@marsmelegi
|
-"O kurtuluş diye söz ettiğiniz macera , başkası için bir vazgeçiş ..."
Yazar'dan Satır satır yazılan cümleler anlam kazanıyordu . Her bir kelimenin sonu sanki ölüme çağrı idi . Sayfaları çevirdikçe ortaya çıkan fotoğraflar, delil olarak oraya yerleştirilmişti . Sanki dosyayı hazırlayan kişi inanmıyorsan git ve oraya bak bütün deliller sizi bekliyor diyordu . Her bir karenin altında küçükçe açıklamalar yazılıydı . Tıpkı ilk fotoğrafta olduğu gibi . Bebek ultrason fotoğrafı oldukça eski gibi görünüyordu . Köşeleri yıpranmış, siyahtan griye geçişler mevcuttu . Arkasını çevirince de güzel el yazısı ile yazılan cümle görünmüştü. Benim kurtuluş olarak gördüğüm bu acımasız macera o ve karnında ki için vazgeçişti . İlk pişmanlığım Savaş'ın okudukça bulanan ve sessizleşen zihnine yavaş yavaş kardeşinin görüntüsü ve sözleri girmişti . -" Sana inanamıyorum abi . Bunu diğerlerinden saklamayı nasıl düşünürsün . Hem dosya hakkında da yalan söyledin . Kesinlikle gizli saklı iş yapmamalıyız . " Kaan elinde ki dosyayı sertçe masaya bırakıp boynunda ki kravatı gevşetmişti. Koskoca şirket onlara dar geliyor gibiydi . Savaş öğrendiklerinin ağırlığı altında ezilirken , Kaan'ın da ondan bir farkı yoktu Defalarca dosyayı okumuş , resmen ezberlemişlerdi . İçerisinde ki her bir kelime öylesine şaşırtıcıydı ki . Bunca şey tesadüf müydü diye düşündü Savaş . Mavi 'nin kaçırılışı , hayatlarına giren Almira ... Kaan bu konuda hiçbir şey bilmiyordu . Onun tahmin ettiği şey belki de düşünce olarak bile içinde yoktu . Hem kim böylesi bir şeyi düşünürdü ki . Almira'nın aslında Müberra olabileceğini yalnızca Savaş ve belki de Yiğit biliyordu . Daha doğrusu tahmin ediyorlardı. -" Henüz doğru düzgün bir şey bilmiyoruz. Ortada bir şey yok iken velveleye vermek de neyin nesi . " Savaş bir umut , gerçekleri sorgulanmasının ardından başka bir gerçek bekliyordu . Bu öğrendiğinden daha masum bir gerçek ... -" Bundan başka ne gibi bir şeye ihtiyacımız var ki , her şey ortada . Babaannem yani namı değer Hatice Hanım ve , ve o lanet olası ihtiyar her şeyi hal- " -" Kes sesini !! " suratına fırlatılan dosya ile bir kaç adım geriye giden Kaan hırsla abisine bakmıştı . Gerçekleri tek tek söylediği için fırlatılan dosyaya bakmak dahi istemiyordu . Zira abisi ondan gözünü dahi ayırmıyor , şoktaymış gibi ona bakıyordu. -" Gerçekler her daim acıdır Savaş . Şimdi bir gerçek daha söyleyeceğim . Benim için hayalkırıklığısın . " Abi yerine ismini söylemesi mi daha kötüydü? Yoksa onun gözünde hayalkırıklığı olması mı ? Savaş sadece bir an duyduklarını daha fazla sindiremediği için refleks olarak en yakınında bulunan dosyayı fırlatmıştı. Ama hedef edindiği kişi kesinlikle kardeşi değildi . -" Kaan ... " abisinin ağzından sesini duyar duymaz elini kaldırıp durmasını ve tek kelime daha etmesini engellemişti . -" Senin ve benim aramda ki bu atmosferi daha sonraya bırakalım . Çünkü şu an ki konu ve kabullenemediğin gerçekler daha mühim . " Hızlıca yere eğilip az önce suratına fırlatılan dosyayı alıp sertçe masaya koydu ve ilk sayfasını açtı . İlk başta metin gibi gözükse de yazılan şey günlüktü . Her bir dakikası, saniyesi yazılan bir günlük ... -" Adam bildiğin sanki çok güzel bir gün geçirmiş ve unutmak istemiyormuş gibi günlük yazmış . Narin ve Müberra'nın yaşadıklarını daha doğrusu yaşattıklarını umursamıyomuş gibi. Acaba Müberra ve o nerede ? Yaşıyorlar mıdır ki ?" Kaan fikirlerini sıralarken ,Savaş tekrar ilk sayfayı okuyarak gözden geçirmişti . İlk cümleler bir kurtuluşu ifade ederken sonlara doğru hiç de öyle değildi . O kurtuluş diye bahsedilen şey aslında bir kadın ve karnında ki bebeğiydi . Her şey notta yazdığı gibi acımasız maceraydı fakat bir o kadar da vazgeçişdi . Titrek elleri ile takım elbisesinin iç cebine koyduğu peçeteyi çıkardı . İçine koyduğu bir kaç saç teline kısık gözler ile bakıyordu . Buradan çıkan sonuçlar ise onları tekrar acımasız bir maceraya sürükleyecekti . Tek fark ile vazgeçiş onları temsil edecekti . -" Nedir o ? O saç tellerinin orada ne iş- yoksa sen , bir dakika ..." Kaan dolan gözleri ve almayı unuttuğu nefesi ile abisine bakmıştı . Sadece bir inkar bekliyordu. Asla gelmeyecek olan inkarı . Yığılırcasına tekli koltuğa oturup , kafasını salladı . Olamazdı, olmamalıydı . Almira'nın o bebek olmaması gerekiyordu . Olmasındı ... Genzini yakan, tuttuğu nefesini bırakıp az önce gevşettiği kravatını sertçe çıkartarak uzağa fırlattı. Her şey şimdi kafasına uyuyordu. Abisinin gizli saklı yaptığı bu şeyler ve Almiradan gizlenen bilgiler . Babaannesi ve O Erkan denen ihtiyar yapmıştı . Vazgeçişin sebepleri olan bu iki insan , kaderden kaçamamışlardı . Almira yani Müberra ki henüz belli olmasa da buradaydı . O dosyanın yatağın altına konulmasının sebebi buydu . Birileri gerçekler ortaya çıksın istiyordu. ******* Defalarca başa dönmesine rağmen ne okuduğunu anlıyordu ne de kitabı bırakabiliyordu . Aklında ki düşünceleri sanki kitap okuyarak mantıklıca eleyebiliyordu . İlk önce bir kelimeye odaklanıyor, cümleyi okumaya odaklandığı an da öylece dalıp gidiyordu. İşin tuhafı saniyeler sonra da düşüncelerini unutuyordu . Sanki hiç orada yoklarmış gibi oluyordu . Kitabın kapağını kapatıp bacaklarına koydu . Her iki tarafından tutup üzerinde ki desenin kabartmalarına dokundu . Her bir kitap , bir yaşanışı temsil ediyordu gözünde . Onunkine benziyen bir kitap bulabilir miydi ? Göğsünü kabartacak cinsten bir nefes alarak , sallanan sandalyeden kalktı . Bu koca kitap odasından çıkma vakti gelmişti . Elleri arasında ki kitabı sanki hiç okumamış gibi yerine koyup odadan çıktı Uzun koridoru geçtiği an merdivenlerden çıkan adam ile karşılaşmıştı. Dağınık saçları her basamak çıkışında hareketlenip , alnını kapatıyordu . Ondan gelen buram buram sigara kokusu vardı . Son basamağı da çıktığında yere eğik başı kalkmış ve o gözleri kendisini bulmuştu . Kocaman elleri sanki düşecekmiş gibi merdiven trabzanına tutunmuştu. Hatta bir ara Almira ona doğru giderek tutmak bile istemişti . Sanki gücü çekilmişti genç adamın . -" Nasılsın ? " hali olmayan sesiyle sorduğu soruya omzunu kaldırarak cevap verdi Almira . Yalan söylemek ya da nasıl hissettiğini bildirmek istemiyordu. -" Cevabı iyiyim olarak kabul ediyorum öyleyse. Dün oldukça etkilenmiştin. Umarım düzgün bir şekilde dinlenmişsindir. " buna da omzunu kaldırıp indirerek cevap vermiş , yanından geçerek merdivenleri inmeye başlamıştı. Bir iki basamak inmişti ki Savaş'ın tekrar seslenmesi ile durmuştu . Gözlerini kısa süre kapatıp açtı ve ifadesiz yüzü ile ona döndü . -" Aslında dün gece yatağının altına bakınca , bakınca ben ..... ben bir şey bulmayı umut etmiştim. Ama gel gör ki hiçbir şey yoktu. Polislerde herhangi bir parmak örneği ve delil bulamamışlar. " Almira boğazında ki yumruyu yutup istemsizce cebinde ki telefonu tuttu . Aklında o kadar düşünce ve eylem vardı ki , Her an o telefonu suratına fırlatıp burada ki gelen mesaja bak öyleyse pislik diyesi vardı . Düzenlemesi zor olan nefesini hizaya getirip sanki beklemiyormuş gibi yapmayı tercih etti . -" Polis hiçbir şey bulamamış mı ? Öyleyse gelen o mesajlar neydi ? Ondan da bir şey çıkmadı mı ? " Almira'nın şaşkın ve meraklı soruları kalbine hançer gibi işliyor , pişmanlık duyuyordu . Ama ona göre olması gereken buydu . Gördükleri, duydukları ve öğrendikleri eğer doğru ise dışarı bir yerde bilinmeyen bir düşman vardı . Kim olduğu belli olmayan bir düşman . -" Hayır hiç bir şey bulunamamış , hat herhangi birinin üzerine kayıtlı değil ve o geceden sonra tekrar kullanılmamış . " Karşısında ki bu adam kendi telefonunu vermiş, ona ait olanı ise almışken hangi kanıtlardan bahsediyordu. Polise asla teslim edilmeyen , mesajların geldiği telefondan mı ? -" Anladım . " Duyduğu yalanlara katlanamıyordu . Savaşın tekrar bir şey demesine izin vermeden kalan merdivenleri indi . O gözden kaybolup giderken Savaş omuzları çökük bir halde odasına çekilmişti . Üzerinde ki ona ağır gelen takım elbiseyi yavaş hareketlerle çıkartıp daha rahat giysiler giyindi . -" Bunu onun için yapmalıydı. Onun için , en iyisi buydu. En iyisi buydu . " verdiği telkinler bir süre sonra anlamını yitirmişti . Kandıramıyordu bile kendini . ******* Oturduğu bankta her iki tarafı kontrol edip beklese de ne gelen vardı ne de giden . Kot pantolonun cebinde ki telefonu çıkarıp gelen mesaja tekrar baktı. -" O kurtuluş diye bahsedilen macera , senin için bir vazgeçişti. Bir şeyleri öğrenmek için her zamanki kaçış yerine gel . " Her zamanki kaçış yeri bu park , bu banktı . Ama hiç kimse yoktu . Ayağa kalkıp bir ileri bir geri yürüyüp etrafa bakındı . Zaman ilerledikçe ayakları ağrımış , tekrar banka oturmak için ilerlemişti ki köşesinde ki siyah poşeti fark etti . O birisini beklediği için hiç etrafına bakmak gelmemişti aklına . Poşeti eline alıp parmaklarıyla kontrol ettiğinde içerisinde ki anlayamamıştı. Ağzını açıp içerisindekini çıkardığında karşısında dosya bulmuştu. Ama önemli olan şey dosya değil , üzerinde ki logo idi . Özdemir logosu...

|
0% |