@marsmelegi
|
-" Bazen dünyanın en zor mesleğidir kendi duygularına tercüman olmak . "
Almira' dan Hayat bazılarımıza iyi davranırken bazılarımıza en acımasız şekilde gerçek yüzünü gösteriyor . Bu acımasız hayata bir de insanlar girince yaşamak için sebep kalmıyor kimilerimiz için , ama benim yaşamak için bir sebebim var , Mavi . Yetimhane kapısının önünde 5 yıl önce pembe battaniye içinde sarılı bir halde bulduğum Mavi. Daha o gün onu kendime emanet olarak benimsemiş kızım, kardeşim olarak kabullenmiştim. Hayat ona daha bebekken kötü yüzünü göstermişti . Adı gibi masmavi gözlere sahip bir bebekti . Onu o gün kucağıma aldığımda ilk göz göze gelişimiz duygusaldı . Ağlamaları durmuştu . Boncuk gözlerinden akan yaşları parmağımla sildiğim an huzurla uykuya dalmıştı . Güvende hissediyordu . Kollarım belki de o an ona liman gibi gelmişti . Sımsıkı bana sığınmıştı . Kollarıma ... İsminin geçmesiyle bile onu özlüyordum .Görüş alanıma yetimhane tabelası girince elim çantama gitti bizim bücür aldığım hediyeyi beğenecek miydi acaba. Yetimhane bekçisine başımla selam verip binanın içine girdim. Tam merdivenleri aşıp odaya girecekken arkamdan o aşinası olduğum Mavi'nin sesini duydum. -"Anneabla ,nihayet geldin. Burnum yollarda kaldı." biraz kırılgan sesiyle. Hemen yanına gidip sıkıca sarıldım . Saçları huzur kokuyordu . -"O burnum değil , gözüm olacak Mavi . Hem sana bir hediyem var Bücür . Al bakalım." deyip çantamdan aldığım küçük oyuncak ayıyı ona verdim. Ayıyı eline aldığı anda gözleri ışıl ışıl olmuştu. Hızlıca kollarını boynuma sarıp yüzümü öpmeye başladı . En ufak bir şey de bile mutlu olmayı biliyordu . -"Dur bücür ya her yerimi salya yaptın "dememle kıkırdamaya başladı .Bir süre yüzüme bakıp hızlı bir şekilde öpüp kaçtı .Bende arkasından gülüp odaya girdim . Bugün restoranda gerçekten çok yorulmuştum ve her yerim ter kokuyordu banyo yapsam iyi olurdu. Hızlıca ortak dolaba ilerleyip içinden ihtiyaçlarımı alıp banyoya girdim. Üzerimi giyip hızlı adımlarla banyodan çıkıp yemekhaneye aşçı Nezaket ablanın yanına gittim. Nezaket ablanın elinin lezzeti çok iyiydi ve bana yemek yapmayı öğretmek için her şeyi yapıyordu. Kızların ve restorandakilerin dediğine göre de başarmıştı. Mutfaktan içeri girdiğimde nezaket abla yine kendinden geçmişçesine türkü söylüyordu. Hızlıca yanına gidip yanağını öpüp geri çekildim. O ise neye uğradığına şaşırmış türkü söylemeyi kesmişti . Bana şaşkınca bir eli kalbinde bakmaya başladı . Kısa süre sonra o şaşkınlıktan kurtulmuş , kaşlarını çatmıştı . -"Allah iyiliğini versin ,ödümü koparttın öyle gelinir mi ?Yok senin yüzünden gencecik yaşımda tahtalı köyü boylayacağım yetimhane gülü "deyip elini kalbine götürüp söylenmeye devam etti . Ben ise onun bu haline gülüp kahkaha atıyordum. Yemekler yardımım sayesinde hızlıca bitmiş Nezaket ablayla kızların tabağına paylaştırıyordum . Kendime de bir tabak hazırlayıp mavinin yanına oturdum. Bücür afiyetle kendinden geçmişçesine yemeğini yiyip arada sırada da ona aldığım oyuncak ayıyla konuşuyordu. Onun bu haline gülüp yüzümü saçlarına gömüp uzunca öptüm. Yatma vakti geldiğin de