@marsmelegi
|
-" Sen , sen ol . Başkasının hayali ol ama hikâyesi olma 🥀."
Hikaye 'den Nihayet odayı temizlemiştim. Ateş cümlesini bitirir bitirmez odadan gitmiş bir daha da geri gelmemişti. Sekreter kız ise eşyalarını toplayıp ağlayarak asansöre binmişti. Kadın asansöre binirken bile bana çok kötü bakıyordu. O ne yapmıştı ki bu denli Ateş'i sinirlendirmişti çok merak ediyordum ama cesaret edipte soramıyordum. Ateş'in odasından çıkıp asansöre bindim.Asansör durduğunda hızlı adımlar ile personel odasına girdim. Alper ve Yeşim'den başka hiçbir çalışan yoktu. Öğle arası bittiği için hepsi çalışıyor olmalıydı . Odaya girdiğim ilk anda Alper beni fark etmiş endişeli bir biçimde yanıma gelmişti . -"Kızılcık iyi misin ? Hüseyin Bey yaralandığını söyledi " -" İyiyim Alper. Ufak bir kaza sadece " cümlem onu hiç rahatlatmış görünmüyordu. Eli ile sargılı bacağımı göstererek -"Nasıl ufak bir kaza Kızılcık. Şu bacağın haline bak ,sargı içinde." sonlara doğru azarlar tonda konuşmuştu. Tam cevap verecekken Yeşim araya girerek -" Kızı sık boğaz etme Alper . Hadi bakayım sen işinin başına ben Hikaye ile ilgilenirim. Hadi" bir taraftan konuşuyor bir taraftanda yavaş bir biçimde Alper'i kapıya doğru iteliyordu. Alper ne dese Yeşim'i ikna edemeyeceğini anlamış olmalı ki bana göz kırpıp odadan çıkmıştı. Onun çıkışı ile Yeşim derin bir nefes alarak yakasını silkmişti. Onun bu haline büyükçe bir kahkaha attım. Benim kahkaham ile o da sırıtmıştı. Daha sonra sanki aklına bir şey gelmiş gibi hızlıca benim kişisel dolabımı açıp içinde kıyafetlerimi alıp bana uzattım. Ben ona sorgulayıcı bakışlarla bakarken , bana doğru gelmişti . -" Sen sabah vardiyasısın. Senin bugünlük işin bitti. Bizde 1 saat sonra çıkacağız." diye açıklamada bulundu. Ardından cebinden bir kagıt çıkarıp bana verdi. -" Ateş Bey sana bunu bıraktı ." -"Teşekkür ederim. İçinde ne yazıyor ?" diye sordum . Yeşim bilmiyorum dercesine kafasını sallayarak -" Hiç bir fikrim yok. Hadi sen üzerini değişte git. Yarın aynı saatte burada ol ."Konuşması biter bitmez odanın kapısını açıp çıkacakken arkasını dönüp tebessüm ederek -" Dikkatli yürü. Yarana da eve gidince tekrar pansuman yapmayı unutma " ona sadece kafa sallamakla yetindim. Yeşim ve Alper çok iyi insanlardı . Bana ilgi ile yaklaşıyorlar ,beni önemsiyorlardı. Ateş aslında bilmeden bana çok büyük bir iyilik yapmıştı . Onlar ile tanışmama vesile olmuş , bu hayatta ilk defa birileri tarafından önemsenmemi sağlamıştı. Elimdeki kağıdı büyük bir merakla açarak içinde yazanları okumaya başladım. " Sabah bıraktığım tabelanın önüne gel . Yarım saatin var SAKIN geç kalayım deme." ATEŞ Notu tekrar tekrar okumuş ve her okuyuşumda da tedirginlik bedenimi ele geçirmişti. Kim bilir Ateş bu notu ne zaman vermişti . Belki de saatler olmuştu bu notu vereli . Bir de sakın geç kalma diye beni uyarmıştı. Hızlıca bacağımın acısını umursamadan kıyafetlerimi değiştirdim. Otelin kapısından çıktıktan sonra koşmaya başladım. Bacağımın acısı her dakika daha da çoğalmıştı. Gözlerimi bacağıma çevirdiğimde pantolonumun kan lekesi olduğu farkettim . En sonunda tabelanın önüne geldiğim zaman hiç kimse yoktu. Acaba beni beklemeyip çekip gitmiş miydi? Eee ben ne yapacaktım bu dağ başında ,evin adresinide bilmiyorum. Acaba otele geri mi dönsem ? Otele gitsem ne diyecektim ki onlara. " Ben evin adresini bilmiyorumda yarına kadar burada idare edeyim mi " diyecektim. Tabelanın önündeki kaldırıma oturdum. Hava güneşli olmasına rağmen rüzgarlıydı ve insanın içini ürpertiyordu. Kollarım ile kendimi sıkıca sararak beklemeye başladım. Oturalı daha 5 dakika bile olmamıştı ki yeni fark ettiğim arkamda bulunan kolilerin oradan sesler gelmeye başladı. Tedirgin bir şekilde gözlerimi kolilerden çekemiyordum. Her an birşey çıkacakmışçasına tedbirde bekliyordum. Hafif rüzgarın da etkisiyle çoğu koli birden devrilmiş bende anın verdiği korkuyla bir kaç adım geriye adımladım. Ama gördüğüm görüntü bütün korkumu çekip almıştı. Bir kaç poşet yığının üzerinde küçüçük yavru bir köpek yatıyordu. Köpeklerden korkardım ama bu köpek küçücüktü. Havanın serinliğinden dolayı üşümüş olmalı ki arada titriyordu. Yavaş adımlarla onu korkutmadan yanına gidip çömeldim. Elim ile başını nazikçe okşamaya başladığımda yavru köpek bana iyice yanaşmaya başladı. En sonunda dayanmayıp köpeği kucağıma alarak sarıp sarmaladım. Simsiyah tüyleri yumuşaçıktı. Sokak köpeği olmadığı belliydi fakat boynunda tasma da yoktu. Büyük ihtimalle buraya bırakılmıştı. Nasıl bir insan böyle sevimli bir şeyi buraya bırakır aklım almıyor. Köpek ile ne kadar o şekilde kaldım bilmiyorum ama dikkatimi çeken şey araba sesiydi. Ateş oturduğu arabadan bir bana bir de kucağımdaki köpeğe bakıyordu. Acaba köpeğide yanımda getirmeme izin verir miydi ? Ne de olsa ev onun evi idi. Onunla göz göze gelince sakince çömeldiğim yerden kalkarak arabaya doğru yürümeye başladım. Köpek hala kucağımdaydı ve bu onun dikkatini çekmiş olmalı ki sorgulayıcı bir şekilde kucağıma bakıyordu. Arabanın sürücü kısmına vardığımda Ateş kapalı camı açarak konuş dercesine bana bakmaya başladı. -"Şey köpekte benimle gelebilir mi ? " alacağım tepkiden çok korkuyordum. Çünkü Ateş'in bana bakan gözleri daha bi koyulaşmıştı. Söylediğim şey onu çok sinirlendirmiş olmalıydı. -"Söz veriyorum varlığını bile fark etmezsin. Odadan dışarıya çıkartmam.Lütfen." ben konuşmaya devam ettikçe umudum daha da düşüyordu. Öyle ki bakışlarını gördükçe sonlara doğru sesim kısılmış ,yok olmuştu. -" Hayır" sesindeki o itiraz edemezsin tınısı ile vazgeçer gibi olmuştum. Kucağımdaki köpeğe gözlerimi çevirdiğimde onunda bana baktığını farkettim. Bu köpeği nasıl burda bırakabilirdim ki yüreğim buna el vermezdi. -" Lütfen .odadan çı-" arabadan hırsla çıkması ile cümlemi tamamlayamadım. Arabanın kapısını sert bir şekilde kapatıp hırsla üzerime gelmesiyle geriye doğru adımlayacakken sırtım arabaya çarpmıştı. Köşeye sıkışmış bir haldeydim. Üzerime doğru eğilmesiyle o kadar yakındık ki kalbim heyecan ile çarpmaya başladı. O kadar hızlı atıyordu ki Ateş'in duyması olağandı. -"Şimdi kucağındaki köpeği bulduğun yere koy ve arabaya bin ! " tırslar biçimde konuşmuş ve geri çekilmişti. Hafif gözlerimin dolması ile bakışlarımı ondan çektim. Geri çekilmesi ile oluşan boşluktan çekerek kolilerin oraya gittim. Kucağımdaki köpek sanki onu bırakacağımı hissetmiş olmalı ki havlamaya başlamıştı. Gözyaşlarım ile ZEYTİN'İ poşet yığınlarının üzerine bıraktım. Ona verdiğim bu isim çok yakışmıştı . Zeytin gibi simsiyah gözleri vardı . Arkamı dönüp Ateş'in yanına vardığımda bakışları bende değil hemen arkamda yere doğru bakıyordu. Başımı arkaya çevirdiğimde hıçkırıklarıma mani olamadım. Zeytin bıraktığım yerde değil hemen ayak ucumdaydı. Onu bırakmak hiç istemiyordum ama Ateş izin vermemişti. Yavaşça , zarar vermeden , canını açıtmayacak bir şekilde ayağım ile onu iteleyerek -" Zeytin git , lütfen." hafif ağlamanın etkisiyle buğulu gelen sesim ile konuştum. Ama zeytinin anlamadığı o kadar belliydi ki hava da olan kuyruğunu sallayıp sallayıp havlıyordu . Ateş'in eğilip onu kucağına alması ile hızlıca arabaya bindim. Bu görüntüye daha fazla dayanamamıştım . Zeytin'in havlama sesleri hala devam ediyordu. Ateş birazdan onu bırakıp arabaya binecekti ve belki de Zeytin ikinci defa terkedilecekti. Ateş'in arabaya binmesi ile gözlerimi ellerime çevirdim. Onun suratını bile görmek istemiyordum . Yan koltuktaki hareketlenme ve hemen ardından kucağıma bırakılan şey ile şoka ugradım. Zeytin şu an kucağımdaydı. Ne yani Ateş onu eve götürmeme izin veriyor muydu ? Merakla ona döndüğümde sanki ne söyleyeceğimi anlamış gibiydi. -" Evet , izin veriyorum ama onun varlığını hissetmeyeyim. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim. "
Merhaba arkadaşlar ! * Karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz ? * Kitabıma oy ve yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim :) |
0% |