
-" Şu hayatta pozitif olan bir şey varsa o da kan grubum ... "
Ömür'den
-" Buradayım Elif . Ben mahvoldum . Bittim . " ağlamaklı sesler çıkartarak , tırnaklarımı ağzıma götürdüm . Bu kadar ileri gideceğini düşünmemiştim .
Çelik surat , Sancar Hastanesi ...
-" Ömür öyle deme . Belki , belki düşündüğümüz gibi olmaz ha . " beni rahatlatmaya çalışıyordu . İşe yarıyor muydu ?
Hayır .
-" Elif , Çelik surat beni kıtır kıtır doğrayacak , belki de okulu bırakmalıyım . " bu düşünce şu an aklıma yatıyordu .
-" Saçmalama Ömür . Bunca emeği mahvedip , vaz mı geçeceksin ? Babanı düşün lütfen . " Elif'in ılımlı ve mantıklı sözleri ile sessiz kalmıştım . Dediklerinde haklıydı .
-" Sen biraz bu dediklerimi düşün . Hemen vazgeçmek sana göre değil Ömür . " Son sözleriyle beraber konuşmayı bitirdik . Beni her şekilde destekleyeceğini söylemişti . Tabi okulu bırakma kısmı hariç .
Koltuğa geri oturup , başımı yasladım . Az önce duyduklarımı sindirmem gerekiyordu .
Sindirmem ve kabullenmem .
Derin nefesler alıp verdim . Başıma giren ağrı ile yüzümü buruşturdum . İçimde bir sıcaklık vardı .
Canımı acıtan bir sıcaklık ...
Aklımdaki düşünceleri kısa da olsa boşaltıp gözlerimi kapattım . Ağrının azalmasını beklemekten başka çarem yoktu .
Etrafın sessizliği ile karanlığa bürünen zihnim evin önündeki araba fren sesi ile aydınlığa büründü .
Az önce kapalı olan gözlerim hızla açılmıştı . Boydan olan cama yaklaşıp örtüyü biraz kaldırdım .
Siyah jeep evin önündeydi . Filmli camlardan dolayı içerisini görmek mümkün değildi .
İlk önce araba kapısı açılmış , erkek postalı görünmüştü . Hemen ardından da Hüseyin'in gövdesi .
Gözündeki güneş gözlüğünü çıkartıp yaka kısmına takarak kapıyı kapattı . Eve ilerleyen hızlı adımlarıyla aklım başıma gelmişti.
Onu izlemeyi kesmiştim .
Ne yapacağımı bilmez bir halde odadan çıkacaktım ki gözüm koltuğa takıldı . Beni hasta zannederse bir gün daha kalmama izin verirdi herhalde .
Biraz numaradan ölünmezdi ya .
Anahtarların kapı kilidine girdiğini duymuştum . Koltuğa boylu boyunca uzanıp , ıslak bezleri alnıma yerleştirdim ve gözlerimi sımsıkı kapattım .
Kapı ardına kadar açılmış , onun mırıltı dolu sesleri evin girişini ve oturma odasını sarmıştı .
Kendi kendine konuşuyordu !
-" Çelik suratmış ! Çelik surat sizi s*ksin ! Ne biçim lakap lan bu . İnsan yakışıklı doktor , bekar doktor tarzı şeyler söyler . Çelik surat ne lan ! " Bazı yerler tam olarak duyulmasa da çelik surat kısmını duymuştum .
Çelik surat lakabı mı ?
Yoksa şu an eve giren ve kendi kendine konuşan bu adam onu tanıyor muydu ?
Eğer bu mümkünse şimdiden mahvolmuştum . Bir de arkadaşı falansa direkt okulu bırakmam daha mantıklıydı .
Hırslı hırslı kıyafetlerini bir yere doğru fırlatmıştı . Postal sesleri koridordan , oturma odasına doğru yaklaştı .
Bir yerden sonra sanki adım atmayı kesmişti. Tüm dikkatimle dinliyordum .
Yüzüme vuran hafif esinti burnumu gıdıklandırıyordu . Kaşımamak için büyük bir savaş içindeydim .
Hala evin içinden ses gelmiyordu . Acaba yukarı kata mı çıkmıştı ki ?
Hafif esinti belirli aralıklarla gelmeye devam ediyordu . Pencereyi mi açmıştı yoksa ?
Ama üşütmüyordu da .
Sımsıkı kapalı gözleri mi aralayıp elimi burnuma götürecekken kahveler nefesimi tutmama neden oldu .
Sanki az önce ki gıdıklanma yok olmuş gibiydi korkudan . Öylesine yakındı ki bana . Dudaklarımız arasında ki o kısa milimler ...
Derince yutkunduğumda , yutkunuşumun sesini duymuştum , duymuştuk .
O kahveleri gözlerimden boynuma gitti .
-" Numaracılık ha ! İşte bundan nefret ederim . " Kafamı hayır anlamında sallayıp , geriye doğru gittim .
Üzerimden kalkıp ayağa dikilmişti . Ruhsuz bakışları her yerim de dolanıyordu .
-" Çık evden ! İyileşmiş görünüyorsun . " Acımasızlığı karşısında Hades resmen şapka çıkarırdı .
Bir selenam bile yoktu ki şuna ağzının payını vereyim .
