@matmazelimsi
|
~ Umudun rengi tekrar aramıza döndü . Yanlış bir zamanda alelacele umutlarımın hikâyesini yazmıştım ama şimdi en doğru zamanda yine beraberiz bu sefer her şey çok daha güzel olacak .
🎵🎶 Model - Dünya Tek Biz İkimiz
Bölüm : Umutlara Giden Çiçekli Yollar
~ Umudun rengi tekrar aramıza döndü . Yanlış bir zamanda alelacele umutlarımın hikâyesini yazmıştım ama şimdi en doğru zamanda yine beraberiz bu sefer her şey çok daha güzel olacak . 🎵🎶 Model - Dünya Tek Biz İkimiz
Hayatlarının hırsızları ailelerinden başkası değildi . Geçmişlerini , geleceklerini , umutlarını , hayalerini , duygulaırnı , gülüşlerini çalan onlardı . Bu adil miydi , bu adalet miydi ? Hiç sanmıyorum . İkiside aslında kırık birer çocuktu ve birbirlerine sımsıkı tutunup bu kırıkları tamir etmeye çalışıyorlardı . 5 yılda da bunu çok güzel başarmışlardı . Şimdi onlar artık çocuk değil kendi ayaklarının üzerinde durmasını bilen iki güçlü kızdı onların ismi Helin ve Lidyay'dı . Sanki birbirleri için yaratılmış iki güzel insandı . Zevkleri ve renkleri farklıydı fakat ruhları birbirini tamamlıyordu ve bu birbirlerini anlamaya yetiyordu . Kelimelerinin tükendiği yerde gözleri başlıyordu anlatmaya . Onlar iki farklı kalbin birleşmesi gibiydiler . Bu Rengarenk bir hikâyeydi fakat İçinde siyahlar ve griler olan bir gökkuşağınına benziyordu . Lidya Mercan ' dan ... Lidyay dı ismim . Günden güne solan bir çiçek gibiydim . Yaralı fakat yaraları hiç sarılmayan Lidya . Hep çok seven ama hiç sevilmemiş güzel yürekli Lidya . Bende isterdim bir çiçek gibi yeşermeyi etrafıma güzellikler yaymı ama benim açmama izin vermediler bundan sonra bende solmayı bırakıp yeniden filizlenecektim ... Günlerden Cuma ... özgürlüğümüzün Cuması . Yeni hayatımıza her ne olursa kim olursa olsun çıktığımız o yeni gün . Gözlerimi kırpıştırdım güneşin ışıklarına karşı . Sonra sanki bu günün hiçbir günden farkı yokmuşcasına kalktım yataktan . Aynadan kendime baktım 18 yıldır görmeye alışık olduğum o surata baktım tekrar tekrar . İçinde tek bir ışık bulunmayan ağlamaktan şişmiş gözler ve burun , sinirden kızaran yanaklar ... Yine harikasın Lidya . Aynanın karşısından ayrılıp odamda bulunan banyoya girdim , ilk önce güzelce ılık suyla duşumu aldıktan sonra cilt bakımlarımı yapıp dişlerimi fırçaladım . İşlerimi banyoda bitirdikten sonra hazırlanmak için çıktım banyodan ama karşımda beklenmeyen bir misafir olduğunu gördüm . Hayallerimi itina ve büyük bir zevkle yıkan çok sevgili annem buradaydı . Beni baştan aşağı bir güzel süzdü . " demek dün akşamdan sonra bile gitmeye karar verdin öylemi Lidya hanım ? " yine başlıyorduk . Dayan Lidya dayan bu son kez seni hor görmesi . " evet anne gidiyorum , bunu sana söylemiştim . Müsaadenle hazırlanmam gerek." yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirdi ardından elerini göğsünde bağladı . " sana yazıklar olsun , sana verdiğim emeklere yazıklar olsun Lidya . " bir şey demedim . Oda bundan güç alıp devam eti . " ben seni gavur ülkelerina git diyemi büyüttüm , okutum he ? Bu mu karşılığı , ailen olarak biz bunumu hak ediyoruz ? " sesi sonlara doğru gayet yüksek çıkmıştı . Sabrımın son zeresine oynanıyordu . " tamam git ! Ama bu eve bir daha asla adım atamayacaksın ne bir annen olacak nede bir baban kardeşinin yüzünü ise sana bir daha göstermeyeceğim böyle bir ablası olduğunu hiç bilmesin daha iyi ! " ben cidden bu sözleri hak etmişmiydim ? Ben cidden bu kadar kötü bir insanmıydım ? Ben onun kızıydım nasıl olurda bana bunları söylerdi? Artık içimde tutamadım bazı şeyleri ve 18 yılımızı hiçe sayarak konuştum . " ben senin kızınım senin ! Beni sen büyüttün bana bir hayat verdin sen . Bunlar nasıl sözler anne ? Bunları bana nasıl söyleyebilirsin ? Ben sizden gitmiyorum ben hayatımı daha iyi şekilde , özgürce yaşamaya çalışıyorum neden bana böyle yapıyorsun ? Ben yanlış bir şey yapmadım ! Yetmedimi bana yaptıkların ? Yetmedimi gülüşlerimi çaldığın ? Ben bunu hak etmiyorum anne ! " " sen tamda bunu hak ediyorsun seni doğurduğum güne lanet olsun ! " tiz sesi yankılandı kulaklarımda . Acıtı sözleri kalbimi ama artık yaralı kalbim alışmıştı bunlara daha çok alışmamak için gidiyordum ondan , herşeyimden . " yeti artık ! Anlıyormusun yeti . Bitti bu kadardı ! Beni üzdüğün son andı bu , artık Lidya adında bir kızın yok senin . Senden ve bu lanet yerdeki herşeyimden vazgeçiyorum . Şimdi buradan bir an evvel defolup gitmemi istiyorsan çık odamdan hazırlanacağım ! " bana çok kısa bir an baktı yaptıklarından ve söylediklerinden pişmanmış gibi baktı ama ben onu tanırdım o şimdi pişman da olsa yarın yine aynı sözleri söylerdi hiç düşünmeden . Bir şey demeden çıkıp gitti odamdan o çıkar çıkmazda ayaklarım beni daha fazla taşıyamadı ve olduğum yere düştüm . Gözlerimden onun yüzünden bir kez daha yaş geldi onun yüzünden ben bir kez daha incitildim . Sesiz hıçkırıklarım arasında söz verdim kendime bir daha asla ama asla onun yüzünden gözyaşı dökmeyecektim , bu sondu . Bu son bana yepyeni başlangıçlar getirecekti buna tüm kalbim ile inanıyordum . Her zaman yaptığım gibi yine kendim ayağa kalktım ve kendime inandığım şeyleri bir kez daha hatırlatım . Gözyaşlarımı sildikten sonra biraz kendime gelebildiğimi hissetiğim vakit gardolabıma ilerleyip önceden ayarladığım kıyafetlerimi çıkartıp giydim .
