Yeni Üyelik
25.
Bölüm

~H.K 25. BÖLÜM~

@marsmelegi

-" Belki de hayat yalnış anlayınca güzeldi ... "

 

Yazar'dan

-" Bana ruhumu geri ver Savaş . " bu cümle defalarca kez beyninde tekrarlanıp duruyordu . Oturduğu bankta gerilmiş , alnından akan soğuk terleri silemiyordu bile .

Almira'nın eskisi gibi ışıltılarla bezenmeyen gözlerine bakıyordu .

Gözleri solmuştu . Evde yaşanılan olayı büsbütün taşıyordu bedeninde .

-" Ruhumu geri verecek misin ? " Savaş'ın kendisine dikkatli bir şekilde bakışını göz ardı ederek can alıcı soruyu sormuştu . Şu dakika evet dese ne yapacağını da bilmiyordu .

Belki yurda döner son bir kez daha şansını denerdi . Şayet Müdire Hanım'ın yurt kapısından alacağı bile kesin değildi .

Akan gözyaşlarını çaresizlikle silip genç adama baktı . Dudaklarını aralayıp bir şey demediği her saniye omuzları düşüyordu .

Kendine çektiği bacaklarını eski haline getirip , yanaklarında ki ıslaklığı elinin tersiyle silip burnunu çekti .

-" Almira bunu yapamam . Hem Mavi ne olacak ? O sensiz o evde yaşayamaz ki . Anlaşmayı da unutma 1 yıl evli kalmalıyız. "

Her cümlesinde kırılan kalbinin sesini duymuyor muydu ?

Buğulanan gözlerini görmüyor muydu ?

Ruhunu vermemeyi seçmişti karşısında ki genç adam . Bir esir misali elinde tuttuğu özgürlük kanatları, her zerresine zincir vurulmuş haldeydi .

-" Artık kimseyi düşünecek gücümün olmadığını görmeyecek kadar kör birisin . Başkaları için yaşayamıyorum artık . " Mavi'den vazgeçtiğini mi söylemeye çalışıyordu.

Bu düşünce içini korku ile doldurmuştu. Onu yanında tutan hatta evlenmesine neden olan Mavi idi .

Vazgeçmesi demek artık onu bağlayan bir nedenin olmaması demekti .

-" Saçmalayı kes Almira ! Anlaşma var ortada , bunu görmezden gelemezsin . " Banktan kalkıp bir ileri bir geri yürüyordu . Elleri durmaksızın hareket ederken , gözleri sürekli genç kız hariç her yerde dolanıyordu .

İçinde ki bu kaybetme duygusu da neydi !

-" Anlaşmayı bitiremeyiz . " Almira 'nın tam önüne gelerek gözlerinin içine bakmış , bir kaç söyleyeceği şey olmasına rağmen susmayı seçmişti.

Birisi Ruhunu vermezken , bir diğeri katiline bakmaktan çekinmemişti .

Eller kırmızıya boyanmıştı . Tam karşıda ki bembeyaz tabloya acımadan renk katacaktı.

********

Hastane koridorun da gezinen adam tedirgince odadan çıkacak olan doktoru bekliyordu. Sadece saatler önce babası bir an da gözleri önünde fenalaşmıştı.

Öylece yıllarca güçlü gördüğü babası yığılmış , kötüleşmişti .

O koskoca evde bu zaman kadar her türlü sesini duyuran adam sessizce kendinden geçmiş , kimseye duyuramamıştı fısıltısını .

Ameliyathane yazılı kapının açılma sesiyle o tarafa yürüdü . Doktor elinde ki eldiveni çıkarıp kısık gözlerle kendisine bakmıştı .

-" Ne oldu Hüseyin ? O nasıl ? "Derin bir nefes vermiş olan doktor bunca zaman tanıdığı kişinin bu halde hastaneye getirilişi ile korkutmuştu . Tıpkı karşısında duran dayısı gibi.

-" Serkan dayı dedemin durumu hiç de iyi değil . Bu üçüncü kalp krizi geçirişi. Bir dahakini kaldıramayabilir . Onu bu denli üzen şey ne ? " Sorulan soruya cevabı yoktu . O da bilmiyordu . Zaten bilse şu an bu durumda olmazdı babası .

-" İnan ki bilmiyorum Hüseyin . Ama yıllar sonra onun adını ağzına aldı . Narin dedi bana . Narin ... " Adını söylerken bile kalbi hızlanıyor, kokusu burnuna doluyordu.

Bakışları , her konuşmasında yanağında oluşan çukur , mutluyken mavi gözlerinin ışıl ışıl olması ...

Unuttum derken bile hatırlıyor oluşu , en acısı ise eskisi gibi acı vermiyordu . Onu anımsamak , özlemini gideriyordu .

