Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1. 'Kader Oyunu'

@matmazellyaziyorr

Keyifli okumalar..

Şarkı ; Ördü kader ağlarını..

☆▪︎☆▪︎☆

Yazılı olan bir kitap vardı, insanların kendilerini kandırarak masum ayağına yattığı ama gerçeklerin tokat misali çarptığı her defasında birer birer dökülürdü. Satırlar arasına saklamak istediğin tüm sahtelikler gerçeklik gibi birer birer dizilir insanların önüne meze olurdu...

 

Bu kitabın baş karakteri bendim fakat beni yazan yazar masum muydu? İşte o muamaydı. İçinde olan gerçeklikleri bir bir satırlara döker olanları saklar ama insanın okuduğu kitapta gizli hayalleri, umutları kapı ardı ederdi.

 

Korkuyla atan kalbimin ritmi kulaklarıma ulaşıyor nefes almakta zorlandığım için avuç içlerimi dizlerimin üzerine koydum. Ne kadar süre koştum bilmiyor hoş buna da koşmak denirse yarı buçuk beni yarı yolda bırakıyordu. Ağrıyan ayağımı tutarak nefeslenmek adına hiç umursamadan bedenimi sertçe yere bıraktım. Bir yanım korkuyla arkama bakarken bir diğer yanım yorgunlukla bıraktığım bedenimin sakinleşmesi için dakikaları sayıyordum.

 

"Efnan!" Duyduğum sesle hızla yerimden sıçrayarak. Oturduğum yerden hızla ayağıya kalkarken bakışlarım korku doluydu. Yutkunarak birkaç adımda dibime kadar girmiş iğrenç bakışlarıyla karşılaştım. "Efnan! Sana bir zararım yok kaçma benden artık!" Sakin sesi insanın aklını karıştırırken birkaç adım geriye gittim.

 

"Benden ne istiyorsun! Sevmiyorum işte seni." Kuruyan boğazımı ıslattım. "Sezer abi! Evlisin sen lütfen peşimi bırak!" Kalbimin korkulu sesi boğazımda atarken peşimi bırakmaması dumura uğratıyordu beni. "Evli olabilirim. Ama seni de alacağım Efnan!" Dudakları yukarıya doğru kıvrılırken gücüm olsaydı. Ağzını burnunu dağıtmak isterdim bu adamın. "Hem bu halinle kimse de almaz seni! Zaten çocuğum olmuyor kuma olursun benim gibisini zor bulursun ağayım ben ve istediğimi de alırım. Bunu böyle bilesin!" Dengesiz hali beni daha da korkuturken arkadaşıma uyup buralara geldiğim için bin pişman olmuştum.

 

Sinirden çıldırmak üzereydim bu adam kendini bir bok sanıyordu. Başıma bela olmaktan başka bir şeyi yoktu bildiğin baş belasıydı! "Başka birinde gönlüm!" Benden bağımsız kaçan cümlelerle ardında durmak adına başımı dikleştirdim. Kendini ne sanıyordu? Akli dengesi bozuk olan bir insana üstüne üstlük kuma olarak mı gidecektim! "Kimseyi sevemezsin! Almaz seni kimse kandırma beni!" Sertçe kolumdan tutup bedenini bedenime yaslamıştı. Korkuyordum hemde fazlasıyla karanlık olan bu sokakta kimselerde yoktu istesem de bağıramazdım.

 

Bağıracak olsam bizim milletimizin söyleyeceği onun değil de evli bir adamı ayarttım ayağına beni suçlarlardı.

 

"Efnan!" Duyduğum Şeyma'nın sesiyle korkudan atan kalbim bu sefer heyecan içinde atmaya başlamıştı. "Şeyma!" Diyerek yerimi belli etmeye çalışmıştım. Sezer'in gitmeye hiç niyeti yok gibiydi. Yüzünü biraz daha yüzüme yaklaştırdı. İğrenç nefesini yüzüme üflerken kalkan midemi durdurmak amaçlı dudaklarımı bir birine bastırdım. "Unutma Efnan! Seni bu halinle kimse almaz çok inat etme yakın bir zaman da gelip isteyeceğim seni." Kollarımı bırakınca hızla birkaç adım geriledim. Titreyen bedenim dolan gözlerimle giden adamın ardından baktım kollarıma dolanan bedenle kendime gelirken.

