Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Bölüm 3. 'Kaçış..'

@matmazellyaziyorr

Keyifli okumalar...

 

İlk defa bir kitabımı şarkı dinlemeden yazıyorum.

 

Oy ve yorumlarınızı eksiltmeyin ♡

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

İnsanın hayatına en beklenmedik katkı sağlayan bir gariplik, bir gerçeklik vardı. Şuan da bu ortam da yaşanacak olan şeyler şok edici ve beklenmedikti. Hayatımda hiç görmediğim bir adam üstüne üstlük Zerda'nın ailesini bile çok az tanırdım.

 

Şuan ki bu ortamda olan olaylar sanki bir sahteliğin gerçekliğine uyum sağlıyordu.

 

Berzan ağa onu hiç görmemiştim yıllardır hapiste olduğunu biliyordum. Fakat bununla pek ilgilenen bir insan değildim hayatımda gelip geçen diğer olaylarda kendimi kaptırmıştım... Ve şimdi şuan ailesi beni hiç görmediğim adama istiyorlardı. Şuan ki olan olayın gerçekliği bende burda son buluyordu.

 

"Cevahir ağa kusurumuza bakmayasın pat diye geldik Berzan Şuan da İstanbulda olduğu için gelemedi. Birkaç güne burda olur! Ve uygun görürseniz tekrar geleceğiz bu sefer gelişimiz hayırlı iş için olacaktır." Arat ağanın açıklaması ile şok olmuş bir tek ben değildim babamda dumura uğramıştı. Beklemediği bir şekilde ondan cevap bekleyen Arat ağanın gözlerinin içine bakıyordu.

 

"Estağfurullah! Olur mu öyle şey mutluluk duyarız." Babama kalsa beni hemen onlarla postalayacaktı. Hayatımın ilerleyişi şaka gibi geliyordu. Bir saniyelik bana dönerken bakışları tekrar onu izlemekte olan aile bireylerine döndü. "Eh kız evi naz evi kızımıza sormak isteriz." Bu anı birileri kayıt altına alabilir miydi? Çünkü tekrar tekrar duymak istiyordum. Babam benim fikir ve düşüncelerimi mi önemsiyordu? Şaka olan şeylerin gerçekliği kadar onunda sözleri bir gerçekti.

 

Tabi kimse bilemezdi aklında ve fikrinde olan diğer düşünceleri...

 

Bakışlarını bana çevirdi. "Sen ne dersin güzel kızım?" Babacan tavrı gözlerimi doldururken yutkunarak onbir yaşımdan bu yana görmediğim sevgiyi şuan gözlerinin içinde sahte de olsa hissetmek kalbimin bir yerlerinde ısınmasını engel olamamıştım. Derin bir nefes alarak yavaşça gözlerimi kırpıştırdım. "Sen nasıl uygun görürsen baba" boğazıma dolanan yumru yutkunmamı zorlarken saniyelik bakışı hemen Arat ağaya dönmüştü.

 

"Eh o zaman Berzan oğlumda gelince işin adını koyarız." Güldüm. Kahkahalar atmak istediğim bu ortamda dudaklarımın bile kımıldamadığı bu ortamda güldüm. Sahtelik bir insanın oyunculuğunu bu kadar iyi sergilemesi muazzamdı... Dakikalar bir birini kovalarken misafirler çoktan gitmişti.

 

Tam odama çıkacağım zaman babamın sesi kulaklarımda resmen yankı yapmıştı. "En azından evli bir adama koca olmayacaksın! Senin de kurtuluşun olur." Daha fazla dinlemeden hızla merdivenleri çıkarak odama ilerledim. Kalbim korkuyla atarken bu gece olanları gerçek anlamda beklemiyordum kapım bir anda açılınca oturduğum cam kenarından gelene baktım.

