
-" Yüz halin şapşal balıklara benziyor ."
Ömür'den
Bana bir kaç beden büyük gelen kabana daha da sarılıp , yumruk halini alan ellerimi uzun kolların içine soktum .
Başımda sürekli aşağı doğru kayan örgü şapkayı son an da düşmeden tutup geri taktım .
Hızlı hızlı yürüdüğümüz için sürekli bir şeyler düşme tehlikesi yaşıyordu . Tam önümde benden bir kaç adım ileride yürüyen koca bedene baktım .
Ara da esen rüzgar yüzünden saçları bir o yana bir bu yana savruluyordu .
İki elini cebine koymuş , bakışlarını bir kez olsun gökyüzünden çekmeden öylece yürüyordu . Kesinlikle derin düşüncelerdeydi .
Öyle ki ben şu an dursam arkasından benim gelmediğimi fark bile etmezdi . Adımlarımı daha da hızlandırıp hemen yanında yerimi aldım .
Gökyüzü her zamankinden daha da berrak bir haldeydi . Şimdi anlaşılmıştı neden izlediği .
Her yeri bir çil misali kaplayan yıldızlar , büyüleyiciydi . Arkamı dönerek orada ki yıldızlara da bakındım .
Başımı çok fazla hareket ettirdiğim için saçlarımdan kayan şapkayı durdurmak için ellerimi kaldırmıştım ki başka bir elin varlığı ile durdum .
İlk önce düşmesini engellemiş , ardından da beni kendine çevirerek şapkayı yavaşça takmıştı .
Tam karşımda , hemen yakınımda öylece şapkayı takmıştı.
-" Yüz halin şapşal balıklara benziyor . " duygusuz ses tonu ile elini başıma koyup gözlerimin içine bakmıştı . Eğilerek benimle aynı hizaya geldi .
Öyle tuhaf bakıyordu ki bana , sanki içimi okumak ister gibiydi .
Ya da hemen ne çabuk bu kadar kendime gelebildiğime şaşırmış , onu anlamaya çalışıyordu . Sahi ben ne çabuk eski halime gelmiştim ki ?
Az önce neredeyse şiddete maruz kalıp , onun da dediği gibi kar beyazı olan hayatım kirlenecekti .
İçimi bir bulut misali saran bu güvenin kaynağı karşımda , beni çözmek ister gibi bakan adam mıydı ?
-" Şimdi de şapşal kediler gibi oldun ." beni benzettiği şeylerin şaşkınlığı ile gözlerimi kısmıştım . Balık , kedi ama en tuhaf olanı ise şaşkın oluşumdu .
Derin bir nefes alıp benden uzaklaşmıştı . Ellerini tekrar cebine koyarak yandan bana baktı .
-" Hadi eve gidelim artık . Hava da baya soğukmuş , senin yüzünden hasta olursam Tarhana çorbası yaptırırım sana . " Tarhana Çorbası ?
-" Benim yüzümden niye hasta oluyormuşsun . Benim ne suçum var . " kaşları kaldırarak üzerime bakındı . Onları hiçbir şey söylemeden gözleriyle işaret edip susmamı sağlamıştı . Nasıl unuturdum ki ?
Üzerimde ki büyük kaban ve örgü şapka ona aitti . O sarılmadan sonra her şey kısa sürede olmuştu .
Kocaman bir araba ile bir sürü takım elbiseli adam gelmiş yerde yatan o pisliği alıp gitmişti .
Hiçbir şey diyememiştim , hatta soru sormama bile izin vermeden ;
-" Sana olanları unut demiyorum ama unut . " evet bunu söylemişti . Sonra da kabanı ve şapkayı giydirerek onu takip etmemi söylemişti .
İlk başta karakola gideceğimize kendimi o kadar kaptırmıştım ki bilindik sokaklara giriş yapınca bu düşünce puf olup uçmuştu .
-" Sen düşüncelere dalınca kesinlikle şapşal balıklara benziyorsun . O yüzünden , seni o düşüncelere boğmadan çık ! " hala aynı yerde dikili şekilde durmuş , onun tabiri ile düşüncelere dalmıştım .
O ise benden baya ileride duruyordu . Fark etmemiştim bile yürüdüğünü .
-" Şapşal deyip durma bana ! " daha fazla orada durmadan koşar adımlarla yanına gittim .
i
-" Balık olduğunu kabul ediyorsun yani . " söylediğim cümleden anladığı bu muydu yani ?
-" Ben ne şapşal bir kediyim ne de balık ! Benim bir ismim var , bunlarla hitap edeceğine Ömür de bana . Sadece Ömür , lakapsız ... " sürekli birileri tarafından lakap takılmıştı ismime.
Şişko Ömür , ayı Ömür ...
Bunlar yalnızca birer kelimeden ibaret değildi ki . Ruhumun , bedenimin birer katiliydi .