herkesin uyumasını bekleyip mavi ile terastaki gizli yerimize geçmiştik . Kendimi bildim bileli yetimhanede kaçış yerim burası olmuştum. Bu teras herkesten sakladığım o hüzünlerime, çırpınışlarıma kimi zaman isyanlarıma şahit olup sırdaşım olmuştu. O yüzden buranın yeri bende ayrıydı tabi mavi içinde öyle anneabla demeye burada başlamıştı, bana ilk konuşmaya başladığı an ya anne derdi ya da abla . Bir gün elindeki süt bardağını düşünceli bir şekilde masaya bırakmış ; -" Sana anne veya abla demek istemiyorum çünkü sen ikisisin en iyisi sana ANNEABLA demek" deyip o gündür bu kelimeyi kullanıyordu. Yanımdaki Mavi'nin kıpırdanmalarıyla ona döndüm . Benim ona baktığımı görünce yüzünü bana dönüp her zaman sorduğu ve hiç bıkmadan cevapladığım soruyu sordu. -"Anneabla annem ve babam nasıl insanlardı ?" bu sorunun cevabını bende bilmiyordum ama sanki tanıyormuşçasına cevap veriyordum. İyi mi yapıyordum yoksa kötü mü hiçbir fikrim yoktu . Ama bir şeyi biliyordum o da sevildiğini hissetmek istiyordu . Ondandı bu meraklı soruları . -"İkisi de harika insanlardı tatlım . Seni bana emanet ettiler . Anne ve babanın işleri çok fazla olduğu için sana ben bakıyorum" içim acıya acıya bu cevabı verdim. O kadar masumdu ki o güzel kalbinde hüzün oluşmasına izin vermezdim , veremezdim. -"Artık büyümedim mi? Ne zaman bana isimlerini söyleyeceksin anneabla?" dedi .Bir ara anne ve babasının isimlerini çok fazla sorduğu için böyle bir gerekçe söylemiştim. O günden beri sürekli olgun tavırlar sergileyip bana büyüdüğünü ispatlamaya çalışıyordu. -"Daha var bücürüm, hem sen bana söyle bakalım bugün neler yaptın?" diyerek konuyu değiştirmeye çalışmış ve başarmıştım. Ellerini tatlı tatlı sayıyormuş gibi yapmıştı . -"Hiçççç sadece biraz saklambaç ,biraz ip ,birazcık ta kovalamaca oynadım ama Sıla yine mızıkçılık yaptığı için oyun yarıda kesildi ve benim hakkımı vermediler." esneyerek cümlesinin sonunu getirmişti. Yavaşça bana sokularak bir kedi misali kıvrılarak sessizleşti .kısa süre sonra düzenli nefes alışverişleri kulağıma ninni gibi geliyordu. Üzerime günün ağırlığı çökerken gelecek günlerde olacaklardan habersiz kendimi uykunun kollarına bıraktım. **********
Savaş'tan Bakışlarımı karşımda sandalyeye bağlı oturan adamdan çekip elimdeki viski bardağına çevirdim. Adam o lanet çenesini açıp konuşmadıkça kendimi zor tutuyordum kafasına sıkmamak için . Kendimi zorla sakinleştirerek konuşmaya başladım. -"O lanet çeneni açıp bana her şeyi anlat , anlat ki kafanı mermi yağmuruna tutmayayım." dedim ve bakışlarımı karşımdaki adama çevirdim . Adam sadece suratıma bakıyordu . Çenemi sıkıp viski bardağını sakince masaya bıraktım .Her bir hareketimi izliyordu . Hem de merakla ! Ayağımda ki ayakkabılar betonda ses çıkartıyordu . Sakin adımlarla yanına yaklaştım . Kandan kurumuş gömleğini elimle sertçe tutup kendime yaklaştırdım . Nefesimi hafifçe yüzüne üfleyip viski kokusunu içine çekişini izledim . -" Konuş ! " Hayır dercesine kafasını sallamasıyla sağ elimi yumruk haline getirip sertçe vurdum . Yana düşen kafası , yere damlayan kanlar muhteşemdi .Tekrar attığımda bu sefer yana doğru