Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Bölüm 8. "Anlaşma!"

@matmazellyaziyorr

Keyifli okumalar...

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

Kaderin savurduğu bu hayatımı benden izinsiz yönetiliyor. Elimden birşey gelmezken hayat savurup duruyordu. Özgürlük değildi bendeki savrulmalar yara bere acıydı! Derin bir nefes alarak gökyüzünün güzel yıldızlarını izledim. Şu yıldızlar gibi gökyüzünde sessiz sedasız kalsam sabah olduğunda insanların gözüne gözükmesem bana zarar vermeseler dokunmasalar sessiz sedasız yaşayıp gidecektim.

 

Hoş orda bile rahat bırakmayıp. 'Bu yıldızda niye kaymaz ki!' Diye sitemlerini duyar gibi olurdum. Çok nankör insanlar vardı, sadece benci olarakta bencil insanlar hayatın sanki sadece onların yaşaması gereken bir yer olduğunu düşünen. Diğer insanlara işkence eden! Eğer ki benim gücüm olsa özgürlüğün adını ben kendime yazsam yaşamak nedir bilsem ama kendimi kaybetmesem.

 

Bakışlarım bu sefer zerafeti ile parlayan görünüşü ben pahalıyım diye çığlıklar atsa da benim için pek bir önemi olmayan yüzüğe kaydı. Yavaşça parmağımı üzerinde gezdirdim. Hafif bir işlemesi vardı çiçek detaylarıyla diyer alyanslardan biraz daha farklı idi.

 

"Alyans hoşuna gitmedi mi?" Meraklı sesinin ne kadar beni izlediğini dahi bilmesem de başımı çevirip Berzan'a bakmadım. Tanımadığım bu adam! Afedersiniz nişanlım yabancı değildi artık. "Yok hoş." Kısa bir cevap vererek gitmesini umdum yabancı bir adamdı o hayatıma bir anda dahil olup benden mutlu tebessümler bekleyemezdi...

 

"Anladım." Gitmesini umarken birkaç adımda yanıma gelip ellerini ceplerine koyarak gök yüzüne çevirdi bakışlarını... Bir süre ikimiz de sessizce gökyüzünün sessizliğini dinledik. "Hayatıma girmek için verdiğin bu ısrar niye?" Bakışlarının bana döndüğünü hissediyordum ama ben hiç dönmedim ona... "Geçmiş unuttuğun geçmişimiz!" Kaşlarımı çattım. "Her defasında bir geçmişten bahsedip duruyorsun? Dilinden düşmüyor ama olanları da ortaya dökmüyorsun!? Benden nasıl bir şey bekliyorsun..." Kara gözleri düşünür gibi öylece gökyüzünü izliyordu.

 

"Geçmişte olan bizi senin bulman gerekiyor..." Yine gizemlere ev sahipliği yapmaya devam ediyordu. "Benden ne istiyorsun? Açıkça söylesene!" Dişlerimi sıkarak bedenimi tamamen ona çevirmiştim. Ne geçmiş anasını satayım bir türlü öğrenemedim gitti. Bedenini bana çevirdi. Her adımında refleks olarak bende geriye doğru adımlamıştım! Korkuyor muydum? Hayır fakat üzerime geldikçe geriye gitmeden de duramıyordum.

 

Sırtım duvara çarptığında açıkta kalan sırtıma değen soğukluğu titretti bedenimi. Başını boyuma göre eğerken yutkunarak iri bir şekilde gözlerimi kara gözlerinden hiç çekmiyordum... "Evlenmek istiyorum... Buna hiç kimse engel olamaz!" Dolan gözlerimle onun gözlerinin içine bakarken bir erkek daha benci merkezini kullanmış ve sadece o istiyor diye buna sahip oluyordu. Kimse sormuyordu benim ne istediğimi yada ne düşündüğümü... "Sadece siz erkeklerde olur değil mi!? Sadece üstünlük siz ağalarda olur. Siz istersiniz herşey ayaklarınızın altına serilir. Bu bir insanın hayatı ve hayalleri olsa bile sizin umurunuzda olmaz değil mi!" İri bedenini hızla iterek ordan koşar adımlarla uzaklaşmaya çalıştım.

 

Yarıbuçuk beni yine yollarda bırakırken yanaklarımdan süzülen yaşları bileklerimin tersi ile sertçe silip birinin beni görmemesi için hızlı adımlar atarak merdivenlerden çıktım. Odamın kapısını açarak hızla kapattım bedenimi kapıya yaslayarak dolu olan gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım. Herkes her istediğini istediği özgürlükte sahip oluyordu. Gerisinin bir önemi yoktu! Çünkü sadece kendi hayatları vardı...

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

Hayatımda bir yorgunluk vardı, bu bedenimin değil de ruhumun her defasında kırılıp parçalanmasının ağır yorgunluğuydu. Yatakta dönerek yüzüme yansıyan güneşin güzelliği ile gözlerimi kıstım. Her insanın yüzüne parıl parıl parıldarken insanın içindeki düşünceleri bir birinden farklı idi. Yutkunarak öbür tarafıma döndüm yataktan ne kadar çıkmak istemesem de karar verilenler vardı. Benim istemediğim ama bana zorla vaat edilen zorluklar vardı. Ayaklarımı sarkıtarak soğuk zemin içimdeki sıcaklığı buz kütleleri gibi bir bir parçaladı.

 

Nişanımız olduktan sonra Melek artık kendi evine dönmüştü. Ailemin bana zarar vermeyeceğini düşündüğü için. Ama biliyor muydu? En büyük yaraları aileler açarken yanından geçip giden insanların da payları oluyordu. Şuan hayatıma dahil olmak üzere olan Berzan gibi ne kadar sorular sorsam da cevapsız kalan yine bendim..

 

O istiyordu, ve yapıyordu. Gerisinin bir önemi duyguların bir değeri var mıydı? Hayır herkes sadece kendi istedikleri yaptıkları önemliydi. Yaptıklarının acısını çeken insanlar çokta umurlarında değildi. İyi yada kötü istedikleri oldumu onlar için bitmiştir. Odada bir süre dolandıktan sonra dolabımı açtım siyah salaş bir pantolon ve beyaz bir gömlek çıkararak üzerime geçirdim.

 

Uzun kestane rengi saçlarımı serbest bırakarak uzunca bir süre aynadaki yansımamı izledim. Kapının tıklama sesi beni kendime getirirken "Gir!" Rojbin dışında sadece çalışanlar çalar ailem çokta umursamayıp pat diye girerlerdi. "Abla.." Robjin kafasını uzatmış cipil cipil gözlerini kırpıştırarak bana bakıyordu. "Gel canım." Vakit kaybetmeden içeriye girip kapıyı ardından kapattı.

 

"Kahvaltıya mi gideceksiniz?" Sorusu ile başımı sallarken yutkundum. Neymiş bir birimizi daha iyi yakından tanımamız gerekiyormuş. "Evet birazdan gelir." Diye kısa bir açıklama yaparak geri önüme döndüm. "Abla bir şans versen? Yani denesen en azından." Çekingen sesi kulaklarıma ulaştığında bakışlarım ayna üzerinden ona döndü. "Tanımadığım bir adamla neyi denememi istiyorsun!?" Sert sesim ve merak dolu bakışlarım üzerinde dolandı.

 

"Tanı işte! Abla ne kadar istesen de kaçışı yok. En azından bir kere benim için dene!" Biliyorum benim için korkuyordu. Ailem gibi belki Berzan'da benim canımı yakacaktı. Öyle birşey olsa da bunu dillendirmek gibi bir hakka sahip olmayacaktım... Derin bir nefes vererek başımı aşağı yukarı salladım. "Tamam!" Dedim tek nefeste ilk başta çabucak kabul ettiğim için şaşırsa da arkamdan kollarını belime doladı.

 

"Eminim ki! Sana çok iyi davranacak!" Bu kadar ona inanması içime umut serpmeye çalışıyordu. "Bunu senin kötülüğün için asla istemem! Ama farkındaysan bir tek sana iyi davranan Berzan ağa! Görünüşü belki sert olabilir ama her görünüşü sert olandan korksaydık ohoo.." Gözlerimi devirerek birkaç adım öne ilerledim. Boşluğa geldiğinde sarsıntıya uğrasa da kendine gelmişti. "Fazla uzattın Rojbin hadi gittim ben!" Daha fazla dinlesem methiyeler dizecekti çatlak kardeşimi çok iyi biliyordum ben.

 

Hızla merdivenlerden inerken konak kapısındaki hareketliliği görmüştüm. Zerya Abla konuşuyordu birkaç adım da yanlarına kadar ilerlemiştim. "Geldim Zerya abla!" Anlayışla başını sallayıp konağa geri girmişti. Eski bir çalışan olduğu için pek dinleyen bir insan değildi. Bakışlarımı Berzan'a çevirdim meraklı halleriyle sessizce kapıda duruyordu. "Hoş geldin." Başta şaşırıp kara gözlerini irileştirse de saniyelikti. "Hoş bulduk." Birkaç saniye sessizlik oluştu ortamda ne yapmam gerektiğini bilemezken bakışlarımı tekrar birleşmişti.

 

"İçeriyemi geçmek, istersin yoksa çıkalım mı?" Birkaç adım geriye gittiğinde içeriye geçmeyeceğini anlamıştım. Beraber sessiz bir şekilde ilerleyip arabaya binmiştik başta binerken yüksek olduğu için beni zorlayan arabada oturarak beni beklemiş ben bindiğim zaman gaza basmış havanın sıcaklığından dolayı yüzüme yelpaze yaparken bunu anlayıp klimayı açmıştı. Sanki ikimiz de sessizlik için bir yemin etmiştik o kara gözlerini hiç yoldan çekmeden sessizce ilerlerken gözlerim farkında olmadan onu izlemeye başlamıştım.

 

Üzerine giydiği beyaz gömleği vücuduna tam oturmuş bedenindeki kaslarını ortaya çıkarıyordu. Önünde açtığı birkaç düğmede esmer teni pürsüzlükten çok hafif belirgin olan tüyleri göz kırpıyordu. Kollarını belirli bir şekilde dirseklerine kadar kıvırmıştı. Siyah gür saçları özenle yana doğru taranmış fakat buna rağmen birkaç tel yaramaz çocuklar gibi fırlamıştı aralarından. "İzlemen bitti mi?" Sorduğu soruyla yüzüm kıpkırmızı olurken bakışlarımı hızla önüme çevirdim. "N-ne münasebet!" Kendimi bile savunmak isterken kekelemem beni yakalatmıştı.

 

Yolda olan bakışları bir saniyelik kızaran yüzüme çevirip geri önüne dönmüştü. "Haklısın hiç izler misin?" Alaylı sesi kulaklarıma kadar gelirken derin bir nefes aldım. "Senin bende ne bulduğunu. Bendeki bu ısrarını anlamıyorum! Ben bir cevap alamadıkça bu soruları sormaya devam edeceğim." Asıl konuya tekrar gelmiştim. Hiç bir anne oğluna engelli bir kız istemez eli yüzü düzgün birini isterdi. Bana bahane üretipte ailem istedi diye bir seçenek ortaya koyamazdı.

 

Sustu. Yine ve yeniden bir cevap beklerken o sessizliğe yemin etmiş gibi sessizce yolu izledi. Araba durduğun da bakışlarımı etrafta gezdirdim bir uçurum kenarına gelmiştik. Bakışlarım bir süre etrafta gezinirken içimde bir korku, yoktu. Bu adamın bana ne yapacağından bile bir şüphe, yoktu. Zaten benim için üzülecek pek bir insan da yoktu... Bi Rojbin, bi Şeyma...

 

Bedenini arabaya yaslayarak cebinden çıkardığı sigarayı yakıp gökyüzünün yakıp kavurucu güneşine çevirmişti bakışlarını. Derin bir nefes alarak arabanın kapısını açtım birkaç adımda yanına gelmiş bende onun gibi arabanın kaputuna yaslanmıştım. "Bana acıyor musun?" Boğazım düğüm düğüm olsa da cümlelerim acı doluydu. Koca bir soluk alarak başını yukarıya kaldırarak çektiği öldürücü sigarayı savurdu gökyüzüne. "Bana zararı olan herşeyin bağımlısıyım!" Hızla başımı çevirip kara gözleriyle göz göze geldim. Ne demek istemişti şimdi bu adam bende onun için bir zarar mıydım? Bağımlısı mıyım demişti. O yine saçma düşünceler aklıma bir bir akın ederken.

 

"Bağımlısı olacağın en sonu bile değilim. Hadi gerçeklerden konuşalım." Yönümü ona çevirmiştim güneş fazlasıyla yakıp kavuruyordu. İri bedenini bana çevirmişti güneşten rahatsız olduğumu fark edince iri bedenini tam önümde durdurmuştu. Benim sırtım arabaya yaslıyken onun iri bedeni beni güneşten korumak için önümde durmuştu. "Seni gücümün yettiği kadar korurum. Gökyüzündeki güneşten, sana zarar vermek isteyen insanlardan. Seni bir tek kendimden koruyamam." Yutkundum Bu da ne demek oluyordu. Beni her şeyden koruyacağını söyleyen adam bir tek kendi gölgesinden mi koruyamayacaktı.

 

Birkaç saniye gözlerimin içine öylece baktı bir şeyler çözmek ister gibiydi gür uzun kirpikleri kara gözlerinin etrafını çevrelemişti. "Beni hatırlayana kadar hiç birşey düşmeyecek dilimden!" Sert sesi çatık kaşları kara gözlerinin üzerine düşmüştü. Ne zaman düzlediğini bile görmemiştim. "Seninle bir anlaşma yapalım." Kirpiklerimi hızla kırpıştırdım. Bu adam da hala çözemediğim şeyler vardı. Nedenini bilmediğim bir şekilde hayatıma dahil oluşunu şuan bana sorduğu soruyu bile algılamam çok zor olmuştu.

 

"Ne anlaşması?" Meraklı sesim onu memnun ederken hafifçe kıvrılan dudakları saliselikti. Birkaç adım daha dibime geldiği zaman bedenimi daha fazla sanki yer varmış gibi arabaya daha da yaslandım. Yeni içtiği sigara kokusu burnumu doldururken nefesimi tuttum. "İkimizin de işine gelecek bir anlaşma." Kara gözleri gözlerimin içine korkusuzca bakarken artık kabullenmem gereken şeylerden bir tanesi de bu adamdan ne kadar istesem de kurtulamayacağım idi...

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

Bölüm sonu!

 

Fazla beklettim galiba Kızıl Şeytan'ı düzene sokmaya çalışıyordum.

 

O bitince buna devam edeceğim inşallah.♡

 

Allaha emanet olun. ♡

 

 

Loading...
0%