 

Tutmakta olduğum göz yaşlarım beni yenilgiye uğratmış ve acı acı gözlerimin üzerinden yanaklarıma nüfus etmişti direnmekten yorulan bedenim bir çuval misali dizlerimin üzerine düştüm. "Efnan! İyi misin?" Beni sarsan arkadaşıma döndüm buğulu gözlerimin ardından. "S..e..z..e..r!" Titrek nefesimden sadece o adamın ismi dökülmüştü. "Tamam güzelim! Özür dilerim seni yanlız bırakmamalıydım." Saçlarımı okşarken dökülen kurumayı hiç bilmeyen göz pınarlarımdan yenilerini eklemiştim...

 

Göz yaşlarım hiç dinmezdi ki... Ne zaman dindi desem yeni bir yara açılıyordu yüreğimde...

 

Adam küçüklüğümden bu yana beni dilinden hiç düşürmemiş aramızda olan yaş farkı bile umrunda değilken evli olması bile geri çekilmesine yetmiyordu. İstiyordu ve alacaktı. Onun için geçerli tek şey buydu. Gözü gördü gönlü istedi iğrenç fikirler indimi aklına gerisinin bir önemi yoktu varsın dünya yansın ama bir tek o mutlu olsun çünkü neydi. O bir erkekti üstüne üstlük bir ağaydı istedi mi? Bitti demektir.

 

Üç yıl önceye kadar beni unutmuştu saplantılı halde peşimden koşarken gözüne kestirdiği başka bir ağa kızını almış ve evlenmişti. Aradan geçen üç yıla yakın bir zaman süresince çocuğu olmadığı için tekrar bana dönmüştü

 

Kurtulamamıştım resmen başıma bela olmuştu

 

"İnsanlara ne yaptım?" Titreyen bedenim kolları arasında sarsıntılar oluşturuyordu. "Suçum ne benim? Sadece bu hayatta yaşamak istiyorum. Kimseye dokunmadan uzaktan nefes almak istiyorum!" Sesim yükselse de Şeyma'dan başka hiç kimse umursamadı yollarına devam ettiler...

 

"Ama onlar dibime kadar girip nefesimi kesmek için yemin ettiler.." Dudaklarımın arasından bir hıçkırık kaçtığında son cümlelerimdi. Ne Şeyma bana birşey diyip yaramı deşmiş nede bir cümlesiyle beni avutmuştu.

 

Gerçekler hiç bir zaman sahtelikle avutulmazdı ki...

 

"Yapma lütfen! O adinin haddi değil. Seni aklından geçirmeye takma sen onu üzme kendini." Cümleleri beni avutmadı. Gerçekleri bilen yüreğim sadece dilimi lal etti birşeyler dökülse dilimden kimsenin bana dokunacağı bir el olmazdı ki. Yada acıyacağı bir insandan hiç farkım yoktu benim acınacak bir haldeydim.

 

Sustu yüreğim sustu tüm cümlelerim...

 

☆°☆○☆°☆

 

​​Kasvetli bir rüzgarın amed duvarlarına sert bir vuruşun hiç bir faydasını göstermemişti. Güçlü duvarların ardında sadece yıkılan insanların çığlıkları saklıydı. Dışarıdan savrulan rüzgar insanın acı bir çığlığı olsa da duvara çarpıp hiç bir sarsıntı yaratmadan yeniden başlıyor ve sanki hiç olmamış gibi yeniden devam ediyordu hayata..

 

Penceremin ardından sessizce akıp giden zamanın güzelliği beni kendime getirmemiş yokluğuyla sınayıvermişti. Kara bir delik gibi sonsuzluğuna çekiyordu tüm bedenimi zaten bu dünyada hiç bir insan için değerim yok iken şimdi olsa ne yazar bu kalbimin kırık parçaları kimin için yeniden birleştirmek isterdi ki? Derin bir nefes alarak çatı katındaki odama geri döndüm.

 

Koca bir konağın içinde küçücük bir çatı katına ait bir odanın içerisinde çürümeye terk edilmiş bir hayattan ibaretti benim yenilgim... Yeniden olmayacak hayaller içinde bir başlangıç yapmak isterken her defasında beni sarsıntının içerisine atan bir hayat vardı. Ardımdan bakıp kahkahalarla yüzüme gülüp geçerdi...

 

"Abla!" Duyduğum sesle bakışlarımı Rojbine çevirdim. Ne ara girdiğini bile fark edememiştim. "Noldu?" Başını uzattığı odamın kapısından meraklı yeşil gözleriyle etrafı tarıyordu. "Babam seni çağırıyor." Cümlesinin bitirir bitirmez sorgulayan bakışlarımı fark ettiği an omzunu indirip kaldırmıştı.

 

Bilmediğini anladığım için mecburen oturduğum camın önündeki taştan inerek terlikleri giyerek Rojbin'in yanına kadar geldim. "Sinirli mi peki?" Hiç çekemezdim kızmasını yada kırmasını hoş alışıktım. Bu ailede Rojbin dışında hiç bir aile üyesinden bir değer görmezdim. "Yok sinirli durmuyordu. Seni çağırmamı istedi!" Yanına gittiğimde beraberinde merdivenlerden inmiştik en az benim kadar kendisinin de merak ettiğini biliyordum.

 

Benim adıma babamın ağzından hayırlı bir durum kesinlikle ama kesinlikle çıkmazdı...

 

Salona girdiğimde ayakta bir oyana bir bu yana giden babam ile kaşlarım daha da fazla çatıldı. Annem divanlardan birinde oturmuş sessizce olacakları beklerken abimin de ondan bir farkı yoktu. Birkaç adımda babamın yanına varmıştım fakat daha ağzımı açmadan yüzüme yediğim tokatla bedenim hızla yere düşerken yerde topladığım kilimi umursamadan yanağımı tutarak bakışlarını benden çekmeyen anneme çevirdim.

 

"Utanmıyor musun! Evli adamı ayartmaya?" Gülmek istedim acıyan yanağıma rağmen kahkahalar atıp lal olan dilimin sessizliğini kahkahalar arasında kaybetmek istedim. "Sen şerefimizi beş paralık mi etmek istiyorsun!" Sert sesi kulaklarımda çınlarken eline doladığı saçlarımla kafamı yüzüne doğru kaldırdı.

 

Yapmadım desem suçsuzum desem? Bana inanmayan insanlar için dil döksem yarar mıydı? Çektiğim acıya cefaya sefa sürebilirlermiydi? Beni dövmesine sövmesine sustum çünkü konuşsam dinleyecek anlayacak kimsem yoktu ki.

 

"Evleneceksin onunla nasıl bu pisliği anlına kara leçek gibi sürdüysen öyle temizleyeceksin!" Son duyduğum sözler beni bertaraf etmiş bedenimi zangır zangır titremesine umursamadan ayağıya güçlükle kalkmıştım.

 

"Ölsem de! Sürüm sürüm süründürsen de! Kapında köpek etsende! Evlenmeyeceğim o adamla!" Buna izin vermeyecektim. Hayatıma yeterince müdahil oldukları yetmezmiş gibi birde hayatımı tamamen karartacaklardı...

 

Başım dikti bu kadere boyun eğmeyecektim...

 

☆▪︎☆▪︎☆

Bölüm sonu!

Fikir ve düşünceleriniz nedir?

Berdel kitabım biter bitmez yazmaya devam edeceğim..

Bölüm biriktirmekteyim..

Allaha emanet! ♡

Loading...
0%