düşmüştü . -"Savaş abi sakin ol adamı öldüreceksin. Adam bize sağ lazım ölü değil . Sinirlerini kontrol etmeye çalış lütfen" deyip omzumu sıvazladı ve Kayahan'ın yanına gitti. Bakışlarım yerde acı içinde kıvranan adam ile kesişince sorumu tekrarladım. -"O gece hastane de ne oldu çabuk anlat ! Doğumhane de haltlar döndü benim yeğenimi hangi cehenneme götürdünüz hepsini teker teker söyle ! Anladın mı?" deyip suratımı şevket denen şerefsize döndürdüm. Şevket can havli ile hızlıca kafasını salladı ve bende sandalyenin izin verdiği kadar ile uzaklaşmaya çalıştı. Adamlara kaldırmalarını işaret ederek az önceki yerime giderek viski bardağını elime alarak adama döndüm ve anlat dercesine baktım. -"O gün nöbet bende olduğu için sevda hanımın doğumuna ben girdim. İlk başta biraz zorlansa da doğum başarılı bir şekilde gerçekleşti ve sağlıklı bir kız bebek dünyaya geldi" dedi ve ağzında biriken kanı yere tükürerek devam etti. -"Bebeği alıp küveze koymak için doğumhaneden çıkacağım an sırtımda metal bir baskı hissettim. Tam arkamı dönüp bakacağım sırada bana sakince yürümeye devam etmemi istedi. Bende dediğini yaptım ve kendi oda..."bir an nefesi kesilir gibi olan adam hafif öksürüp konuşmaya devam etti. -"Kendi odama gittim. Elimde bebek olduğu için sakince adama döndüm ne istediğini anlamaya çalışmak için ama adam bana bakmıyordu büyük bir kinle bebeğe bakıp hızlıca aldı onu kollarımdan." deyip konuşmasını kesti ve bana baktı. Bende devam et dercesine kafamı salladım. -"Elinde silah odamda bir o yana bir bu yana dolaşıp durdu .En sonunda masamın orada durup ailemin olduğu çerçeveyi alıp bana döndü .Ailem için yapmak zorundaydım ."diyerek ağlamaya başladı. -"Bana bebeğin doğumda öldüğünü ,kimseye bu yaşananları anlatmamamı aksi halde ailemin başına gelenlerden onun sorumlu olmadığını söyledi ve bebeği de alıp gitti. Adamın ismini bilmiyorum ama yüzünde boylu boyunca bir iz vardı." deyip konuşmasını sonlandırdı. Ellerimdeki acıyla bakışlarımı avucuma yönlendirdim. Sinirden bardağı çok sıktığımı bile fark edememiştim . Bakışlarımı ellerimden çekip bu seferde Kayahan 'a ablamın eşine çevirdim. Gözleri dolmuş ellerini sıkıyordu. Bunca zaman öldü zannettiği çocuğunun aslında ölmediğini ,yaşadığını öğreniyorduk hem de şans eseri .Bu can dostum ve bizler için çok zordu. Yanına gidip elimi omzuna koymamla yüzünü bana çevirdi. Ona hafifçe gülümsedim . -"Her şey düzelecek , yeğenimi , kızını bulacağız ."dedim ve adımlarımı deponun kapısına ilerlettim. Arkamdan duyduğum adım sesleriyle onların da geldiğini anladım cebimden telefonu mu çıkartıp babama olanlar hakkında kısa bir mesaj yazıp arabaya bindim. Diğerleri de binince arabayı eve doğru sürerken arabanın içi sessizdi .Herkes şu iki günde öğrendiklerimizi sorguluyordu. Bu sessizliği Kayahan bozarak Kaan'a dikiz aynasından baktı . -" Tüm çevreni bu işe dahil et en kısa zamanda kızımı bulmalıyız ." -" Hastanenin o gün ki kamera kayıtlarına bakarsak belki daha hızlı bulma şansımız olabilir .Ben adamları gönderip kapsamlı bir araştırma yapmalarını söyleyeceğim." demesiyle sadece kafamı salladım ve yola odaklandım.
Almira'dan Yüzümde dolanan küçük eller ve hemen ardından duyduğum kıkırdamalarla tek gözümü açtım . Mavi yüzüme odaklanmış , benlerime dokunuyordu . Yüzümde sayılmayacak kadar çok ben vardı ve o buna bayılıyordu . Aslında pek sevmiyordum ben . -" Beni bu güzel uykumdan uyandırmaya kim cesaret eder ? " sertleştirdiğim sesimle kahkaha atarak benden uzaklaşmaya başladı . Uzandığım yerden kalkıp belinden tuttuğum gibi geri yatırdım . Karnını ve koltuk altları gıdıklamaya başladım . O kadar çok gülüyordu ki bir süre sonra bırakmıştım gıdıklamayı . -" Affedin beni Kraliçem . Bir daha olmaz söz . " demek benim oynadığım oyunu devam ettiriyorsun ha . -" Affedildin köle . Şimdi beraber kalkıp aşağı inelim . Malum bu kraliçenin işe gitmesi gerek . " daha iş kelimesini duyar duymaz yüzündeki gülümseme kaybolmuştu . -"Bücür asma o güzel yüzünü, işten çıkar çıkmaz koştura koştura hızlıca geleceğim anlaştık mı ? Hem bakarsın gelirken sana bir sürpriz de alabilirim" dediğim an gözlerindeki hüzün kaybolmuş pırıl pırıl parlamıştı . -"Gerçekten mi? Bu hafta bana ikinci hediyen olacak .Teşekkürler anneabla" deyip sıkıca bana sarıldı. Uzun bir sarılmanın ardından ondan ayrılarak beraber aşağı indik . Diğer kızlarda uyanmış kimisi okul için hazırlanıyordu kimisi de benim gibi iş için . Giyeceklerimi alıp hızlıca banyoya girdim. Bugün üzerimde bir kırıklık vardı, kendimi çok enerjik hissetmiyordum. Üstümü giyinip banyodan çıktım. Mavi elinde ona aldığım ayıcıkla beni odanın kapısında bekliyordu. Her sabah olduğu gibi bugünde beni yolcu edecekti galiba. Yetimhane binasında çıkıp nöbetçi kulübesinin önünde durdum ve Mavi'ye döndüm. O da bana bakıyordum. Ahh o mavi boncuk boncuk gözler yine dolmuştu. Yavaşça yere çömelip onunla aynı boya geldim . -"Bücür doldurma şu gözleri , zamanın nasıl geçtiğini anlamadan hemen geleceğim tamam mı?" deyip suratına bakmaya devam ettim . Cümlem biter bitmez hızlıca kafasını sallamıştı. Ayağa kalkıp kapıdan çıktım ve Mavi 'ye el sallayıp elimle öpücük attım . O da küçük elleriyle öpücük atıp binaya girmişti . Ana caddeye doğru yürümeye başladım . Aslında pek uzak değildi iş yeri . ******** Restoranın önüne geldiğimde hızlıca içeri girdim. İçeride hiç müşteri yoktu bu benim için çok iyiydi . Ayaklarımı soyunma odasının oraya yönelttim. Hızlıca üzerimi giyinip bir an önce etrafı temizlemem gerekiyordu. Tuvaletteki paspas ve bir kaç parça bez parçasını aldıktan sonra hemen masalara yöneldim. Bir taraftan masaları siliyor bir taraftan da manzaraya bakıyordum. Restoran sahil kısmına bakıyordu ve oldukça lüks bir yerdi . Genellikle iş adamları toplantı veya iş anlaşması yapmak için geldikleri yerdi. Ben bu düşüncelere dalmışken arkamdan sinirli ve gıcık sesiyle Senem hanımın sesini duydum. Kendisi buranın sahibi olan Çakır beyin karısıydı ve o çirkin kocasını çok kıskanan biriydi. Herkese sanki kocasına sulanmışız gibi davranıyordu. -"Almira manzara bakmak yerine temizliğini mi yapsan . Birazdan müşteriler gelmeye başlayacaklar ama sen uyuşuk uyuşuk manzaraya bakmaya devam ediyorsun." deyip o sinirli bakışlarıyla beni yiyip yiyip bitirdi. Bu kadından tırsmıyor değildim. Hızlıca kafamı sallayarak yanımda olan paspası alıp ondan uzaklaştım. Nihayet temizlik bitmişti ve müşteriler gelmeye