-" Tamam , şaşkın balık seven kedi Ömür . " Tamam dedikten sonra biraz ilerlemiş ardından da o saçma cümleyi kurmuştu .
Neden az önce dediklerimi kaale almıyordu . O kadar lakap takma derken , tüm sıfatlara sığdırmıştı iki dakika da .
-" Bak ben ciddiydim . Lakap takma bana , Hey kime diyorum ! " Hiçbir tepki vermeden öylece yürüyordu.
*********
Ardına kadar açık olan kapıya şaşkınca bakıp onun yanında dikilmeye devam ettim . O da aynı benim gibi kapıya bakıyordu .
Gelir gelmez ben pek fark etmesem de o pantolonun cebinden anahtarı çıkarıp kapıya uzattığında karşılaştığı manzara ile kalakalmıştı.ı
Aynı şekilde ben de , sanki o anahtarı kapıya uzatana kadar herşey yolunda gibi gelmişti .
İki koca insan olarak fark etmemiştik. Ama en önemli nokta ise ;
Gecenin bu vakti kapı açıktı . Evin içinden herhangi bir ses gelmese de kapı açıktı !!!
O mu açık bırakmıştı yoksa evin içinde hırsızcık mı vardı ?
Evin içinde herhangi birisinin olabileceği gerçeğini de göz önünde bulundurarak hafif kulağına yaklaşıp , sessizce içimi yiyip bitiren o soruyu sordum .
-" Kapıyı sen mi açık bıraktın ? "
Huysuz bakışlarını kapıdan çekip bana döndermişti . Sinirli bakıyordu . Sorduğum soru galiba düşüncelerini bozmuştu .
Ama ne yapabilirdim ki meraktı benimkisi de .
-" Evet ben bıraktım ! Ne de olsa şu son günlerde evime başkalarının girmesinden oldukça memnunum . " sesini yükselterek konuşmasından çok söyledikleriydi yüzümü düşüren .
Cümlede ki manayı anlamıştım . Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi ondan çektim .
-" Bak , ben aslında ... " Sıkıntı dolu sesi kulaklarımı doldursa da dinlemeye mecalim yoktu .
-" Yakınlarda bir pansiyon görmüştüm . Güvenli bir yere benziyordu . Bu gece orada kalsam daha iyi olur . Hem sana da yük olmamış olurum . "Gerçi buralarda pansiyon var mıydı bilmiyordum ama o söylediğinde sonra da kalabileceğim bir yer değildi bu ev .
-" Pansiyon mu ? " Doğrulamak istiyor gibiydi . Yalnızca kafamı sallayıp bakışlarımı sokağa çevirdim . Saatin geç oluşundan dolayı pek ışığı yanık ev yoktu .
Daha fazla onun yanında durmak istemediğim için hızlı adımlarla gidiyordum ki kabanın yakasından tutulduğum gibi evin içine ilerletildim.
-" Ne yapıyorsun ? " Korkudan çok şaşkınlıktan yükselmişti ses tonum .
-" Pansiyonmuş ! Geç kız içeri , benim sinirimi bozma gece vakti . " Çocukmuşum gibi oturma odasına götürülüp , koltuğa oturmamı sağlamıştı.
-" Sen burada bekle . Sakın evden çıkıp gitmek gibi bir salaklık yapayım deme . Ben bir evi kontrol edeyim . " Yanımdan hızla geçip gitmiş , gözden kaybolmuştu.
Bildiğin gitmemi engellemiş , burada beklememi söylemişti . Hem de yaptığı imânın farkında olarak .
Asıl tuhafı ise benim de burada oturmuş onu bekliyor oluşumdu . Hem gitsem gecenin bu saatinde , bilmediğim bu yerlerde ne yapacaktım ki .
Bugünlük olay kotamı fazlasıyla doldurmuştum.
Merdivenlerden gelen adım sesleri oturma odasında son bulmuş , Hüseyin rahatça koltuğa yatarak gözlerini yummuştu.
-" Sıkıntı yok . Ben kapıyı örtmeyi unutmuşum. " Sertçe konuşmuş hemen ardından da öksürmüştü. Ciğerleri sanki sökülüyor gibiydi .
-" Sen iyi misin ? " Oturduğum yerden kalkıp yanına çömeldim . Elimi alnına koymak için hareketlendiğimde hemen tutmuştu.
-" Sadece ateşine bakacaktım. " Bileğimi ne kadar çekersem çekeyim bırakmamıştı . Hem gözleri kapalı olduğu halde nasıl görmüştü ki ?
-" Bir şeyim yok benim . " Bileğimi bırakarak koltuğa uzanıp bana arkasını dönmüştü .
Ee ben ne yapacaktım ? Onun uyanmasını mı beklemeliydim ?
Herkese merhaba canolar 🖤
Nasılsınız ?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |