Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6.Bölüm : Derinlerdeki Balık

@matmazelimsi

 

Lidya Mercan'dan...

 

Geçmiş aslında hiçbir zaman geçmiyordu sadece geçmiş sanıyorduk. O yaraları görmezden geliyor yada üzerini büyük bir çaba ile kapatıyorduk. Geçmiş bizim bir parçamızdı aslında ve ne yazık ki onu oradan söküp alamazdık . Başımıza ne gelirse gelsin ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi davranmamız ise bizim en büyük cezamızdı .

 

Çok acıtılmıştım , çok incilitlmiştim , çok yara almıştım ve bunu güçsüzlük olarak kabul etmişlerdi . Hayır Güçsüz değildim hiçbir zaman olmadım . Ne hor görülürken , ne aşağalanırken , ne dövülürken nede küçücük bir çocuğunun çocukluğunu , masumluğunu alırlarken...Güçsüz olamazdım , kendimi bırakamazdım , duygularımı bastırmam gerekiyordu yoksa anlarlardı . Konuşmamalıydım kendi içimde halletmek zorundaydım. Hiç kimse benim dertlerimi önemsemek zorunda değildi . Hiç kimse beni dinlemek zorunda değildi , hiç kimse geçecek demek zorunda değildi . Her şeyi ben kendim yapmak zorundaydım .

 

En acımasızıda Küçücük bir kız çocuğuna ne kadar büyük bir sorumluluk yüklendiklerinin farkında bile değillerdi . Onların her bağrışında o küçük kızın kaç parçaya bölünüşünü , Yada kimsenin onu görmediğinde içinden nelerin koptuğunu bilmiyorlardı buda çok acıydı mesela ...

 

Ruhuma aldığım her yara beni biraz daha yok eti . Biraz daha kendimden kopmama neden oldu .

 

Belki iyi olduğumu haykıramadım ama anlamaları gerekiyordu gözlerimden . Çünkü ben her duyguyu içinde çok abartan ve dövüldüğü halde yinede onları anlayan bir sebep arayan o çocuktum . Ama onlar beni anlayamadı .

 

İsmimin anlamı Cennet Bahçesindeki bir çiçekti buna rağmen ben hiç çiçek açmamıştım . Derin denizlerde yüzen bir o kadar özgür ama aynı zamanda denizlere mahkum olan o balıktım . Yarını hatırlamamalıydım hatırlarsam gardım düşerdi , duvarların yıkılırdı . Buna izin veremezdim. Daima bir balık olmalıydım herşeyi bilen ama unutması gereken o balık . Derin denizlerde kaybolmuş bir başına nefes almaya çalışan turuncu küçük balık .

 

Annemin kalbinin kötülüğü bir şekilde herkese bulaşırdı . Bir şekilde herkesi etkisi altına alırdı . Ve ben ona benzemekten çok korkardım . Babam benim hep yanımdaydı en azından yanımda olmaya çalışırdı . Sanki o benim güvenli limanım nefes alabileceğim tek yer gibiydi. Ama annem kötülüğünü onada buluşatırırdı bazen , işte o zamanlarda hiç acımadığım kadar acırdım çünkü babamın tek bir cümlesi beni yıkmaya yeterdi .

 

Şimdi buradaydım bütün kötülüklerden uzak kendi iyiliğim içinde yüzüyordum . Mutluydum , hemde daha önce hiç olmadığım kadar. Yaşadığım herşey beni ben yapan şeylerdi . Bazen güçsüz olmayıda öğrenmem gerekiyordu bazen kendi kabuğumun dışına çıkıp güçsüzlüğün aslında kötü bir şey olmadığını anlamam gerekiyordu .

 

Sevgili Lidya , güzel , güçlü , özgürlüğü için savaşan kızım . Artık kendini bırak ve çiçek açmanın ne kadar harika bir şey olduğunu öğren eminim ki sana çok yakışacak .

 

1 Ay Sonra 6 Ekim ...

 

" Sarılırımmmm sarılırımmm bırakmam

 

" Çağırırımmmm çağırırımmmm daha da sensiz yatmammmmm ." çarşafı biraz daha gerip yatağın altına sıkıştırdım . Bembeyaz Çiçekli dalaları olan çarşaftan mis gibi sabun kokusu geliyordu .

 

" Olmazsan olmaz büyümez çiçeklerimmmmmm

 

Toprağım havalanmaz kurur gider bahçelerimmmmm ... "

 

En sonunda kılıfını geçirdiğim yorganımıda yatağın üzerine serip yastıkları koydum ve geri çekilip gururla baktım . Ardından daha yeni yaptığım yatağın üzerine çıkıp deli gibi bağıra çağıra dans ede ede şarkı söyledim .

 

" Olmazsan olmaz büyümez çiçeklerimmmmm

 

Toprağım havalanmaz kurur gider bahçelerimmmmmm . "

 

Kendimi bildim bileli tertemiz nevresimlerde yatmayı mis gibi sabun kokan yorganımın içinde mışıl mışıl uyumayı severdim. Ama hiçbir zaman yeni kılıfları geçiremezdim yorgana . ne yaparsam yapayım annemin yaptığı kadar nizami şekilde duramazdı o çarşaf . O yüzden kolayıma geldiği için sürekli anneme yaptırırdım .

 

Şimdi işler değişmişti artık tek başımaydım. O yorganı kılıfına geçirecek o çarşafı pürüzsüz bir şekilde serecek ve içinde yine mışıl mışıl uyuyacaktım . Yapmıştımda 4 aydır buradaydık ve ben hep olduğu gibi nevresimlerimi her hafta kendi başıma değiştiriyordum. Belkide şu an bu söylediklerim size saçma gelebilirdi fakat bana çok zor bir işi başarmışım gibi geliyordu. Artık bu konuda da kimseye muhtaç olmayacaktım .

 

" Lidya , güzelim çıkıyorum ben . " yataktan koşar adım indim içeriden seslenen Helinin yanına gittim . O okula gidiyordu benim bu gün dersim olmadığı için gitmeyecektim. Belki biraz evde temizlik yapar deşarj olurdum . Evet adeta bir ev kuşuydum .

 

" tamam canım iyi dersler dikkatli ol ." Heline sarılıp onu yolcu ettikten sonra önce Salondaki ıvır zıvırları topladım sonrasında mutfaktaki bulaşıkları makineye dizdim . Benim odam ve Helinin odası zaten toplu olduğu için oraya hiç girmedim . Artık tamamen evimizi yerleştirme işi bitmişti . İkimizinde odası tam istediğimiz gibi olmuştu .

 


Helin salon takımını aldığımız yerden almıştı odasını ben ise milyon tane mağazaya girmiş bir ordan bir buradan mobilya toplamıştım . Her zaman olduğu gibi zevklerimizde burada farklılaşıyordu . Çok konuşmayıp evi güzelce alt üst ede ede bir güzel süpürdüm ardından viladaya sabunlu güzel kokan bir su yapıp yine aynı şekilde sildim . Ev aslında iki kişi için büyüktü fakat biz bu evi sadece öğrencilik hayatı için değil temeli olarak tuttuğumuz için sıkıntı olmuyor aksine daha rahat oluyordu . İkimizde düzenli insanlar olduğumuz için çok pisletmiyor pisletsekte hemen topluyorduk . Annemin bana miras olarak bıraktığı iyi şeylerden biridir temiz olmak .

 

Toz almayı sonraya bırakarak yeni aldığımız essperosa makinemizde güzel bir kahve yaptım kendime . Makinenin rengi ve duruşu eskiye yönelik olduğu için beni daha çok cezbetmişti . Ardından balkona çıktım . Balkonumuzuda süslemiş insanın oturdukça oturası gelen bir hale çevirmiştik .

 

Aylardan kasım günlerden salıydı . Ve doğumgünüme 2 gün kalmıştı . Helinle aramızda sadece 3 gün vardı . Buda hayatın bizim için hazırladığı güzel tesadüflerden biriydi . Büyük ihtimalle her doğumgünümüzde olduğu gibi yine bir kutlardık . Ama bu sefer büyük bir fark vardı artık İtalyadaydık...

 

" Ciao del vicino , del vicino !" ( komşu komşu, merhaba . ) Alt katan gelen sesle sandalyemden kalkıp yan tarafa baktım . Bu bayan Lauraydı sahibimiz .

 

" ahh ciao signorina Laura , come stai ? " ( ahh merhaba bayan Laura nasılsınız ? )

 

" sto moltı bene cara , come stai , come va ? ( çok iyiyim canım sen nasılsın , nasıl gidiyor ? )

 

" ottime condizioni della casa , ho fatto le pulizie , oro bevo caffé per piacere . " ( gayet güzel ev halleri temizlik yaptım bende , şimdide keyif kahvesi içiyordum . )

 

" sei davvero brava, complimenti! verranno anche mia figlia e mia nipote , mi sto preparando per loro . " ( gerçekten çok hamaratsın aferim sana ! Benimde kızım ve torunum gelecek onlara hazırlık yapıyorum . )

 

" com'é bello ! La tua case é festosa con il tuo design . " ( öylemi ne kadar güzel ! Desenize eviniz şenlendi . )

 

" proprio cosi ,ho fatto le ciambelle con le mie mani , lescia che ti dia un piatto . " ( aynen , aynen öyle . Mis gibi kendi ellerimle çörek yaptım gelde sana vereyim bir tabak . )

 

" non disturbarti affatto ... " ( zahmet etmeyin hiç ... )

 

" Oh , va bene ? vieni , vieni . " ( aaa olurmu öyle şey ? gel sen gel . ) aşağıya inmiş bayan Lauranın yaptığı çöreği almış ve tekrar yukarıya çıkmıştım . Bu an bana Türk insanlarını hatırlatmıştı . Onlarda aynı böyle misafirperverdi . Gerçi her ne kadar İtalya da ırkçılık olsa da Bayan Laura onlardan biri değildi . Temizliğe kaldım yerden devam etmiş her yerin tozunu almıştım . Tam yemek yapmak için mutfağa geçecektim ki telefonum çaldı . Arayan Babamdı . Telefonu yanıtlayıp kulağıma götürdüm .

 

" alo , efendim ? "

 

" merhaba kızım , nasılsın ? " özlemle kalbim burkuldu nefesim sıkıştı . Fakat beli etmemeliydim.

 

" iyiyim baba sen nasılsın ? "

 

" iyiyim bende öyle neler yapıyorsun diye aradım . " ayakta durmayıp koltuğa oturdum .

 

" ne yapayım baba öyle temizlik yapıyordum bu gün dersim yoktu da ." babamın gülüşü kulaklarıma dolduğunda gözlerimi kapattım ve hayal ettim mutlu günlerimizi .

 

" belliydi zaten çok güzel bir ev hanımı olacağın . Aferim benim güzel kızıma çok güzel idare ediyorsun . " edemiyorum baba ... Seni özlüyorum ve dayanamıyorum . Beli etmemeliydim .

 

" evet öyle . Sana söylemiştim . Kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim . " babamında içinden bir parça koptuğunu hisettim.

 

" hiç şüphem yoktu babacım . Ben yanında değilim ama hep aklımda , kalbimdesin biliyorsun değilmi ? " Sende benim baba . Sen de benim bütün hayatımdasın .

 

" biliyorum baba . Yanımda olmasan da hissetiriyorsun . Kayla nasıl ? Onu da çok özledim . "

 

" Kayla çok iyi ablası . Kocaman kız oldu . Şimdiden bütün harfleri biliyor biliyor musun ? Çok akılı Lidya nasıl baş edeceğimizi bilmiyorum . Annenle onu keman kursuna ve resim kursuna yazdırdık biliyor musun ? Çok güzel keman çalıyor dinlemelisin . Resimde çok güzel çiziyor hatta hocaları çok yetenekli bile demiş inanabiliyor musun ? ..." babam nefes almadan heycanla konuşuyor yanlarında olamadığım anları anlatıyordu bana . sanki yokluğum onlara hiçbir şey kaybettirmemişti .

 

" belki de sen olmasaydın onun yeteneğinin farkında olmazdık . Hepsi senin sayende kızım . Her gün Kayla seni ne kadar özlediğinden , ne zaman döneceğinden bahsediyor . Annende öyle ... beli etmese de oda seni çok özlüyor biliyorum ... " annem bilemi ? İnanayı mı baba ?

 

" kayla adına çok sevindim . Umarım başarıları hep daim olur . Umarım hayallerinden vazgeçmek zorunda kalmaz . Ve umarım bana benzetmesiniz baba . " her şeyin boğazına düğümlendiğini biliyordum . Elimde değildi . O günleri hatırlıyorum her defasında . Sanırım balık olmayı beceremiyordum . Babam derin bir nefes aldı ve tekrar konuşmaya başladı .

 

" Lidya ben aslında sana bir şey daha diyecektim . "

 

" evet dinliyorum . " dedim derin bir nefes vererek .

 

" hani sen 13 yaşlarındayken ben sana bir şeyden söz etmiştim . Sana bir hesap açıp 18 yaşına gelene kadar o hesapta senin için para biriktirecektim hatırladın mı ? "

 

" evet hatırlıyorum . Ama açmamıştık sanırım . "

 

" açmıştık . Yani ben açtım . Geleceğini düşünerek . Şimdi o hesapta bir miktar para birikti . "

 

" ne kadar bir paradan söz ediyoruz ?"

 

" 526 bin lira kadar ... " gözlerim fal taşı gibi ağzım ile birlikte açıldı . İlk bir kaç saniye şoktan konuşamadım .

 

" alo kızım oradamısın ? " sanırım değildim ... Saniyeler sonra babamın sesi ile ürktüm .

 

" baba ne diyorsun sen ... o ... o parayı nasıl biriktirdin ? "

 

" yıllardır kenara biraz biraz attım işte . Nasıl biriktirdiğimi boşver kızım sen . O para senin , bankada duruyor al dilediğince harca . İstersen yatırım yap yada istersen hep hayalini kurduğun gibi kendine bir araba alabilrsin . "

 

Siyah ... asil ... hayallerimin arabası ...

 

" hayır baba , ben böyle bir şeyi kabul edemem saçmalama lütfen ya ! "

 

" bu para senin diyorum Lidya , sana ait . Senin için biriktirilmiş . Alacaksın ! "

 

" ne olursa olsun baba ! Ben bunu kabul edemem çok fazla anlamıyor musun ? "

 

" izin ver Lidya . İzin ver senin için bu kadarını yapayım ! İzin ver babalık görevimi yerine getireyim ."

~

 

İnanması güçtü ama şu an bankamda tam tamına 526.559,91 Türk Lirası vardı . Buda İtalya' da 25.730 € ediyordu . Yani güzel bir araba almak için oldukça yeterliydi . Her ne kadar kabul etmek istemesemde hem hayallerim için hemde babamın ısrarları sonucunda biraz düşündüm ve hazırlanıp evden çıkmıştım. Bir anda kendimi koskocaman bir galerinin önünde buldum .

 

" evet hanımefendi istediğiniz bir model veya renk varmı ? "

 

" istediğim bir model yok ama renk var . Siyah istiyorum . "

 

" elbete , lütfen beni takip edin . " dedi görevli ve koskocaman galeride beni ilerleti .

 

" böyle bir modelimiz var 2017 Kia Sportage genelde kadın sürücülerimiz kullanıyor gayet rahat bir araç otomatik ... " sürücü konuşurken benim gözlerim en köşede duran ışıklarla aydınlatılmış simsiyah bir jipin üzerinde geziniyordu . O kadar harika görünüyordu ki gözlerimi alamıyordum adeta . Parmağımla ileriyi işaret edip o arabayı gösterdim .

 

" bu ... bu arabayı istiyorum . " görevli bir bana bir de arabaya baktı ve gülümseyerek arabanın yanına ilerledi .