başlamıştı. Bir taraftan siparişleri alıyor bir taraftan da Senem hanımın öldürücü bakışlarından kaçmaya çalışıyordum. Bu kadının benimle alıp veremediği neydi ? İstenilen siparişi tepsiye koyup müşteriye götürmek için arkamı dönmemle birisi çarpmam bir oldu. Zaten her şey o anda olmuştu . Büyük bir çığırtı , ardından edilen hakaretler , çarptığım kadının bağırtıları , Senem hanımın tırsa tırsa sakinleştirmeleri hepsi bir bir gözümün önünden geçiyordu. Çarptığım kadın o sinirden kızarmış gözlerini Senem hanımdan çekip bana yöneltti ve omuzlarımdan tutup sarstı . O uzun tırnakları canımı yakıyordu . -" Sen bu elbisenin kaç para olduğundan haberin var mı? Kendini satsan yine alamazsın. Nasıl bu kadar sakar olabiliyorsun seni küçük fare ! "deyip beni bir anda bıraktı. Kendimi sakin tutmaya çalışıyordum zira bu kadını yolardım . Dua etsin bu işe çok ihtiyacım vardı . -" Hanımefendi ben özür dilerim. Arkamı dönünce sizi göremedim" Dediklerimle siniri azalmamış daha da çığırından çıkmıştı . -"Bak bak beni görememiş sen onu külahıma anlat. Seni aşağılık fare bir de özür diliyor , bu elbise sayılı üretim ve sen bir özür ile sıyrılacağını mı düşündün he ?" tıslaması ile ellerimi yumruk yaptım . Bu kadar bağırmasına , aşağılamasına gerek yoktu . -"Hanımefendi özür diledim ya işte niye hakaret ediyorsunuz . Hem kendinizi bu kadar büyük görmenize gerek yok . Unutmayın nihayetinde karşınızdaki kişinin sizi görebildiği kadar büyüksünüz ." kadının dediği hiçbir şeyi tınlamayıp arkamı döndüm ve soyunma odasına girdim . Büyük bir ihtimalle arkamdaki herkes büyük bir şok geçiriyordu . Özellikle de o çığırtkan kadın .Bunları daha fazla düşünmeden üzerimdeki çıkaracakken Senem hanım şok olmuş bir halde içeri girdi ve bana -"Sen daha demin konuştuğun kişinin kim olduğunu biliyor musun ?" beklemediğim bir ses tonuyla , çok sakin konuşmuştu. -"Hayır Senem hanım bilmiyorum ve ilgilenmiyorum da. Ayrıca bu olanların üstüne kovulduğumu tahmin edebiliyorum izninizle üzerimi değiştirmem gerek ." çıkmasını bekledim ama o çıkmak yerine devam etti. -"O kadın Oya Gümüş. Ahhh ne şeytan kadındır o var ya .Hem sen ne kovulmasından bahsediyorsun. İşine devam ediyorsun ."deyip heyecanlı bir sesle devam etti. -"Bu zamana kadar o kadına haddini bildiren kişi sayısı 1 elin parmağını geçmez. Helal olsun sana" deyip büyük bir keyifle dışarı çıktı. Bir az önce ne olmuştu? ben kesinlikle yaka paça restorandan atılmamak için acele ederken hiç beklemediğim bir tepki ile karşı karşı gelmiştim. Bütün gün hiç durmaksızın çalışmıştım. Ne de olsa Senem hanımın bir anı bir anını tutmuyordu . Bir an gelip hiç çalışmıyorsun deyip kovabilirdi. Ben o kapasiteyi görüyordum o kadında. Nihayetinde çıkış saati gelmiş ve soyunma odasında diğer kızlar gibi bende üzerimi giyinip restorandan hızlı adımlarla çıkmıştım . Ne de olsa bekleyenim vardı değil mi? Allah bilir şimdiden yetimhane kapısının önünde durmuş beni bekliyordu . Bu düşünceyle adımlarımı yetimhaneden önce gideceğim yere doğru hızlandırdım. İki gün önce maaşımı almış yetimhane ye giderken bir dükkan gözüme çarpmıştı ve merakla girmiştim içeriye. O kadar güzel el yapımı kolyeler vardı ki merak edip sormuştum tabi fiyatını . Dükkan sahibi yaşlı amcada çok makul fiyata iki tane kolyeyi bir veya iki