Alnımda ki ıslak bezleri alıp sehpanın üzerine koydum . Uzandığım yerden kalkarak oturur hale geldim .
Hemen yanı başımda öylece dikilip her hareketimi izliyordu .
-" Bak benim gidecek bir yerim yok . En azından bulana kadar burada kalsam . " Sıkıntılı nefes alışverişleri ile eliyle yüzünü sıvazladı .
-" Neden anlamak istemiyorsun ? Sana çık evden dememe rağmen hala oturup , bana saçma sapan şeyler söylüyorsun . İstemiyorum ya bu kadar zor mu anlamak? " Yüksek sesi bağırışı ile hafifçe sıçradım .
Bildiğin gurursuzluk yapıyordum . Titreyen dudaklarımı dişleyip dolan gözlerimi yumdum .
Ali yüzünden resmen evsiz kalmıştım . Ah bir de parasızlığı unutmayalım. Babama nasıl söylerdim .
Hem de benim için bunca uğraşmasına ve arabasını satmasına rağmen .
-" Peki , verdiğim rahatsızlık için özür dilerim. " Bir an şaşırır gibi olmuştu . Kaşlarını çatarak bakıyordu . Koltuktan kalkıp tam yanından geçerek odadan çıktım .
Bavullarım kapı ağzında duruyordu . Büyük ihtimalle içindeki herşey ıslanmış , mahvolmuştu .
Tüm aksaklıklar beni buluyordu .
İki bavulu da sımsıkı tutup dış kapıyı araladım . Dün akşamdan dolayı biraz soğuk olan hava suratıma çarpıyor , titrememe neden oluyordu .
Bavullarımı çeke çeke evden çıkıp arkamdan da kapıyı kapattım . Yine dışarı kalmıştım . Tıpkı sahipsiz kalmış yavru kediler gibi .
Umutsuzca kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım . Bulutlar yer yer vardı . Tüm gökyüzünü kaplamasalar da varlıklarını sürdürüyorlardı.
Evin bir kaç merdivenini zar zor inip yürümeye başladım . Daha bir kaç adım atmama rağmen yorulmuştum . Henüz iyileşmemiştim ki .
Halsizlik az da olsa varlığı koruyordu .
-" Bekle ! " Arkamdan bağıran adam ile adımlarım durmuştu . Pencereden mi bağırıyordu o ?
Kafamı arkaya doğru dönderdim . İkinci katta ki pencereden bedenini çıkartmıştı .
Acaba burada kalabileceğimi mi söyleyecekti ?
Belki de kız başıma dışarı da kalmamam için bir kaç gün de olsa evinde kalmama izin verirdi .
Koca cüddesini geri içeri sokarak bir kaç dakika gözden kayboldu . Dış kapı açılmıştı .
İki eli arkasında bağlı bir şekilde yavaş ve keyifli bir halde yanıma yürüdü . Büyük postalları benim ayakkabımın yanında kocaman kalıyordu .
O kahve gözleri ile ilk beni boydan boya süzdü .
-" Hava akşama doğru baya soğur diyorlar . Belki yağmur bile yağabilirmiş . " Dudaklarını ara ara büzürek , bazen de düşünüyormuş gibi konuşmuştu .
Ayaklarının üzerinde bir kaç defa havaya kalkıp geri eski haline döndü . Ellerinin arkasında kıpırdadığını görüyordum.
-" Daha fazla hasta olmanı istemem. Ne de olsa ben bir doktorum . Al bunu , üşüdüğün de giyinirsin . " arkasında çıkardığı ellerinin arasında siyah renkli bir hırka duruyordu .
Bana doğru uzatışı , hafifçe sallayıp almamı beklemesi hepsini tek tek izledim .
-" Bavullarının haline bakılırsa , içindekiler hiç de iyi durum da gözükmüyor . " Siyah hırkayı iki yakasından tutup açtı ve omuzlarıma koymak için yaklaştığında bir kaç adım geriye gittim .
-" Sen gerçekten iğrenç bir insansın . " Dolu gözlerime sımsıkı yumdum . Ağlamak şu an istediğim son şeydi .
Bavulun kulpunda ki elimi kaldırıp hırkayı sertçe ondan aldım ve suratına fırlattım .
Kafasını hırkanın suratına çarpması ile sola doğru çevirmiş , gözlerini yummuştu . Ellerinin ikisi de yumruk halini almıştı .
Sol tarafa çevrili başı bana doğru döndü ve kuyu gibi gözleriyle bana bakmaya başladı .
Sinirlenmişti .
Nedense oldukça hoşuma gidiyordu bu durum . Hele de az önceki yaptıklarından sonra ...
-" Al bu hırkayı , iğrençlikten titreyen adamlığının üzerine ört . Malum hava akşama doğru soğur diyorlar . Hatta kar bile yağabilirmiş . " Dişlerini birbirine sürtüp , çenesini kasıyordu .
Dediklerim onun lafıydı . Az önce bana sarf ettiği şeylerdi.
-" Sen , sen ... Hadsiz ! " Fısıltılı sesi kulaklarımı bağırtı olarak yansımıştı o an .
-" Seninle tekrar görüşeceğiz Ömür ! İşte o zaman iğrençlik neymiş göreceksin . "
Yeniden karşınızdayım ❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |