4. Bölüm

~Ö.K 3. BÖLÜM ~

Mervenurzaa
marsmelegi

 

Yazar'dan

Üst katta en sondaki oda hariç başka bir oda daha vardı . İçinde yatak , dolap ve masadan başka bir şey olmasa da şimdilik ona yeterdi.

Valizini zorda olsa yukarı kata çıkartıp güzelce kıyafetlerini ve diğer eşyalarını yerleştirdi .

Azıcık kırışmışlardı . Derin bir nefes bırakıp , özel eşya dolu çantasını eline aldı .

Nedense henüz buraya aitmiş gibi hissetmiyordu . İçinde bir tuhaflık vardı . Sanki her an biri karşısına çıkacakmış gibiydi .

Çantada ki her bir eşyasını masanın çekmecesine dizmeye başladı . Kıvırcık saçları için bir sürü krem ve losyonu vardı .

Bunların her birine servet ödemişti . Aslında almasa da olurdu ama bonus kafa dolaşmak istemiyordu .

Son kremi de çekmeceye koyup kapattı . Hafif tozlu olsa da üşengeçlikten silmemiş , yerleştirmişti .

Uzun bir zaman sonra çok gözüne batarsa hallederdi . Şu an hiçte temizlik havasında değildi .

Elindeki çantaların ve valizlerin boşalmasıyla hepsini odanın önüne koyup yatağa uzandı . Hiçbir iş yapmamasına rağmen ölümüne yorulmuştu .

Elini yastığın altına sokup kendine çekti ve kafasını yerleştirdi . Dün gece yurtta tedirginlikten uyuyamamış , uykusuz kalmıştı .

Ömür'den

Yakınımdan gelen telefon sesiyle kapalı gözlerimi araladım . Aralıksız olarak çalıyordu .

Başımda ki ağrının artışıyla bir elimi alnıma bastırdım . Çatlayacak gibiydi . Alnımda ki hafif sıcaklık yüzümü buruşturmuştu .

Nedense bulunduğum oda soğuktu . Ensemden geçip giden rüzgarla rotasına baktım .

Tam karşımda ki pencere sonuna kadar açıktı . Sabah havalanması için açık bıraktığım camı uyuyakaldığım için kapatmamıştım .

Genzime doğru akan sıvıyla büyükçe hapşırdım . Kesinlikle hasta olacaktım .

Resmen hava aydınlıkken şimdi karanlığa gömülmüştü . Ve bu süre zarfında ben cam açık , üzerime hiçbir şey örtmeden uyumuştum .

Alnımda ki elimi çekip yakında bulunan telefonu aldım . Ekran da gözüken isimle kaşlarım havalanmıştı .

-" Efendim Elif . " açışımla beraber sessizliğe bürünmüştü telefon . Hiçbir ses yoktu .

-" Elif .. " hafif bir hışırtının ardından nefes sesi gelmişti .

-" Vayy Ömür hanıma bakın . Bugün üniversiteye gelmeyerek benden kaçabileceğini mi zannettin ha şişko . " Rana o cırtlak sesine rağmen bağırarak konuşuyordu . Arkadan onu onaylayan kız seslerine bakılırsa yalnız değil , yandaşlarıyla idi.

-" Rana akşam akşam işin gücün yok , beni mi arıyorsun ? Hem de Elif'in telefonundan . Ben düşmanımı daha güçlü görmeyi isterim . Eee ne demişler güçlü düşman , güçlü zaferler doğurur . Lütfen bana laik ol . " diş gıcırtısını o kadar net duyuyordum ki küçükçe güldüm .

Rana gerçekten bazen ne tepkiler vereceğini şaşırırdı . Gereksiz an da patlayan , cırlayan biriydi . Ahh birde insanlara taktığı rezil lakapları unutmamak gerek . Şişko ...

-" Şişko benim olduğum mekanlardan uzak dur . Senden öyle bir intikam alacağım ki saçımı çekmek , bana vurmak neymiş göreceksin . Yarın ki staj yerleri açıklandığında yüz ifadeni merak ediyorum . " konuşmanın kapanışı ile ekranı kulağımdan çekip baktım .

