@masiva_
|
Tatilin üzerinden dört gün geçmişti. Dağ evinde geçen zaman, Efla için sakinlik ve kafa karışıklığını bir arada getirmişti. Konağa dönüş yolculuğu sırasında içindeki tedirginlik yeniden canlandı. Aşiretin ağır gelenekleri, Hasan Ağa ve Dilşah Hanım’ın beklentileri, Asaf’ın hisleri… Bunların arasında güçlü ve bağımsız kalmak zorundaydı. Arabadan inerken, Dilşah Hanım’ın geniş avluda onları beklediğini gördü.
Asaf, babası Hasan Ağa ile görüşmek için içeri girdi. Efla da biraz tereddütle arabadan indiğinde, Dilşah Hanım yanına yaklaştı. Bakışları Efla’ya yöneldiğinde, içten bir sıcaklık hissetti ama aynı zamanda büyük bir sorumluluk da vardı. Efla, bu güçlü kadına nasıl yaklaşacağını tam kestiremiyordu. Ama Dilşah Hanım da bu bağı kurmak için Efla’ya el uzatıyordu.
“Efla,” dedi Dilşah Hanım, nazik ama otoriter bir sesle, “Biraz konuşalım mı?”
Efla başını eğerek kabul etti ve Dilşah Hanım’ın peşinden konağın geniş salonuna geçti. İkisi de ağır işlemeli koltuklara oturduktan sonra, odada kısa bir sessizlik oldu. Efla, karşısındaki kadının gözlerinde bir tür yargılama değil, daha çok anlayış gördü. İçinde annesinin yokluğuna dair bir özlem belirdi, ama şimdi bu eksiklik, kocasının annesiyle kurulacak bir bağla yerini doldurabilir miydi?
Dilşah Hanım, Efla’nın gözlerindeki kararlılığı fark etti. “Biliyorum, annesiz büyüdün. Annenin işini devraldığını ve ne kadar başarılı olduğunu duydum. Sen zayıf değilsin, kızım,” dedi. “Bu aşirette kadınların rolü her zaman büyüktür. Ve Asaf’ın yanında güçlü bir kadına ihtiyacı var.”
Efla, bu sözleri derin bir nefesle kabul etti. “Annemi kaybettikten sonra onun işini sürdürmek benim için bir zorunluluktan çok bir gurur oldu. Burada da kendi yolumu bulacağıma inanıyorum.”
Dilşah Hanım, onun bu kararlılığını beğeniyle izledi. “Senin gibi bir gelinim olduğu için mutluyum. Ama şunu bil ki, sadece Asaf’ın karısı değilsin. Artık bu ailenin bir parçasısın ve burada kendi yerini bulacaksın. Bundan sonra bana ‘anne’ demeni isterim.”
Efla, Dilşah Hanım’ın bu isteği karşısında bir an şaşırdı, ama kadının samimiyetini de hissetti. Ona hayranlık değil, ama derin bir sevgi duyduğunu fark etti. “Teşekkür ederim, anne,” dedi, biraz tereddütle ama samimi bir şekilde.
Dilşah Hanım, ona daha sıcak bir ifadeyle yaklaştı. “Kızım,” dedi, artık Efla’nın ismini değil, daha yakın bir hitap kullanarak, “Senin bu konakta güçlü kalacağından eminim. Annenin sana öğrettiği gibi, bu aşirette de yerini bulacaksın.”
Efla, başını hafifçe eğip gülümsedi. “Elbette, burada da annemin bana öğrettiği şekilde güçlü olacağım.”
Dilşah Hanım, onu onaylarcasına başını salladı. “Ve unutma, ne olursa olsun, ben her zaman buradayım, kızım.”
Sizi seviyorum oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen ☺️ ❣️ 💐 |
0% |