Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Bölüm 7. 'Rezillik!'

@matmazellyaziyorr

Keyifli okumalar...

 

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

 

Hayatta sevilmek sandığımız kadar kolay değildi... Ben aslında ondan bir sevgi yada aşk beklemiyordum. Nerden gelipte bir anda hayatıma dahil olduğunu dahi anlayamamıştım. Ama şimdi şuan kulaklarımın duyacakları bedenimi korkutuyordu. Neden korktuğumu dahi bilmediğim bir arafın ortasında kalıvermiştim.

 

Bi insan bi anda hayatınıza girip sizi korusa kalbinizde yavaş yavaş yer edinmeye başlasa sonra bi anda gerçeklikleri tokat misali yanağınıza çarptığında. Dünyanın kaç bucak olduğunu işte o vakit anlardınız...

 

"Zerda! Acımıyor acıdığım için de evlenmiyorum!" Kulaklarıma onun sinirli sesi ulaşırken rahatlayan kalbimin sesi kulaklarımda atıyordu. "Peki neden evleniyorsun o zaman? Yıllardır burda değilsin. Efnan'ı bile hiç görmedin. Ondaki bu ısrarın sebebi ne?" Benim alamadığım cevapları Zerda'nın almasını umarak sessizce beklemeye devam ettim. "Görmediğimi sana düşündüren şey ne?" Rengim atarken Zerda'da benim gibi şoka uğramıştı. Beklemediğimiz bu cevap ikimizi de şaşırmıştı. "Sen, sen Efnan'ı seviyor musun?" Sorduğu soruyla kirpiklerimi kırpıştırırken şuan olduğumdan daha da bir merak etmiştim.

 

"Efnan!" Bok ye emi Şeyma! Yüksek sesle bağırması ile abi kardeşin bakışları bana dönmüştü. Bende hemen vakit kaybetmeden başımı arkaya çevirdim. Beni bastıran arkadaşıma gözlerimin içinden cinayetler işlerken. "Bana niye öldürecek gibi bakıyorsun." Ne geliyorsa bu baş belası yüzünden geliyordu başıma! "Söyle canım!" Dişlerimi sıkarak canım derken hafif kirpiklerini kırpıştırdı. "Tamam ya yok birşey!" Sabır dilercesine tavana çevirdim. 'Allahım sen akıl dağıtırken bu şemsiye mi tutmuştu kafasına?' İçimden geçirdiklerimle tekrar bakışlarımı Şeyma'ya çevirdim.

 

"Ulan Şeyma ne diyeceksen de! Artık istesem de dinleyemem zaten!" Sert sesime karşılık bakışı bir saniyelik arkama dönmüş ardından dişlerini gösterecek kadar bana gülümsemişti. Ya sabır! "Neyi dinleyemezsin!?" Duyduğum soru dolu Berzan'ın sesiyle gözlerim irice açarken kaçamak bakışları ile arkama bakıp tekrar yüzüme bakan arkadaşımın yüzüne yumruğu şimdi şuan geçirsem nasıl olurdu? Bildiğin yakalanmıştım.

 

"Dinleme zaten beni demi! Hep böyle yapıyorsun Efnan ya!" Konuyu başka yere çekerek aslında onları değilde onu duymadığım düşünmelerini yardımcı oluyordu güya!. "Ne yani benim istediğim iç çamaşırı çok acıkmış! Adı üstünde iç çamaşırı sonuçta kocan oldu mu! Açık giyinebilirsin. Yani doğru değil miyim eni-" Ellerimle hızla dudaklarının üzerine bastırdım. Komple suyunu çıkarıyordu bildiğin...

 

Konuyu değiştireyim derken beni renkten renge sokmuştu. "Şeyma sus!" Dedim yutkunarak kızarmış yüzüme baktı. Sonra dudaklarından neler söylediğini tartınca başını sallayarak minik bir kedi gibi sıvışmak için yer aradı. Acaba arkadaşımı şu kabine sokup bana almak için çabalattığı iç çamaşırları ile boğsam kaç yıl yerdim? Sonuçta tahrik var beni delirterek tahrik ediyor onu öldürmem için iyi bir sebepti...

