model büyük bir arabanın yanına gelmemizle takım elbiseli bir adam koşturarak yanımıza gelip kapıyı açtı . Açılan kapı ile içeriye geçip oturdum . Ateş'te onca koltuk olmasına rağmen yanıma oturmuştu .

Dışarıdaki takım elbiseli adam kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti . Arabanın hareket edip ilerlemesinin ardından yanımda oturan Ateş cam kenarında ki bir düğmeye basmasıyla bir cam çıkmış , artık ne biz sürücüyü görüyorduk ne de o bizi .

Ama Ateş bir türlü rahat oturmamış bu seferde dolap gibi bir şeyden beyaz bir havlu ve kırmızı bir kutu almıştı . Onlar ne yapacaktı ki ?

Bu duruma hiç takılmadan başımı cama yaslayarak geçip giden yolu izlemeye başladım . Her araba sarsılışında başımda sarsılıp cama çarpıyordu . Sonra ılık eller iki yanağımdan da tutarak başımı camdan uzaklaştırmıştı .

Şu an tam karşımda bana çok yakın bir mesafede duruyordu . Gözlerini kırpmadan öylece yüzümü inceliyor , arada büyükçe yutkunuyordu . Sağ yanağımdaki eli önüme gelen saçlarımı acıtmak istemezcesine kulağımın arkasına koymuştu .

-" Şu gözlerinin haline bak . Kendini bu kadar yıpratmandan nefret ediyorum . " sinirle dişlerini sıkarak sarf ettiği cümlenin ardından dudaklarını anlıma yaklaştırıp uzunca öpmüştü .

-" Yanakların hep toprak olmuş , ellerinin halini ise konuşmak bile istemiyorum . " Gözlerime bakmadan tüm yüzümü inceleyip bunun gibi binlerce şey söylemişti . Arada beyaz havlu ile yüzümü temizlemiş , ellerime krem sürerek yara bandı yapıştırmıştı .

O sırada ben ne mi yapmıştım ?

Hiçbir şey söylemeden öylece onu izlemiştim . Hareketleri izlemiştim . Bana söylediği şeyleri tepki vermeden dinlemiştim .

-" Kaybın için üzgünüm . Sana yalvarıyorum daha fazla kendini üzme , yıpratma ." O ne zannediyordu ki ? Bu üzüntümün Babam için olduğunu falan mı ?

-" Sen bu üzüntümün babam için olduğunu mu düşünüyorsun ? " benim sorum ile yüzündeki emin duygusu sarsılmıştı . Gerçekten babam için olduğunu düşünüyordu .

-" Onun için değil üzüntüm . Benim , benim kardeşim yaşıyormuş Ateş . Benim üzüntüm buna , kardeşimi terk etmesine . Utanmadan benden Özür dileyip onu bulmamı istedi . Hayatını mahvettiği kardeşimi bulmamı istedi benden . " dolu dolu gözlerimi , derin yaramı görmesin diye başımı eğdim .

-" Ben nasıl bulucam onu . Nasıl yanıma alıcam annemin emanetini , canımı . " Daha yeni pansuman yapılmasından dolayı sarılı olan elimin üzerine düşen yaş kim bilir kaçıncıydı .

-" Beraber bulucaz onu Orkide . Seni kardeşine kavuşturucam sana söz veriyorum . " çenemden tutarak başımı kaldırmış göz göze gelmemizi sağlamıştı . Ne demişti o ? Benim için gerçekten böyle bir şey yapar mıydı ki ?

Kardeşime kavuşmama yardım eder miydi ? Kardeşimi gerçekten merak ediyordum . Bana mı benziyordu ya da anneme mi ? Anneme benzemesini o kadar çok istiyordum ki her ona bakışımda annemi görmek beni mutlu ederdi .

Çünkü neredeyse unutmak üzereydim yüz hatlarını şu sıralar rüyalarıma da gelmiyordu annem. Beni terk etmişti . Onun emanetini bulucaktım . Ateş'in de yardımıyla .

-" Teşekkü-. "

-" Hayır teşekkür etme bana . Ben senin kocanım değil mi ? Bunu tabi ki de yapıcam . Ne de olsa sende benim karımsın . "

*******

Karşı koltukta oturan tanımadığım kadının okuduğu Yasin Süresi içimi ferahlatmıştı . Her bir kelimesi ile bütün dertlerimden arındığımı hissediyordum . Öyle ki kadının sesi muhteşemdi .

-" FesübhaneIIezî biyedihî meIekûtü küIIi şey'in ve iIeyhi türceûn. " son ayeti de okumasıyla ellerini açarak bol bol dua etmişti . Her bir hareketini kaçırmadan izliyordum. Nedense ondan gözlerimi çekemiyordum .

