43. Bölüm

2.Özel Bölüm***Toz Pembe Bir Dönme Dolap-Lunapark anısı

Matemli Ruh
matemliruh

“Gözlerini aç,” dedi Baran. Ülkü, onun sesini duyduğunda gözlerini araladı ve kendini ışıklı bir lunaparkta buldu. Gözleri doldu. Herkesin gitmeyi tercih ettiği o lunapark, onun gitmediği ama çok gitmek istediği yerdir. Baran, ona destek olmak için belini kavrayarak sakin bir şekilde ellerini bastırdı.

“Burası sadece ikimiz için, rengarenk, ışıklı bir lunapark,” dedi Baran, bir el hareketiyle Ülkü’nün çantasını alırken. Ülkü hafifçe kıkırdadı.

“Bunların hepsi bizim mi? Peki ya diğerleri?” dedi Ülkü, kaşını kaldırarak. Baran, hiç beklemeden onu belinden tutarak havaya kaldırdı. Ülkü, yerden kesildiğinde gülerek şaşkın bir şekilde Baran’a baktı.

“Diğerleri bende kalacak, miniğim,” diye fısıldadı Baran. Gözleri, Ülkü’nün yüzünün her bir detayını dikkatle inceledi. Bir gün bile ondan vazgeçmeyecekti. Baran, Ülkü’nün omuzlarından tutarak onu sımsıkı sardı. O anda lunaparkta havai fişekler patlamaya başladı. Ülkü kulaklarını tıkadığı anda, Baran bir şeylerin ters gittiğini hissetti.

Ülkü, Baran’dan ayrılıp geri doğru gitmeye başladığında otoyolda olduklarını fark etti. Baran, vücudunda yoğun bir adrenalin hissediyordu. Ülkü’nün kolunu yakalayarak onu lunaparkın kapısına doğru çekti. Ancak Baran, dengesini kaybedip arabanın önüne düştü. Ülkü’yle göz göze geldiğinde, tüm dünyası bir anda yavaşlamış gibi hissediyordu.

Son yedi saniyesini, ölse bile Ülkü’ye bakarak geçirdi. Baran, nasıl onu kaybedebilirdi ki?

Arabalar durduğunda Baran gülerek ayağa kalktı. Ülkü, ona bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Havai fişekler artık patlamıyordu. Baran ağzını açtı, ama sinirle mırıldandı: “O çocuğu ez, bari beni öldür.”

O anda, Ülkü’nün gözlerindeki korkuyu fark etti. Bir anda, sadece sinirle dolu değildi, aynı zamanda sevgi ve koruma hissiyle de dolmuştu. Ülkü, korkusuzca ona yaklaşıp, “Baran, yapma, lütfen dur,” dedi.

Bir süre sonra, Baran derin bir nefes aldı, taşı yere fırlattı ve Ülkü’yü rahatlatmaya çalışarak lunaparka doğru yürüdüler.

Lunapark, o an bomboştu; sadece birkaç çalışan vardı. Her şey, sanki Baran için özel olarak hazırlanmış gibiydi. Ülkü, tabelaya bakarak hafifçe mırıldandı.

“Kapalı.”

Baran, gülümseyerek “Bize açık, miniğim. Gel, girelim,” dedi. Ülkü’nün kolunu sıkıca tutarak kendine doğru çekti ve beline, bol ceketinin içine elini dolayarak, onu sahiplenir bir şekilde yaklaştı.

Ülkü hafifçe kıkırdadı ve ikisi de girişten etrafı gözlemlemeye başladılar. Ülkü’nün gözleri, atlı karıncayı gördüğünde dolmuştu. Bir zamanlar, 7 yaşındayken lunaparka gelmek istemişti ama ailesi izin vermemişti. O gün, abisinin atlı karıncaya bindiği eski bir fotoğrafı bulduğunda, küçük Ülkü sessizce ağlayarak odasında mızmızlanmıştı. Abisinin ne kadar değerli olduğu, ona neden verilmiyordu ki o değeri?

O an, geçmişte kaybolmuş bir anı değil, eksik bir parçaydı ve Baran, o parçayı tamamlayan kişiydi. O yüzden ne kadar hata yaparsa yapsın, Ülkü onu affederdi.

Baran, Ülkü için eksik olan her bir parça gibiydi. İkisi de birbirini iyileştirebilecek bir eczane gibi, oradan çıkana kadar birbirlerinden ayrılamazlardı. Çünkü aşık olduklarında, kalacakları yer bir kafes olmuştu ve o aşkla birlikte orada kalacaklardı, asla bitmeyecek bir şekilde.