Üzerime Siyah uzun kolu bir badi altıma ise gri , bol paça bir pantolon giydim . Gardolabıma tekrar dönüp en alta ki ayakkabılardan siyah topuklu notlarımı çıkartıp giydim . Kıyafet işini haledikten sonra saçlarıma geçtim bu sefer . Belime kadar uzanan kahverengi saçlarımı taradım güzelce . Zaten kendinden dalgalı oldukları için bir işlem uygulamadan açık bıraktım öylece . Yüzüme bir kaç şey sürdükten sonra işim bitmişti . Gardolapta asılı olan siyah bileklerime kadar uzanın paltomu geçirdim üzerime ve son olarak yatağın üzerindeki çantamı taktım koluma . Kapıyı açıp hemen yanında olan 2 tane mor bavulu kavrayıp merdivenlerden aşağıya indim . İnmeden hemen önce ise kapının ağzından baktım odama . Yılarımı geçiridiğim içinde her duyguyu barındıran bu çatı katındaki odam benim sırdaşımdı . Şimdi bir daha buraya hiç dönmemek için çektim kapısını gözümdeki yaşlarla . Merdivenlerden indikten sonra babamla karşılaştım . Herşeyim olan babam . Yüzünde kızgınlık , öfke , üzüntü yoktu daha beter bir duygu vardı orada hiç görmek istemediğim o duygu hayal kırıklığı . Bana öylesine kırgın bakıyordu ki buna belkide saatlerce ağlayabilirdim bu bakışa herşeyimi feda edebilirdim , tam da şu an arkama bile bakmadan vazgeçerdim bu yolculuktan . Ama o kırgın olsa bile beni kırmaktan kaçınırdı . " kızım . " babam . Bana bakma baba öyle bana böylesine kırgın bakma yoksa ben sözünü verdiğim herşeyden vazgeçerim . " hayırlı yolculuklar kızım . Ne olursa olsun nereye gidersen git senin burada bir baban olduğunu unutma olurmu ? Seni seviyorum . Seni o kadar çok seviyorum ki gitme diyemiyorum kızım . " halbu ki bir kere dese gitmezdim . Sustum o devam eti . " git babacım . Gönlün nereye istiyorsa git , nerede mutlu olacaksan git , nerede gülüşlerini bulacaksan git ." Dayanamadım ve bavullarımı bırakıp koşup sarıldım boynuna , kokladım o mis gibi kokan koksunu . Herşeye dayanmam için bana güç vermişti bu koku şimdi ben bu kokudan artık yılarca mahrum kalacaktım peki buna nasıl dayanacaktım ? Dayanabilecekmiydim sahiden ? Pest etme Lidya , pest etme . İnandıkların için pes etme !Sen bunun hayali ile yaşıyordun . Şimdi olmaz arkana bakmadan git . " teşekkürler baba . Her daim benim arkamda olduğun için bazı zamanlar arkanda bıraksan bile bende seni seviyorum . " bu sefer bana sarılan babam oldu . Annem sadece bir köşede durmuş bizi izliyordu . " özür dilerim kızım . Seni yeterince koruyamadığım için . " koruyamamıştı belki ama günün sonunda kolarını her zaman bana açmıştı . Sonra ayrıldık ve ben küçük kardeşime doğru ilerledim . Kayla ... Güzeler güzeli kızım benim . Ellerimde büyütmüştüm onu . Her anında emeğim vardı . Canımdan candı o benim ve Hayatımdaki diğer en güzelim şeyimdi . Henüz çok küçüktü ama o kadar akılıydı ki bazenleri aklına şaşıyordum . Gittim yanına onunla aynı boyda olmak için eğildim ve dizlerimin üzerinde durdum . " Kayla artık gitme vakti geldi ablacım . " gözleri dolu doluydu aynı benim gibi . " gitmesen olmazmı abla ? " dedi bir kez daha . Her seferinde gideceğim dediğimde bana böyle söylüyordu . Çok bağlıydı bana asla yanımdan ayrılmaz hep benimle vakit geçirmek isterdi . Keşke onuda yanımda götürebilseydim ama bu şu anlık mümkün değildi oraya gidince halimiz ne