Ne demek istemişti ? Staj yerim ne alaka idi ?

Kesinlikle bir işler çevirip , benim hiç hoşuma gitmeyecek sonuçlar doğacaktı . Bunu hissediyordum .

Hem Elif'in telefonunu nasıl almışlardı ? O da benim gibi pek Rana'yı sevmezdi . Büyük ihtimalle tehdit etmiş olmalılardı kızı .

Burnumu derince çekip , telefonu arka cebime koyarak yattığım yataktan kalktım . Her yerim tutulmuş , buz gibi olmuştu .

Dolaptan ince bir ceket alıp üzerime giyindim . Kollarımı birbirine sürtüp önümü kapatmıştım .

Dilim damağım kurumuştu . Hem dünden beri birkaç lokma hariç doğru dürüst bir şey yememiştim .

Odamın kapısını açıp merdivenlerden indim . Karşıma çıkan geniş hol ve oturma odası gerçekten güzeldi . Burası benim evimdi .

Bundan sonra yaşayacağım , nefes alacağım yuvamdı . Belki ilerleyen zamanlarda babam da gelirdi .

İkimiz beraber yaşar giderdik . Belki falan da değil kesinlikle babam da gelecekti .

Mutfağa girip etrafa göz gezdirdim . Geniş olmasa da büyüktü .

Siyah renkler içimi boğsa da buraya ayrı bir hava katmıştı . Resmen ilk başta yapmam gereken gözlemleri şimdi yapıyordum . Dolapları tek tek açıp içlerine baktım .

Garip olan kısım dolulardı . Tabak , bardak , açılmamış baklalar ...

Sanki daha saatler önce birisi yaşıyormuş gibi . Adımlarımı buzdolabına yönlendirdim . Açtığımda karşıma çıkacak her şeyi ihtimaller arasına sokmuştum .

Ama serumlar da neyin nesiydi ? Hele protein tozları ...

Ağzına kadar yiyecek , sağlıklı besinlerle doluydu . Acaba Ali mi koymuştu bunları ? Ama protein tozları ne alakaydı ?

Dev gibi kutunun içinde öylece buzdolabı rafında duruyordu .

-" Ali bunları bırak almayı ne olduğunu bile anlamaz . " cama yansıyan gölgemle göz göze geldik .

Camdan aşağı kayan hafif damlalar , dışarıda ki yavaş yağan yağmurun tiz sesi kulağıma geliyordu .

Uzanıp camı açtım . Soğuk hava dudaklarımı titretse de bu havayı içime çekmek istiyordum .

Gözlerimi kapatıp derince nefes aldım . Genzimi yakan soğukluk kulaklarıma kadar işliyordu .

Önceden yağmurdan nefret ederdim , sonra zaman geçtikçe anlamlı gelmeye başladı . Ardından da güzel ...

Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin insanlarını ; Herkesin yüzü ıslak , başları eğik , herkes benim hep olduğum gibi .

Son bir kez daha nefes alıp , pencereyi kapatacakken kapıdan gelen sesle donakalmıştım .

Anahtar sesi , evdeki sessizliği bozuyordu . Mutfakta ki nefes alışverişim zihnimi zorluyordu . Tüm dikkatim kapıya yönelmişti .

Kapının kilit yerine biraz zorlansa da girmişti . Ardından bükülme sesi ve kapının ardına kadar açılışı . Nefesimi tutuyordum .

Evime giren her kim ise beni görmesin istiyordum . Hırsız vardı ve adım sesleri yaklaşıyordu .

Kapının kapanış sesi ile beraber kıyafetin bedenden ayrılışı , asılışını dinledim . Ne yapmalıydım ?

Benim ki de soruydu en yakınımda ki büyük kepçeyi alıp kendime doğru tuttum . Yavaş adımlarla mutfak kapısına ilerledim .