 

Alt dudağımı ısırdım. O önde ben ardında kasaya doğru ilerlerken kapalı geceliklerden bir kaç tanesini alırken kızların seçtiği diğer geceliklerde alınmıştı. Utanç dolu bir günün de sonuna gelmiştim...

 

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

 

Akşama yapılan hazırlığına herkes koşuşturmuştu. Bakışlarımı aynaya çevirdim. Güzel olmuş muydum? Muamma içerisindeydim. Ahım şahım bir kız değildim. Kestane saçlarım bukle bukle omuzlarıma düşerken çocukluğumdan bu yana kıvırcık olan saçlarımla çoğu zaman savaş vermiş fakat doğallığını hiç bir zaman bozmamıştım. (Arada düzleştirme dışında..) iri kahve gözlerime verilen ad ise eşşek gözler.. Tombul yanaklarım vardı öyle güzel ve pürüssüzlükle değil elmacık kemiğimde minik bir ben vardı. Uzun kirpiklerim yelpaze gibi savrulurken normaldim.

 

Derin bir nefes alarak vücuduma kaydı bakışlarım. Çokta uzun boylu sayılmazdım 1.60 boyunda. Ve yanaklarımın getirisi ile hafif bir balık etliydim. Parmaklarım üzerimdeki koyu yeşil elbisenin üzerinde gezindi. Kolları balon kol olarak omuzlarımda birleşiyor ve hafif bir göğüs çatalıma kadar açıkken ordan üst üste katlanmış şekilde göğüslerimden, belime doğru yol alıyor ve elbisem ordan genişliyordu. Her bir papatyanın özenle bezenmiş ve yeşil elbisenin üzerinde renk katmıştı.

 

(Efnan'ın elbisesi)

Dizimden bileğime kadar bir yırtmaçı vardı. Açıkta kalan sağ ayağıma kaydı. Topuklu ayakkabımın bağcıkları hafif bileğimden yukarıya dolanarak sarılmıştı. Yutkunarak sol ayağımı dışarıya çıkardım ona nazaran düz tabana bir süre baktım. Ayağımın kısalığı parmak ucuma basacak kadardı... Bu yüzden biri farklı biri farklı alınıyordu ayakkabılarım...

 

Berzan ağanın hala bendeki bu ısrarı neydi? Sakat bir kızı neden sevsin? Bana cidden acıyor muydu? Yoksa gerçekten seviyor muydu? Ne ara görmüş gönlü düşmüştü? Bir ton aklımda dolanan düşünceler beynimi yiyip bitirirken başımı iki yana salladım. Hızla açılan kapıyla gelen kişinin kim olduğunu bildiğim için hiç çevirmedim bakışlarımı.

 

"Kızım çok güzel olmuşsun be!" Gülümsedim çatlak olsa da Şeyma'yı sevmeye devam edebiliyordum. "Tabi benden sonr!" Diye ekleyince göz devirerek bakışlarımı ona çevirdim. Buradaki insanları hiç umursamadan istediği gibi özgür bir şekilde giyiniyordu. Kırmızı elbisesi vücudunu iyice sarmış dizinin bir parmak üzerinde idi kısalığı sarı saçlarını topuz yaparak ensesinde toplamıştı. Ela gözleri güneşe çıkınca bela olan bal gözlerine siyah sürme ile süslemiş beyaz tenine renk katmıştı. Bana nazaran daha da bir güzeldi ince bedenine çok yakışmıştı.

 

Hafif beni iterek aynanın karşısına geçti. "Yavaş olsana az!" Sert sesimle bakışı bir saniyelik bana dönerken hemen ardından geri kendine dönmüştü. Sanki düzgün değilmiş gibi biraz daha düzeltti kendini. "Bugün bir an beni sütyeni boğazıma sarıp boğacaksın diye çok korktum!" Aklından geçenleri diline vurunca başımı iki yana salladım. "Haklıydım kabul et!" Ne güzel bazı şeyleri öğrenecektim ama yok dahil olmazsa, olmazdı.