 

"Abla bu olanlara inanmıyorum!" Rojbin buna sevinmiş gibi duruyordu. "Sezer denen o şerefsizden daha iyi! Hem ŞahinKara ailesi gerçekten güçlü ve zengin bir aile. Kurtulmuş olursun en azından." Hülayalara dalmış sesi kulaklarıma ulaşırken yaptığımız planı çoktan unutmuştu. "Rojbin ne dediğinin farkında mısın?" Sinirli sesimle hızla bakışları bana kaymıştı. "Adam gelipte beni istemedi! Benim halimi görse zaten hiç istemez! Ben hala kaçmayı düşünüyorum." Kirpiklerini kırpıştırarak bana baktı. "Abla belki iyi birisidir. Hem ailesi de söylemiştir. Senin hiç birşeyin yok bir kere!" Sinirli sesime karşılık vermişti.

 

"Rojbin kandırmayalım bir birimizi gerçekleri örtbas etmek bir fayda göstermez! Adamı görmedim bile hem bunca yıl hapiste yatmış! Af çıkmasa kurtulamazdı. Adam öldürmüş belliki farkında mısın!?" Sert sesim ve haklılık payıma başını üzgün bir şekilde salladı. "Özür dilerim. Ben sadece belki gitmek zorunda kalmazsın diye..." Fısıldayışı umutsuzluğuna ev sahipliği yapmıştı.

 

Ama burda duramazdım mal niyetine satılıyordum gerçekten bu olanlara hala bir anlam veremiyordum. Sıkıca sarılan Rojbin'e karşılıklı doladım kollarımı. "Abla gitmesen olmaz mı?" Şuan dank ettiğini anladığım için güldüm. "Şimdi mi farkına varıyorsun!?" Biraz daha sıkı doladı kollarını kaybetmekten korkar gibiydi. "Seni çok seviyorum! İyi ki ablamsın..." Mani olmak istemediğini anlayabiliyordum.

 

Ben bu gece bu şehiri ve içindeki insanları geride bırakıp ardıma dahi bakmadan kaçıp gidecektim. "Bende seni çok seviyorum. Bunu sakın unutma!" Gideceğim şehirde kimseyi tanımayacak ve elimden geldiğince yolumun buraya düşmemesi için çaba gösterecektim. Biraz daha yanımda kaldıktan sonra saat gecenin 00.00 gösterirken çoktan ev halkının uyuduğuna emindim.

 

Uyuyan kardeşime yanağına minik bir öpücük kondurarak yere bıraktığım valizimi hızla aldım. Yavaş ve dikkatlice kapıyı aralayarak odadan çıkardım. Herkesin uyumuş olması bana kolaylık sağlıyordu. Hiç bir yerden bir çıt sesi dahi gelmezken hızla merdivenlerden indim kalbim ve terleyen şakaklarımdan şapır şapır aksa da dış kapıya vardığımda derince bir nefes aldım.

 

Arkama dönüp bakacağım bu ailede Rojbin dışında hiç kimseye önem vermiyordum. Zaten onlar benden kurtulmak istiyordu bende onlara kurtulma şansı veriyordum. Hem kendi tarafımca hemde onlar tarafınca! Vakit kaybetmeden ağır bir şekilde kapıyı açtım çok çalışanımız olmadığı için kapıda bekleyende yoktu.

 

Sürgülü olan kapının ekstra olan geçiş için kapısını açıp çıktım. Kalbim fazla hızlı atıyordu yakalanma korkusu ve bu saatten sonra beni yakalarlarsa ölüm olacağını biliyordum. Beni buna kendileri mecbur bırakmışlardı! Daha önceden akıl ettiğim taksinin az ileride durduğunu görünce çıktığım konağa çevirdim bakışlarımı. Hayatımın iyisi ve kötüsü bu konak duvarlarının ardında geçmişti. Süzülmeye yüz tutmuş göz yaşımı yanağıma ulaşmadan sertçe sildim.

 

"Belki bu yerden kaçıyordum, ama hayallerime bir adım atmaya başladım." Özgürlük benim en büyük hayallerimden birisiydi. Hızla beni bekleyen taksiye koştum kapıyı açıp hiç düşünmeden içerisine girdim. "Havaalanına!" Yaşlı amca olması yüreğime su serperken hala insanlara güvenmediğim için kollarımı çantama dolamıştım.

 

Hızla ilerleyip geçen yolu izlerken son kez amed topraklarında gezdirdim bakışlarımı insanların hiç acımadan zulme uğramaları bir pranga gibi bacaklarına dolanmışlardı. Taksi durunca daldığım düşüncelerden sıyrılıp parasını ödeyip hızla indim. Elimdeki telefonla saate baktığım da bir yarım saatim vardı saat 01.00da uçağım kalkacaktı.