-" Narin mi dedi ? " Başını sallayarak en yakında olan koltuğa oturdu . Aklını yitirecekti . Düşünceleri birer mahkum ipi gibiydi . Her saniyesinde asılmaya yaklaşıyordu .

Kendi idamını hazırlıyor gibiydi .

-" Yıllar sonra o adı söyleme nedeni neydi acaba ? Onca olandan , onca kaybettiğimiz kişilerden sonra adını söylemesi garip . " Serkan yanında yer alan yeğeni Hüseyin'e bakıp sadece gülümsemişti .

Kayıplar vermişlerdi . Hayatından iki kişi ayrılmış . Eşi ve doğmamış kızı .

Narin ve adını Müberra koymayı düşündükleri kızları .

Hüseyin onun acı dolu gülümsemesini görünce pişman olmuştu . Acı kayıplar verdikleri doğruydu . Ama bunu hatırlatması hele de dedesi bu haldeyken hataydı .

-" Dayı ben boş b- "

-" Hayır evlat , kayıplarımız var ve bunlar unutulmayacak kadar değerliler . " Eliyle Hüseyin'in bacağına bir kaç kez vurup nefeslerini sıkılaştırmıştı . Zira titreyen burnu ağlamaya yakın olduğunu kanıtıydı .

********

-" Sabaha kadar burada oturacak mısın yani ? " Defalarca aynı soruyu soran adama bıkkınlıkla kafa sallamıştı .

Israrla eve gitmeleri gerektiğini söylese de Almira'nın buradan gitmeye pek niyeti yoktu .

O ev gitmek ona iyi gelmiyordu. Ve artık kendisi için ne iyi ise onu yapacaktı.

Madem ruhunu geri vermiyordu. Onu da ruhundan etmek için herhangi bir engel göremiyordu.

-" En azından bir otele gitseydik. " İsyan edercesine utanmadan kendi bankından kalkıp Almira'nın yanına oturmuştu.

-" İstemiyorum . Hem sen kendi bankına gitsene , hadi ." Laf arasında yanına oturmasına göz yummamıştı. Hala hareket etmeyişi ile omzundan itip uzaklaştırdı .

Ani gelen itilme darbesiyle şaşırsa da gözlerini kısıp , kalktığı gibi eski yerine gitmişti.

-" Soğuktan donalım o zaman . Hatta burnumuzdan buz kristalleri çıkıp uzun bir ok haline gelsin . Sonra da kırılıp ayağımıza düşsün . Artık gözümüzü hastane de mi açarız ya da sorguda mı bilemiyorum . Sen b- "

-" Savaş üç maymunu oynama artık . Sanki dakikalar önce ki konuşmamız hiç olmamış gibi davranıyorsun . " Konu kapanmamıştı. Savaş'ta farkındaydı. Sadece kısa bir süre de olsa onun negatifliğini dağıtmaya çalışmıştı.

-" Üç maymunu oynadığım yok . Konuşmamızı da yok saymıyorum. Sen istedin ben de kabul etmedim . " Öyle kolayca söylemişti ki . Sanki herhangi bir şey için istekte bulunmuştu.

Gamsızlığı pes dedirtecek düzeydeydi.

-" Varlığını hissetmek istemiyorum. Sanki burada yokmuşsun gibi oturacak , seni yok sayacağım ." Derin bir nefes alıp onunla olan bakışmasını keserek ağaçlara doğru dönmüştü.

Onların o rüzgarda uçuşan dallarını izlemek ve çıkardığı sesleri dinlemek en iyisiydi .

-" Yok mu sayacaksın ? Hem de beni ! " Almira bozuntuya vermeden karşıya bakmaya devam ediyordu .

-" Almira az önce ki yok sayma meselesini açıkla . Heyy ! " Sordupu onca soruya cevap vermeyip hafif bir şarkı mırıldanmaya başlamıştı.

Yok sayılıyordu !

Belki de daha en başından olması gereken bu davranış için geç kalınmış sayılmazdı .

Saçlarını omzunun oraya toplayıp uçlarını düzeltti. Dediği gibi yapıyordu. Sanki koca parkta Sadece o varmış gibi davranıyordu.

-" Hasta olacağız . " Kendisini dinlemeyen kıza gözlerini devirdi. Bu havada burada oturmak ve geceyi geçirmek hiç iyi bir fikir değildi.

Onu burada bırakıp gidemeyeceği için geriye tek bir yol kalıyordu .

Az önce ki kendi bankın meselesini yok sayarak genç kızı belinden tuttuğu gibi omzuna atarak yürümeye başlamıştı.

Almira bir an da baş aşağı duruma gelince ne yapacağını şaşırmış , bağıramamıştı bile .

Her bir adım atışında etrafa yayılan şaçlarını nefesiyle geriye itip , genç adamın sırtına sertçe yumruğunu geçirdi .