gün süre içinde yapabileceğini söylemişti. Bende mavi ile bana sadece ikimize ait bir şey olsun istediğim için kabul etmiştim. Dükkanın kapısını açıp içeriye girdim. Tabi yaşlı amca beni görür görmez elinde tahta kutu ile gelip elime vermişti. Elimde bulunan kutuyu açtığımda şok olmuştum. Gerçekten mükemmel olmuştu. Fiyatı ödeyip yaşlı amcaya teşekkür ettim ve kolyeyi çantama koyup dükkandan ayrıldım. Yetimhanenin kapısından içeri girmem ile Mavi'nin üzerime koşturması bir oldu. Ona sımsıkı sarılıp yüzüne öpücükler bıraktım. Bir anda yüzünü benden çekip -"Dur Anneabla ya her yerimi salya yaptın" dedi. Dün ona söylediğim cümlenin aynısını bana kullanıyordu. Bende bir süre ona bakıp bir hızlıca öpüp içeriye koşmaya başladım. En sonunda odaya geldiğimde arkamdan ellerini bacaklarına koyup dinleniyordu. -"Bu yaptığın Sıla'nın yaptığı gibi mızıkçılık " deyip somurtarak yatağa doğru yürüyüp oturdu. Bende onun yanına oturdum . Koşmaktan nefesim kesilmişti . -"Mızıkçılık öyle mi? Ama ben seni taklit ediyordum bücür " burnunu sıktım ve çantamdaki kolye kutusunu çıkartıp ona döndüm. -"Sana sabah dediğim gibi bir sürprizim var bücürüm " diyerek kolye kutusunu açıp onunkini yavaşça boynuna taktım. Ardından kendiminki de takarak ona döndüm. -"Bana söz ver Mavi ne olursa olsun bu kolyeyi boynundan çıkarma çünkü bu kolye sen ile benim simgemiz tamam mı ?" boynuma sıkıca sarılarak -"Anneabla bu çok güzel .Sana söz veriyorum asla çıkarmayacağım" uzun bir süre birbirimize sımsıkı sarıldık. Ta ki telefonum çalana kadar mavi den ayrılarak çağrıya cevap verdim. *********** -"Mavi yemeğini yiyeceğine söz verdin tamam mı ? gelince Nezaket ablaya soracağım yiyip yemediğini ." -"Söz veriyorum yiyeceğim yemeğimi .Ama acele et tamam mı? sonra Burnum yollarda kalıyor , seni özlüyorum." demesiyle gülmem bir oldu. -" Tamam Bücür söz burnunun yollarda kalmasına izin vermeden geleceğim ."diyip restorana doğru yürümeye başladım. Az önce Çağrı bey aramış ve bana ihtiyaçları olduğunu ,zengin iki ailenin bir haberi kutlamak amacı ile yemek yemek için ansızın oraya geldiklerini ve garson açığı olduğunu söylemişti. Ne kadar ilk başta kabullenmesem de paraya ihtiyacım olduğu için kabul etmiştim. Aslında bugün olanlardan sonra bir işkillenmedim değil ama çok kafa yormak istemiyordum. Bu düşüncemi restoranın önüne gelince hızlıca aklımdan def edip içeri girdim. Kıyafetlerimi değiştirip masaların olduğu bölüme yürüdüm .Benim haricimde Ada ve Can da buradalardı. Ama işin garip kısmı Çağrı ve Sinem hanım ile bakışlarım kesişince bana acır gibi bakıyorlardı . Aynı şey Ada ve Can' da da vardı. Bu iş kendi açımdan gittikçe karma karışık hale gelmeye başladı. Onları geride bırakarak siparişleri almak için büyük masaya ilerledim. -"Hoş geldiniz efendim ne istersiniz" deyip kafamı kaldırmamla bu sabahki çığırtkan kadını görmem bir oldu. Bana pişmiş kelle gibi sırıtarak bakıyordu. Sanki o bakışların altında "bu sabahki bütün laflarını sana yedireceğim" iması vardı . Bakışlarımı diğer kişilere çevirip hepsinin suratlarına bakmaya başladım. Diğerleri arasında sadece çığırtkan kadın harici bir kadın daha bana öyle bakıyordu. Galiba bu Oya denen kadının arkadaşı idi. Herkesten siparişleri alıp içeriye geçtim. Senem ve Çağrı bey haricinde kimse