 

Bakışlarımla etrafta bir lavabo ararken uzun uzun gezindi. En sonunda gördüğüm ile mutlu olarak adımlarımı hızlandırdım. Boş lavabolardan birine girerek elimdeki küçük valizimi açtım daha önceden aldığım peruğu saçlarımı topuz yaparak başımdan geçirdim. Kimsenin beni tanımaması gerekiyordu hızla lavabodan çıkıp aynadan kendime baktım. Siyah ve nerdeyse yüzümü kaplayan gözlükleri de taktıktan sonra işimi halletmiştim.

 

Tebessüm ederek lavabodan çıktım. Hızlı bir şekilde biletin alınması gereken yere doğru ilerlerken gördüklerimle gözlerim kocaman olmuştu. Botan abim bir sana bir sola dolanırken etrafında birşeyler arıyordu. Hızla irice olan gözlerimle arkamı döndüm Allah kahretsin! Korkuyla atan kalbime mani olamazken nasıl oraya gidip biletimi alacağımı bilmiyordum.

 

Tersi yöne dönerek adımlarımı dışarıya doğru yönlendirdim. Çalan telefonumla hızla çantamdan telefonumu çıkardım. "Rojbin!" Ağlayan sesi kulaklarımı doldururken sertçe yutkundum. "Abla yemin ederim nasıl bulduklarını bilmiyorum yemin ederim kaç ordan!" Soluk soluğa söyledikleriyle bakışlarımı etrafımda gezdirdim. "Botan şuan havalimanında! Gidemiyorum Rojbin!" Hüzünlü sesimle ve çaresizlikle adımlarımı dışarıya doğru atıyordum. "Abla içeriye geçmem gerekiyor dikkatli ol!" Sesi endişeli gelse de yapabileceği bir şey yoktu.

 

Kapanan telefona birkaç saniye bakarken ilk attığım adımdan esen rüzgar peruk olan saçlarımı savururken başımdan uçmaması için sıkı sıkıya tuttum. Etrafta bakışlarımı gezdirdikçe gerilen bedenim titremeye başlamıştı. Etrafta beni arayan birkaç adam ve onlara emir dağıtan babam vardı.

 

Sinirden kızarmış yüzü bakışlarını etrafta gezdiriyordu. Ne yapacağımı bilemez bir halde etrafımda gezindi. Gözlerime çarpan araba ile adımlarım oraya yöneldi. Lütfen açık olsun!

 

Hızla kapı kulpunu tuttum ve kendime çeker çekmez gelen sesle tedirgin olsam da tanımadığım birinin arabasına bindim... Etrafı hala taramaya devam eden babam ve yanındaki adamlarla arabadan çıkma gibi bir durumum yoktu artık. Siyah olduğu için içeriyi göstermiyordu birkaç saniye sonunda biraz daha uzaklaşmalarını bekledim.

 

Bi anda şoför kapısı açılınca gözlerim irice açıldı. "Hala arıyorlar mı?" Sert erkek sesi kulaklarıma ulaşırken başımı olduğum yerden kaldıramıyordum. "Miraç nasıl gözden kaçırırsın!" Belliki telefonla konuşuyordu. Sertçe elini direksiyona vurunca araba hafif bir şekilde sarsıldı. "Onu bana bul!" Hızla elindeki telefonu koltuğa fırlattığında yerimden sıçramıştım. Cama çarpma ve koltuğun üzerine düşmüşme sesi gelmişti.

 

Başımı kaldırdığım da sinirli katran karası siyah gözlerle göz göze geldim. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalkarken inanmak ister gibi bu sefer kaşlarını çatmıştı. "Lütfen sadece sürün! Babam gile yakalanacağım." Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Bu durumda ne diyebilirim ki tanımadığım bir adamın arabasına mecburen binmiştim...

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

Bölüm sonu!

 

Kendimi cidden durduramıyorum ve bu çok güzel...

 

Umarım severek okursunuz.

 

Allaha emanet olun 📃🫠

 

 

Loading...
0%