olacak bilmiyordum bile . " söz kardeşim . Söz mis kokulum ben geleceğim . Biraz bensiz kalmak zorundasın biliyorum bu çok zor ama dayanacağız tamamı ? Hem ... hem ne zaman istersen konuşabiliriz ben sana dokunamasam bile yanında olacağım tamamı ?" başını salayıp boynuma sarıldı ağlayarak . " seni çok seviyorum abla , lütfen ben özlemeden gel olurmu ? " ah Kayla ... ah canım kardeşim . Bana hep cevaplarını veremediğim sorular soruyorsun ve bu sadece beni daha çok üzüyor . " beni artık özleyemeyeceğin bir vakite geleceğim söz güzelim . " kahverengi güzel gözleriyle baktı gözlerimin içine . Biliyorum anlayamıyordu şu an ne dediğimi ama ileride hiç istemesede anlamak zorunda kalacaktı . Yerden kalkıp elini tutum . " hoşçakal güzel kardeşim , ablan her zaman senin yanında unutma . Ne zaman üzülürsen , ne zaman sıkılırsan ve ne zaman bana ihtiyacın olduğunu hissedersen ara beni tamamı ? " dedim ve öptüm yanaklarından . Kenarda duran bavularımı elime alıp dış kapıyı açtım tam çıkacaken son kez baktım evime . Büyüdüğüm , hayallerimin peşinden gitmem gerektiğini anladığım , düştüğüm , tekrar kalktığım , kırıldığım ve kırıklarıma rağmen her defasında dahada güçlendiğim evime son kez baktım . Anneme son kez baktım , babama son kez baktım ve son kez hoşçakal dedim onlara . " teşekkür ederim anne ve baba . Beni hayallerimin peşinden gitmem gerektiğini en acı şekilde öğrettiğiniz için . Hoşçakalın . " onlara son söz hakkı bile tanımadan arkama bakmadan çıkıp gittim evden . Ardından evimize en yakın olan otobüs durağında beklemeye koyuldum tam o sırada telefonum çaldı arayan hayallerimin ortak olduğu ve bu yola birlikte çıktığım dostum Helin ' di ... Helin Alev ' den ... Bir insanın hayattaki en büyük kaybı nedir ? Bir insan ailesi tarafından nasıl bu kadar çok acıtılır ve incitilir . Bir insan neden öz evladını bu kadar çok hor görür ? Ben bunların cevabına yılardır ulaşamamıştım yılarımı alan bir serüvendi bu fakat sonuna gelmiştim . Yılarıma maal olan bu hikâyeyi burada sonlandırıyordum . Yerine ise çok güzel bir hikâye yazacaktım kendi başıma . İlk defa . Sabah heycandan çok erken saatlerde kalkmıştım ve saatlerce penceremin önünde durmuş sonbaharın sokağa getirdiği huzuru izliyordum . Bunu son kez yaptığımı bilerek . Telefonumdan saate baktığımda artık zamanın geldiğini anladım bu evden çıkıp yeni hayatıma bir adım atacaktım . Kahverengi kestane ağacından yapılmış gardolabımın kapaklarını açtım , gece hazırladığım kıyafetleri alıp yatağımın üzerine koydum ve üzerimdekileri çıkartıp çabucak onları giyindim . Üstüme Siyah uzun kolu yakası kare olan ve açık bir badi altıma ise kumaş , siyah bir pantolon giydim .
Kahverenginin koyu tonuna hakim olan göğüslerime kadar gelen saçlarımı taradım ardından tepeden at kuyruğu yaptım . Gardolabımı tekrar açıp siyah uzun kaşe montumu geçirdim üzerime . Sonra kapıda asılı olan beyaz el çantamı alıp koluma taktım ve hemen kapının kenarında olan iki tane beyaz valizimide alıp odadan çıktım nihayet . Merdivenlerden zar zor indiğimde valizimi dış kapının oraya bırakıp mutfakta olduklarını tahmin etiğim ailemin yanına ilerledim bu saaten sonra bir ailem kalmışmıydı onuda bilmiyordum gerçi . Nefeslerim konturol dışımdaydı , öylesine korkuyordum