 

" çok zevklisiniz gerçekten . Bu 2017 Toyota C-HR Advance . Son derece hızlı ve lüks bir araçtır. Beygir Gücü 116 Hp kadar çıkar . Maksimum Hız 190 Kilometre . Kendisi renk açısından özel bir araçtır . Ve şansa bakın ki tamda istediğiniz renk . " dedi görevli gülümseyerek.

 

" buyrun içine bakalım . " binmem için arabanın ön kapısını açtı . Arabaya bindiğimde içinin dışından daha güzel olduğunu farketim . İçi simsiyahtı siyaha tezat olarak mavi ledleri vardı ve bu şekilde daha güzel bir ambiyans yaratıyordu .

 

" burada gördüğünüz gibi akılı bir ekran var . bluetoothla bağlanabiliyorsunuz bir işlem gerçekleştirmek istediğinizde öncelikle Hi Toyota ! demeniz yeterli . Böylelikle araba otomatikman sizin sesinizi algılıyor ve siz konuştuğunuz taktirde ne isterseniz onu yapıyor . Zaten otomatik bir araç ayrıca oto kontrolü var . " konforu en üst seviyedeydi ayrıca çok güzel gözüküyordu . Çok düşünmeye gerek yoktu .

 

" isterseniz bir test sürümü yapabiliriz . Ehliyetiniz var değil mi ?"

 

" olur çok sevinirim . Evet var . "

 

3 Sene Önce ...

 

" evettt kaptanınız Lidya Mercan konuşuyor Anıl Mercan bu eşsiz araba yolcuğuna hazır mısınız? "

 

" evet kaptan Lidya Mercan hadi sür bakalım . " Lidya ilk defa zorla babasından araba sürmek için izin istemişti ve babası Anıl onu kıramamış izin vermişti .

 

" evet babacım dediklerimi unutmadın değil mi ? Fren sol gaz sağ ayağında tamamı ? "

 

" evet baba anladım şimdi sürebilir miyim ? "

 

" tamam hadi bakalım . " Lidya nın elleri direksiyonu kavradı sağ ve sol ayağı yerini aldı ardından ayağının ucu ile gaza yüklendi . Dakkikalar sonunda Lidya heyecanla konuştu . Kalbi adeta ağzında atıyordu . Daha önce bu kadar çok heyecanlandığını hatırlamıyordu genç kız

 

" babaaaa inanamıyorum çok güzel çok güzellll ! " babası ve Lidya kahkalarla gülüyordu .

 

"biraz daha gaza basarsan daha çok zevk alacaksın . " Lidya babasının dediğini yapıp biraz daha gaza bastı . Virajlara girdi , geri geri gitti , yokuş aşağı gitti . Öğrenebilecek her şeyi babası ona 18 yaşına kadar öğreti ve ilk ehliyet sınavında geçti .

 

Şimdiki zaman...

 

" hanımefendi acaba biraz daha yavaşmı gitsek ? yavaş gidersek çok güzel olacak bence ... "

 

" beyfendi siz test sürüşü demediniz mi ? Hızlı gitmesem nasıl anlayacağım ben bu arabanın iyi olduğunu ? "

 

" tamam , tamam haklısınız anladığınıza göre artık dönsek mi ne dersiniz ? "

 

" öfff sende ama ödlek çıkın be ! iyi tamam dönüyorum işte ! " tekrar galeriye dönmüş arabayı almak için imzalarımı atmıştım . Arabayı da yarın teslim alacaktım . Yarına kadar Heline söylememeliydim çünkü sürpriz yapmak istiyordum . İşlerimi halledip gözüme kestirdiğim çok güzel bir restoranta oturdum . Helini aramıştım ve bu akşam dışarıda yemek yemeyi teklif etmiştim . Oda bu teklifimi kabul etmiş birazdan burada olacağını söylemişti . Yarım saatin ardından Helin burnundan soluya soluya gelmişti .