Bana tanıdık geliyordu . Sesi , yüz hatları , hareketleri bana birini anımsatıyordu . Ne kadar hatırlamaya çalışsam da yok olmuyordu . Bir türlü hatırlamıyordum .

-" Ağzınıza sağlık Zeynep Hanım . " Zerrin Hanım elindeki helva tepsisinden bir tabak verirken bu cümleyi kurmuştu . Zeynep , adı buydu .

İsmi bile tanıdık gelmişti . Zeynep Hanım helvadan bir kaşık almış , Zerrin Hanım 'a sadece kafa sallayarak cevap vermişti . Ardından o gözleri odada dolandığında bana bakıp devam etmişti ki şaşkınlık içinde geri dönmüştü .

Neden bana şaşkın şaşkın bakıyordu ki ? Öyle şaşkındı ki elindeki kaşık tabağın içine düşmüştü . Bütün bakışların ona dönmesiyle yüzündeki o şaşkın ifade ile kendini zorlayarak hafifçe gülümsemişti .

-" Hikaye Kızım , mutfaktan bir kaç tabak daha helva getirir misin ? " benim ona bakışımı kesen Zerrin Hanım'ın elinde boşalmış tepsiyle bana seslenişi olmuştu . Oturduğum sandalyeden kalkarak mutfağa doğru yürümeye başladım.

Sırtımda ki bakışları hissediyordum. Arkamdan bana bakıyordu . Ben de mi ona tanıdık gelmiştim acaba ? Belki de aramızdaki tanıdıklığın nedenini o biliyor olabilirdi .

Mutfak kapısından içeri girerek tezgah üzerinde bulunan helva dolu tabakları bir tepsiye tek tek dizmeye başladım . İçeride bir sürü kadın vardı anca yeterdi . Henüz bu helvaların tadına bakmamıştım açıkçası bakmayı da düşünmüyordum .

Kim babasının helvasını yiyebilirdi ki ?

Yapılırken bile mutfaktan uzak durmuştum . Önünden bile geçmemiştim . O hazırlanana kadar odada öylece yatağa uzanmış tavanı seyretmiştim . O an düşünceler içindeydim fakat kendime geldiğim bile ne düşündüğümü hatırlayamadım .

Son bir defa tepsiye göz atıp hazır olduğunu gördüğüm de elime alacaktım ki arkamdan gelen sesle durdum .

-" Bana bir bardak su verir misin acaba ? " Zeynep Hanım' dı gelen . Onu daha fazla bekletmemek için bir bardağa su doldurup ona uzattım . Titreyen elleri ile bardağa alırken daha ağzına götüremeden yeri boylamıştı .

Ani korku ile hafifçe geriye kaçtım. Karşımdaki kadın ağlıyor muydu ? İyi de neden ? Bir bardak kırdığı için mi ağlıyordu ?

Yere çömelerek yerdeki cam kırıklarını toplayacakken hemen öne atılıp buna engel oldum .

- " Hayır dokunmayın , elinizi kesersiniz . "Onu çömeldiği yerden kaldırarak hemen arkada kalan sandalyeye oturttum . Hala elleri titriyor , ağlamaya devam ediyordu . Yavaşça yanaklarında ki gözyaşlarını silerek

-" Lütfen ağlamayın Zeynep Hanım . Alt tarafı bir bardak . " hafifçe burnunu çekmiş , ardından önüne gelen saçlarını düzeltmişti . Ama gözyaşları dinmek yerine daha artıyordu .

Kafasını kaldırarak bana baktı . İlk önce saçlarıma baktı derin derin , ardından gözlerime . Elinin birine kaldırarak saçlarıma dokundu . İçimdeki sıcacık his beni dumura uğratmıştı .

-" Sen çok büyümüşsün be Hikaye'm . Öyle ki bir an seni tanıyamadım . Sende beni tanıyamadın . " sonlara doğru sesi kısılsa da ben duymuştum . Düşündüğüm her şey doğrulanmıştı söyledikleriyle .

Ben bu kadını daha önce görmüştüm ama nerede ? O da beni tanıyordu . Babamın bir yakını mıydı acaba ?

-" Sizi daha önce görmüş gibiyim fakat çıkaramadım kusura bakmayın . Hem büyümüşsün dediniz beni daha öncede mi tanıyordunuz ? " bu sorum ile kafasını sallamıştı .

-" Evet daha önceden de seni tanıyorum . Bir insan yeğenini tanımaz mı ? "

*****

Yazım yanlışı varsa affola .

Hikaye'nin babası öldü neler düşünüyorsunuz ?.

Zeynep Hanım , Hikaye'nin neyi oluyor ?

 

Loading...
0%