yoktu. Daha demin Ada ve Can buradalardı. Sorgulayıcı bakışlarımı Senem hanıma çevirdim. -"Almira Oya'nın isteği üzerine böyle bir şey yapmak durumundan kaldım .Kusura bakma." deyip eşiyle beraber odalarına gittiler. Ama ben böyle olacağını tahmin etmiş , ihtimal vermemiştim. Sipariş edilenleri sakince her bir kişiye verdim .En son Oya hanım kalmıştı. Onun siparişlerini daha bir dikkatli götürüyordum. Ne de olsa ne yapacağı belli olmazdı . Tam içeceğini de yanına koyacağım an bir anda bileğime vurmasıyla üzerine dökülmüştü. Bir anda bağırarak ayağı kalkmasıyla bütün bakışlar onunla bana dönmüştü. İşte yine başlıyorduk. -"Sen nasıl bir insansın ya ? Daha bu sabah buraya geldiğimde de bilerek üzerimi berbat etmiştin. Senin elinin ayarı yok mu ? küçük fare" diyerek bağırmasıyla şok olmuştum. Bu kadının benimle ne derdi vardı. -"Bakın Oya hanım bu sabah ki olanlar bir kazaydı. Ve şimdi olanlar ise tamamen sizin suçunuz. " arkamı dönüp gidecekken kolumu tutup ona doğru dönderdi. Tam ağzımı açıp beni bırakmasını söyleyecektim ki başımdan aşağı su dökmesi ile konuşamadım. -"Oya ne yapıyorsun?" bunu diyen kişi kıvırcık saçlı biriydi. -"Sen bu işe karışma Kaan ,bu küçük fare sınırlarını çok fazla zorladı. Yerini hatırlaması şart oldu." deyip masadaki diğer bardağa uzanacakken ondan önce davranıp aldım. Tam bende ona bardaktaki suyu boşaltacakken elimden alınmasıyla şaşkınca alana baktım. -"Bu kadar yeter küçük hanım . Haddini bil . Senin karşında sıradan insan yok ."deyip elimden aldığı bardağı masaya bıraktı. Bu adam da kimdi. Üzerinde siyah bir takım elbise vardı . O kadar korkunç bakıyordu ki korkmuştum . -"Savaş abi hoş geldin " Kaan denilen çocuk konuşmuştu . Bakışlarını bana çevirip masadaki peçeteyi aldı ve bana uzattı . Almak için harekette bile bulunmadım . Tek odak noktam karşımdaki Adamdı . Saçımdan damlayan sular boynuma doğru yol alıyordu . Elimin tersiyle silip ona biraz daha yaklaştım . Ağzımı açıp içimden geçeni söylemek istiyordum . Ama çalan telefonum buna engel oldu . Islak ellerimi üzerime silip telefonu açtım . Arayan Nezaket ablaydı . -"Nezaket abla bir sorun mu var? Yoksa Mavi 'ye bir şey mi oldu? Nezaket abla neden susuyorsun? "deyip karşı taraftan bir ses gelmesini bekledim. -"Anneabla hani erken gelicektin. Burnum yollarda kaldı." ağlayan sesiyle gözlerimi kapattım . Ağlamasına dayanamıyordum . -"Bücür gelicem sen şimdi uyu sabah kalktığında yanında olmuş olacağım " dedim . -"Hayır, ben sensiz uyuyamam ki " -"Tatlım kolyen yanında ya o kolyeye sımsıkı sarıldığın an beni hissedebilirsin." dedim. Kısa bir an telefonun diğer ucu sessizleşti. Büyük ihtimalle bücür dediğimi deniyordu. -" Sen haklısın galiba anneabla .Seni bekliyorum "deyip telefonu kapattı. Arkamı döndüğümde Savaş denen adam bana bakıyordu. -"Bu sabah Oya hanıma dediğim gibi kendinizi bu kadar büyük görmenize gerek yok . Nihayetinde benim görebildiğim kadar büyüksünüz " deyip Oya hanıma sinirli bir şekilde baktım . Yavaş adımlarla Sinem ve Çağrı beyin yanına gittim .Çağrı bey bana odasını işaret etmesiyle odaya doğru adımladım.
Herkese tekrardan merhaba ❤️ Alın Yazım kitabımı okuyanlar hatırlar mı bilmem ama Almira karakterimizin kitabını yazmaya başladım. Umarım beğenirsiniz, oy ve yorum yapmayı unutmayın 🤍💚 |
0% |