 

" ya hayatım diyorum ya o söylensin dursun sen onu takma ! "

 

" ama ne biçim konuşuyor kanka ya ! Resmen bana haddini bil dedi , bana dedi , BANA ! inanabiliyor musun ? Hayır yani lisede değiliz ki hepimiz koca koca insanlarız neticede . "

 

" yaptığı tabi ki saçmalık ama dediğin gibi burası Lise değil ki , kadın sana bir takarsa geçirmezde sınıf . O yüzden lütfen sakin ol . "

 

" offf ila çekiyorum ya ! İla her yıl okulda bir hoca bana takıyor şaka gibi ? Resmen ırkçılık yapıyor. Ve hiç kimse buna ses çıkartmıyor inanamıyorum Lidya . "

 

" dünya biz gibi insanlar için ne yazık ki çok kötü Helin . Ses çıkartırsan oda ses çıkartır ve bu senin zararına olur ama sen sesini çıkartmasan da her defasında gurunu kırar . Bence biraz daha bekle eğer hareketlerinde bir düzelme olmasa o zaman bir çözüm yolu düşünürüz . "

 

" bilmiyorum . Mecburen dediğin gibi olacak . Eğer Lisede olsaydık ona çok güzel şeyler söylerdim (!) " bu dediğine istemsizce gülmüştüm .

 

" hatırlarsan Lisede de bize takık olan hocalar içinde ' ünüversitede olsa ben ne yapacağımı bilirdim de ' diyorduk ... ama bak ne oldu ? O zaman çocukmuşuz . Her şeyin ne kadar ulaşılmaz olduğundan bir haberdik . " Helin de benimle birlikte gülmeye başladık .

 

" haklısın çocuktuk . O zamanlar her şey ne kadarda basit gelirdi . Ne kadarda kendimizden emindik ... hala öyleyiz ama şimdi yetişkin olmanın getirdiği zorluklarla mücadele ediyoruz . Meğersem o zamanlar uğraştığımız şeyler nasıl da kolaymış oysa ki o zaman ki Helin ve Lidya dünyanın en büyük sorunu ile baş ediyormuş gibi geliyordu . "

 

" sanki üzerinden yılar geçmiş gibi geliyor değil mi ? Aslında sadece 1 buçuk sene evvelsiydi ... bir buçuk sene önceki hallerimiz ... hayallerimiz..."

 

" en önemlisi de bütün hayallerimizi tek tek gerçekleştirmemiz ."

 

" bütün herkesin yapamazsın demesine rağmen, küçümsemesine rağmen işte şimdi buradayız . " dedim derin bir nefes vererek . Helin dediklerime kafa sallayıp aynı benim gibi derin bir nefes alıp pizzası dan bir ısırık aldı .

 

" Acaba evlenip çoluğa çocuğa karıştığımız zamanda durup bu anları , bu konuşmaları hatırlayacak mıyız ? " dedim geleceği düşünmeden edemeyip .

 

" valla seni bilmem Lidyacım ama ben hiçte evlenip çoluğa çocuğa karışmak falan istemiyorum . Evlenip ne yapacağız ya boşverrr ! "

 

" yok be deme öyle ... ben evlenip sevdiğim adamla birlikte hayattı paylaşmak isterdim . Ama bak çocuğa karşıyım ! Hem ben çocukları sevmem ki ." Helin hınzırca gülümsedi bana .

 

" birde düşünsene 3 tane çocuğun oluyormuş hepsi de birbirinden yaramaz iki oğlan bir kız ."

 

" ayyy sus deme öyle ! Olursa ne yaparım ben? Yok yok Allah korusun ." o akşamıda biraz dedikodu yaparak biraz sohbet ederek ve bol kahkalar eşliğinde kapatmıştık .

~

 

Alarmın çalışıyla gözlerimi yeni güne açtım . Odama vuran güneş beni huzurla yatağıma daha çok çekerken bu gün yeni arabama kavuşacak olmanın heyecanı ile hemencecik kalktım . Yeni arabamı ??? Bir süre inanamayacak gibiyim .