Sırtımı kapı eşiğine dayayıp , kafamı biraz eğip o tarafa baktım . Arkası dönük , uzun boylu bir adam vardı .

Elinde her ne varsa dikkatle ona bakıyordu . Elimdeki kepçeyi uzatıp ona doğru yavaşça ilerledim .

Bir anda vücudumu kaplayan cesaretle bağırıp , kafasına doğru hamle yaptım . Ama sanki bağırma kısmı erken olmuştu .

Çünkü adam bir anda arkasını dönüp vurmak üzere olduğum kepçeyi eliyle engelledi .

Kahverengi gözler karanlıkta ışıldarken , kepçe elimden çekilip diğer tarafa fırlatıldı . Etrafı kaplayan metal sesi ile gözlerimi kırpıştırdım .

Karşımda ki uzun boylu adam bir an da elimi çekip beni ters çevirdi ve acıyla bağırmama sebep oldu .

Acıyan elimi çekmeye çalışsam da öylesine sert tutuyordu ki çırpınışım boşunaydı .

Yüksek sesle bağırarak ayaklarımı arkaya doğru savurdum . Hepsinden kaçıyordu .

-" Hırsız var ! İmdat yardım edin !! Bırak beni . " bağırmaktan boğazım acısa da elimi bırakmıştı . Bir kaç adım ileriye gidip ona döndüm .

Kısık gözleri ile bana bakıyordu . Öfkeden alnında ki damarlar belirgindi .

-" Ne hırsızı lan ! Burası benim evim . "Asıl Hırsız var , imdat yardım edin "demesi gereken benim . " beni taklit eden kısmı ince çıkarmış , bana doğru adımlamıştı . Korkuyla geri gidip , sıktığı elimi okşadım . Hala acıyordu .

-" Ne evinden bahsediyorsun . Benim bu evin sahibi olduğumu gösteren tapu belgesi var . Hırsız sensin asıl . " kocaman açtığı gözleriyle beni boydan boya inceledi . En son bakışları göğüslerimde takılı kaldığında yavaşça bende baktım .

Az önce ki çırpınışımdan dolayı açılmıştı biraz . Hızla ellerimle kapatıp , sinirle ona baktım . Derince yutkunup kafasını çevirmişti . Bir de sapıktı beyefendi .

-" Pis sapık , iğrenç hırsız seni . Defol evimden . " yüksek sesimden rahatsız olup yüzünü buruşturmuştu .

-" Burası benim evim anlamıyor musun ? Yıllardır burada yaşıyorum ben !! " ellerini saçlarına götürü hırsla karıştırmıştı .

Sonra sanki aklına bir şey gelmiş gibi yanımdan geçip merdivenleri çıkmaya başladı .Şok içinde arkasından bakıyordum .

Bildiğin hırsızı evime sokmuş , yukarı çıkmasına izin vermiştim . Benden peşinden çıkıp onu takip ettim .

Ali'nin bahsettiği , girmemem gereken odaya girmişti . Açık olan odaya girdim . Burada sadece koliler olması gerekmiyor muydu ?

Hani eski ev sahibinin gelip alacağı bir kaç eşya vardı . Burası bildiğin yatak odasıydı . Eşyalar olduğu gibi duruyordu .

Bir kolilenme durumu yoktu . Yatağın üzerinde bir sürü çerçeve vardı . Bu odaya baya fazla gelirdi . Sanki toplanmışta buraya konuşmuş gibiydi .

Hırsla dolabın kapağını açıp bir kutudan dosya çıkardı . Öfkeyle sayfalarını karıştırıyor , bir şey arıyordu .

En sonunda aradığını bulmuş olmalı ki bana doğru dönüp , elindekini hırsla fırlattı . Ayaklarımın önüne düşen şey bendekine benzer tapu belgesiydi .

-" Bak buranın bana ait olduğunu gösteren tapu belgesi . Şimdi hemen evimden çıkıp git . " yere doğru eğilip titreyen parmak uçlarımla dosyayı aldım . Ad kısmında Hüseyin yazıyordu ve benimkinden daha fazla imzaya sahipti .

