@marsmelegi
|
-"Umut belki de gelecek sayfadadır . Kapatma kitabı sadece okumaya devam et ... " Almira 'dan Gönül yorgunluğu nasıldır biliyor musunuz ? Kırık cümle kurarsın , ağzını açamadan vazgeçersin , zorunda kalırsın , susturulursun . İncinme değildir bu aslında , insana olan inancını yitirmek , boşluğa bırakmaktır . Yaranı evde bırakıp çıkarsın sokağa , tüm keder o evde , dört duvar arasında kalır . Yaranın şifası öyle bir uzaklıkta ki , şikayetin sularını çoktan geçtin . Ve bu yol boyunca gönül yorgunluğun feryat ediştedir . İnsan boylu boyunca hastalık ... İnsan korku ... İnsan yıkım ... Ve insan ölüm ... Karşımda koltuğa oturup bacağını diğer bacağının üzere atan adam korkuydu , yıkımdı dahası ölümdü . Yüzünde ki o hoşnut ifade benim ölüm fermanımdı . Zorla evlenmiştim . Sadece bir imza ile kafese konulmuş güvercindim . Ve kafesin anahtarı da ,kilidi de Savaş'tı . Hala beni yere attığıyla duruyordum . Üzerimde ki elbisenin ağırlığı ve hissiyatı aynı kefen gibi gelmeye başlamıştı . Boğazlı bir elbise olmamasına rağmen nefesimi kesiyordu . İmzayı attıktan hemen sonra nikah memuru ve takım elbiseli iki adam gitmişlerdi . Savaş'tan korktukları belliydi . Her adımında geriye gidiyorlar , kafalarını yerden kaldırmıyorlardı . İğrenç biriydi o benim gözümde . -" Senden nefret ediyorum . " yüzünde ki gülümse korkutucu bir şekilde büyümüştü . Bacağını indirip tam gözlerimin içine baktı . -" Duygularımız karşılıklı . " yanağımdan süzülen yaşı elimin tersiyle silip , tüm gücümü bileklerime verip yerden kalktım . Ayaklarım çok acıyordu ve belli etmemek için dudaklarımı dişledim . İçim intihar etmiş gibi hissediyordum . Tek merakım bedenimin ne zaman pes edeceğiydi . Daha fazla acıya dayanamadığım için arkamda ki koltuğa oturdum . Ağlamaktan gözlerim acıyordu . Kafamı arkaya yaslayıp gözlerimi kapattım . Koltuktan kalktığını gösteren sesler geliyordu Savaş'tan . Sert adımlarla yanımdan geçip gitti . ********* Koluma değen parmaklar o kadar rahatsız ediciydi ki . Kaşlarımı çatıp elimle parmaklara vurdum . Ama vurmama rağmen hala dürtüyordu . -" Uyansana artık ! " o sert ses kulağımı delip geçtiğinde gözlerimi araladım . Tam karşımda oldukça yakın bir vaziyetteydi . Nefesi tam gözlerime çarpınca kırpıştırdım ve yüzümü diğer tarafa çevirdim . Oturduğum koltukta uyuyakalmıştım ve akşam olmuştu . Odanın perdeleri açıktı ve dışarıda ki ay ile süslenmiş gökyüzü bana göz kırpıyordu . -" Nihayet . " rahatsız olmuşa benziyordu . Üzerindeki gömleği hızlıca çıkartıp sehpanın yanında bulunan ceketi giydi . Bir yere mi gidiyordu ? İyi de beni neden uyandırmıştı o zaman ? İki adımda yanıma gelip beni kucağına aldı . -" Ne yapıyorsun ? " öfkeli ses tonumla bana yandan bakış atıp odadan çıktık . Tek eliyle dış kapıyı açıp dışarıya adım attı . Anında suratıma çarpan buz gibi havayla titremiştim . Üzerimdeki tülden beyaz elbise beni hiçte ısındırmıyordu . Korumuyordu bile . -" Sinan ! " kükrercesine bağırışıyla sıçramış ona bakmıştım . Çene kasları daha belirginleşiyor , sinirleniyor gibiydi . Evin önüne yaklaşan siyah bir araba göründü . Hızla tam önümüzde durdurup sürücü kısmından biri indi . Bu adam , o iki takım elbiseliden biriydi . Savaş ona sinirli bir bakış atıp beni ön koltuğa oturttu . sertçe kapısını kapatıp yürümeye başladı . Ben onun sürücü koltuğuna geçeceğini zannederken o Sinan'a yumruk atmıştı . Korkuyla bir çığlık atıp , ellerimi ağzıma götürdüm . Bunu neden yapmıştı ? Adamın ne suçu vardı da o yumruğu atmıştı . Yumruğun etkisiyle yalpalayan Sinan sanki hiç bir şey olmamış gibi ellerini önünde birleştirip kafasını eğmişti . -" Bir daha dediklerim vaktinde olmazsa , bir yumrukla sınırlı kalmam . Öldürürüm seni ! " yakalarından tutup bir yumruk daha attı . Kapıyı açmak için harekete geçmiştim ki araca bindi . Bir elim kapı kulpunda hareketlerini izledim . Elinin üzerinde yara oluşmuştu ama o bunu önemsemeden anahtarı çevirip arabayı çalıştırdı . -" Arabadan inip ona yardım mı edecektin ? " hiçbir duygu barındırmadan sadece soru sordu . Sanki önemsiz bir şeymiş gibi . Ama işte öyle değildi , tınının altında yatan hesap sorma şekli korkutuyordu . -" Yine mi suskunluk numarası yapacaksın ? Öyle olsun . " akşam vakti insanlar işten döndüğü için yollar biraz doluydu . Savaş ilk başta yavaş yavaş ilerlese de direksiyonu tutan elleri beyazlaştı . Gaza yüklenen ayağını hırsla bastırıp arabalara makas atıyordu . O kadar hızlıydı ki koltuğun yanlarına tutundum. Bunu konuşmam için mi yapıyordu ? Araba içinde yankılanan kilit sesi ile başımı ona dönderdim . Bunu yapmamalıydı . Kilitlememeliydi . -" Aç kilidi ! " beni duymuyordu . Elimle koluna tutunup bana bakmasını sağladım . -" Lütfen kilidi aç ! " şaşırıyordu . Akan gözyaşlarımı silip kapı kolunu açmaya çalıştım . Buradan kurtulmalıydım . Kapıyı kilitlemişti ! O gün olanlar gibiydi bu yaşadıklarım . -" Dur ne yapıyorsun ? Tamam , tamam bak açtım kilidi ." kilidin açıldığına dair bir ses duymamıştım . Tekrar kapı koluna uzandığımda tek kolu ile beni koltuğa yaslayıp , arabayı kenarı çekti . Kolunu sertçe kendimden uzaklaşıp kapıyı açtım . Dediği doğruydu . Kilidi açmıştı ama ben o an ki korkudan duyamamıştım . Yüzüme vuran soğuk rüzgarı aldırmadan adımlamaya başladım . Ayaklarım acıyordu ama yürümeye devam etmeliydim . Her adım atışımda rahatlıyordum . Nefes alabiliyordum ve korkuyla atan kalbim yavaşlıyordu . -" Nereye gidiyorsun sen ! " arkamdan bağırışı umursamadan ilerlemeye devam ettim . Arada ayağım aksıyordu . Karşıdan karşıya geçmek için harekette bulunduğum da kolumdan çekip geriye savurdu . Kolumu hala bırakmıyordu . -" Nereye gittiğini sordum sana ! " -" Rahat bırak beni ! Sana daha önce de demiştim , ben arabadayken kilitleme diye . " az önce ki korkumdan mıdır bilmem ama bağırmaktan boğazım acımıştı . Parmağımı ona uzattım . -" Sen acımasız , iğrenç birisin . Anlayışsız , kötü , şeref- " tuttuğu kolumdan çekip kendine yaklaştırdı ve eliyle ağzımı kapattı . -" O kelime ağzından çıkarsa seni mahvederim anladın mı ? " beni hafifçe sarsıp , kolumu bıraktı . Çenesini eliyle sıvazlayıp bana arkasını döndü . Sonra hızla geri dönüp " Benimle asla bir daha böyle konuşma ! " gömleğinin bir kaç düğmesini açıp arabaya doğru yürüdü . Ayaklarımın acısına daha fazla dayanamadığım için olduğum yere çöküp onun gidişini izledim .Bu gün o kadar yorulmuştum ki , bedenen bir yorgunluk değildi bu . Ruhen bir yorgunluktu . Nefes aldıkça ruhum batıyordu , acı veriyordu . Ayaklarımın acısı bile bunu yanında hiç bir şeydi . Sürücü koltuğuna oturup araba motorunu sertçe çalıştırdı . İlk önce lambalarını açıp , son gaz önümden geçip uzaklaşmaya başladı . Burada bu akşam vakti bırakıp gitmişti . Dediklerimin hepsinde haklıydım . Acımasızdı . Kötüydü de . Sanki zoraki evlendiren benmişim gibi , dayanamıyordu varlığıma . Buğulanan gözlerimi ellerimle sildim . Hava biraz esiyordu ama o kadar da soğuk değildi . Ama bu değildi ki oturmaya devam edeceğim . Ayaklarım acısa da ayağa kalkıp yavaş ve sarsak adımlarla ilerlemeye başladım . Her iki adım atışımda yalpalıyor , düşecek gibi oluyordum . Karşıdan bir araba geliyordu ama ışıkları yüzünden göremiyordum . Zaten karşı taraftan olduğu için yardım isteyemezdim . Ben başka yere gidiyordum o başka yere . Yanımda olan bir ağaca tutunup biraz soluklandım . Sızı artıyordu ve bu gidişle pansuman namına bir şey kalmayacaktı . Hem ben nereye gidecektim şimdi ? Çoktan Müdire Hanım eşyalarımı toplatmış olmalıydı . -" Kimsesizsin yine Almira . Her zaman ki gibi . " bu dediklerim birer kabullenişti kendimce . Haklı kabullenişler . -" Mavi'yi ne çabuk unuttun ? Hem de onun için seninle evlenmişken . " bacaklarıma ve belime sarılan kollarla havaya kalktım . Baş aşağıya doğru durmamla koca bir çığlık attım . Savaş her adım atışında yüzüm sertçe sırtına çarpıyordu . -" Bıraksana beni ! Az önce ne güzel çekip gitmiştin ne diye geri geldin ? " -" Gerçekten seni bırakmamı istiyor musun ? " sorduğu soruyla beline tutundum . Bu biraz zor olmuştu ama bu konu da şaka yapmadığını acı bir şekilde öğrenmiştim . -" Hayır bırakma ! " -" Bende öyle düşünmüştüm . " kapıyı açıp beni koltuğa yerleştirdi . Kemerimi takıp sıkılaştırdı . -" Merak etme bu sefer kilitlemeyeceğim . " Suratıma bakmadan söylediği ile geri çekileceğini düşünmüştüm ama öyle yapmadı . Torpido gözünden bir çanta alıp içinden bir kaç şey çıkardı . Onları benim kucağıma fırlattıktan sonra olduğu yere eğilip ayağımı kendine çekti . -" Her zaman başa bela mısındır ? " hem soru soruydu hem de ayağımdaki sargıyı çıkartıyordu . Alaylı tavır kullanmayı ne zaman bırakacaktı ? -" Kişisine göre muamele desem . " tek kaşını kaldırıp burnundan güldü . Tam gözlerimin içine bakıp elindeki kremi yavaş olmayacak şekilde sürdü . O sürdükçe acı daha da artıyordu . En sonunda dayanmayıp kendime çektim ayağımı . Ama bırakın hareket etmeyi kımıldamamıştı bile . -" Acıtıyorsun . " -" Yavaş sürürsem daha çok yanacak ! Konuşmada hızlıca sürüp , sarayım . " *********** Araba kapısını açıp beni tekrar kucağına aldı . O pansumandan sonra eve sürmüştü . Evin yanan ışıklarıyla biraz ürpermiştim . Çünkü bu evde ne kadar iyi insan olsa da kötü de vardı . Oya , kumsal ... Onların benim hakkımda ki düşüncelerini tahmin edebiliyordum . Kesin Savaş'ı ayarttığımı ve bu sayede onu kandırıp evlendiğimi söyleyeceklerdi . Hem de gerçekleri bilmeden . Bahçede ki korumalardan biri bizden önce gidip evin kapısını açtı . O kadar hızlı yürüyordu ki Sanki bir an önce oraya gitmeliymiş gibi . -" Ailemden bir kişiye bile saygısızlık yaparsan seni kimse elimden kurtaramaz . Karım olabilirsin ama herkes yerini bilmeli öyle değil mi ? " kulağımdaki ürperti dolu ses ile yaklaştı . Seslerin yüksek olduğu yere ilerleyip içeriye girdik . Anında sesler azalmış , yok olmuştu . Şok içinde ben ve ona bakıyorlardı . Oya elindeki telefonu yere düşürmüş , Kumsal ağzı açık şekilde bakakalmıştı . İlk tepki veren Kaan'dı . Önünde ki tatlı tabağını alıp keyifle yemeye başladı . Ağzında ki doluluğu umursamadan konuşmuştu . -" Hoş geldin Özdemir gelini . " çatalı bana doğru uzatıp , başıyla selam verdi . -" Bu nasıl o-olur ? Şaka mı bu ? " Kumsal kızgınca oturduğu yerden kalkıp bize doğru geldi . Onun kucağında oluşum onu sinirlendirmişti . Kaan bize ilerleyişi boyunca onun taklidini yapmış , koca bir kahkaha atmıştı . -" Deccal geliyor . Abi karını da al kaç buradan ." Savaş onun dediklerini dinlemeden beni kurtlara bırakırmış gibi Oyanın yanına oturtturmuştu . Dolu gözlerimle ona baktım . Bir an vazgeçer gibi oldu ama arkasını dönüp çıktı odadan . Yanımda oturan Oya sertçe kolumdan tutup ayağı kaldırdı . Sızlayan ayaklarım yüzünden yüzüm buruşmuş , parmak uçlarıma yüklenmiştim . Sevda Abla ilk başta engel olmak için harekette bulunsa da Kumsal onu engellemişti . -" Sen nasıl bu eve gelirsin ? Hangi hakla ? Kaan'ın dediğine inanmıyorum , Savaş senin gibi küçük bir fareyle evlenmez , bu kadar düşmez !! " sarsa sarsa söylediğiyle kolumu ondan çektim . Sertçe itip kendimden uzaklaştırdım . Ayağında ki topuklular yüzünden geriye gitmişti . -" Bana bu şekilde davranamazsın ! "
|
0% |