 

Henüz Helin kalkmamıştı bu gün ikimizinde okulu yoktu fakat öğlende işe gidecektik . Banyoya hızlı adımlarla ilerleyip işlerimi halletikten sonra tekrar odama koştum . Camları açıp içeriye hava girmesini sağladıktan sonra kendime harikulade bir kombin yapıp giyindim . Uzun, dalgalı saçlarımı biraz düzeltikten sonra gözlerime yoğunluk vererek basit bir makyaj yaptım . Çantamın içine gerekli olan şeyleri koydum ve Heline kısa bir not yazdım .

 

" beni bekle kelebeğim biz geliyoruz..."

 

Evden sesiz sedasız çıkıp metrobüsle arabanın olduğu yere gittim . Arabayı üzerime almak için bir kaç işlemden geçtik imzalar atıldı ve işte arabama kavuştum ! Hayal gibiydi...

 

" Buona fortuna signora, augurandole di usarlo nei giorni buoni ... " ( hayırlı olsun hanımefendi iyi günlerde kullanmanız dileğiyle ... "

 

" Grazie buona giornata per tutto . "
( teşekkür ederim her şey için iyi günler . ) dedim ve arabama binip evin yolunu tuttum . Tabi yolda şarkı açmayı da ihmal etmedim .

 

" Hi Toyota ! "

 

" Hello lydia what do you want from me ? ( Merhaba Lidya, benden istediğin nedir ? ) ahh benim akılı bebeğim !

 

Bu aralar sıklıkla dinlediğim ve İtalya ruhunu yansıttığını düşündüğüm bir şarkı vardı. Arabadan onu açmasını istedim .

 

" Come mai, mi mandi roseeeee
Certe cose le fai tu
Mi ami già, maledizioneeeee
La testa mi va in confusione
E confusione per chiiii " her bir kelimede daha çoşkulu söylüyor direksiyona vura vura ritim oluşturuyordum .

 

" Di tanto in tanto ti vorrei
Ma sacrificio, tristezza tu seiiiiii
Ma accanto a te
Mi ubriacherò cantandooooo
Sei come un samba sul mio cuore ormaiiiii
Balli ti scateni e non la smetti maiiiii "

 

Eve kadar bütün çalma listemi bitirmiştim . Kapının önüne arabayı park edip uzun uzun bir kaç defa kornaya bastım . En sonunda Helin sinirle balkondan aşağıya baktı .

 

" Allah aşkına ne olu... " beni görünce sözü kesildi ve şokla bana baktı .

 

" pişşt güzelik hadi in de aşağıya da bir tur atalım ! " şoku asla geçmiyordu sanki oraya yapıştırmıştı.

 

" heyyy sana diyorum güzelik biz geldik in aşağıya ." dedim onun karşısında mutlulukla gülerken .

 

" sana inanamıyorum Lidya... Bu araba sakın benim deme bayılırım . "

 

" BU ARABA BİZİM HELİN ALEVVVVVVVVV ! " bütün sokağı inletecek derecede bağırmıştım .

 

" Yaaa Lidyaaa şakamı yapıyorsunn . " bir kaç mahalleli çıkmış bana küfrediyorlardı ve bu hiç umrumda değildi .

 

" eğer biraz daha aşağıya inmesin mahalleli beni dövecek . " Helin kahka atarak içeriye girdi ve bir kaç dakika sonra Çiçekli pijamalarıyla geldi .

 

" Deli kız böyle gelinir mi neden giyinmedin ? "

 

" eee mahalleli seni dövmesin dedim." dedi gülerek . İkimizde neşeyle arabaya bindik ve son gazla arabayı çalıştırıp sürdüm . Saatlerce nereye gittiğimizi bilmeden sürdüm fakat bir şeyi biliyordum. Her nereye gidersek gidelim bundan sonra umutlarda peşimizden gelecek yollarımız çiçek açacaktı . Biz vazgeçmeyecektik !

 

Helin bana dönerek gözlerindeki mutlulukla konuştu .

 

" yarın senin için at çiftliğine randevu aldım seversin sen atları..."


Son .

 

 

~ İşte asıl hikaye şimdi başlıyor çiçeklerim 🌷

Loading...
0%