"Nereye, Ülkü Sultanım?" dedi Baran, kafasını eğip, emir bekler gibi sırıtarak. Ülkü’nün atlı karıncaya gözleri takıldığında, Baran aniden belini bıraktı. Onu belinden kavrayarak, havaya kaldırıp ayaklarını yerden keserken, kucağına aldı ve dönme dolaba doğru, atlı karıncaya ters yönde götürdü. Ülkü, düşmemek için kollarını onun boynuna doladı.

"Annen ve babana söyleme, şeker almasınlar," dedi Baran. Ülkü, kafası karışmış ama gözlerinde hala aşkla ona bakarak, merakla sordu:

"Sebep ne?"

Baran derin bir nefes alarak cevap verdi, "Çünkü sen daha tatlısın. Seni kullanmasalar da, hep benim ol, hep benimle kal."

Ülkü, o an sesli bir şekilde gülmeye başladı ve birlikte, toz pembe bir dönme dolaba bindiler. Ülkü yerini aldığında, Baran abiye hafifçe işaret etti ve dönme dolap yavaşça hareket etmeye başladı. Baran otururken, Ülkü’ye bir an göz attı ve gözleri kararmış gibi hissedince kendini tutunarak kenara yaslandı. Dönme dolap yukarı doğru yükselirken, Ülkü, Baran’ı fark edip hemen elini tuttu.

"Sevgilim"

Cevap yoktu Baran beynindeki anlamsızlıklarla uğraşıyordu.

"Baran durdurun" bir an aşağıya bağırdığında kimse duymadı.Baran Ülkü'nün elini tuttu ve onu endişelendiğini görünce kendini toparladı.

"İyiyim ben," dedi Ülkü. O an, Baran’ın beynindeki karışık düşünceler, neredeyse insanın kanını donduracak kadar güçlüydü.

Bir an, zihninde uğuldayan sesler:
"Onu it, belki her şeyi kaybeder, belki daha fazla acı çeker."
"O bunları hak etmiyor, bırak, git."
"Endişelenmesin, toparlanma."

Baran derin bir nefes alarak mırıldandı, ama kalbinde bir şeyler kırılıyordu.Annesi gibi yapamazdı BARAN.

"Annem gibi olamam ben" dedi Ülkü, gözlerinde bir kırıklık vardı.
Baran ona baktığında, gözlerinde bir yumuşama vardı. Ülkü, Baran’a sarıldı.Annesinde olan hastalık geni Baran'da da vardı ve Baran ne kadar kabul etmese de o asla bunlar hak etmemişti.

Borderline Kişilik Bozukluğu, onu adeta içine çekiyordu, fakat ilaç tedavileri ve psikoterapi seansları bu süreci biraz hafifletse de, tamamen iyileşmesi mümkün değildi.

Baran, kafasında çığlık atan sesleri susturan bu kızın yüzüne bakarken bir anlık utanma hissetti. Ülkü’nün sakinliğine bakarak, annesini hatırladı. Annesi de tıpkı kendisi gibi kafasındaki sesleri susturan adamı öldürmüştü; üstelik bir adamla iş birliği yaparak... O an, Baran gözlerinin önünde bir şeylerin daha netleştiğini fark etti.

Babasını, gözlerinin önünde katletmişlerdi. Daha 9 yaşındayken, annesi ve üvey babasıyla birlikte, öz babasının ölümüne tanık olmuştu. O korkunç anı, dolabın içinde gizlenerek izlemişti.

Baran, Ülkü'nün kılına dahi dokunmamaya yemin etmişti. O gece, lunaparkın ardından hamburgerciye gitmişlerdi. Ülkü keyifle yemek yerken, Baran onu sessizce izledi. Son parası dolmuş parasıydı, 2.000 TL'ye yakın parayı sadece Ülkü'yle beraber harcamıştı ve bir kuruş dahi harcamadan onun keyfini sürmesine izin verdi. Ülkü'ye tek bir şey dahi söylemeden yemek almasını sağladı. Parası kalmamıştı, 19 liralık son parayı cebine sıkı sıkıya yerleştirdi. Ama Ülkü'nün o anki mutluluğunu izlerken, gözlerinde parlayan ışık Baran'ı alıp götürmüştü. O an, ona verebileceği en büyük şey, onun bu dünyada olabildiğince mutlu olmasıydı.

 

Bölüm : 06.02.2025 19:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...