Sanki o an benimki sahte gibi görünmüştü gözüme . Belki de gerçek olan buydu .

-" Hadi daha ne bekliyorsun , çık evimden . Polisi aramayacağım , sırf eline zarar verdiğim için . " gözlerimin doluyordu . Aklıma babamın sırf benim rahatlığım için o çok sevdiği arabasını satmış olduğu gerçeği geldi . Ali bize bunu yapmıştı belki de ...

-" Ama ... ama benim de tapu belgem var . Ali verdi bu sabah ." Hüseyin dişlerini gıcırdadıp , bana doğru yürüdü . Ayakkabılarını görüyordum .

-" Öyle mi ? Hadi getir göster de görelim şu tapu belgeni . Allah'ım ameliyat sonrası şu yaşadıklarıma bak . " göstermem bir şeyi ifade etmezdi .

Ali'nin tedirgin halleri , sürekli terlemesi , bir de bana lazım olur diye bıraktığı para ve bu kocaman ev . Bunlar her şeyi anlatıyordu .

Ben sabahtan beri sadece şüphelenmekle yetinmiş , öyle kalmıştım . Hiç sorgulamamıştım . Ali'ye güvenmiştim ...

-" Hadi göstersene ! Bak bu şekilde daha kaç kişiyi kandırdığını bilmiyorum ama polisi aramadan çık git evimden . Lütfen ! " Yanağımdan akan yaşla ayağa kalktım .

Hıçkırığımı engellemeye çalışıyordum . Derince yutkunup dosyayı ona uzattım .

-" Ben , ben kimseyi kandırmadım aksine kandırıldım . Hem de kuzenim tarafından . " arka cebime koyduğum telefonumun varlığını hatırlayıp hızlıca alıp , Ali'nin numarasını aradım .

Uzun uzun çalıyordu .

Hüseyin'e doğru alttan baktığımda sabırla ne yaptığımı izlediğini fark ettim . Arama sonlandığında bu seferde Nezaket halamı aradım. Kısa bir süre sonra açtığında hoparlöre aldım .

-" Nezaket hala . "

-" Efendim Ömür . " hıçkırığımı daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım .

-" Nezaket hala Ali nerede ? Aramalarıma cevap vermiyor ! " Nezaket halam derin bir nefes alıp , yutkunmuştu .

-" Kızım Ali'ye bende ulaşamıyorum . Senden evvel bir sürü kişi dükkana geldi . Dolandırılma mıymış neymiş bir şeyler dediler . Vallahi ulaşamıyorum Ömür . " elimi alnıma koyup , hıçkırdım .

Ali bunu bana yapamazdı . ben onun kardeşi , Dayısının emanetiydim . Varımı Yoğumu alıp gidemezdi . Babama bunu yapamazdı .

-" Nezaket hala bunu bana yapmaz değil mi ? Yapmasın lütfen ... " hattın ucunda bir kaç saniye ses kesilmiş , Halamın ağlaması gelmişti . O da benim gibi ağlıyordu .

-" Ömürüm , yavrum özür dilerim . Vallahi bilmiyordum kızım . Ben , ben evi de elimden aldılar Ömür , Ali her şeyi satmış ... " daha fazla bir şey duymamak için telefonu kapattım .

Omuzlarım düşmüştü .Ve bunu yapan da Ali idi . Kaçmıştı ve benim gibi başka kişilerinden parasını almıştı .

Ben ne yapacaktım şimdi . Yurttan da kovulmuştum , elimdeki paranın çoğu gitmişti .

Kartta ki para ile nasıl geçinecektim ?

Hadi bunu bırak babama ne diyecektim ?

Nasıl derdim tüm birikmişliğimizi alıp kaçtı pislik ..

-" İnşallah bu bir gösteri değildir . " karşımda olan adamı tamamen unutmuştum . Kollarını birbirine sarmış , sırtını da duvara yaslamıştı .

Hayır dercesine kafamı sallayıp avucumda ki telefona baktım .