 

"Ne bileyim kızım ben onları dinlediğini!" Kısa bir an aynada göz göze geldik. "Hadi tamam, onları geç ya niye saçma sapan konuşup beni daha da rezil ediyorsun?" Çatık kaşlarımın ardından ela gözlerine baktım. "Kusura bakma da! Çamaşırcı da ancak çamaşır konusunu açabildim. Başka konu bulamazdım!" Yaptığı açıklama kendisini ve beni daha da bir gömmekten birşey elde etmemişti.

 

"Abla!" Rojbin'in sesini duyduğumda kapıdan içeriye girmiş dolu gözleri gözlerimin içine bakıyordu. "Çok yakışmış.." Duygu dolu sesi beni yutkundurmuştu. "Rojbin kes şunu! Ağlatma daha da bir çirkin olmasın." Yine saçmalıklarını konuşturan Şeyma'ya sinirle baktım. "Haklı abla babam dedi. Aşağıya insin şimdi birazdan burda olurlar." Başımı salladım kaçışını denediğim yolların her defasında yollarımı kesişini suskunlukla izliyor ve yaşıyordum...

 

Ne kadar denesemde kaçmayı yine yolum buralara düşüyor kaçtıkça daha çok kovalanıyordum. Mecalim yoktu zaten kaçsam nereye gidebilirdim ki nereye kadar kaçabilirdim? Yol iz bilmediğim koca şehirlerde kaybolurdum. Sanki şuan varken o an kaybolsam ne faydası olurdu ki?

 

Dakikalar sonunda ŞahinKara aşireti gelmişti. İlk geçen Zerrin babaannesinin elini öpmüştüm ardından Zühre hanım ve Arat ağa gelmişti. Behzat ve Zerda kardeşlerle kol kola girmişlerdi. En sonunda da o gelmişti. Üzerinde iri bedenini saran siyah takım giymişti baştan sona kadar siyah giymişti. Herkes içeriye geçmişken elindeki papatyaları bana uzatınca vakit kaybetmemek adına hızla elimi uzatarak elinden alacağım sıra parmakları parmaklarıma değince hissettiğim elektiriklenme ile aramızda olan mesafeyi de kapatmıştı.

 

Ne ara dibime kadar geldiğini bile anlayamamıştım. Uzun boyundan dolayı başını hafif eğmiş kara gözlerinin meraklı bakışları bir süre bedenimde dolaşması her bir gezintisinde yanan bedenimle şoka uğrarken ne yapacağımı bilemez bir halde donmuş öylece kalmıştım. Nefesi kulağımın dibine getirdiğinde koca bir soluk alıp tuttum. Neden yaptığımı dahi anlayamamıştım bedenimin bile neden böyle bir tepki içerisine girdiğini bile anlayamadım.

 

"Güzel olmuşsun!" Nefesini kulağıma ulaşırken sözleri beynimde şimşekler çaktırmış iri gözlerimi daha da bir büyütmüştüm. Elleri ellerime etki etmiş bedeninden yayılan sigara kokusu burnumu yakarken şoka girmiş bedenimle ne bir adım geri atabiliyor nede ileri gidebiliyordum. "Kendine gel! İçeride bekliyorum." Sözleri biter bitmez hızla yanımda uzaklaştığında sıcaklığındaki boşluk beni sarsıntıya uğratırken.

 

Gözlerimi kırpıştırarak başımı iki yana salladım. Az önce ne olduğunu dahi anlamadığım duygulara ev sahipliği yapan bedenimi kendime getirerek hızla onun ardından içeriye girdim. Herkes yerine otururken bende Şeyma'nın yanındaki sandalyeye oturdum. Bakışları bir saniyeliğine bana döndü kaşları çatılmıştı meraklı bakışları üzerimde olsa da ortamdaki gerilimden dolayı hiç soru sormamıştı.