ki olacaklardan . Ama artık olacakların bir önemi yoktu çünkü ben bu kapıdan çıkacaktım ne olursa olsun . Mutfağa bir adım atığımda baş köşede babamın oturduğunu gördüm , ağzına bir zeytin atıp yedi . Artık onu görmek bile middemi öylesine bulandırıyordu ki kusacak gibi oluyordum . Annem babamın önünde duran çay bardağına çayını doldurdu ve yerine oturdu . Beni ilk gören erkek kardeşim oldu . " ooo prenses hanımlarda uyanmış sonunda ha . " dedi gevşek gevşek sırıtarak . Babam onun baktığı yere yani bana baktı . Pek uzun sürmedi bu bakış zaten babam bana öyle uzun uzun bakamazdı sanırım tahammülü yoktu bana . " sen saati görmüyorsun herhalde bu saate kahvaltı sofrasınamı gelinir ? " dedi burnundan soluyarak . Derin bir nefes alıp inadına babamın gözlerinin içine baktım . " bundan sonra beni kahvaltı sofrasında zaten bulamayacaksın baba . " çatalı tam peynire gitmişken durdu ve delici gözleri gözlerime değdi . " anlamadım bu ne demek ? " uzatmadım lafı hiç uzatılmasını sevmezdi zaten babam . " gidiyorum demek baba . " Bir hışımla ayağa kalktı . " ne demek gidiyorum , nereye gidiyorsun ? " " sana defalarca söylemiştim , İtalya ' nın en iyi okulunda tıpı kazandım , bugün uçağım var . " babamın gözleri sinirden adeta parladı ve kolumu tutu sımsıkı . " ben sana demedim mi o okula gidilmeyecek diye ? Ben seni oraya gönderirmiyim sanıyorsun ha ! " onun öfkesine karşı yüzümde bütün doğrularını yıkan yanlış bir gülümseme oluştu . " senden izin istemedim zaten baba ! Bundan sonra senden izin istememe gerek yok çünkü bundan sonra hayatımda sen olmayacaksın . " babamın eli havaya kalkı ve tam yanağıma doğru gideceken annem tutu elini . " sakın kızıma vurmaya kalkma , sakın kenan !" " çekil şuradan be kadın , sana ne oluyor ? Görmüyormusun kız evden gidiyorum diyor . Bir şey söylesene ne biçim annesin sen ! Hep senin yüzünden oldu bu kız böyle ! " " görüyor ve duyuyorum ben her şeyin gayet farkındayım . Helin hayatını kurtarıyor , hayallerinin peşinden gidiyor , olması gerektiği gibi ! Bu onun hayatı anla artık şunu ! " " olması gerektiği gibi demek ha , Öylemi ?" kolumu daha çok sıktı ona bakmam için . " sen bu evden hiçbir yere gidemesin . Ben nereye istiyorsam oraya gidebilirsin ben ne istersem onu yapmak zorundasın anladınmı beni Helin ! " bağıran sesine karşılık sadece tek bir cümle söyledim . " sen benim hiçbir şeyim değilsin , o yüzden dediğim hiçbir şeyide yapmak zorunda değilim . " Gözlerinden geçen o tarifsiz duyguyu anlayamadım , ben babamı ne zaman anlamıştımda şimdi anlayacaktım ki ? O sustuğu için konuşma sırası hâla bendeydi . " anladınmı beni Kenan Alev ? Duydunmu beni ? Görüyormusun bu karşındaki yabancı kişiyi ? İyi bak iyi bak ve gör . Bu karşında ki senin kızın , senin esaretinde büyüyen ama artık özgürleşen o kızın Helin . Bitti . Senin esaretinden artık kurtuluyorum yolun sonu burası . " " sen nasıl bir kız olmuşsun böyle ? Babana nasıl böyle sözler söylersin sen Helin ? Ben seni böylemi yetiştirdim ? " öfkeyle kolumu onun elinden kurtardım . " beni sen değil annem yetiştirdi ! Benim hayatımın hiçbir döneminde sen yoktun benim babam hiçbir zaman olmadı bu saaten sonrada yok anladınmı ! Artık beni aşağlayamayacaksın , hor göremeyeceksin çünkü ben