-" Bıraksana beni ! Bu şekilde davranarak nereye varacaksın ! Beni o eve götürmen yalnızca senden daha da nefret etmemi sağlayacak ." Tekrar aynı yere vururak genç adımın acı içinde inlemesine neden olmuştu.

Bir an o acı dolu sesi duyunca pişman olsa da anında üçüncüyü geçirmişti.

-" Seni yok sayıyorum Almira . Aslında bakarsan şu dakika üç maymunu oynamaya karar verdim ."

-" İyi de o senin günlük rutin halinde yaptığın davranışlar , şu dakikaya özel değil ! " Sonlara doğru arabaya bindirilmesi ile ses tonu yükselmiş , inmek için atak yapsa da Savaş kolu ile engellemişti.

Kapıyı kapatır kapatmaz sürücü tarafına geçmiş , motoru çalıştırmıştı . Hareket eden araç ile çaresizce etrafa bakınıyordu .

-" Beni o eve götürme lütfen . " Koca aracın içinde ki o sessizliği bozan mırıltı Savaş'a ulaşmıştı . Isıtıcıyı açmak için uğraşan eli durmuş , arabanın hızı azalmıştı .

Acı ile istenilen istek , karşılıksız kalmayacaktı .

Söylediğine alamadığı cevap ile başını eğerek sırtını koltuğa yaslamıştı . Dakikalar sonra o eve ulaşmış olacaklardı

Belki de Oya ve Kumsal o alay dolu gözleriyle onu bekliyordu . Onların karşısında güçsüz kalmış , ağlamıştı .

Bunu yüzüne vuracaklardı ,rencide edeceklerdi .

Açık olan yolda akıp giden araç yavaşça durmuş , Savaş aşağı inmişti . Hala kafası eğik olan Almira kendi kapısının açılmasıyla tekrar Savaş'a baktı .

Bir eli kapıyı tutarken , diğer eli ona doğru uzatılmıştı. Uzatılan eli görmezden gelerek arabadan inmiş , etrafa göz gezdirmişti .

Karşılaştığı bu yer hiç te tanıdık değildi . O eve gelmemişlerdi .

-" Takip et beni . " Tutulmayan eli nedeniyle huysuz çıkan sesi ile koca rezidansa doğru ilerlemişti . Yandan bakış attığında Almira'nın geldiğini görünce binaya girmişlerdi.

Cebinden çıkardığı kartı asansöre dokundurarak düğmeye basmış , açılmasıyla içeri girmişti . Şaşkın bakışlarla yanında yer alan genç kıza gülmemek için zor duruyordu .

Bu tepkilere bakıldığında onu o eve götüreceğini beklediği açıktı . Sahi o da bundan bahsetmemişti ya .

-" Üç maymunu çok güzel oynuyorsun Savaş. " Bildiğin onunla oyun oynamış, araba kurbanlık koyun gibi beklemesini sağlamıştı .

O eve götürecek korkusuyla neler düşünmüştü . Bu şekilde davranamazdı .

-" Ne ? " Duyduğu ile şaşırmıştı normal olarak . İlk duyacağı şey bu olmamalıydı . Belki bir teşekkür beklemiyordu evet ama bunu da beklememişti .

-" Üç maymunu diyorum güzel oynadın . Madem buraya gelecektik , neden araba da bahsetmedin . O halim hoşuna gidiyor değil mi ? Almira korku içinde böyle devam etmeliyim diye düşünüyorsun . "

Savaş cevap vermek için ağzını açsa da duran asansör ile kapılar açılmış , Almira dışarıya çıkmıştı . Yalnızca iki kapı bulunuyordu koca katta .

Savaş'ın asansörden inişini , kapıya anahtarı sokuşunu hepsini sakince izlemiş , açılmasıyla ilk önce o eve girmişti .

Koca bir koridor onları karşılamıştı onu . Hemen bitişinde de görünen merdiven ile iki katlı olduğunu anlamıştı .

Koridor boyunca görünen kapılar ve hemen önlerinde ki kolilerle yeni alındığı belli oluyordu . Çoğu eşya hala kolilerin içinde gibi görünüyordu.

İlk kapıdan içeri girmesiyle mutfakla karşılaşmıştı . Siyah ve gri den oluşan dolaplar vardı . Tam ortada bulunan masanın üzeri koliyle doluydu .

-" Ankara'ya gelir gelmez aldım evi . O yüzden çoğu şey kolilerin içinde . Bir ara beraber yerleştiririz . Eğer beğenmediğin bir şey olursa da söyle alışverişe çıkar is- "

-" Ne önemi var ki ? 22 Ağustos'da bu evlilik bitecek . Ha beğenmişim ha beğenmemişim , bir kaç ay sonra bunların hiçbiri , sen de dahil hayatımda olmayacak . "

 

 

 

 

Loading...
0%