 

"Hadi kızım sen kahveleri hallet" Annemin gerçekten bir anne hissiyle bana söyledikleri ile bir saniyelik onunla göz göze geldim. Kurtulduğu için mi bu mutluluk sahtelik sen ne büyüksün... Başımı sallayarak oturduğum yerden kalktım. Mutfağa geldiğimde hızla oturduğu yerden kalkan Hüsna hazırladığı malzemeleri cezveye koymaya başladı. "Ben hallederim hanımım" Ailem ne kadar bana değer vermese de çalışanlar hiç bir şekilde beni hor görmemişlerdi.

 

Sırtımı yavaşça duvara yaslayarak Hüsna'nın kahveyi yapmasını bekledim. Bir süre geçtikten sonra mutfağa gelen Şeyma bir bana birde kahveleri hazırlayan Hüsna'ya bakmıştı. "Hangisi damadın?" Hüsna vakit kaybetmeden Berzan'a vereceğim kahve bardağını göstermişti. "Tuz ve pul biber nerde Hüsna" Hüsna Şeyma'nın ne yapmak istediğini anlayınca hafif tebessüm etti.

 

"Şeyma saçmalama istersen!" Sinirle söylediklerimi hiç umursamadı. "Az bi sus ben işimi biliyorum." Göz devirdim hangi işten sağ çıkmıştık ki bundan da çıkalım. Eline aldığı tuz ve pul biberi boca ederken başımı iflah olmayan arkadaşıma bakarak iki yana salladım. "Şeyma hanım biraz abartmadınız mı? Berzan ağam Efnan hanımla evlenmeden toprağa göndermek istiyorsunuz?" Hüsna'nın sorusu ile yüzüm kızarırken Şeyma sinsi bir şekilde sırıttı."Yok canım ondan önce kız almak bizden kolay değil. Süründürlim az biraz!" Söylediklerine ile hızla yaslandığım yerden bedenimi ayırdım. "Saçmalama Şeyma kes şunu!" Benim söylememi umursamadan hızla kahveyi hazırladığı bardağa boca etti. "Götürmem ben onu! Yeni yap Hüsna" İtirazıma karşılık Şeyma başını iki yana salladı. "Olmaz Efnan yeni yapılana kadar geç olur al hadi." Eline aldığı tepsiyi bana uzatınca el mecbur olarak aldım.

 

"Yeminle senin ölümün benim elimden olacak!" Diye çekirdiğimde öpücük attı. "Bende seni seviyorum aşkım!" Hafif bedenini sallaya sallaya önümden geçip içeriye geçti. Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim. Elimdeki tepsiye dikkat ederek hızla içeriye yürüdüm. Herkese bir bir kahvelerini dağıttıktan sonra en son Berzan'a geldiğimde dik duruşu ile kahveyi alırken kara gözleri gözlerime kaymıştı.

 

"Özür dilerim..." Fısıltılı sesim ne kadar ulaştı bilmiyorum kahveyi aldığında geri çekilerek yerime geçtim. Kahvesinden bir yudum alan Zerrin babaannesi bakışlarını babama çevirdi. "Gelme sesimizi bilirsin Cevahir ağa! Fazla uzatmanın da bir manası yoktur. Allahın emri peygamber efendimizin kavli ile kızın Efnan'ı torunum Berzan'a istiyoruz!" Bir öksürük sesi alınacak bir cevap olarak verilmişti.

 

Yüzüm kızarırken öksürürken bakışları bana dönen Berzan kara gözlerinin beyazı hafif kızarmıştı. Tebessümle bakan Zerrin hanım geri babama dönmüştü. "Verdik gitti." Bu kadardı siz istemesenizde hayat sizi birşeylerin kafanıza vura vura yaptırır sonra arkadan kıs kıs ardımızdan gülerdi...

 

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

Bölüm sonu!

 

Fikir ve düşünceleriniz?

 

Kitap sizce nasıl gidiyor?

 

Oy ve yorumlar eksik olmasın. ♡

 

Allaha emanet olun.♡

Loading...
0%