büyüdüm baba . " konuşmasına artık bir saniye bile katlanacak gücüm kalmamıştı bu evde biraz daha vaktimi harcayamazdım . Anneme baktım sonra kardeşime baktım ikiside bana gururla bakıyordu işte o an ilk defa gerçekten bir şeyleri başardığımı hissetim . Anneme sarıldım kocaman , çektim içime onun bana hayat veren kokusunu , öptüm güzel saçlarından sonra ayrıldım ondan hiç ayrılmak istemesemde . Kardeşime baktım tekrar , gözleri dolu dolu bana bakıyordu gözleriyle sanki sonunda başardın diyordu bana . Sonradan arkamda hiçbir pişmanlık bırakmamak adına onada sarıldım çok iyi anılarımız olmasada iyi birer kardeş olmayı beceremesekte canımdı sonuçta . Babam bana bakmıyor başı eğik duruyordu , umarım o başı bir daha asla yerden kalkmazdı . Arkamı döndüm ayakkabılıkta duran Siyah Converslerimi giydim valizlerimi kavradım ve arkama bakmadan evden çıkıp gittim . İçime öylesine derin ve heycan dolu bir nefes çektim ki sanki bu zamana kadar hiç nefes almamışcasına . Artık gerçekten bitmişti başarmıştım , içimdeki o yaralı çocuğu serbest bırakmıştım nihayet . Çantamdan telefonumu çıkartım ve başarmamı sağlayan en büyük destekçim , dostum , kardeşim Lidyayı aradım . Aramama bir kaç saniye sonra yanıt verdi ve telefonun diğer ucundan endişeli sesini duydum . " ne olur bir problem çıkmadığını herşeyin normal olduğunu ve şu anda yanıma geldiğini söyle . " bu tatlı telaşına ve endişesine gülmeden edemedim . " sanırım başardım demem yeterli ? " taa burdan duyabileceğim kadar o da aynı benim gibi içine derin bir nefes çekti bu derin nefesler önümüzdeki bütün engelleri atlatığımız gerçeğini bize tekrar tekrar hatırlatıyordu . " seni bekliyorum ve bu sefer kolarını açan ben , bana koşan sen olacaksın . " " geliyorum ... geliyorum . " telefonu kapatım çantamın içine koydum ardından adımlarımı hızlandırıp hayallerimize biraz daha yaklaştım . Lidyayla buluşmuştuk buluştuktan hemen sonrada bir taksiyle havalimanına gitmiştik burada şu an itibariyle 1 . Saatimize yaklaşmış durumdaydık . " uçağın gelmesine kaç dakkika kaldı ya ? " " az kaldı az , 1 saatçik daha . " Lidya gözlerini devirip oturduğu koltuğa daha çok sindi oflayarak . Lidya Mercan' dan ... " şimdi biz şu anda İtalya uçağındamıyız yoksa ben hâla bir rüyadamıyım ? " dedim Helin ' nin yüzüne bakarak . Bir saat geçmiş biz nihayet uçağa binmiştik uçağın kalkmasına sayılı dakkilar kalmıştı heycandan kalbim deli gibi çarpıyordu . Bu hem ilk defa uçağa binme korkusu hemde bu uçakla İtalya' ya gidecek olmanın heycanıydı . " bu yaşadıklarımızı rüyamızda bile yaşayamayız Lidya inan bana . Rüya dışında bir şey yaşıyoruz . " " şu an ağlamalımıyım ? " Helin bana baktı ve gözlerinin içiyle güldü . Bana bakarken zaten hep gözlerinin içi gülerdi onun . Elimi elinin içine alıp sımsıkı sıktı ve okşadı baş parmağıyla . " biz yeterince ağladık artık gülme vakti arkadaşım ." yılar önce o hep hayal etiğimiz çiçekli yolun başındaydık şu an . Önümüzde hiçbir engel yok sadece ve sadece birbirimizin ellerini sıkı sıkıya tutan ellerimiz vardı . Onca çektiğimiz acıya onca çabaladığımız günlere onca gözyaşına değermiydi bilmiyorum . Bildiğim tek bir şey vardı bundan sonra Sadece ikimiz o çiçekli pasparlak yolda daima beraber yürüyecektik . Son . |
0% |