Ali'yi bir defa daha mı arasaydım ? Belki pişman olmuş , geri dönmüştür ...

-" İyi o zaman , evimden çık artık lütfen ! " gözüm odanın penceresinden dışarıya kaydı . Yağmur az öncekine nazaran çoğalmış , artmıştı .

Bu havada nereye gidecektim ki ? Nezaket Halam desem artık bir evi yoktu . Ali onu da almıştı . Yurt desem kovulmuştum , kovmuşlardı beni ...

-" Gidecek yerim yok . " kendi ağzımdan çıkan kelimelerin ağırlığı altında kalıyordum . Utanmıştım bu cümleyi kurmaya .

-" Ne !! " Ses tonunu ayarlayamamış olmalı ki konuşmaya devam etti . " ne demek gidecek yerim yok ! Pardon da benimle dalga mı geçiyorsun . Hemen şimdi evimden çık , şimdi ! " anlamıyor muydu ?

-" Şu saatte ve şu hava da gidecek yerim yok ... " kelimeleri teker teker söylemiş , boğazımda ki yumruğu zar zor yutmuştum . Dolu gözlerimden düşen damlayı elimin tersiyle sildim .

-" Bu beni ilgilendirmiyor , evimden çık artık . " benim hala hareket etmeyişimi görünce kolumu tutup , odadan çıktı . Hemen peşinden bende gidiyordum .

Eşyalarımı yerleştirdiğim odanın önünden geçerken bavullar dikkatini çekmişti .

Kolumdaki elini çekip odaya girdi . Ağzının içinden sinirle güldüğünü duyabiliyordum .

-" Bildiğin evime yerleşmişsin . Bu ne yüzsüzlük böyle ! " odanın önündeki bavulları alıp yatağın üstüne koydu . Fermuarı çekip , ikiye ayırdığında dolaba yöneldi .

Kapaklarını açıp içerisine özenle yerleştirdiğim her bir kıyafeti toplayıp bavula koydu .

Bunu öylesine hızlı yapıyordu ki kısa süre de kıyafetler bitmiş , çantaya krem ve diğerlerini yerleştirmeye başlamıştı .

Öylece kapı ağzında durup izliyordum onu . Haklıydı , kimse evinde yabancı istemezdi .

Kendi açımdan düşündüğümde bende aynısı yapardım . Hele de şu zamanlarda kalmayı bırak , insanlar yan yana yürümeye korkuyordu .

Asıl komiklik ise bende bu evde kalmak için az önce onla konuşmuştum .

Oda da bana ait hiçbir şey kalmadığına ikna olunca hepsini kaldırıp , odadan çıktı . Gerisinde kalan bana kafasıyla aşağı işaret etmişti . Bu bir nevi takip et demenin yoluydu .

Hızlı adımlarla aşağı indiğimizde dış kapıyı açmıştı . Bir an dışarıya baktığında vazgeçer gibi olmuştu . Bunu duran ellerinden ve hareketlerinden anlamıştım .

Ellerindekileri bahçeye koyup geri geldi .

Sadece gidip gelmesine rağmen hafif nemlenmişti . Yavaş adımlarla yanından geçip dışarıya çıktım . Yüzüme değen damlalarla gözlerimi kıstım .

Gerçekten fazla yağıyordu . Bavulumun ve çantamın olduğu yere gidip , elime aldım .

Ağırlardı .

Öğrendiklerimle düşen omuzlarımı daha da düşürüyor , boynumun bükülmesine neden oluyordu . Üzerimde ki ince ceket korumuyordu .

Güven vermiyordu şu yağan yağmur karşısında .

Arkamda ki kapının kapanışı ile oraya döndüm . Demir kapı hiç tereddüde uğramadan kapanmıştı .

Ne yapmalıydım ?

 

 

Herkese merhaba canolar <3

Baya geç geldi bölüm ve bunun için üzgünüm . Umarım beğenirsiniz ...

 

Bölüm : 01.12.2024 16:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...